07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKİYEDE BUGÜN UevletrMeteorokııı Işlen Genel Mü dürtûğû'nden alınan bılgıye göre yur- dun bat kesımlen çok bukıtlu Marma- ra, Ege. Batı Akdenız yağmur yer yer sağanak yağıslı dığer yerler az bukıt- lu ve acık geçecek HWA SJCAKLIĞI Bütün yurtta artacak RÜZGÂR Gû- ney ve dojju yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette yurrlun bafjsında yer yer kuvvetlı olarak esecek Denızienmız- de Kıöle ve keşışlemeden 3-5, Batı Atalenız, Ege ve Marmara'da 7-8 kuv- vetnde saatte 10-21 Marmara, Ege ve Batı Akdenız'de 33-40 denız mılı hızia Adana esecek Tahr - dalga >jksekiığı 05 1 5 Batı Akdenız ve Egede 2 5-4 metre dotaynda olacak Van Gclünde hava az bulutlu ve açık geçecek Ruzgaf güney ve dogu yönlerden hafif olarak ese- cek Göl kûcûk oaıgalı görüs uzaklığı 10 km dolayında bukınacak Adıyaman Aydn Balıkesır Bıleck Bmgol B.tlıs Bdu Bufsa Çatıakkale Çontfp Demziı B 22° 7°OıyarDafc' V 18° 8°Edıme A 17° 2° Erzncan V 14° 1° Erzurym A 8° 9° EstoM'i B 14° 0°Gazaniep B 21° 7°Gırestn Y 21° 9° Gümusftane A A 12° l°Haklcan A ¥ 21° 10° Isparta Y Y 18° 5°lstan0ul Y Y 19° 4°lznw V A 12° 0°Kare CKastamonu B B 12° (PKaysen 't 13° 7° Kırtlaıelı Y 19° 9°Konya A 14° 2° Kdtahya Y 18° 7°Matotya 17° 1° Manısa 17° 9°KMaras 11° 4° Mefsın S° l2°Muğla 15° 2°Mus 17° 2°l*ğ0e 17° 8°0n)u 10°-4° ftae 11° 0° Samsun 15° O°Sı.rt 17° V0 Sınop 20° 12° Sıvas 7° 9° WunU0 11° 2° Tratam 11° 3° Imcelı 16° 9°Usak 12° 1" Van 15° 3°Ymgat 12° 3° ZonguMak Y 20° 10° B 17° 3° B 20° 9° y 18° 8° A 11° -2° B 12° -3° A 17° 8° A 18° 8° A 18° 9° A 15° 4° B 18° 9° B 10° 4° Y 16° 10° A 18° 7° A 13°-1° Y 17° S° A 10» 2° B 1t° 2° B 18° 9° açı« Ouiutlu ^ y a O m u t u g | s s t A-açık B-buKıBu G-gûneşt K-kart S-ssh Y-yaflrmıriu DÜNYA'DA BUGÜN (Oslo £W^\ Kopenhag »VLcmdra Bertn Bonn Briiksei Budapeşte Cenevre Cezay» ÛOûe Duta Franüun dme Helsnkı Kahıre Kopentıag Köln Letkosa Kahıre « BULMACA SOLDAN S A G A : 1/ Yeniçeriler tara- fından kullanıLan ve atların eyerlerinde asılı duran altı toplu gürz. 2/ Tifoya ne- den olan ve bulucu- sunun adınrtaşıyan basil... Osmanlıiar- da gumrük vergisı. 3/ Neşeli ve serbest kadın... Bölmeli gö- çebe çadırı. 4/ Kalp atışlarındaki düzen- sizlik ve eşitsizlik... Hicap. 5/ Brezilya- nın en büyük kenti- nin kısa söylenişi... Osmanlı devleti- nin Kuzey Arika'daki son toprakla- rını da yitirdiği antlaşmanın adı. 6/ Konut... Tıp dilinde akciğer veremi- ne verilen ad. 7/ Yumurta verimi yıiksek bir tavuk ırkı... Bir soru sö- zü. 8/ Uzaklık anlatmakta kullanı- lan söz... Kâbe'ye girerken hacıların örtündükleri dikişsiz burgü. 9/ Ki- remit ve tuğla tozlarının kireç ve su ile karıştınlmasından elde edilen bir çeşit harç. YUKARIDAN AŞAGlYA 1/ Süt katılan meyanenin muhallebi kıvamına gelinceye dek pi- şirilmesiyle elde edilen beyaz sos. 2/ Gereğinden çok yemek yi- yen... Bir yetkinin ya da karann yürürlüğe girtnesine karşı çık- ma hakkı. 3/ Ağı... Büyük demiryolu durağı. 4/ Bir akademik unvanın kısa yazılışı... Ateşli ve tehlikeli bir bağırsak hastalığı. 5/ Ray üzerinde kendi kendine hareket edebilen demiryolu ta- şıtı. 6/ Bizmutun simgesi... Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. 7/ Bir tür kahn ve kaba kumaş... Eli işe yatkın, becerikli... Radonun simgesi. 8/ Olumsuzluk be- lirten bir önek... Tanıdık. 9/ Asker... Bir tembih sözü. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Erzincan'da zelzele PBABALAR BUGÜN JTASARRÜF., 1/ ALINIZ 12 ARALIK 1930 Evvelki gun saat yarımda Erzincan'da olan şiddetli zelzele hakkında buraya malumat gelmiştir. Bunlara nazaran zelzele derin uğultularla tam 50 saniye devam etmiştir. Hareketi arzın ani olarak başlaması ile boyle uzunca devamı şehirde panik yapmış, halk feryat ve vaveylâ içinde açık yerlere koşu^muştur. Meydanlar, bahçeler insanla dolrriuş, saîlahtılar imtidadınca derin bir * korku ile beklenmiştir. Bu sırada öteden, beriden inhidam tarakaları işitilmeye, çöken binaların yerinden yükselen toz ve duman direklenmeye baslamıştır. Bereket versin ki zelzele zayiatsız savuşturulmuştur. Yalnız hapisanede birkaç mahpus yaralanmıştır. Binalardan çatlayan ve ekyerleri ayrılan çoktur. Esaslı olarak Izzetpaşa camiinin kubbesi goçmuş, vilayet, hapisane, hastane, bazı resmi bina ve mektepler muhim hasara uğramıştır. Mektepler tatil edilmiş, hastalar başka yerlere naklolunmuştur. Hükumet inhidama naıl binalan yıktırmakta, hasarzedelere yardım etmektedir. Müthiş hasara uğrayan telgraf hatları tamir olunmuştur. Zelzele , hafif olarak devam ediyor. Kemah'ta da zelzele olmuşsa da zayiat \e hasar yoktur. Fransız kabinesi M.Laval, Cumhuriyetçi fırkanın yekdeğerine muaruz hiziplerinin arasını bulamadığından kabine teşkilinden vazgeçmiştir. M.Doumergue, kabine teşkili vazifesini M.Steeg'e teklif etmiş mumaileyh, cevabını yarın verecektir. Gazeteler, dunkü gunün esasen pek nazik olan vaziyeti vahimleştirmiş olduğunu kaydetmektedir. Matbuat, M.Laval'ın istişarelerini takip ederken göstermiş olduğu hulusu niyet ve sebatı tahsin ve metetmektedir. Mumaileyh istişarelerine devam etmektedir. Vaziyetin karanlık olmasına binaen yapılacak tahminler müphemdir. Maamafih gazeteler M.Doumergue'in iktidar mevkiine âyan azasından radikal ve yahut bitaraf bir şahsiyeti davet edeceği mutaleasını serdeylemektedir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Kurucu Mecliste üye sayısı 12 ARALIK 1960 Ankara, 11, (Cumhuriyet - Teleks) — Çarşamba gününden beri devamh bir şekilde Kurucu Meclisi teşkili konusunda çalışan Milli Birlik Komitesi, bugün saat 15 te muzakerelerini bitirmiş ve gerek Anayasa tâdilâtını ve gerekse Temsilciler Meclisinin Seçim Kanununu bazı tâdillerle kabul etmiştir. Bakanlar Kurulunun yasa hakkındaki muhtırasını vermesi üzerine Komitenin yedi üyesinden teşekkül eden bir heyet gerek partilerin ve gerekse bazı teşekkullerin fikrini aldıktan sonra Prof. Turhan Feyzioğlu'nun başkanlığındaki bilim kurulunun tasansını Bakanlar Kurulu muhtırası ile birlikte müzakere etmiştir. Böylece yedi üyenin iki kanun teklifi halinde hazırladıklan rapor çarşamba günu sabahı Milli Birlik Komitesine sevkedilerek derhal gündeme alınmış ve Kurucu Meclisin teşkili için hanrlanan 1924 Anayasasının tâdiliyle Temsilciler Meclisi seçimlerine ait tekliflerin goruşülmesine başlanmıştır. Milli Birlik Komitesi bunlann tumünu kabul ettikten sonra maddelerine geçmiş ve cumartesi günü gecesine kadar muzakereler tamamlanmış, bugun de sabahın erken saatlerinden 15 e kadar süren muzakerelerfe seçim kanunu kabul olunmuştur. Milli Birlik Komitesinden seçilen bir redaksiyon heyeti, son rötuşlar yapacak ve mütaakıben evvelâ seçim kanunu Resmi Gazete ile yayınlandıktan sonra yürurlüğe girecektir. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet 1402'liklere tazminat 12 ARALIK 1989 Danıştay'ın 1402'lik kamu personelinin gorevlerine döndüriilmesi yönündeki kararı Yüksek Öğretim Kurulu'nu (YÖK) harekete geçirdi. YÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı, universite rektörleri ile birlikte bugün bir araya gelerek Danıştay kararı doğrultusunda 1402'lik öğretim uyelerinin durumlannı göruşeceklerini açıkladı. 1402'liklerin tümunün gorevlerine döndürüleceğini belirten Doğramacı, reklorlerden, halen boş bulunan kadroları Danıştay'ın gerekçeli kararı hazırlanıncaya kadardondurmalarını, kadroolmaması halinde ise yeni kadro talebinde bulunulmasım isteyeceğini bildirdi. 1ARTISMA Insan Hakları ve Çevre "Savaşa hayır" demenin bir tutuklanma gerekçesi olabildiği; cezaevlerindeki çağdışı koşullara karşı insanların ancak "açlık grevleriyle" seslerini duyurabildikleri; anadilleriyle konuşmak ısteyenlerin hâlâ "bölücü" sayılabildiği bir ortamda, çevre sorunlarına karşı "beklenen" önemin verilmemesi, "göreceli" bir hakhlık kazanabilir. tnsan Haklan Evrensel Bildirisi'nin 42. yıldönümünü kutlamak için bu yıl bir haf- taya yayılan zengin etkinlikler düzenlendi. însanın temel hak ve özgürlükleriyle ilgili hemen her konudâ yoğun tartışma ve "savaşım" platformları yaratıldı. Ne var ki önceden saptanan başlıklara baktığımızda, "insanca bir yaşamm" en önemli koşulları arasında yer alan "çevre" nin, toplumdaki duyarlı kesimler arasında bile "marjinal" konumunu sürdürdüğünü görûyoruz. "Banş hakkı", "yaşama hak- kı", "savunma hakkı" gibi "yaşarulır bir çevre hakkı "nın da insanın en doğal ve "demokratik" gereksinimleri arasında yer aldığı, bu yıl da yeterince duyumsanabilmiş değü... Kuşkusuz içinde bulunduğumuz "koşullar" nedeniyle, bu eksikliğin "tartışümasını" bile "gereksiz" görenler bulunabilir. "Savaşa hayır" demenin bir tu- tuklanma gerekçesi olabildiği; cezaevlerin- deki çağdışı koşullara karşı insanların an- cak "açuk grevleriyle" seslerini duyurabil- dikleri; anadilleriyle konuşmak isteyenlerin hâlâ "bölücü" sayılabildiği bir ortamda, çevre sorunlanna karşı "beklenen" önemin verilmemesi, "göreceli" bir haklılık kaza- nabilir. Örneğin "TBMM'de idamlar gün- demdeyken, doğanın ve kültürel mirasın öl- dürülmesi o kadar önemli midir" diye so- rulabilir ve "ikna" da olunmayabilir... Ancak "insan haklan" dendiğinde ve bu haklan "savunmak" için bir tek "gün"le yetinilmeyip kapsamlı bir "hafta" düzen- lendiğinde, "insanı her yönüyle geliştirecek" bir çevrenin de "savaşım" gündemine alınması gerekir. Bu eksikliği salt "politik ortalama" ya da karşı karşı- ya bulunulan "yaşamsal" konulann "önem sırasına" bağlayarak açıklamak he- pimizi, ileride "giderihnesi olanaksız" so- runlarla karşı karşıya bırakacaktır... tnsan Haklan Evrensel Bildirisi, 10 Ara- hk 1948 günü imzalandığında dünya halk- ları o yıllara dek hiç görmedîkleri düzeyde korkunç ve yıkıcı bir savaştan yeni çıkmış- lardı. 1946'daki ünlü Nürnberg mahkeme- lerinde sorgulanan Naziler, salt bu savaşı başlattıkları için değil, daha önemli ve "ağır" olarak, "tüm insanlığa karşı suç işledikleri" için yargılanmışlardı. Bu nedenle insanlık, öncelikle "bu suçu" yaratan politikalara karşı her türlü baskı- yı, ırk aynmım, sömurgecUiği ortadan kal- dırmak üzere evrensel savaşımıru başlattı. 1948'ler öylesine coşkulu bir banş özlemiyle doluydu ki atom bombasının dehşet verici sonuçlannı yaşarken dünyayı "yeni bir felaketin" içine sokacak olan bir başka olu- şumu görebümek elbette ki çok zordu: "Sa- vaşa yol açan ekonomik amaçlar, ardından yeryuzünün doğal ve kültürel değerlerini de yok edecek bir "kalkınma" politikası yara- tıyorlardı..:' Nitekim bir yandan savaşın yıktıklannı onarmak ve ekonomik darboğazlardan kur- tulmak, öbür yandan da yeniden "paylaşılan" dünya coğrafyası üzerindeki her türlü kaynağı kalkınma çabalan için so- nuna dek "harcamak", 1950 sonrasındaki yeryüzü yaşamını yönlendiren başlıca temel kararlar oldular. 1970'lere gelindiğinde, dünyadaki banş güçleri belli bir etkinliğe erişmiş; yeni bir "uluslararası silahh kapışma"nın önü artık alınabilmişti. Ancak salt "ekonomik büyümeye" önem vercn yanş öylesine bü- yük sorunlar yaratmaya başlamıştı ki bu- na engel olunamadığı takdirde bu kez yiti- rilen "yaşam kaynaklan" bakımından da insanlık yine "topyekün bir yıkım" tehlike- siyle karşı karşıya kalacaktı. 1972 haziranında Stockholm'de toplanan Birieşmiş Milletler Konferansı, bu "yeni" durumu değerlendirerek 1948 İnsan Hak- lan Bildirgesi'ni "tamamlayan" ve bu tari- hi belgeye "yaşanılır bir yeryüzü" ereğini de ekleyen, ünlü "Dünya Çevre Deklarasyonu- nu" yayımladı. "Şerefli ve huzurlu bir ha- yata izin verecek kalitede" bir çevrede, "öz- gürlük, eşitlik ve elverişli hayat şartlan içinde" yaşamanın da "en temel insan hak- kı" olduğu vurgulandı. Bu hakkın elde edi- lebilmesi için ise olmazsa olmaz koşul ola- rak; "Irk aynmım, sömürgeciliği ve diğer eziyet çeşitlerini, yabana tahakkümünü des- tekleyen ve devamlı kılan politikaların ya- sak olduğu ve bir an önce terk edilmesi ge- rektiği" ilan edildi. "Yaşanıhr bir çevre" için reddedüen bu politikalar, aynı anda öbür temel insan hak ve özgürlüklerini yok eden uygulamalann da "nedeni" değil midir? Yerli ve yabancı holdinglere kamu malı kıyı arazilerinin da- ğrtıhnasınm ardında "sömürgecilik"; Japon emperyalizminin sıçrama tahtası olarak gör- düğü termik santrallann ardında "yabancı tahakkumü"; antik kentleri ve değişik kül- turlere ait mimari zenginlikleri "bizden değil" diyerek gözden çıkartan çağdışı "sentezci" düşüncelerinin ardında "uk ayı- nmı..:' politikaları yok mudur? Ve bütün bu yağma, doğal ve kültürel de- ğerleri yok etme, yaşamm temel kaynakla- nm hızla tüketme... "Asmayalım da besle- yelim mi?" mantığının egemen olduğu an- layışlarca, son 10 yıl içinde "pekiştirilen" ekonomik kalkınma modellerinin ürünü de- gil midir? Spekülatif amaçlarla su havzalannı ka- çak yapılaşmaya çiğnetenler, bir yandan milyarlar kazanırlarken öbür yandan lstan- bul'un susuz kalmasına da neden olmuşlar ve halkın "rağlıklı yaşama" hakkım yok et- mişlerdir. Kıyı kentlerini çok yıldızlı otellere ve lüks tatil köylerine tutsak edenler, yöre halkım turizme kazandırmak yerine, onlan salt tu- ristlere "hizmet edenler" konumuna getir- mişler, bir "komi toplum" kultürü yarata- rak insanın "onurlu yaşama" hakkını orta- dan kaldırmışlardır. Yatınmlann sürekli olarak "iş çevreleri- nin istedikleri" yörelere yapılması sonucun- da "geri kalan" Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu'nun insanlan, iş ve ekmek için batıya doğru akmaya devam etmekte; denetimsiz ve çarpık kentleşmenin girdabı içinde "ba- nnma hakkından", bile yoksun bir yaşamm her türlü "işkencesi" altında ezilip kalmak- tadırlar... özetle, insanı hiçe sayan bir ekonomi po- litikanın yarattığı çevre sorunlan öylesine yüksek düzeylere ulaşmıştır ki 1972 Stock- holm bildirgesinin altını çizdiği "evrensel gerçek", gün be gun daha bir ağır yasanma- ya başlanmıştır; "Çevre", her iki yönüyle de yani hem doğal çevre, hem de insan yapısı çevre olarak, insanoğlunun esenliği ve "te- mel insan haklanndan yararlanması" için ve hatta hayatın kendisi için gereklidir. Dünya, savaştan işkenceye kadar her tür- lü insanlık dışı uygulamanın "nedeni" ile doğal ve kültürel değerleri yok eden kalkın- ma modellerinin "gerekçeleri" arasında iç içe geçmiş bir koşutluk bulunduğunu 1970^ lerde görmeye ve "savaşımı birleştirmeye" başladı... Biz ise hâlâ "öncelik, sonralık" tartışma- sından kurtularruyoruz... "Başkalannın" beürlediği "gündem" için- de tıkanıp kalarak yine o "başkalanmn" çevreyi de ne denli ve "hızla" yağmaladık- lanm göremiyor; "sağlıklı gelişme" ortamı- nuzı ve "hakkımızı" gün be gun yitiriyo- ruz... Yaşadığunız tarih, insanlığın esenliğini il- gilendiren konularda "önemsenmeyen" so- runların ne denli "yıkıcı" gelişmelere yol açabildiğini bangır bangu bağırarak göste- riyor. Ders alacak mıyız? OKTAYEKtNCt Muğla ^ B P P ^ ^ B Biricik Yavrumuz tmm FİKRET S f e y 26.7.62 - 12.12.88 j ^ l . % f M ^ ^ ^ ^ ^ " i m c unutmadık. ^ H f t J ^ ^ ^ ^ ^ Anılarımızda yaşıyorsun. ^flflk Sevgili fjffk FİKRET I f l ^ ^ ^ Ölümünün ikinci yılında seni . ^ M H H ^ ^ . sev & v e bitmeyen özlemle ^ ^ V ^ ^ ^ ^ ^ ^ anıyoruz. • E ^ l ^ H ARKADAŞLARIN KURS ^ DERSANE % EĞİTİM ^ ÇANAJANS ısı oo 44 FAX ısı«ss Dil Ağırlıklı ÖYSTercihlerine Haariık Orta-Lise beklemeli öğrencilere Yoğun ve yan yoğun kurslar ILM'de INGILIZCE CAMBRIDGE Üniversitesi Sınavlan PET-CFE • GENEL İNGİLİZCE Yüksek Standart Ekonomik Fiyat INGILTEREDE INGILIZCE ILBTnin ÜCRETSİZ yurtdışı hlzmetleri AU-PAK'lik (hg aleyanındaanneyanjımalığı) KAMPLARDA öğrencilere çahşarak para kazanma ve Ingilizce geliştırme imkam AU-PA1R FRANSA'DA I.T.U. VAKFI EĞİTİM TESİSLERİ İŞLETMESİ Ocak dânemi 17-27yaşarası bayanlar için BİLTUR YUHTDIŞl EĞfTlM HİZMEUERİ Kemeratlı Cd Sakızcılar Sk. No-1 KaraköyİST. Gökdliz işhanı Kat: 8 MECİDİYEKÖY 1 7 4 2 0 7 0 (Polis Karakolu ve Halkbankası Yanı) 1 7 4 1 4 6 5 KIŞ DÖNEMİ İNGİLİZCE ve BİLGİSAYAR KURSLARI 7 OCAK 1991'den itibaren BAŞLAYACAKTIR. KAYITLAR YAPILMAKTADIR. ADRES: İTÜ VAKR Maçka Kampüsû Mediko Sosyad Karşısı TCL143 1627-1406215-143 31 00/2115-441 AÜ-PAIR ÎNGİLTERE'DE Ocak dönemı 17-27 yaşaras bayanlar için BİLTUR YURTDIŞ! EĞfTlM HSZMETLERİ Kemerattı Cd. Sakızcılar Sk No:1 Karaköy/İST. to leam English Başlangıç düzeyi. Orta düzey. ileri düzey. Proficiency. Toefl. Kurumlara özel dersler. BESTsize Inailizcevi sevdirir, en ivi öğretir. Alı Sanı Yen Sok No 2 Kat 3 4 Gayrettepe 174 26 90 • 91 Buyuk Surmelı Otelı karsısı LISKÜR SÜRÜCÜ KURSU Devreler: Hafta Sonu : 15 Aralık Hatiaiçi : 19 Aralık KADIKÖY (SöğüHûçeşıne Camıı yanı) 349 18 24-349 16 25 336 02 06-336 02 79 POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Acı Çığlığı İşçilerin... Bizde üretim 400, 500 kiloymuş, onlarda 3, 4 ton. Niye böy- le? Çünkü teknolojide geriymişiz... Neden teknolojide geriy- mişiz? Suç üretende mi, yönetende mi? Yöneten ölse suçu üstüne almaz. Yıkar üretenin üstüne. Taş kömürü kavgasın- da suçlu ile suçsuz böyle belirleniycr... Hep birden alanlarda toplandılar. Toplantı gösteriydi, ama greve dönüştü. Grev, acı çığlığı işçilerin. Bu yönetimin ser- mayecisi var, ama işçisi yok! Daha doğrusu işçisine kulak asan yok!.. Zonguldak, kömür havzasıdır bilinir. Bu kente ilk, 1945'lerde, İhsan Soyak'm imparator olduğu dönemde gitmiştim. İşçiler gene bezgin, gene yoksul, gene perişandı. Ocakta bir yolsuzluk olmustu. Dehlizleri (galeri) tutan kerestelerde büyük bir yolsuzluk yapıldığı duyurulmuş, gazeteciler de peşine düşmüştü. Tek parti dönemini yeniden yeniye aşıyorduk, ama olay daha Zonguldak'ın sınırlarından içeri girmiyordu. Bölgenin imparatoru sayılan İhsan Soyak- ın adamları kimseyi içeri salmıyorlardı. Kısa bir süre sonra yolsuzluk örtbas edildi, unutuldu. Çoğu da adını Emin Aziz diyeceğim bir uyarıcının üstüne yıkıldı. Sonrası, seçimlerde, bu kente birçok geliş gidişim oldu. Her olayda işçiler haksız çıkardı. Seçimlerde baskı yüzün- den öbek öbek oylarını bir partiye atarlar, bu parti de hep iktidarda olurdu. Seçim sıstemi o yıllarda çoğunluk olduğun- dan, çoğunluğu oluşturan işçiler hep iktidar partisine oy ve- rirlerdi. Korku, yoksulluk, açlık... Bugün işçi yoksulluk yüzünden dağ gibi kabanyor. Hakkı- nı istiyor, veren yok. Buradan çıkan kömürü kullanan serma- yeciyi devtet koruyor da, gerekirse kömür ithal edeceğini soy- lüyor da işçiye geçime yetecek kadar para vermeye eli git- miyordu. Belki Uzun Mehmet'ten bu yana ezilen işçiydi. Ezen de kömürde işçileri sömürenlerdi. Öyle bir dönem vardı ki bu- raiarda doğanın alınyazısı kömür işçisi olmaktı. Havza-yı fah- miyede doğmanın yazgısı buydu. Bugün de öyle. Bir ay içer- de, madende, çalıyor an, bir ay dışardaydın. Ömür boyu içer- de olanlar da vardı. Ölümlerine değin gün ışığı görmeyen ka- tırlar gibi.. Sahi, içerde gözleri körlenen katırlar nereye git- ti? Kömür artığından yararlanarak bir elektrik santralı kurdu- ran (Tunçbilek) Adnan Menderes'le bölgeye gitmiştik. "Sevgili işçi kardeşlerim..." diye seslenmişti kömür işçile- rine. Kalabahk şöyle bir dalgalanmış, sonra "Nereden kardeşin oluyoruz?.." diye homurdanmıştı. öy- le ya Menderes'le kömür işçisi nereden kardeş oluyordu? Bu- gün nasıldı? Yabancıyı 'ucuz işçi cenneti' diye yurda çağı- ranlar sömürüden vazgeçeıier miydi? Elbette bütün suçu iş- çinin sırtına yükleyerek, "Burada 300-400 kılo kömür çıkryor, orada (dışarıda) 3-4 ton..." işçileri kınayacaklardı. Avrupa'da kömür işçisi ötekilerden çok ücret alıyordu. Sö- mûrü gene vardı, ama bizdeki kadar değildi. Sömürünün di- kâlâsı sürüyordu. Ama biraz hak arandığında, işçiler pahalı- ya mal oluyordu. Her şeyin bir maliyeti vardı, ama sömüren kaça mal oluyordu, sömürülen kaça mal oluyordu, bir de bu- rra bakmak gerekmez miydi? Zonguldak'ı yol türkülerinde 'Destan Gibi'sinin içine alan Orhan Veli şöyle der: Siyah akar Zonguldak'ın deresi; Yüz karası değil, kömür karası; Böyle kazanılır ekmek parası. Orhan Veli kömür karası olanlarla yüz karası olanlan bir- birinden ayırıyordu. Kömür karası olanlar hep böyle sömrü- lecek, yüz karası olanlar da işçilerin sırtından böyle geçinip gidecek miydi? ÇALI^ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL u Işyerinin Devri ve Kıdem Tazminatı" SORIJ: Çalıştığıraız şirketi, bir başka şirkel satın aldı ve adını da değiştirdi. Şirket el ve isim degiştirmekle de kalmadı. Vergi dairesindeki vergi numarasını da de- giştirüi. Ben, yeni şirketle çalışmak istemiyorum. tş akti- mi fesnederek ayrılırsam, kıdem tazminatı hakkım dogar mı? YANIT: İş Yasası'nın 14. maddesine göre: "İşyerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden bir başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyerlerinden hizmet akitleri top- lamı üzerinden hesaplanırT İşçi, yeni şirketle çalışmak istemeyip iş sözleşmesini bozar- sa, kıdem tazminatı hakkı doğacak mıdır? Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 5.3.1985 tarih, 1984/12575 esas ve 1985/2445 karan, "Yeni işverenle çalışmak istemeyen işçi- nin kıdem tazminatı isteyebileceği" yönündedir. (*) "(...) 2- İşyerinin el değiştirmesi sebebiyle aynı işveren hak- kında açılan Ankara 1. İş Mahkemesi'nin 14.9.1984 tarih ve 257/411 sayılı karann bozulmasındaki temel neden, o kararda açıklandığı gibi işyerinin herhangi bir suretle el değiştirmesi- nin kıdem tazminatı yönünden, hukuki sonuçları belirlemesi ve iş sözleşmesinin devirden önce kurulmuş olmasına rağmen, deyirden sonra da aynen yeni işveren döneminde de devam et- miş olması ilkesine dayandınlmıştır. Olayımızda ise davacı işçi, işyerinin davalıdan başka yeni bir şirkete geçeceğini öğrendikten sonra 21.9.1983 tarihinde verdi- ği dilekçe ile yeni işverenle çahşmayı arzulamadığından hakla- rının ödenmesini istemiş, 29.9.1983 tarihinde noter ihtannda da aynı nedenlere dayalı fesih iradesini tekrarlamıştır. Gerçekten davacı, işyerinin devri ile beraber, iş ilişkisini ye- ni işveren döneminde de sürdürmemiş ise bu yön araştınlarak sonucuna göre kıdem tazminatı hakkının doğup doğmadığı- nın değerlendirilmesi gerekir. Bu görüş, ferdi hukuksal ilişki doğuran akit serbestisi ilke- siyle de uygun düşer. Eğer davacı, her şeye rağmen yeni işveren döneminde de ça- lışmasını sürdürmüşse, kıdem tazminatı hakkının yeni işveren dönemindeki fesih hal ve biçimine göre değerlendirmesi ica- peder. (...)" Karara gore işyerinin devri durumunda işçi çahşmasmı yem işverenin de yanında sürdürmüşse kıdem tazminatı hakkı, iş sözleşmesinin yasada öngörulen haklı nedenlere dayalı olarak bozulması sonucu doğar. (*) Kaynak: 1) Yasa Hukuk Dergisi Şubat 1986, sayfa 213 2) tbrahim Esmelioğlu: İş Kanunlan ve Mevzuatı 1986, say- fa 302 DUYURU VE YÇR DEĞİŞİMİ Konferans 1980'ler KADIN HAREKETİ VE DEVLET Doç. Dr. Yeşim ARAT İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi'.nce düzenlenen toplantmın yer ve saati aşağıda belirtilmiştir. Toplantı ilgili herkese açıktır. 12 Aralık Çarşamba 14.30 Basın Müzesi Konferans Salonu Çemberlitaş İNSAN SICAĞI Erdal Atabek 5. bası 6.000 lira (KDV içinde) Çagdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cagaloglu-/stanbul Ödemeli gonderilmez. Evde çalışacak yatıiı yardımcı kadın aranıyor Tel: 369 60 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle