Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/1S
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Meteoroloiı Genel MûdOrtûğû'nden
aiınan biigrye gtre yurâun kızsydofiü
tesmteri parçalı buhıCu, Doflu Ana-
dokı'nun kumdoflusu saüanak v« gök
gûrûftfiU fl* feTMki
I b l
g fl pfe y
I r az buluflu ve açık geçecek H/WA
SICAKLIĞI Bıraz artacak RÜZGÂR
Kuzey ve ooflu yönlerderı hafit ara sı-
ra orta kuvvette esecek Deniztenmız-
<Je, GOney Ege ve Doju Karadenız'de
yıkte te karayd, Ooju Aköerazöe lo-
dos, âteM derKzfcrimi2de ytMc ve poy-
razrjan 2 ila 4. Ege'de 5 kuvvetnde,
«atto 4 ila 16. Ege'de 21 deniz rrai
A 36° 22° Dtyartatar
A 32°18°&«me
A 3S°Z2°£nmc*ı
A SCPiy&zunım
Y 28° B°EsWef»f
A 30° 13° GasMep
A 3f25°Sresun
3e°22°Manısa
35°18°KWaraş
39° 13° Mersın
25° 6°MuJta
31° 15° Muş
3e°22°N*te
A 37°24°Gumûş(ıaneA
A 2 8 ° W H a M * ı
A 3S
t>
21° Sparta
A 34° 17° fetanW
A 33°M°izn*
A 32?9>!tes
ftızfa esecek. daJga ytitee*f0i Akdemr'd* 0 1 ila 0.5 ötekı üenız-
lenmizde 05 ilâ 15, yer yer 2 m dolaymda olaca* Van Gölü'nde
hava parçalt ve az bulutkj geçecek. rûzgar kuzey yönlerden hafif
olarak esecek Gûl küçük datgalı olacak.
Bolu
Bursa
Canaldoıe
Çonjm
Denıri .
A 26° 13° Kastamonu A
A 30» 12° Kaysen
A 3f 16° KırMareü
A 32°19°Konya
A 29° 14° Kûtaflya
A 34°21°MaMya
2S°17°Oniu
25°K)°Röe
31° 18° Samsun
30°17°S«r1
27°20°Smop
3 5 ° 2 1 ° S M S
25° 7°Van!ti
29°12°tataon
30° 12° fcnceli
32°19°Uşak
29°15°V&n
31° 14° Vtzgat
Î2° 16° Zonguttak
A 35° 21°
A 35°20°
A 31° 23°
A 32° 20°
A 29° 17°
A 30° 13°
A 25° 17°
A 25° 17°
A 25°18°
A 36° 23°
A 28° 18°
A 28° 12°
A25°17°
A 32° 16°
A 32° 15°
A 27° 13°
A 29° 13°
A 28° 18°
ı buiuflu
J îtariı A-açık B-bukıtkı G-«ûneslı K-kartı S-s.slı Vyajmurtu
Kahıre •
DÛNYA'DA BUGÛN
Amstertam
Amman
Mna
O
Barcetona
Bwd
Bdgnd
Bertn
Bom
Bnttsel
Butapeşfc
Cenevre
C
Okfe
Duhai
Fnnkkrt
Gime
Habnfa
Kanre
ürftoşı
A 23°
A 38°
A 34°
A 45°
A 31°
A 30°
A 35°
Y 23°
Y 22°
A 24°
Y 25°
A 29°
A 38°
A 40°
A 44°
Y 24°
A 37°
Y 23°
A 37°
Y 23°
Y 22°
A 37°
Lenıngrad
Londfa
Madnd
MBano
Montreal
Mosmva
Münth
Ne* Yortc
ftttı
Pans
Prag
Rtyât
Rofns
Şofv,
Şam
üüAvn
üınus
Venedık
VTyana
Y 22°
A 24°
A 35°
A 30°
A 20°
A 24»
Y 24°
Y 30°
Y 22°
A 25°
Y 25°
A 44°
A 31°
A33°
A 38°
Y 30°
A 34»
Y 23°
A 30°
A 30°
tâstııngtanA 30°
Ziinh A 29
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ Bir savaşı yönetme
sanatı. 2/ Çam ağacı-
nın reçineli kabuğu.
3/ Yumurta biçimin-
de ve sekiz delikli ne-
fesli çalgı. 4/ llenme,
beddua... Dahil... Ta-
kımlar grubu, kttme.
5/ Doğu... Bir nota.
6/ Seciye, karakter...
Üzerinde yaa yazma-
ya, arasında evrak
saklamaya yarayan
deri kaplı altJık. 7/
lpten düğümlü saçak-
laria olusturulan bir
el sanatı. 8/ Nesne, şey... Küçük bitki-
lere verilen ortak ad. 9/ Göçebe balık-
lann, ısı düşmesi sonucu Karadeniz-
den Marmara ya da Akdeniz'e geç-
meleri.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Karar vermedAı önce aklın bir jeyi
incelemesi. 2/ Ayak... Büyük tencere.
3/ Sairançta bir değertendirme ve klas-
man sistemi... Kimi top oyunlannda
kullanıJan bir el aracı. 4/ Merhamet-
li, yufka yürekli... Hücre yapısında bulunan ve proteinlerin 6luştu-
rulmasında önemli rol oynayan asit grubunun kısa yazıbşi. 5/ Erek...
Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler. 6/ Bir sonuca
ulaşılana değin yapılan aynı eylem... Küba kökenü bir dans ve mü-
zik. 7/ "Saçma sapan, derii toplu" örneklerinde olduğu gibı anla-
Umı güçlendirmek için sesçe benzer sözcüklerin ust liste kullanıl-
masına veriJen ad. 8/ Nikelin simgesi... Rey. 9/ Bir Uzakdoğu dö-
vüş sporu.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
ZaroAga
KODA-K
Fotoğraf makinelen
HafH
2»ri.
BROWNiES
HAWR-EYE]
•İPOCKET-KODAKS
Her yerde arajnnız.
2 TEMMUZ 1930
thtiyar Zaro Ağa nihayet gazetecileri atlattı, kimseye haber
vermeden Amerika'ya sıvıştı.
Seyahat için epeyce hazırlıklar yapıldığı halde bundan
kimsenin haberi olmamıştır.
Seyahat için Amerika hükûmeti müsaade venniş, Zaro
Afaya bir kostüm satın aJınmış, bir boncuklu entarı ve bir
takke yaptınlmıştır.
Ihtiyar hazırhklan nihayet bulduktan sonra kendini
götürecek tüccar ile cuma günü Istanbul'dan ayrılmıştır.
Zaro Ağa cuma günü gideceğini mahallesindeki dostlarına
bile habcr vermemiş, kansı ile
helâllaşmağı kâfi görrnüştür.
Zaro Aga Amerika'da 4-5 ay
kadar kaldıktan sonra avdet
edecektir. Kendisini götOren
tüccar torununa da 1000 lira
vermiştir.
Zaro Ağa yolda tzmir'e de
uğramıştır. Izmir'lilerden
birçoğu vapura kadar giderek
kendisini görrnek istemişlerse
de bir buçuk asırlık ihtiyar
uykuda olduğundan emellerine
muvaffak olamamıslardır.
Nihayet bir zat görüşmeğe muvaffak olmuştur.
Sıhhati hakkında sorulan suale cevaben:
"— Ben şimdi içki aleyhtarlığı yapıyorum. Bu ana kadar
ağzıma bir damla içki koymadım. Amerika'ya gidince
kendimi göstererek içkinin fenahğını anlatacağım" demiştir.
Evlenip evlenmiyeceği hakkında da:
"— Eh... evlât, bizden geçti artık o işler!" cevabını vermiştir.
o Ağa Amerika'ya giderken Atina'ya gelrajş ve M.
l
zelos'u ziyaret etmiştir.
MMıcccel Hum
1930 Türkiye Güzellik Kraliçesi Mübeccel Namık Hanım,
BrezJlya'mn merkezi olan Rio de Janeyro şehrinde icrası
mukarrer dünya güzellik raüsabakasına iştirake davet
edilmistir.
Paris beynelmilel güzellik müsabakasının mürettibi olan
Mösyö Maurice de Waleffe gazetemiz vasıtasile Mübeccel
Namık Hanıma bir mektup göndererek Rio sehrine hareket
etmek ttzere nihayet 22 temmuzda Paris'te bulunmasını rica
etmektedir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Kendi kendini kontrol
2 TEMMUZ 1960
Uluslararası Basın Enstıtüsünün lsveç Başkaru Allen
Hernelius, dün saat 14.00 de, Türk basınının "kendi kendini
kontrol" etme sisteminin esaslannı tesbit etmek maksadıyla
kurulan komitenin tstanbul Gazeteciler Cemiyetindeki
toplantısına katılmıstır.
Allen Hernelius temaslan hakkında şunlan söylemiştir:
"— Ingiltere ve lsveçte gazeteciler arasından secilmis haysiyet
divanlan ve basın komiteleri vardır. Bunların kuruluş ve
geçirdikieri tecrübeler incelenmiştir. Türk basınının kendi
kendini kontrol sisteminin esaslarını tesbit etmek üzere
kuruünuş olan komite dünkü çahşmalannda gazetecilerin
hareket tarzlannı duzenleyen bir tüzük ve kurulacak haysiyet
divanının gözönünde tutacağı ana prensipleri haarlamıştır.
Aynca bu tuzüğün ve haysiyet divanının nasıl işleyeceği
tartışalarak tsveç, Japonya ve Amerikada buna benzer
teşekküllerin nasıl çaliîtıkları incelenmiştir;'
Daha sonra ideal bir basın sistemi üzerinde neler
dusünüldUğü sorulan Uluslararası Basın Enstitusü temsilcisi
AlJen Hernelius fikirlerini şöyle açıklamıştır:
"Ben bir basın kanununun mevcut olmasına taraftanm.
Ancak bu kanun gazetecilere bir engel ve tehdit vasıtası
olmak yerine basının faaliyetlerine yol gösterici, basına
haklar tanıyıcı mahiyette olmalıdırf'
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuhyet
Sudan'da darbe
2 TEMMUZ 1989
Svdan'da General ömer Hasan-El Beşir liderliğindeki
' ecilerin durumu tamamen kontrol altına aldıkları
b«.uiriliyor. Darbe sonucu iktidardan düsürülen Basbakan
Sadık El-Mehdi'nin akıbeti hakkında çelişkili haberler
alınıyor. AP'ye göre baa kaynaklar başbakanın kaçtığını
beürtirken, bazı görgü tanıklan ise El-Mehdi'nin askerler
tarafından evinden göturülürken görüldüğünü söyiüyorlar.
Kansız darbeden sonra resmi Omdurman radyosundan bir
açıklama yapan darbecilerin lideri Beşir, ülkede
Basbakanlığı, Savunma Bakanlığı'nı ve Silahlı Kuvvetler
Komutaniığı'nı kendisinin üstlendiğini ilan etti. Darbenin ne
sağcı, ne solcu, ne partizan, ne de ırkçı olduğunu söyleyen
General Beşir, eylemlerini "Ulusal Kunuluş Devrimi" olarak
niteledi. Darbeci general, kendilerinin Mısır'da sürgünde
bulunan devrik diktatör Cafer Nimeyri yanlısı da
olmadıklannı kaydetti.
TARTTSMA
Sınav DeğU Rezalet
Sınavların eğitim düzeyimizi yükseltmekle hiçbir ilgisi yok.
Böyle eğitim seviyesi yükselmez. Yapılanlar öğretmenlere
işkenceden başka bir şey değil.
Eğitim söz konusu olduğunda, Sayın Baka-
rumızdan, bakmayanımıza kadar, herkes öğ-
retmenlik mesleğinin en kutsal bir meslek ol-
duğunu, öğretmenlerin fedakârlıklarını, on-
lann en çok saygıya değer kişiler olduklannı
söyler de söylerler. Bizleri methetmede yarışa
girerler. Bizler de mutlu oluruz, hatta onlar
bizi methettikçe gözlerimizin yasla dolduğu bi-
le görülür. Vaatler, vaatler vaatler...
Ama lafla karın doymuyor. Enerjisiz gemi
yürümüyor.
9-10 haziran günü öğretmenlerin küJtür se-
viyesini yükseltecek, onlann bir üst eğitim ku-
rumunu bitirmelerini sağlayacak sınavlardan
biri yapıldı. lçimizde çok uzak yerlerden kal-
kıp, uykusuz yorgun gelenlerle, yaşı 6O'ı geç-
mis, gözleri okuyacağını gözlükle göremeye-
cek kadar bozuk, yardımsız yürüyemeyenle-
rimiz vardı. Bunlann smava giriş sebepleri eği-
tim seviyelerini yükseltmek miydi acaba?
Hayır. Herkesin bildiği gibi derece ilerleme-
sini alabilmek. Böylece bozuk olan ekonomik
durumunun biraz düzelmesiru sağlamaktı.
Sınavların eğitim düzeyirnizi yiikseltmekJe,
hiçbir ilgisi yok. Böyle eğitim seviyesi yüksel-
mez. Yapılanlar öğretmenlere işkenceden baş-
ka bir şey değil.
Bizler çoğurauz öğretmen okulu çıkışlıyız.
Bu okullarda hiç yabancı dil öğrenmedik. Özel
dershanelere gidip ya da özel öğretmenlerden
de öğrenemeyiz. Eğer o ekonomik güce sahip
olsak çocuğumuz yerindeki gözetmenlerin de-
netiminde sınavlara girmezdik. O sınavlarda
meydana gelen onur kıncı çirkinliklere katlan-
mazdık.
Evet, onur kıncıydı. Ağlıyor, "Ne olnr hiç
olmazsa fngilizceden yardım edin" diye âde-
ta yalvarıyorlardı torunlan yaştaki gözetmen-
lere. Güçsüz, garip, ezik hissediyordum ken-
dimi. Eğitimciler en eğitimsiz bir biçimde eği-
tilmeye mi çalışılıyor? Yoksa bilerek işkence
mi ediliyor? örgütsüz buakılmamazın, sendi-
kamızın kurdurulmamasının sebepleri bunlar
değil mi?
Sayın Bakan, göreve başladığı ilk günlerde
öyle güzel sözler soylemiş, bizden biri gibi dav-
ranmıştı ki... tnanmıştım. Soyadı gibi güzd bir
bakana kavuştuk demiştim. Söylediği gibi ger-
çekten eğitimimizde yeni bir çığır açacağını
sanmıştım. Çünkü eski eğkimcüerden, onla-
rm tecrübelerinden yararlamp onlarla birlik-
te ulusumuz için en iyi olan eğitim sistemini
bulacağını söylüyordu.
"Taklitçilikten kaçınıp bize uygun olanı
bizle" bulacaktı. Saygmhğımızı artttrmamız
için "ekonomik özgüriüğümüze kavnşmamı-
zın şart olduğunu" söylüyordu. "Ek bir işte
çalışmak zorunda kalan ögretmenin saygınlı-
gını koruyama>-8cağınj" bildiğini söylüyordu.
Inandım. Ne bileyim onun da geleneklere uy-
duğunu.
Sayın Bakan, eğitimimizin eksikliklerini bil-
miyor mu? öğretmenlerin ekonomik bunalım
içinde olduğunu bilmiyor mu? Eğitimcilerin
sendika kurunca sorunlannı çözmede güçle-
neceklerini bilmiyor mu? Eğitimimizin sorun-
larını, bunlann nasıl giderilebileceğini bilmi-
yor mu? Bugün ögretmenin günlük bir gaze-
teyj bile güçlükle alıp okuyabildiğini bilmiyor
mu?
MEZTVET AKSEKİ
Enekli öğretmen
Fotoğraf Okurunu Arıyor!
Kuramsal tartışmalann olgunlaşmasına yardımcı olabilmek
için İFSAK'ın 1987 yılından bu yana her yıJ çıkardığı
"Basında Fotoğraf Yazıları" cildini alanların sayısı yılda
30'u geçmiyor.
Fotoğrafçı arkadaşım Aramis Kaiay bu kö-
şede yayımlanan yazısına "Fotoğraf Yazannı
Anyor" başlığını koymuş. Kalay'm düşünce-
lerini tamamlamak için ben de yukandaki bas-
lığj seçtim.
Ülkemizde fotoğraf gibi tüketicisi sınırlı
olan bir çalışraa alanının doğal olarak üreti-
cisi de sınırlı oluyor. Az sayıda çıkan fotoğ-
raf yayımlarının hemen kapışılmasını bekli-
yor insan. Yunanislan'da üç fotoğraf dergisi
çıkarken bizde fotoğraf dergilerinin yasamla-
rını sürekli kılamamalannın nedeni yalnız kâ-
ğıdm pahahlığı mı? Kuramsal tartışmaların ol-
gunlaşmasına yardımcı olabilmek için İF-
SAK'ın 1987 yılından bu yana her yıl çıkardı-
ğı "Basında Fotoğraf Yazıian" cildini alanla-
rın sayısı yılda 30'u geçmiyor.
öteki sanatlar da aynı kısır döngüyü yaşı-
yorlar. Izleyicisi fazlaca olan sinemamn ve mü-
ziğin okur kitlesi nedir? Yaşayan bilimsel der-
gileri kaç tanedir? Bu sanat dallarının izleyi-
ci sayısı kendi okurunu çıkarmaya, dergisini
yaşatmaya yetmiyor. Çünkü edindiğimiz kül-
tür yalmzca izleyerek tuketmeye yönelik. öy-
le ki bazı kesimlerde festivalleri izlemek mo-
daya dönüştü. Her şey, etkinliği izlediğimfz
mekândan aynlinca bitiyor. Günlük gazeteler-
deki eleştiri yazıları ve ilgili sanat dalının öz-
gün dergileri ile izlediklerimizi yorumlama
zahmetine girmiyoruz. Sonuçta, yorumlama
yeteneğini geliştirmeye niyeti olmayan bir top-
lum sınırlı sayıda dergi, kitap, makale ve ya-
zar yaratabiliyor. Yazarlık kurumu oturmadığı
gibi izleyiciler eleştiriye ve tartışmaya açık ol-
madıkları için bu kez mevcut yazarlannı tu-
ketmeye başlıyor.
Öte yandan, fotoğraf etkinlikleriyle ilgili ya-
zıların bir bölümü yalmzca tanıtmaya yöne-
lirken bir bölümü salt etkinliği gerçekleştire-
ni yüreklendirme ve bazı ılişkileri konımak
için kaleme alınıyor. Doğal olarak suya sabuna
dokunulmuyor. Sonuçta etkinlik değerlendir-
me yazılarım okuduktan sonra yeni bilgilerle
donanmıyorsunuz. Bu duruma gelinmesinde
açık bir toplum olmamanın önemli payı var.
Karşı tarafla ilişkilerim bozulur mu düşünce-
si açık eleştiri yolunu baştan kapatıyor. tster
istemez etkinlik sahibinin gıyabmda geçen
dost sohbetleri önem kazanıyor. Kendi uğraş
alanlarını bilimsel, saydam, duzeyli bir tartış-
ma ortamına dönüştüremeyen fotoğrafçılann
kendilerini geliştirmeleri, üretilenleri sağlıklı
değerlendirebümeleri olanaksızlasıyor.
Sonuçta; ödül, unvan ve yanşmalar bol bol
konuşuluyor, acelece gerçekleştirilen etkinlik-
ler ortaya çıkıyor, fotoğraf dergileri yaşamı-
vor, insan ılişkileri feodaJliğini koruyor. Böyle
bir ortam yeni kurumlar, yeni olanaklar, yeni
yazarlar yaratabilir mi?
tBRAHtM AKYÜREK
Fotoğrafçı/tstanbul
Açık Mektup5
Yazarına
Zira biz, Atatürkçülüğü gerçekten duyumsamış ve özümsemiş
bir kuşağız. Atatürkçü iki oğul yetiştirdik, Atatürkçü
torunlar yetiştiriyoruz. Onun için bugün olanlara, yapılarüara
bazıları gibi hoşgörü ile ya da umursamazlıkla bakamıyoruz.
30 mayıs günlü Cumhuriyet gazetesinin 2.
sayfasında yayımlanan, "Özai'a Açık Mektnp"
başlıkh yazıruz, hele bizler gibi toplumdaki ak-
tif işlevini tamamlamış kişiler için bir umut,
sevinç ve gurur kaynağı oldu. Yansız, nesnel,
ama gerçek Atatürkçü ve yiırekli yazınız için
sizi coşku ile kutluyoruz. Kuşkusuz bazı köşe
yazarlanndan, özal'ın bugünkü konumunu ir-
deleyen çeşitli eleştiri yazıJan okuduk bugü-
ne dek. Basının görevlerinden biri de toplu-
mu bilinçlendirmek, bazı konularda uyarmak
değil midir? Cumhuriyet gazetesi yazarlan bu
görevi, çoğu kez özgürlükleri hatta yaşamla-
n pahasına üstleniyorlar. Bu yadsınamayacak
bir gerçek. Ancak bu çevrenin dışmdaki bazı
kişiler, önyargüı düşünerek bu y, zılan, her za-
man olduğu gibi Cumhuriyet gazetesinin ide-
olojik eğilimi kapsamında değerlendirebilir-
ler. Varsm öyle düşünsünler.
Sayın Prof. A. Giünez, sizin gibi Türkiye
Cumhuriyeti'nin en önde gelen üniversitelerin-
den birisinde görevli bir profesörün bütün
riskleri göz ardı edip bunca sağduyulu bir dü-
şünce ürününü milyonların, daha da önemli
bazı makamlann gözü önüne serrnesi uygar
bir yüreklilik ve gerçek yurtseverlik, gerçek
Atatürkçülüktür.
Bu vesile ile genç beyinleri nasıl pırıl pırıl
bir ışık ile aydınlattığınızı öğrenmek ne denli
sevindiriri ise bu yazınızla âdeta bir sonun baş-
langıcını vurguladığınızı sezinlemek de o denli
esenletici.
Yazının basında toplumdaki aktif işlevimi-
zi tamamladığıraızdan söz etmiştim. Ancak
Atatürkçü olarak işlevimiz hâlâ sürüyor. Ge-
rektiği zaman, gerektiği yerde ölünceye dek de
sürecek. Zira biz, Atatürkçülüğü gerçekten du-
yumsamış ve özümsemiş bir kuşağız. Atatürk-
çü iki oğul yetiştirdik, Atatürkçü torunlar ye-
tiştiriyoruz. Onun için bugün olanlara, yapı-
lanlara bazılan gibi hoşgörü ile ya da umur-
samazlıkla bakamıyoruz.
Eşimle sabah gazetemizi okuduktan sonra
çoğu kez öfke ile bazı bazı umutsuzluk ve ka-
ramsarlıkla bazen de bugün olduğu gibi bu-
ruk bir hoşnutlukla konuşmalar yapıyoruz.
Güncel sorunlarımızın artık büyük bir bölü-
münü çözümlediğimiz bu dönemimizde, bu
konular yaşamsai bir sorun olarak önüroüz-
de her gün bir çığ gibi büyüyor.
Böylece en doğal ya da en sert tepkilerimi-
zi hak edenlere gösterememek, duyuramamak
ve her şeyi rahatça kabulleniyormus gibi otu-
rup beklemek ağınmıza gidiyor; bizi bu çığın
altında ezıyor.
Zaman zaman toplumumuzdaki düzensiz-
likler, çarpıkhklar ve yanlışlar konusunda il-
gililere, gazeteye yazüar yazdığımız oluyor. Ga-
zetemiz de doğal olarak bu tür yazılara ola-
nakları ölçüsünde yer verebiliyor ve elimiz
böğrümüzde kalmaktan bir ölçüde kurtu-
luyoruz.
Sayın Gitmez, yetkisi daha yaygın ve güçlü
olacak sizin durumunuzda kişilerin ve artık
edilginlikten, tepkisizlikten silkinip haksızhk-
lara, yanlışhklara baskaldıracak ve böylece siz-
leri daha da yüreklendirecek insanlann gide-
rek çoğalmasını düşlüyorum.
En büyük makamın 'alışmak istemediğimiz'
sahibine, çıkarcı çevresinin değil ama sağdu-
yu sahibi sade vatandaşlann da ülke sorun-
ları hakkında neler düşündüğünü duyurma-
sım dihyorum. Şu anda ise düşlediğim tek şey
Sayın özal'ın bugünkü yazımzı okumuş ve ar-
tık 2 x 2'nin 4 ettiğini anlamış olmasıdır. Say-
gılanmla...
TÜRKÂN ERKİN
TÜRK HAVA
YOLLARI A.O/DAN
— Ortaklığımız, Malatya Satış Müdürlüğû ihtiyacı olarak
1 adet otobüs. kapalı zarfla teklif alma usulü uygulanmak
suretiyle 1 yıl süreyle kiralanacaktır.
— Anılan kiralama işinin toplam tahmini bedeli
22.880.000: TL. olup konuya iliskin geçici teminat tutarı
91520& TL'dır.
— Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç
16.07.1990 günü saat 17.00'ye kadar İstanbul, Atatürk
Havalimanı THY A.O. Genel Yönetim Binası B Blok Asma
kat adresinde mukim Alım Satım Kurulu Başkanlığı'nda
bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden
verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları kabul
edilmeyecektır.
— Konuya ilişkin ihale 17.07.1990 günü saat 10.00'da
yukandaki adreste yapılacaktır.
— Tahmini bedeli aşan teklifler değerlendirme dışı
bırakılır.
— Şartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya
noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir.
— Şartnameler yukarıcia belirtilen adresten Malatya'dan
THY A.O. Malatya Satış Müdürlüğü'nden temin edilir.
— Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu'na tabi
olmayıp, ihale konusu vasıtayı kiralayıp kiralamamakta
tamamen serbesttir.
GİDERAİAK Y4ŞARKEN
Vedat Giinyol
6000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloglu-tstanbul
Ödemcli göadcrilınez.
ÜYELERİMİZİN,
TUM DOSTLARIMIZIN
BAYRAMINI KUTLAR,
ESENLİKLER DİLERİZ.
ttf T • • •
Her şey insan ıçın
her şey meslek onuru için"
BURSA SERBEST MUHASEBECİ VE
MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA
İLANI
(Antalya Mahkeme Satış Memurluğu'ndan)
Esas: 1990/53
Antalya Kılıçaslan rnahallesi 105 ada 40 parsel, Antalya 2. Sulh
Hukuk Mahkemesi'nin 1989/1350 esas 1990/308 sayılı karan gere-
ğince satılacaktır.
Satısa konu parsel tapu kaydına göre 134.54 m!
genişliğinde olup
üzerinde iki katlı evin bir kısmı bulunmaktadır. Parsel içinde kalan
kısım 13 m!
olup değeri 2.000.000 TL.dir. Parsel köşebaşı parseldir.
Mahalli rayiçlere göre muhammen bedeli üzerindeki binanın değeri
ile birlikte 25.000.000 TL.dir.
1. Satış:10.9.1990 günu saat 15.00-15.15 arasında Antalya Özel 1da-
re binası kat: 6'da açık arttırma ile yapılacaktır. 1. satışta değerinin
% 75'ini bulmadığı takdirde 20.9.1990 günu aynı yerde ve aynı saat-
te 2. arttırma yapılacaktır. 2. satışta ise değerinin "it 4O'ı bulduğu
takdirde ençok artürana ihale edilecektir. Satış peşin para iledir. Is-
teyen alıcıya 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. thaleye işti-
rak eden değerin °7o 20'si oranında teminat yatırması şarttır. Sauşa
katılan şartname>i görmüş ve mundereceatını kabul etmiş sayılacak-
ları, başkaca bilgi aimak isteyenlerin memurlugurauzun 1990/53 esas
sayılı dosyasına başvurmaları ilan olunur.
Basın 47154
POLIT1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
0y Cuntası ile Olmaz...< Osmanh Meclis-i Mebusanı'nda da Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nde de Rum, Ermeni, Yahudi milletvekilleri vardı. Bakın 1876
ve 1908 Meclisi'nin tutanaklarına Rum, Ermeni, Yahudi rnebus-
larının yanında Lazistan, Kürdistan, Arnavut mebuslan da söz
alırlar, tartışırlar, konuşurlardı. Çoğunluktan ve azınlıktan oluşan
bu mozayiği yadırgayan olmazdı.
Demokrasiye geçeceğimiz 1946 Meclisi'nde ve ondan sonra-
ki Meclislerde Rum, Ermeni, Musevi milletvekillerinin bulunma-
sına özen gösterilirdi. Her zaman bu cemaatin temsilcileri Mec-
lis'e girmişler, partilerin listelerinde yer almışlardır. Resmi görüş
yıllar yılı Kürtleri tanımadığından, Kürt kökenliler Meclis'e girer-
ler, ancak oniara Kürt denmezdi. Kendi aralarında Kürt sayılır-
lar, resmi görüşe göre Kürtlükleri unutulurdu.
Her ülkede olduğu gibi bizde de azınlıklar vardır. Bunlardan
krminitanırız, kimini tanımayız. Dahası, adını anmak istemedik-
lerimiz bile olur.
Memleketimizi ziyaret eden Yunan Basbakan Yardımcısı, ilgi-
lilere:
"Sizde neden Rum milletvekili yok?" diye soruyordu.
Halbuki Yunanistan'da iki Türk milletvekili mecliste var. Aday-
lıklarını koyuyorlar, oy alıyorlar, seçilip geliyorlar.
Osmanlı Meclisi'nde Bulgar milletvekilleri vardı. Bulgaristan
bağımsızlığını kazandıktan sonra da Bulgar Meclisi'ne Türk mil-
letvekilleri girdi. Bulgaristan'a sosyalizmin gelmesinden sonra
Türkler Sobranya'ya girdiler. Ancak Jivkov döneminde birkaç yıl
bu gelenek değişti. Tûrklere baskı yapılıyor, adlan değiştiriliyor,
temsilcileri Türk olarak Sobranya'ya giremiyorlardı.
Aramıza kısa bir dönem için bir soğukluk girdi. Bulgarlar baskı
yapıyor, biz gönderin alırız, diyoruz. Bir süre gönderdiler, aldık.
Ama böyle gitmedi, geri dönenler oldu. Jivkov rejimi yıkıkjıktan
sonra işler değişti. Demek yanlışlar uzun süre gitmiyor, değişi-
yor. Bugün Bulgaristan'da Komünist Partisi yok. Bulgarlar, ken-
dilerine göre demokratik yolda seçimler yapıyor, Türk aztnhğı da
bu seçimlere hatırı sayılır bir ölçüde giriyor. Gelen habehere göre
ilk ağızda 12 milletvekili çıkarmışlardır.
Bulgaristan'da demokrasi var mı? Bizrmkilere sorarsanız yok
derler. Oysa onlar bize sorsalar biz ne diyeceğiz. Nerede Rum,
Ermeni, Yahudi milletvekilleri? Gelen bakan elbette:
"Nerede Rum milletvekilleri?" diye sorar.
Son seçimlerde hiçbir partinin listesinde bunlara rastlanma-
dı. Bizimkisı ne biçim bir demokrasidir? Biri çıkıp da, "Filipin
demokrasisi sizinki!.." dese yanlış mı olur? Yooo, tersine gerçe-
ğe parmağmı basar. Demokrasi, azınlıklar, insan hakfarı konu-
larında ne söylesek Kimseyi inandıramayız. İstanbul'da 6/7 Ey-
lül olaytarı sırasında 150-200 bin Rum vardı. Bugün bunlann sa-
yısı 25-30 bine inmiştir.
Güneydoğu olaylarının bir türtü üstesinden gelemiyoruz Bu
olayların üstesinden silahla gelineceğini düşünenler var. Oysa
hiçbir zaman silah, demokrasi ve insanlık sorunlannı çözeme-
miştir. Bundan sonra hiç çozemez. Güneydoğu olaylan, kanımı-
za göre ancak demokratik bir ortamda çözülebilir.
Ornek ortada, Bulgaristan'daki Türkler sorunu demokrasinin
gelmesiyle çözüme kavuşmuştur. Kavuşmamıştır, diyenler yanı-
lır.
Yunanistan demokrasisi için de sorun aynıdır. Baştaki iktida-
nn ardında iki Türk milletvekilinin desteği yok mu? Demokrasi-
lerde siyasal iktidarlar oya dayanır. Bir sorun oylarla cözümlen-
meye başladı mı, demokrasi işlerlik kazanır.
Demokraside sorunlar oylarla çözülür, ama bir yanlışlığa düş-
meyelim, oy cuntası kurarak yürütmekle olmaz. Oy cuntası ile
demokrasiyi yürütmeye kalkışmanın zararı çok acı ödenir. Bu-
nu birçok ülkede gördük, bunun tanığı olduk.
SODA SANAYİ1 A.Ş. YÖIMETtM
KUKULU BAŞKANUClNDAN
BİLDtRİLMİŞTtR
* Şirketımızın Olağanüstü Gend Kurulu Toplantıa 25 Temmuz 1990 Çaı-
şamba günü saat 11.00'de Kazanlı Bucağı Yanı / Mersin adresindeki şir-
icet merkezinde, aşağıdaki gundemi görüşmek üzere toplanacaktır.
Sayın pay sahiplenmizın yukanda belirtilen gün ve saatie bizzal veya
yetkiye haiz temsilcileri vasıtası ile toplantıya leşrineri rica olunur.
SODA SANAYÜ A.Ş/NÎN 25 TEMMUZ 1990
GÜNLÜ OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL
TOPLANTI GÜNDEMÎ
1. Başkanlık Divanı seçimi ve Baskanbk Divanına Gend Kunıl Tuta-
nağını imza yetkisi verilınesi,
2. Yıl içinde ayrılan Yönetim Kurulu ayesinin yerine yapılan atamanın
onaylanması,
3. Şirketin Ana Sözlesmesinin Sermayeye ilişkin 6'ncı maddesinin asa-
ğıdaki şekilde degişürümesi konusunda görüsülerek karara baglanması.
YENt ŞEKİL
Madde 6 - SERMAYE
Şirketin sermayesi 183.000.000.000, (Yazseksenüçmüyar) Türk Lirası'dır.
Bu sennaye her biri 1.000? (Bin) lira nominal değerde hamiline yazıh
I. Tertip 17.000.000, II. Tertip 11.000.000, III. Tertip 9.750.000, IV. Tertip
10.250.000, V. Tertip 16.000.000, VI Tertip 40.600.000, VII. Tertip
78.400.000 olmak üzere toplam 183.000.000 paya bolünmüştür.
Yönetim Kurulu'nun karan ile pay senetleri muteaddit payları ihtiva
eden kupürler halınde bastınlabiiir.
Eski sermayenin ll.000.000.000r (Onbinnilyar) Türk Liralık kısmı nak-
den ödenmiş olup, 80.238.643.686- (Seksenmilyarikiyüzotuzsekizmilyon-
altıvüzkırküçbinaltıyuzseksenaltı) Türk Liralık kısmı 2791 ve 3094 sayılı
kanuniarla değişik V.U.Knın geçici ll'ind maddesi hükümlerine göre amor-
tısmana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi sonucu olusan fon-
lardan, 186.697.920.-
(Yüzseksenaltımilyonaltıyüzdoksanyedibindokuzyüzyinni) Türk Lirası
portföyumüzde bulunan iştirak hisselerinin satışından doğan kârlardan
9.750.OOO.OOOr (Dokuzmilyaryedi>'üzellimilyon) Türk Lirası TT.K'nın
146-151 ve 451'inci maddelerine göre Kromsan Krom Bileşıkleri Sanayi
ve Ticaret A.Ş'nin tüm aktif ve pasifiyle kul halinde devir alınmasından,
3.323.96J.4OOr (Üvmilyarüçyüzyirmiüçmilyondokuzyuzalüıuşbirbindön-
yüz) Türk Liralık kısmı iştiraklerden aunan yeniden değerleme anış fo-
nundan, • 100.696.994.-
(Yüzmilyonaltıyüzdoksanalübindolcıuyüzdoksandört) Tttrk lirası ise 1987
yıiına ait ihtiyat akçelerinden olmak uzere 3332 sayılı kanunla değişik
V.U.K'nın mükerrer 298'inci maddesi hükmüne göre serma>-eye ilave edi-
lerek ortaklara payları oranında bedelsiz olarak dağıtılmıştır.
Bu kez arttınlan 78.400.000.0007 (Yetmişsekızmilyardört>
r
üzmilyon) Türk
Lirası'mn 62.491-265.748r (Aitmısikimilyaniörtyüzdoksanbinnilyoniki)^-
zaltmışbesbinyediyüzkırksekiz) Türk Liralık kısmı amortismana tabi ik-
tisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi sonucu olusan değer artış
fonlarından, 15.908.734^52=- (Onbeşmilyardokuzyuzsekizmilyonyediyuz-
otuzdörtbiniki>-uzelliiki) Türk Liralık kısmı ise 3332 sayılı kanunla deği-
şik V.UJC'nın 298'inci maddesi hükmüne göre iştiraklerden aunan yeniden
değerleme fonundah karsılanmıs olup, ortaklara payları oranında bedel-
siz olarak dağıtılacaktır.
ESKİ ŞEKİL
Madde 6 - SERMAYE
Şirketin sermayesi 104.600.000.000r (YOzdörtmüyaraltıyüzmüyon) Türk
Lirası'dır.
Bu sermaye her biri l.OOOr (Bin) lira nominal değerde hamiline yazılı
I. Tertip 17.000.000, II. Tertip 11.000.000, III. Tertip 9.750.000, IV. Tertip
10.250.000, V. Tertip 16.000.000 ve VI. Tertip 40.600.000 ölmak üzere top-
lam 104.600.000 paya bolünmüştür.
Yönetim Kurulu'nun karan ile pay senetleri muteaddit paylan ihtiva
eden kupürler halinde bastınlabiiir.
Eski sermayenin 11.000.000.000* (Onbinnilyar) Türk Lirahk kısmı nak-
den ödenmiş olup, 43.063.302.080r (Kırküçmilyaraltmışüçmilyonüçyüzi-
kibinseksen) Türk Liralık kısmı 2791 ve 3094 sayılı kanuniarla değişik
V.U.K!nın geçici ll'incı maddesi hükümlerine göre amortismana tabi ik-
tisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi sonucu oluşan değer artış fonla-
rından eklenmiş, 186.697.920.-
(Yüzseksenaltımilyonaltıyüzdoksanyedibindokuzyüzyinni) Türk Lirası
portföyumüzde bulunan iştirak hisselerinin artışından doğan kârlardan
karşılanmış olup, Kurumlar Vergisi Kanunu'na 2970 sayılı kanunun 6'ncı
maddesi ile eklenen ve 3239 sayılı kanunun 80"inci maddesi ile değiştiri-
len 10"uncu madde hükümlerine göre eklenmiş ve bu kısma ısabet eden
hisse senetleri, ortaklan paylan oranında bedelsiz olarak dağıtılmıştır.
9.750.0O0.OOOr (Dokuzmilyaryediyüzellimilyon) Türk Lirası TT.K'nın
146-151 ve 451'inci maddeleri hükümlerine göre haarlanan 23.5.1986 günlü
Ortaklar Olağanüstü Genel Kurulu'nda oybirliği ile onaylanarak 5.6.1986
gOn ve 1529 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde tescii ediidiği ilan
edilen Birleşme Sözleşmesi ve aynca Mersin Asliye Mahkemesi'nin
24.4.1986 gün ve 1986/285 sayılı kararı ve Mersin Asliye Ticaret Mahke-
mesi'nin 30.10.1986 gün 1986/129 sayılı kararına göre Kromsan Krom Bi-
lejikleri Sanayi ve Ticaret A.Ş!nin tüm aktif ve pasifiyle kill halinde devir
ahnması nedeniyle arttınlan tutar olup, bu kısma ısabet eden hisse se-
netleri Kromsan ortaklanna, Kromsan hisseleri yerine geçerli olmak üzere
verilmiştir.
Bu kez arttınlan 40.600.000.000r (Kırknıilvaraltıyuzmilyon) Türk Li-
rası'mn 37.175J41.6O6r (Otuzyedinıilyaryüzyetmisbejmilyonucyuzkırkbir-
binaltıyüzaltı) Türk Liralık kısmı amortismana tabi iktisadi kıymetlerin
yeniden değerlenmesi sonucu oluşan değer artışı fonlanndan, 3.323.961.400»
(Üçmilyarüç>r
üzyirmiüçmilyondokuz>Tlzaltmısbırbindörtyüz) Türk Liralık
kısmı iştiraklerden alınan yeniden değerleme artış fonundan karşılanmış
olup, 3332 sayılı kanunla değişik V.U.KImn mükerrer 298'inci maddesi
hükmüne göre ortaklara paylan oranında bedelsiz olarak verilecektir.
Kalan 100.696.994r (Yüzmilyonaltıyüzdoksanaltıbindokuzyüzdoksan-
dört) Türk Lirası ise 1987 yıiına ait ihtiyat akçelerinden eklenerek ve bu
kısma isabet eden hisse senetleri de ortaklara paylan oranında bedelsiz
olarak dağıtılacaktır.