22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 "Mandela'ya özgürlük ödülü • DUBLIN (AA) — ABD ziyaretini tamamladıktan sonra dün Jrlanda'ya geçen Afrika Ulusal Kongresi Baskan Yardımcısı Nelson Mandela'ya "Ehıblin Özgürlük Ödülü" verildi. Irlanda Başbakanı Charles Haughey'in oğlu ve aynı zamanda Belediye Başkam olan Sean Haughey, Mandela'ya ödülü verirken yaptığı konuşmada, "Aramızda bulunmanızdan dolayı hepimiz gurur duyuyoruz. Ne hapishane hücresi ne de demirleri sizin yılmaz ruhunuzu bastırabildi" dedi. Geri çekilen birlikler • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği Savunma Bakanı Mareşal Dimitri Yazov, Doğu Avrupa ülkelerinden geri çekilen Sovyet birlikierinin, SSCB'nin Avrupa topraklannda konuşlandınlacağını açıkladı. Mareşal Yazov, Izvestia Gazetesi'nde yayımlanan demecinde, bu seçimde "stratejik •-.enlerin" değil, .konomik ve sosyo-politik durumun" birinci derecede göz önünde bulundurulduğunu bildirdi. Romanya'da insan hakları • CRANS-NONTANA (AA) — Romanya Başbakanı Petre Roman, ülkesindeki insan hakları ihlallerinin "önemli şeyler olmadığını" söyledi. Roman, İsviçre'njn Crans- Nontana kentinde bir basın toplantısı yaptı. Roman, Bükreş'te haziran ortalannda meydana gelen olaylarda insan haklannın ihlali konusunun pek önemli olmadığını söyledi ve asıl dikkatlerin, ülkesindeki ekonomik reformlara çekilmesi gerektiğini ifade etti. Yugoslavya'da reformlar • BELGRAD (AA) — Yugoslavya Başbakanı Amte Markoviç, Batıh tarzdaki serbest pazar ekonomisine geçiş f ormlanru uygulamayı dürmekte olduklannı cudirdi. Markoviç, Yugoslavya Federal Parlamentosu'ndaki konuşmasında, Batıh tarz reformlar çerçevesindeki özelleştirme hareketine, kamu harcamaJannı kısmaya ve ticarette liberalizasyona devam edeceklerini vurguladı. Markoviç, daha sonraki asamada da Yugoslavya, para birimi Dinar'ı Batıh ülkelerin para birimleri karşısında konvertibl hale getirecelderini kaydetti. Dış politika yarclmı iligkisi • TAHRAN (AA) — lran tçişleri Bakanı Abdullah Nuri, deprem felaketinden sonra yapılan dış yardımları memnuniyetle karşıladıklannı tekrarladı, ancak bu yardımların Iran'ın dış politikasını etkilemeyeceğini söyledi. Nuri, yaptığı açıklamada, başka ülkelerin deprem felaketinden sonra gösterdiği iyi niyetin, Iran'ın Batı ile ilişkilerini geliştirmesini sağlayacağı yolundaki tahminlerin doğru olmadığını bildirerek, Irak ve ABD gibi ülkelerden gelen yardımların, bu ülkelerle tartışılan meseleleri etkilemeyeceğini kaydetti. F.Alman firmaya soruşturması *" BONN (AA) — Federal lanya'da Ferrostahl adlı demir-çelik grubu hakkında, Irak'a, süper top yapımında kullamlabilecek bir döküm ocağı sattığı iddiasıyla soruşturma açıldı. Der Spiegel gazetesinin haberine göre Bochum Savcıhğı, Ferrostahl firmasının, yasaları çiğneyerek 76 milyon dolar değerindeki bir ocağı Irak'a verip vermediğini araştınyor. ABD'de Fener Patriği'ne 'kubbealtı 9 protokolü uygulanacak v Dimitrios'a özel tören'Kubbealtı protokolü', ABD'de sadece çok önemli ziyaretçilere uygulanıyor. Bu konuklar için Kongre binasının kubbesi altındaki tarihi mermer salon açılıyor. Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le Cumhurbaşkanı Turgut Özaâ'a bu protokol uygulanmadı. Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen yas? önerisinde Fener Patriği için "Dünya Ortodokslarının ruhani lideri Konstantinople'ün ekümenik (evrensel) patriği" ifadesi kullanıldı. Türk yasalarında ise Fener Patrikhanesi'ne "evrensel" bir rol tanınmıyor. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu Fener Patriği Dimitrios'a, Kong- re'de "kubbealtı" protokolü (Çok önemli kişiler için Kongre binasının kubbesinin altındaki ta- rihi salonda yapılan tören) uygu- lama kararı aldı. Temsilciler Meclisi Genel Kuru- lu, yasa önerisini oybirliği ile ka- bul etti. Yasa önerisinde "Dünya Ortodokslanaın rnhani lideri Koostanb'nople'un (Istanbul) ekü- menik (evrensel) patriği" ifadesi- nin yer alması dikkatleri çekti. Aynı yasa önerisi Senato Genel Kurulu'ndan da geçtikten sora yürürlüğe girecek ve hem 10 tem- muz günü Fener Patriği'ne Kong- re'de "kubbealtı" protokolü uy- gulanacak, hem de Kongre'nin iki kanadı da iki ayrı kararla Fener Patriği'nin "ekümenik" (evren- sel) rolünün altını çizmiş olacak. Hatırlanacağı gibi Türk yasaların- da Fener Patrikhanesi'ne "evreosel" bir rol tanınmıyor. Gezinin perde arkasındaki ismi olan Kuzey ve Güney Amerika Rum Ortodokslarının ruhani lide- ri Başpiskopos Yakovas, geçen hafta konuyla ilgili olarak düzen- lediği basın toplantısında Patrik- hane'nin "evrenselliginin" fani- ler tarafından yapılmış yasa ve anlaşmalann üzerinde olduğunu söylemişti. ABD Kongre binasının Senato ve Temsilciler Meclisi kanadının ortasında yer alan kubbenin altın- daki tarihi mermer sütunlu salon, Kongre terminolojisinde "knbbealtı" olarak adlandırılı- yor. Bu mekân, ancak Temsilci- ler Meclisi ve Senato genel kurul- lanrun oybirliği ile çok özel tören- ler ya da karşılamalar için açılı- yor. "Kubbealb" kullanılmak is- tendiği zaman Meclis ya da Sena- to üyelerinden birisi bir yasa önerisi veriyor. öneri, Kongre'nin her iki meclisinden de oybirliği ile geçerse "knbbealtı" kullanılabi- Iiyor. Bu mekân yılda 4 veya 5 kez açılıyor. Gelenekselleşmiş olan kullanımlar şöyle sıralanıyor: Ya- hudi soykınmını anma günü, önemli bir yabancı devlet başka- nının Kongre'yi ziyareti, görev başında ölen ABD başkanlan ve kıdemli Kongre üyelerinin cena- ze törenleri. Bugüne kadar bu sa- londa karşılanan yabancı devlet adamı sayısı hayli sınırlı. Bunlar arasında eski Cumhurbaşkanı Ke- nan Evren ve Cumhurbaşkanı Turgut özal yok. PATRİKHANE'NEV ÖYKÜSÜ Fener'in 'evrenselliğf tartışılıyor YASEMİN ÇONGAR ANKARA — Siyasette gerçekçi olma- dığını itiraf etmek, pek siyasetçilere özgü bir erdem değil. Bunu ancak din adamla- n yapabiliyor. Bir yandan siyasete soyu- nurken, bir yandan da siyasi gerçekçilik- ten vazgeçtiklerini, ilahi emirlerin er geç yerine getirileceğine inandıklannı söyle- mekten kaçınmıyorlar. İlahi emirlerin ne olduğu ise pek kolay değişebiliyor. tşte Ku- zey ve Güney Amerika Ortodokslan Baş- piskoposu, Yakovas da böyle biri. Attığı adımlan yorumlamak bir yana, 1979'da "Greek Forum International" dergisine verdıği demecte bunu açıkça görebiliyoruz: "lsUnbul'un ve Kuçük Asya'nın Türk- lere ait olduğunu sannuyonım. Kücük As- ya'da nehir gibi Yunan kanı akıtılmıştır. Yüzyıllardır Yunanlılar orada şehit edil- miştir. Ne Brandt'ın, ne KLssinger'ın ne de başkasının gerçekçilik politikasına ina- myorum. Tann'nın gerçekçilik poütikasına inanıyoram. Bir zamanlar Yunanistan'a ait olan yerlerin yeniden Yunanistan'a dö- neceginden Tann'nın variığından emin ol- dugum kaJ&r eminirn. Nefes aldıgım sü- rece, 'Tann Amerika'yı korusun, Tann Yunanistan'ı korusun, Tann Bizans baya- lini korusun' diye haykırmaktan geri dur- mayacagım." Yakovas'ın bu sözlerinin üzerinden ge- çen on yılı aşkın süre, uluslararası ilişki- lerde büyük bir yumusamaya sahne oldu. Ancak Atina-Ankara ilişkileri, somut s o nuçlardan uzak bir Davos süreci dışında bu yumusamadan payını alamadı. Türki- ye ve Yunanistan'ın biri yedi, diğeri yak- laşık iki aydır işbaşında bulunan başba- kanları 6 temmuz günü Londra'da el sı- kışuklarında, havanın iyimser bir yakla- şımla "tatlı-sert" olması bekleniyor. Sert- leşmenin habercisi adımlardan biri de Türk Dışişleri'ne göre Fener Rum Ortodoks Pat- riği Dimıtrios'un haftasonunda ABD'ye gerçekleştirdiği ziyaretle günderne gelen "evrenseDik" iddialarıydı. Bugün Türkiye'deki Rum-Ortodoks hal- kın ruhani merkezi olraa işlevini T.C. ya- salanna tabi bir Türk kuruluşu olarak sûr- düren Fener Patrikhanesi'nin 'ekümen' (evrensel) olduğu öne sürülüyor. Bu evren- sellik çerçevesinde, Patrikhane'ye tüm Or- todoks âleminin merkezi olma işlevi yük- lenmeye çalışıhyor. Bunun getirdikleri de Patrikhane'nin T.C. yasalarına tabi ol- maktan çıkanlması, Vatikan benzeri bir özerk statü ve alana kavusması olacak. PATRİK DIMTTRIOS — Evrensd mi, degil mi? Patrikhane'nin öyküsü 1660 yürönce- sine, tmparator Konstantin'in Roma Imparatorluğu'nun başkanlığını Bizans'a taşımasma dek uzanıyor. Tarih 11 Mayıs 330, Roma lmparatorluğu'nun siyasi mer- kezi, imparatordan aldığı yeni adıyla Konstantinopolis'tir artık. Konstantinopo- lis'teki Büyük Kilise'nin kuruluş yılı tam olarak bilinmiyor. Ancak ikinci ve dördün- cü evrensel konsüllerin yönetiminde (381 ve 451), bu kilisenin Yeni Roma Evrensel Patrikhanesi unvamnı resmen kazandığı- nı yazıyor tarihçiler. (1) Ancak bu 'evren- sellik', unvanın ötesine pek geçmiyor. Ni- tekim Ortodoks Habeşler, bu Patrikhane'- den bağımsız örgUtlenmelerini beşinci yüz- yüda başlatıyorlar. Gene de Patrikhane'- nin önemi, ilk yıllardan itibaren dinsel iş- levlerinin ötesindedir. Katoliklikteki din adamı-laik halk ayrunı, Ortodokslarda yoktur. Bu bütünleştirici yaklaşun, Patrik- hane'nin günlük işlerle giderek artan öl- çüde ilgilenmesini, sosyal yanırun güç ka- zanmasını kolaylaştırmıştır. II. Mehmet'in tstanbul'u almasıyla (1453) Patrikhane'nin etkinliği daha da ar- tar. II. Mehmet'in Patrik Gennadios için İstanbul'da düzenlediği karşılama töre- ni.ona verdiği armağanlar, tarih kitapla- nna geçer. Osmanlı yönetiminde Patrik- hane, Helenlerin yanı sıra bu topraklarda yaşayan Arap, Slav, Rumen ve Arnavut- lann da siyasi ve ruhani lideri olmuştur. Ancak bu etki yaygmhğı Osmanlı sınırla- n içinde söz konusudur. Bu dönemde Pat- rikhane, ilginç bir kültürel çekişmenin de odağı haline gelir. Hıristiyan Ortodoks kultürüne dayanan tutucu entelektüeller ile Batı etkisiyle gelisen ve halk gelenekleri- ne dayanan yenilikçilerin çekişmesidir bu. Patrik Gennadios antik kültüre saldıran yazılar yazar. ÇOnkü tutucu anlayışa gö- re eski Helen yazarlan ve hümanizm, Or- todokslann birliği yönünden tehlikeliydi. (2) Daha sonaki yüzyülarda ulusçuluk akımlan güçlenince Patrikhane, bu kez do- laylı olarak Osmanlı birliğıni savunur bir işlev üstlenerek Yunan tarihinde belirleyici sayılan bir başka çekişmenin merkezinde yer almıştır. "Yunan Ortodokslufunun daha boyük bir rol üstlenmesinden yana olan ulusçu- luk, nlusun kimliğini mutlak bir biçimde oluşturdugu zaman, Ortodoks Patrikha- nesi, dinsel ve tarihsel nedenlerden ötürö ulusçnluga ancak düsman olabiPrdi. Or- todoksluk içinde Rum Ortodokslugu ile Yunan ulusçulugu arasında lemel ve bel- ki de benzersiz bir ayumsuzluk mevcuttur. Tarihsel olarak Yunan ulusçulugu, araaç- lanna ne ölçüde ulaştıysa Rum Ortodok- slugunun ve Helen toplumlanmn etkisi o ölçüde gerilemiştir." (3). Aynı çelişki, belki daha az paradoksal biçimde diîer Balkan ulusları ile Patrik- hane arasında da vardı. XVIII ve XIV. yüzyıllarda Balkan ulusçulugu Babıâli bü- rokrasisinden çok Fener Patrikhanesi'nin (Patrikhane II. Murat döneminde, 1587 yı- lında Fener' e tasuunıştır) yöneticileri ile ça- tısma halindeydi. Sırbistan Patrikhane'den kopma isteğini XIX. yüzyılda gerçekleştir- di. Bulgar Kilisesi ise kopuş mücadelesini ancak tkinci Dünya Savaşı sonunda kazan- mıştır. Önce Osrnanlı yönetiminin, sonra da Fener'in engellemesiyle karşılaşan Bul- garların bir bölümü, Patrikhane'den ba- ğımsızlaşabilmek için Katolik olma yolu- nu seçmiştir. (4). Yarın: Fener'in üzerinden kalkmayan gölge /—Alain Juster, "tstanbul Ortodoks Patnkhane- si, Yummistan ve Tıirkiyt", Türk-Yumm Uyufmaz- Jtfı, Mttis Yayınlan, lstanbul, Ocak 1990. 2—Svoronos'un adı geçen yaytnı. 3—Juster'in adı geçen yayuıı. 4—tlber Ortaylı, laanbul'öan Sayfular, HU Yaym- ları, tslanbul. Ektm 1987 Dayanışma'da iç kavga btiyüyor Sendika lideri Walesa ile Başbakan Mazowiecki arasında gerginlik hadsafhada Tadeusz Mazovviecki, dün toplanan Yurttaşlar Komitesi'nde yaptığı konuşmada, Lech Walesa'ya bu hafta içinde görüşme önerisinde bulundu. Walesa'nın düzenlediği "Yerel Yurttaşlar Komitesi" toplantısında ise Dayanışma lideri, istediği sonucaı alamadı. Dış Haberler Servisi — Polon- ya'da tutucu komünist yönetimi devirerek iktidara gelen Dayanış- ma Sendikası, giderek parcalanma düzeyine geliyor. Dayanışma lideri Lech VValesa'run Başbakan Tade- usz Mazowiecki ve arkadaşlanna karşı açtığı savaş, ipleri kopma noktasına getirdi. Walesa, önceki gün yeni bir "Yurttaslar Hareketi" örgütlemek amacıyla düzenlediği toplantıdan bir sonuç alamazken LECH WALESA — Saldınyor Başbakan Mazowiecki'nin Wale- sa'ya aralanndaki anlaşrnazlığın giderilmesi için görüşme önerdi- ği bildirildi. AFnin haberine göre Lech Wa- lesa tarafından düzenlenen "Yerel Yurttaslar Komitesi" toplantısın- da yeni bir "Yurttaslar Hareketi" konusunda karara vanlamadı. Toplantıda konuşan Walesa, ülke- nin bir dönüm noktasında oldu- ğunu belirterek, "Ülkede MAZOWIECKI — Savunmada iyUeştinneler yapmak için ileride Mazowiecki UderUğinde Polonya zaman çok geç olabüir" dedi. Wa- hükümetini, işçilerin >aşam koşul- lesa, önerdiği "Yorttaşlar Hareke- larını kötülestirmek ve reform ti"nin hükümeti eleştirme ya da programım uygulamakta yavaş destekleme yönünde özgür olma- davranmakla suçluyor. Watesa, bu sı gerektiğini savundu. VValesa'nın *<*^ Mazowiecki hükümetiue istediği sonucu alamadığı toplan- karşı savaş acüğmbelırtınıştı.Da- tıda yaptığı konuşmanm yanışma hdennın Cumhurbaşkan- «temkiııU" bir düle olması dikkat • * makamım ıstemesı de Walesa ile Mazovviecki arasındaki ilişki- lerin gerginleşmesine neden ol- Dayanışma lideri Lech Walesa, mustu. VValesa ve siyasi danışmanı Zdzisİ8w Najdet tarafından iki hafta önce yapılan çağn ile top- lanan "Yerel Yurttaşlar Komite- leri" Dayanışma'yı iktidara getiren seçimler sırasmda oluşturulmuş- lar, daha sonra ise Walesa'nın sa- vaş açtığı aydınlar ve sendika li- derleri tarafından kurulan "Yurt- taşlar Komitesi"nin etki alanına girmişlerdi. Yerel Yurttaşlar Komi- tesi toplantısına, VV'alesa'nın çatış- ma içerisinde olduğu Dayanışma liderlerinin katılmadığı dikkat çek ti. VValesa'nın kendi yurttaslanyla düzenlediği toplantınm ardından dün düzenlenen "Yurttaşlar Komitesi" toplantısında da Baş- bakan Tadeusz Mazovviecki ko- nuştu. Mazovviecki, aralanndaki görüş aynlıklannı ve politik savaşı gidermek için VValesa ile görüşe- bileceğini söyledi. Walesa ile ça- tışmaya girmek istemediğini kay- deden Başbakan Mazovviecki, Walesa ile her alanda işbrrliği yap- mak istediğini belirterek görüşme- nin bu hafta içinde yapılması öne- risinde bulundu. LONDRA ZİRVESİ 5 TEMMUZDA BAŞLIYOR NAID'dan saldırmazlık bildirisiNATO ülkeleri, Varşova Paktı'na saldırmazlık bildirisi yayımlanması konusunda görüş birliğine vardılar. ABD'nin de Avrupa'daki tüm nükleer top mermilerini çekmeyi önerdiği bildirildi. BRÜKSEL (Ajanslar) — NA- TO ülkelerinin, Almanya'daki as- ker sayısımn sımrlandırılması ve Varşova Paktı'na saldırmazlık bil- dirisi yayımlanması konulannda görüşbirliğine vardıkları açıklan- dı. Londra'da perşembe günü baş- layacak zirve öncesinde ABD'nin de Avrupa'daki biitün nükleer top mermilerini çekmeyi önerdiği bil- dirildi. Batıh kaynaklar, Londra'daki NATO zirvesinde, hderlerin, "so- guk savaşın sonu" anlamına gele- cek şekilde, Varşova Paktı'na karşı "bansçı niyetler deklarasyonu" yayımlanması fikrini resmen onaylayacaklannı söylediler. Bir diplomatik kaynak, bu gelişme- den sonra SSCB'nin Birleşik Al- manya'nın NATO üyeiiğine karşı çıkmayacağım ve siyasi birliğin önünün açılacağım ileri sürdü. NATO kaynaklanndan edinilen bilgiye göre, ittifaka üye ülkelerin, Almanya'daki asker sayısımn ne şekilde sınırlandınlacağına ilişkin görüş birliğine vardıkları ve bu konuda Londra'daki zirvede bir açıklama yapılmasının beklendi- ği kaydedildi. Kabul edilen plana göre, NATO Viyana'daki AK- KUM görüşmelerinde Orta Avru- pa'daki bütün silahlı kuvvetlerde indirim yapılmasını önerecek. Bu öneri, AKKUM görüşmeleri so- nunda imzalanacak anlaşmaya eklenecek ve daha sonra da Al- manya ve çevresindeki bütün kon- vansiyonel kuvvetlerin sınırlandı- rümasına ilişkin müzakerelere ge- çilecek. Ittifak kaynaklan, ABD'nin, çoğu F. Almanya'da konuşlu olan nükleer top mermilerini çekmeyi önerdiğini belirttiler. ABD'nin bu önerisini, SSCB'nin Doğu Avru- pa'daki asker çekme işlemini ta- maralaması koşuluna bağladığı kaydedildi. Bir kaynak, "Bu öneri) i halen ' N ATO'da tarbşıyonız. Eğer anlaş- maya vanlırsa, doruk sırasında bu konuda açıklama yapılacak" de- di. Kaynaklar, böyle bir girişimin, ABD'nin Batı Avrupa'daki nükle- er silahlannı yaklaşık yanya indi- receğini ve böylece belki SSCB'nin, birleşik bir Almanya- mn NATO üyesi olmasının bir teh- dit oluşturmayacağına ikna edile- bileceğini söylediler. Kaynaklar, nükleer top mermi- lerinin çekilmesiyle ilgili önerinin, ABD'nin NATO yetkililerine do- ruktan önce sunduğu bir teklif pa- ketinde bulunduğunu kaydetti ler. NATO mayıs ayında, nükleer top mermilerini modernize etme- me karan almıştı. Batı Avrupa'- daki nükleer top mermilerinin sa- yısı gizli tutulmakla birlikte 1500 olarak tahmin ediliyor. Top mer- milerinin menzılı 15-30 km arasın- da. • • POLTITKADA SORUNLAR ERGUNBALa Türkiye, Tarihsel Gelişmelere Hazır mı?.. Avrupa'da dünyamızın yazgısını etkileyecek tarihsel gelişme- ler oluyor. Soğuk savaşın sona erdiği ortamda, v/arşova Paktı, fiilen geçerliliğinı kaybetmiş, sadece kâğrt üzerinde mevcut. Pak- tın Macaristan gibi bazı üyeleri NATO'ya üye olma egiliminde. NATO ise Varşova Paktı gibi radikal biçimde olmasa bile kabuk değiştirme sürecinde. Sovyetler'den bir tehdit beklenmediği or- tamda NATO'nun bir askeri güvenlik örgütü olarak öneminin azal- ması, buna karşılık sıyasal yanının ağır basmaya başlaması ka- çınılmaz. Avrupa'daki bu tarihsel gelişmelerin doğurduğu genel yumu- şama ortamının Türkiye'nin de çıkarına olması gerekir. Ancak görünen o ki gelişmelerin Türkiye'yi kaygılandıran boyutları şim- dilik daha ağır basıyor. Bunların başında AT geliyor. Sanırız, Türkiye'nin arttk gerçekçi bir tutum takınarak AT'ye üyelik düşlerini yavaş yavaş terk et- mesi zamanı gelmistir. En azından bunun daha uzun süre müm- kün olamayacağını kabul etmeliyiz Doğu Avrupa'daki tarihsel gelişmelerin Türkiye açısından somut sonuçlarından biri, Anka- ra'nın ATye üyelik şansının çok zayıflamış olmasıdır. Geçen haf- taki Nevvsvveek dergisinde italya Dışişleri Bakanı Gianni De Mic- helis'le yapılan bir mülakat vardı. De Michelıs geleceğin Avru- pası'nı "dört halka" şeklinde düşündüğûnü söylüyor. İlk halka AT'nin 12 üyesinden oluşuyor. İkinci halkada EFTA'ya (Avrupa Serbest Ticaret Birliği) üye Avusturya, İzlanda, Norveç, Porte- kiz, İsveç, İsviçre ve Finlandiya bulunuyor. AT, 1991'in sonuna kadar EFTA ülketerı ile anlaşma imzalamayı tasarlıyor. Üçüncü halkada Doğu Avrupa'daki eski komünist ülkeler Doğu Alman- ya, Çekoslovakya, Polonya, Macaristan'la, Romanya ve Yugos- lavya var Dördüncu halka ise Sovyetler Birliği, ABD ve Kanada için öngörülüyor. De Michelis, "San Francisco'dan, Vladivostok'a (cadar büyük Avrupa'yı" kurmak ısiediklerini söylüyor. Gorüldüğü gibi İtalya Dışişleri Bakanı'nın 4 halkalı Avrupası'n- da Türkiye'nin adı geçmiyor. AT, gelecekte Sovyetler Birligi'ne de bir yer açmayı duşünüyor: ama Türkiye akla gelmiyor. De Michelis, NATO'nun ise gelecekte Polonya, Macaristan ve Çekoslovakya'yı da bunyesine almayı düşünebileceğini söylü- yor. Bu arada NATO ile Varşova Paktı arasında bir saldırmazlık anlaşması imzalanması olasılığının da bulunduğunu belirtiyor. Sonuç olarak geleceğin Avrupası'na ilişkin şu tabto ortaya çt- kıyor: 1) Doğu Avrupa ülkelerini içine alan ve şu ya da bu şekilde Sovyetler Birliği'ne de yer ayıran genişietilmiş bir Avrupa Toplu- luğu. Türkiye'nin burada yeri yok. 2) Polonya, Çekoslovakya ve Macaristan'ın da üye olmalan- nın düşünülebileceği askeri önemi azalmış, genişietilmiş bir NA- TO. Türkiye gerçı NATO'ya üye, ama örgütün yeni şeklinde An- kara'nın önemi soğuk savaş dönemine kıyasla çok daha azaJa- cak. Başka bir deyişle Türkiye, stratejik önemini öne sûrerek Ba- tı'dan taviz alma olanağını tümüyle yitirmiş olacak. Peki, Avrupa'da Sovyet tehdidinin ortadan kalktığı bir ortam- da NATO'nun bir güvenlik örgütü olarak ne işlevi olacak? De Michelis'in bu soruya verdiği yanıt çok ilginç: İtalya Dışiş- leri Bakanı'rta göre komünizm-kapitalizm mücadelesinin yerini, Batı ve Islam dünyaları arasındaki sürtüşme alabilir. Yani NATO artık komünizme değil islam ülkelerinden gelebilecek tehlikele- re karşı bir örgüt niteliğine bürünecek. Halkı Müslüman Türki- ye'nin üye olduğu NATO, Hıristıyan-Müslüman sürtüşmesinde HH ristiyanlığın çıkarlarını koruyacak. Türkiye, şimdiye kadar NATO'nun Sovyetler'e karşı ileri kara- kolu idi. Acaba bundan sonra ülkemiz için düşünülen görev, Arap- lara karşı ileri karakol olmak mıdır? İsrail'de sağcı koalisyonun ifbaşına gelmesinden bu yana bölgede gerginlik tehlikeli biçimde tırmanmaktadır. Gelecekte yeni bir Arap-İsrail savaşı patlak ver- diği takdirde NATO'nun rolü ne olacaktır? ve Türkiye'den nasıl bir rol oynaması istenecektir? Akbulut hükümeti bu sorunları enine bcyuna duşünüyor mu? Dünyanın yazgısını etkileyecek tarihsel gelışmeler karşısında bir politika oluşturmuş mudur? Bu konuda ciddi, geleceğe dönük çalışmalar yapılıyor mu? Eğer yapılıyorsa biz bilmiyoruz. Ama yapıldığını da pek san- mıyoruz. îicraibSKEnbunc'un haberi u Avrupa terörist evii'Dıs Haberler Servisi — Doğu Avrupa'da komünist rejimlerin birbiri ardına yıkılması, bu ülke- lerin geçmişte terörist odaklarla olan ilişkilerini su yüzüne çıkar- dı. Demokratik Almanya'nın, RAF (Kızıl Ordu Fraksiyonu) te- röristlerine sağladığı kolaylıklar ve teröristlerin D. Almanya'nın gizli polis örgütü STASI ile olan ilişki- leri tartışılırken, Macaristan'ın da komünist yönetim döneminde te- röristlere "kucak açügı" ortaya çıktı. International Herald Tribune gazetesinin manşetten verdiği ha- berine göre Macaristan hüküme- ti, aralannda ünlü "Çakal Car- los"un da bulunduğu birçok terö- ristin, komünist yönetim döne- minde ülke topraklannda rahat- ça saklanma imkâru bulduklannı açıkladı. Macaristan'ın tçişleri Bakanı Balazs Horvath tarafından yapı- lan açıklamada, Venezuela do- ğumlu Illich Ramirez Sanchez (Carlos) ve arkadaşlannın, Polit- büro ve büyük bir olasıhkla eski KP lideri Janos Kadar'ın bilgisi dahilinde 1970'li yıllarm sonu ile 1980'li yıllann başlannda ülkede saklandıklan belirtildi. lçişleri Bakanı Horvath, Car- los'un Macaristan'daki saklanışı- nı açıkladıktan sonra KP eski li- deri Janos Kadar ve 1986-1988 yü- ları arasında Devlet Başkanlığı ya- pan Karoly Nemeth ile 1963-1980 yıllan arasında lçişleri Bakanlığı görevini yürüten Andras Benkei hakkında soruşturma açılmasını talep etti. Horvath, Carlos'un Ma- caristan'da saklanmasının sorum- lusunun ortaya çıkanlması için bu soruşturmanın şart olduğunu söy- ledi. Demokratik Almanya'da RAF, teröristlerin yakalanması ve bu konu ile ilgili olarak eski Devlet Başkam Eric Honecker hakkında- ki suçlamalarla başlayıp Macaris- tan'da Carlos'un "himaye edildi- ğinin" açıklanmasıyla süren "ko- münizmin terorizme destefi" ko- nusu, şimdi daha da genişleyece- ğe benziyor. Baltık Moskova'ya çagrı MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği'nden bağımsızlıklannı ka- zanmaya çalışan uç Baltık Cum- hurıveti Estonya, Letonya ve Lit- \anya, bu amaca ortak olarak var- malarını kolaylaştırmaları için hem Moskova'ya, hem de Baltık Denizi'ne kıyısı bulunan Kuzey ül- kelerine çağrıda bulundular. Litvanya Devlet Başkam Vita- utas Landsbergis'ın önceki gün Tallinn'e yaptığı ziyaret sonunda hazırlanan ortak bildiride, her üç cumhuriyet de, bağımsızlık konu- sunda Moskova ile ortak görüş- meler yapmak istediklerini bildir- diler. Rahatsız olduğu için Tallinn'de- ki görüşmeye katılamayan Leton- ya Devlet Başkam Anatoli Gorbu- nov'a ancak dün gönderilebilen bildirı, Letonya liderinin de onay- iamasından sonra açıklandı. Üç Baltık Cumhuriyeti, bildiride, Moskova ile bağımsızlık konusun- daki goruşmelerin hızla sonuçlan- dınlabilmesi için, İsveç, Norveç ve Danimarka'ya kendilerine destek olmaları çağrısında bulundular. "ALÇAKTAN UÇAN ÇOCUK" BAŞINDAN VURULDU! ikinci sayı bütün bayilerdc
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle