Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ARALIK 1990 * * * CUMHURİYET/21.
Kedisi ile
kıvanç
duyuyor
tngiltere'nin
başkenti
Londra'da
UlusaiKedi
Kulübü
tarafından her
yıl güzel kedi
yanşması
düzenlenir. Bu
yüki yanşmaya
"Dese" adlı
kedisi ile katılan
9 yaşındaki
Simone
Anthony,
yanşma
sooucundao
emin
göriinüyor.
(Totoğraf:
Reuter)
İlksan
kesintîsi
artıyor
ANKARA (ANKA) — İlko-
kul Öğretmenleri Sağlık ve Sos-
yal Yardım Sandığı'na (İlksan)
oğretmenlerin maaş alımı esna-
sında kesilen 5 bin üralık aida-
tın yuzde 300 arttırılarak 20 bin
liraya çıkanlmasıyla ilgili karar,
ocak ayı itibariyle yurürlüğe gi-
recek. Böylece yeni yılda İlk-
san 'ın kasasına, her 240 bin il-
kokul öğretmeninden kesilen ai-
datla 4 milyar 800 milyon lira
girecek. İlksan'ın bir yıllık aidat
geliri ise 57 milyar 600 milyon
lira civannda olacak.
İlksan Genel Kurulu'nda, söz
konusu aidatın miktarı önce 50
bin lira olarak önerilmiş, ancak
İlköğretim Genel Müdurii Ek-
rem Yangın'ın önerisiyle bu ra-
kam indirilmişti.
ÖzÜrlÜİerOlİmpİvadlTayland'daKampuçya'dan
kaçan göçmenlerin kampında geçen hafta ilginç bir yanşma dü-
zenlendi. 12 yıl siıren iç savaşta sakat kalmış Kampuçyalı göç-
menlerden ikisi, Özürlüler Olimpiyadı'na el arabası ile katıidı-
lar. (Fotoğraf: AP)
Fransa'dan
koşııUu sağlık
kredisi
ANKARA (ANKA) — Fran-
sız hükumeti, Ankara Onkolo-
ji Hastanesi ile İstanbul Kartal
Hastanesi radyoterapi bölümu-
nün donanımı için Türkiye'ye
120.5 milyon Fransız Frangı tu-
tarında, 'koşullıT kredi verdi.
Kredilerden faydalanma için
son tarih 31 Mart 1991 olarak
öngöruldü. Krediye ilişkin pro-
tokol metninde, Fransız hükü-
metinin, anılan kredilerle ger-
çekleştireceği projelerin, "Tür-
kiye'nin kalkınmasına olan et-
kisini değerlendirme yapma
hakkına sahip olduğu" ve ge-
rekli durumlarda bu gibi değer-
lendirmeleri yapmak üzere,
Türkiye'ye heyet gönderebilece-
ği kaydedildi.
MOSKOVA'DA ÇIPLAK KADIN POSTERİ—Moskova'nın
bir metro islasyonunda gülerek poz veren bu kadın, çıplak ka-
dın posterleri satıyor. Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Gorba-
çov, geçenlerde pornoya karşı miicadele çağnsında bulunranş-
to. (Fotoğraf: AFP)
HABERLERİN DEVAMI
Erken Seçim İçin...
(Baftarafı 1. Sayfada)
Her akşam televizyon haberlerini biraz iz-
leyenler, her sabah gazetelerin birinci say-
falanna şöyle bir göz atanlar için her şey
apaçık orta yerdedir.
Bugün Türkiye'de siyasal açıdan sorum-
lu olması gerekenler devre dışıdır, sorumsuz
olan devrededir. Anayasaya göre sorumlu-
luğu olmayan bir cumhurbaşkanı, muhale-
fet liderlerinin de vurguladıkları gibi, ekono-
miden dış politika ve savunmaya dek en te-
mel konularda ülke yönetimine el koymuş-
tur. Kural ve sınır tanımaz biçimde, olağa-
nüstü bir inat ve gözükaralıkla kendi başına
çektiği çizgide ilerlemektedır.
Buna karşı iktidar kanadında sessızlik ve
boyun eğiş geçerlıdir. Muhalefet liderleri dün
Mecliste bu konuda eleştirilerini yaparken,
gözümüz Bakanlar Kurulu üyeleri ile ANAP
milletvekıllerinın oturduğu sıralara takıldı.
Demokrası adına üzüldük. Doğrusu, on-
ların yerinde olmak istemezdik.
Bir cumhurbaşkanı siyasal rejimi böylesi-
ne rayından çıkartırken, bunu böylesine uy-
sallık ve tepkisizlikle sanki olağan bir şey-
miş gibi karşılayabılen bir siyasal topluluk
için daha fazla bir şey söylemek içimizden
gelmiyor.
Çok yazık.
Türkiye gün geçtikçe bir belırsizliğe doğ-
ru yol alıyor. Geleceğe ilişkin karamsarlığın
ağır bastığı bir ortam oluşuyor.
Bir an önce -selametle- seçim sandığına
ulaşmak gerekli. Ama bu ANAP grubundan
bir erken seçim kararının çıkabileceğine pek
ihtimal vermiyoruz.
Bununla birlikte muhalefet, erken seçim
için eylem birliği yapabilirse, kuşkusuz yararlı
olacaktır.
İktidarın tükendiği bir ülkede muhalefet bir
umut olarak varlığını kanıtlayabilirse, toplum
rahat bir nefes alır.
ENÖNÜ
Sandık gelecek ANAP gidecek
(Baftarafı 1. Sayfada) dak'taki maden işçilerinin gre-
ğıru, Türkiye'nin siyasal partüeriy- vine de değinen İnönu, TRT'de
le, aydınJanyla, düşünürleriyle dış buna yer verilmesini istedi. İnö-
politikaya, savunmayan milli ka- nü, laiklik konusunda görüşle-
rakter kazandırması gerektiğini rini açıklarken okullarda din
vurgulayan inönü, bazı bakanla-
n "Bu kontıyu Özal'a sorun" ya
da "Hükümet Özal'a bağlı
degil" diyemedikleri için eleştir-
di. Başbakan'a yurtdışındaki
toplantılarda "Özal'ın sessiz
yardımcısı" rolu düştuğune, sa-
vaş oiasılığı ile karşı karşıya bu-
lunulan bir ortamda Dışişleri,
Milli Savunma bakanlan ile Ge-
nelkurmay Başkanı'nın arka ar-
kaya istifa ettiklerine dikkat çe-
ken İnönü, Başbakan'ın ise
olaylann tamamen dışında ol-
duğunu belirtti. Zongul-
derslerinin zorunlu hale getiril-
mesini, teokratik düzen yanlıla-
rının bazı yurtlarda etkinlikleri-
ni eleştirdi. İnönü, "Bu bir siya-
sal mücadeledir, bir din kavga-
sı değildir. İnananlarla inanma-
yanlar arasındaki miicadele de-
ğildir. Kendi din yorumlanm ge-
rekçe diye göstererek Türkiye'ye
teokratik ve totaliter bir dikta-
törliik düzeni getirmek isteyen
bir siyasal hareketle bugünkü
çağdaş laik demokratik bukuk
devleti duzenini korumak iste-
yen siyasal hareketler arasında-
AKBULUT
Ne hakla seçim istiyorsunuz?
(Baftarafı 1. Sayfada)
şısında söyleyemeyeceğim birta-
kım beyanlarda bulunuyorsu-
nuz?" diye sordu.
Konuşmalar sonunda yapılan
oylamada 1991 bütçesi ile 1989
yılı kesin hesabının maddeleri-
ne geçilmesi kabul edildi.
Kahveci, dun Kaya Erdera'in
başkanhğında toplanan TBMM
Genel Kurulu'nun saat 09.00'da
başlayan birleşiminde butçeyi
sunuş konuşması yaptı. Kahve-
ci sözlerine, "Avrupa'nm hasta
adamı denilen Türkiye kefeni
yırttı" diyerek başladı. Tür-
kiye'nin iç ve dış borçlannın gi-
derek azaldığını anlatan Kahve-
ci, GAP'ın "hayati öneme haiz
bir proje olduğunu" söyledi.
Yabancı sermaye konusunda
ayrıntılı olarak görüşlerini akta-
ran Kahveci, "yabancı sermaye-
ye karşı çıkılması yüziinden in-
sanlanmızı el kapılannda birinci
sınıf insan yaptık. Peki o fabri-
kalar burada kurulsa o insanlar
burada çalışsa ne olurdu? Sö-
mürü neden insanların aklına o
zaman gelmedi?" diye konuştu.
Muhalefet milletvekilleri Kahve-
ci'nin bu sözlerine, "Zongul-
dak'a gel" diyerek tepki gös-
terdiler.
Kahveci başka ülkelerde ya-
bancı sermayenin önüne "kırnu-
zı halı serildiğini" belirtcrek,
"geçmişte yapılan hataların gi-
derilmesine çalışıldığım"
kaydetti.
Başbakan Yıldırım Akbulut,
DYP lideri Demirel'in konuşma-
sını dinledikten sonra
TBMM'den aynlırken gazeteci-
lere, "Yeni bir şey yok. Yalnız
'ülfce batıyor mu?' dedik. Hal-
buki daha önce 'ülke batıyor'
demişti" yanıtını verdi. Demi-
rel'in "Hodri meydan" sözleri-
nin anımsatılması üzerine de,
"Meseleyi hodri meydana bağ-
lamaya niyetimiz yok" dedi.
Devlet Bakanı Kâmran İnan
Demirel'in konuşmasını değer-
lendirirken, "Çok zayıf. Bir tur-
lii vites degiştiremedi. Aynı ko-
nulara takıldı. Allah vatandaş-
tan razı olsun birkaç mektup
göndermiş. Onları okudu" de-
di. Sanayi ve Ticaret Bakanı
Şiikrii Yiiriir de, "Bu gidişle an-
cak Meclise dilekçe komisvonu-
na uye olabilir. Demirel'in söy-
lediklerinin tiimii yalan" şeklin-
de konuştu.
Akbulut, TV'den naklen ya-
yımlanan bütçe görüşmelerine
ara verilmesi üzerine Başbakan-
lık Konutu'na gitti. Burada dev-
let bakanlan Kemal Akkaya ve
Işın Çelebi ile birlikte daha ön-
ceden hazırlanan konuşma met-
ni üzerinde çalıştı. DİE ve Mer-
kez Bankası başkanlanyla tele-
fonda görüşerek bilgi aldı. Ak-
bulut saat 12.45'te ayrıldığı
TBMM'ye 14.15'te dönerken ga-
zetecilerm soruları üzerine
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la
telefon gorüşmesi yapmadığını
söyledi.
ANAPMılar
Görüşmelerin oğleden sonra-
ki bölümünde ANAP grubu
adına ANAP Grup Baskanvekili
Ülkii Giiney konuştu. Güney ye-
rel yonetimleri eleştirerek,
ANAP'ın hiçbir dönemde se-
çimden kaçmadığını söyledi.
ANAP Grup Baskanvekili
Onursal Seref Bozkurt da ceza-
evlerindeki iyileştirme çalışma-
larına karşın politik amaçla aç-
lık grevleri yapılmasından duy-
duklan üzüntüleri dile getirdı.
Bozkurt, Özel Harp Dairesi ko-
nusunda, "yaygara lüzumsuz ve
amaçsız", Torumtay'ın istifası
konusunda da "bir nöbet
değişikliği" dedi.
HEP Genel Başkanı Fehmi
Işıklar. SHP Genel Başkanı Er-
dal İnönu'nun konuşmasından
sonra kürsunün önune kadar
gelerek söz hakkı istedi. Işıklar
"Biz terzi ustasımn da kalfası-
nın da çırağının da değişmesini
istiyoruz" dedi. Ancak TBMM
Başkanı Erdem, söz hakkı vere-
meyeceğini bildirdi.
Akbulut kürsüde
Başbakan Yıldınm Akbulut
kursüye gelirken ANAP'lı tüm
milletvekilleri ile bakanlar aya-
ğa kalktı. Muhalefet liderlerinin
konuşmalarında program açık-
layamadıklarını, 1980 öncesi
yöntemleri savunduklannı söy-
İeyen Akbulut, 80 oncesi ekono-
miyi ayrıntılarıyla eleştirdi.
ANAP'ın iktidarda olduğu
donemlerdeki hizmetlerini anla-
tan Akbulut konuşurken SHP
ve DYP grup başkanvekilleri,
milletvekillenni laf atmamalan
için sık sık uyardıklan gorüldü.
Akbulut, "Şimdi insan haklannı
savunanlar iktidarlan boyunca
bu konuda hiç adım atmışlar
raı?" dedikten sonra kendi hü-
kümetinin insan hakları konu-
sunda yaptıklarını anlatınca gu-
lüşmelere yol açtı. Akbulut,
"Tek parti zihniyetinin uzantısı
olanlar var. İnsanlar önemli de-
ğildir. İnsanlar yukarıdan idare
edilirler" deyince de muhalefet
sıralanndan alkış ve "bravo" al-
dı. Akbulut sözlerinin bu şekil-
de tepki gormesi üzerine de
"CHP döneminde ratandaşı elit
dediğimiz kişiler tepeden idare
ettiler. Onu söylemeye
çalışıyorum" diye seslendi
TBMM kürsüsünden.
TCY'nin 141, 142 ve 163.
maddelerinin değiştirilmesi için
hazırhklann tamamlandığını ve
değiştirileceklerini belirten Ak-
bulut laiklik konusunda da,
"Gelin insanlarımız hiir olsun.
İstediği gibi inansın; ibadet yap-
sın. Biz insanlara bu inançlan en
iyi şekilde yerine getirecekleri
ortamları sağlayayalım. Bundan
korkmayalun" dedi. Akbulut'un
iktidarın yaptıklannı anlatırken,
"F-16 savaşan uçaklan" demesi
de gülüşmelere yol açtı. Akbu-
lut, SHP lideri İnönu'nun ken-
disiyle Torumtay'ın istifası ko-
nusunda yaptığı görüşmeleri
açıklamasını da eleştirdi. Akbu-
lut, "İnönü 'bizi tatmin
edemedi' diyor. Bilemiyoruz ki
İnönü'yü nasıl tatmin edeceğiz"
şeklinde konuştu. Akbulut, inö-
nü'yü yaptığı açıklamalarla or-
duyu siyasete çekmekle de
suçladı.
Akbulut konuşmasının son
bölümünde muhalefet milletve-
killerine bakarak, "Siz neyinize
bakıp da erken secime gidelim
diyorsunuz? Neyinize giıveni-
yorsunuz da burada vatandaşın
karşısında söyleyemeyeceğim
birtakım beyanlarda
bulunuyorsunuz" diye seslendi.
Akbulut Zonguldak'taki grev
konusunda da hukümetin one-
rilerini yineleyerek sendika baş-
kamna gorüşme çağnsında bu-,
lundu ve sorunun siyasi hale ge-
tirilmemesini istedi.
Muhalefetin "Hukümetin
yetkilerini Cumhurbaşkanı
kullanıyor" şeklindeki eleştirile-
rıne de Akbulut, "Herkes bili-
yor ki parlaraenter sistem çift
başlıdır" karşılığmı verince mu-
halefet milletvekilleri "Haydaa
nasıl oluyor bu iş" diye bağırdı-
lar. Akbulut da anayasanın 8.
maddesinde yürütme yetkisinin
cumhurbaşkanı ve hükümete ve-
rildiğini söyledi.
Akbulut muhalefetin bu ko-
nudaki eleştirilerini sürdurmesi
uzerıne 1961 ve 1980 anayasala-
n arasında karşılaştırmalar yap-
tı. Akbulut, Cumhurbaşkanı-
nın ANAP'ın kurucu olmasın-
dan iftihar duydujunu, nm.ha-
lefetin ulusal bayramlara katıl-
madığını anlatarak, "Ama ma-
aslarda beraber olduk" dedi.
Anayasanın değişebileceğini
belirten Akbulut'a DYP'li Ömer
Barutcu "Seçim ne zaman, kı-
vırma?" diye bağırınca Akbulut
da, mahalli seçimleri öne almak
istedikleri zaman kıvırtmalar ol-
duğunu belirtti. Akbulut konuş-
masını bitirip kursüden inerken
ANAP Grubunun büyük ço-
ğunluğu uzun süre ayakta alkış-
ladı. Ancak Necmettin Karadu-
man, Fethi Çelikbaş ve Müker-
rem Taşcıoğiu'nun da aralann-
da bulunduğu bazı ANAP'lıla-
rın alkışlamadan oturdukları
dikkati çekti.
Akbulut'un konuşmasıyla il-
gili olarak SHP Genel Başkanı
inönü, "Sayın Başbakan hiçbir
şeye cevap vermedi" dedi. İno-
nü, Akbulut'un "Nelerine güve-
niyorlar da seçim istiyorlar" so-
züne karşılık olarak da, "Hiç
anlamı olmayan sozler. Mesele
o değil ki. Mesele biz seçim is-
tiyoruz. Kabul ediyor mu etmi-
yor mu? Onu söylesin" dedi.
DYP lideri Sülevman Demirel.
Akbulut'un konuşmasını
"gülünç" olarak değerlendirdi.
Demirel, "Bir acz abidesi gibi.
Yazık bu Türkiye'ye" diye ko-
nuştu. Akbulut'un erken seçim
konusundaki sözleriyle ilgili ola-
rak da Demirel, "Izni yoktur.
Ben ondan cevap bekliyor deği-
lim. Benim muhatabım başkası"
dedi.
ANAP genel başkan adayla-
rı Hasan Celal Güzel ile Mesut
Yılmaz Başbakan'ın konuşması
hakkında değerlendirme yap-
manın doğru olrnayacağını söy-
lediler. Kişisel göruslerini açık-
lamak üzere sözfâlan ANAP
Konya Milletvekili Kadir Demir,
muhalefeti "Özal düşmanlığı ile
politika yapmak"la suçladı.
Konuşmalardan sonra yapüan
oylamada 1991 butçesi ile 1989
yılı kesin hesabının maddeleri-
ne geçilmesi kabul edildi. Baş-
bakan Yıldırım Akbulut, göruş-
melerden sonra gazetecilerin,
"Demirel'in hodri meydan söz-
lerine yanıt vermediniz?" soru-
ları üzerine, "Cumhurbaşkanı
seçimi ile erken seçimi bir araya
getirmek benim anlayışıma ters
geliyor. Anayasa degişikliğini
milletin raenfaatine olduğu için
istiyoruz. Ama bunun arkasın-
dan önünden seçim işi konuşul-
maz. Erken seçim falan yok kar-
deşim. Seçim 1992'de zamanın-
da yapılır" dedi. Akbulut, De-
mirel'in "muhatap" konusunda-
ki sözleriyle ilgili olarak da, "Siz
işi kanştırıyorsunuz. Ben öyle
şahısları karşı karşıya
getirmiyorum" yanıtını verdi.
Bütçe görüşmelerine bugün
TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Sa-
yıştay, Danıştay, anayasa butçe-
lerinin goruşulmesiyle devam
edilecek.
DEMİREL
7 nisanda erken seçime gidelim
(Baftarafı 1. Sayfada)
Ozal'ın pazar gunü yayımlanan
gorüşlerinde, milletvekili sayısı-
nın 600'e çıkanlması, seçmen
yaşının 18'e indirilmesi ve Cum-
hurbaşkam'nın halk tarafından
seçilmesi önerilerinin yer aldığı-
na dikkat çekerek erken seçim
planını şoyle açıkladı:
"Sayın Özal'ın erken seçim
için istediği bu anayasa değişik-
liklerini yapmaya yeter sayınız
yok öyle rai? İşte 60 arkadaşım-
la ben, bunlara kabul diyoruz.
Var mı başka kaçacak yeriniz?
Hem sizin, hem Sayın Özal'ın.
İşte eksiğinizi tamamlıyoruz.
Aradığınız ana\asayı değiştire-
cek çoğunluk değil mi? Biz ta-
mamlıyoruz noksanınızı. Gelin
anayasayı değişlirelim. Bu dedi-
ğiniz şeyleri yapalun. Ama iş bu-
nunla bitmez. Şimdi açın tak-
vimlerinizi... 1991 senesinin ilk
pazarına bakın. Orada 7 nisan
tarihini göreceksiniz. Şimdi
'Kaçtf, 'Kıvırttı' gibi devlet lu-
gatine yakışmayan, sövleyene ya-
kışsa bile soylediği makama ya-
kışmayan bu sözlerin sahibine ve
sizlerin hepinize, bizi dinleyen
Türk milleti önunde sesleniyo-
nım. Gelin o tarihte seçimi ya-
palım."
Demirel, Özal'ın sözlerinde
yer alan "kıvırttılar" sözünu
eleştirirken Bakanlar Kurulu şı-
rasında oturan Devlet Bakanı İs-
mel Özarslan, Ozal'ın sözlerini
onaylayınca, "Çok ayıp, bu söz-
leri onaylamak bile çok ayıp"
dedi. 7 nisanda erken seçim öne-
risini SHP ve DYPlılerın alkış-
larıyla karşılanan Demirel, da-
ha sonra sözlerini şöyle
sürdürdu:
Çıkmaz ayın çarşambası
'"Geç olur' divorsanız, 24
mart pazar veya 31 mart pazar
da olabilir. 'Erken olur' diyor-
sanız 5 mayıs veya 12 mayıs pa-
zar da olabilir. Ama ondan öte-
ye gitmeyin. Bu rarihlerin birin-
de hem Millet Meciisi'ni yenile-
riz hem cumhurbaşkanını halka
seçtiririz ve seçmen yaşı 18'e in-
dirilmiş seçmenle yaparız. Otu-
ralım anayasanın bu dedikleri-
tniz de dahil, gorıişülecek kısım-
larını hep beraber görüşelim. Bu
zamanın içine sığabilecek deği-
şiklikleri karşılıklı anlaşarak ya-
palım. Seçim kanunlannın ıslah
edilmesi gereken yerleri varsa
önseçime vanncaya kadar onları
da yerine gelirelim. Ama rahat
ve telassız bir ortamda memle-
keti seçime götürelim. Ülke ni-
çin hep koşuşturmaca şeklinde
seçim yapmaya gitsin?
Demokrasinin ve milli ege-
menliğin bu ilk ve en kıymetli
aracını heba etmeyelim. Tekrar
ediyorum. istediğiniz değişiklik-
leri aynen kabul ediyoruz. İki
sene sonrasına randevu veren
gülünç tekliflerle değil, ciddi bir
öneriyle karşınızdayım. Bura-
dan grubunuzun oylarıyla Çan-
kaya'ya taşıdığınız Sayın Özal'ı
mabçup etmeyin. Hodri meydan
böyle olur. Çıkmaz ayın son çar-
şambasına olmaz."
Özal'ın gazetelerde yer alan
anayasa değişikliği ve erken se-
çim konusundaki sözleriyle
ANAP adına beyanda buluna-
rak "suçüstü yakalandığını" da
savunan Demirel, onerilerini an-
latırken ANAP milletvekillerine
de "Şimdi orada sizin adınıza
konuştuğuna göre siz de bura-
da onun adına beni dinleyecek-
siniz. Karşılıklı vekâletiniz de-
vam ediyor. Milletin vekâletin-
den koptunuz. Bari birbirinizin
vekâletinden kopmayın, beni iyi
dinleyin" dive seslendi.
Demirel, bir ara GAP için hiç-
bir şey yapılmadığını soyleme-
diklerıni, daha iyisinin yapıima-
sını istediklerini dile getinnce de
başta Başbakan Akbulut ve ba-
kanlar olmak uzere ANAP'lıIar
tarafından alkışlandı.
Korfez krizi ile ilgili olarak
Türkiye adına birtakım taahhüt-
lere girilip girilmediğini, hüku-
metin bile bilmediğini, bu konu-
da hükümete verilen asker gon-
derme yetkisinin tumuyle geçer-
siz olduğunu anlatan Demirel,
Genelkurmay Başkanı Orgene-
ral Necip Torumtay'ın istifasına
da açıklık getirilmesini istedi.
Demirel, bu konuda ANAP'lı-
lardan tepki gelince de "Genel-
kurmay Başkanı bana mı bağlı
ki ben açıklaya>ım? Açıklama
hükümete düşer. Sayın Başba-
kan buradan gelip açıklasın"
dedi.
Demirel, konuşması sırasında
>alnızca bir kez sine-i millet so-
zunü kullandı. Butun sıkıntıla-
rın arkasında rejim sıkıntısı yat-
tığını belirttiğinde ANAP'lıIar
laf atınca, "Sine-i milleti horla-
mayın. Orası gül bahçesidir. Hiç
olmazsa bu sıralarda oturanlar
sine-i milleti horlamasın" dedi.
i konuşmasma
değerlendirmeler
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü, Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın ortaya attığı, DYP Ge-
nel Başkanı Demirel'in de kabul
ettiği Anayasa değişikliği oneri-
leriyle ilgili olarak, "Biri hariç,
öbürlerini biz de söylüyoruz"
dedi. İnönu, Demirel'in erken
seçim tarihi konusundaki oneri-
sine de, "Erken seçimi zaten is-
tiyoruz. Tarihi belirlenir, millet-
vekillerimiz zaten bu konuda bir
oneri götürmüşlerdi" karşılığmı
verdi. İnönu, Demirel'in sozle-
rinin çarşamba günu yapılacak
zirveyi etkilemeyeceğini söyledi.
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin de, 18 yaşa seçme hakkı ve
milletvekili sayısının 600'e çık-
masının mumkun görduklerini,
ancak başkankk sistemine kar-
şı olduklarını ifade ettı.
Devlet Bakanı Kâmran İnan,
Demirel'in konuşmasını "Çok
zayıf" diye değerlendirdi. İnan,
"Bir türlü vites degiştiremedi,
aynı konulara taktı. Allah va-
tanrfaştan razı olsun, birkaç
mektup göndermiş, onları
okudu" dedi.
ki mücadeledir" dedi.
İnönü, Güneydoğu-Doğu
Bölgesi'nde 12 yıldır olağan yö-
netim uygulanmadığını, bölücü
şiddetin durdurulmasını, anadil
yasağının kaldınlmasını istedi.
ANAP'ın TRT'ye guvendiği-
ni, "kendisinin çalıp kendisinin
oynadığını" söyleyen İnönü,
"Yeter ki önlerine sandık gelsin.
Bakalım o zaman hergün ekran-
larda halka ahkâm kesenleri
TRT kurtarabilecek mi? Hiç
kimse umuda kapılmasın, az
kaldı, seçim er geç olacak. San-
dık gelecek, ANAP gidecek" di-
ye de\
r
am etti.
ANAP'ın gideceğini en başta
özal'ın bildiğini, bu nedenle çe-
şitli siyasal manevralarla kendi
geleceğini koruyacak formüller
aradığını, Körfez krizine de "pi-
yangonun büyük ikramiyesi" gi-
bi sanldığını anlatan İnönü, "fji
de kimse ulkenin kaderini ken-
di kaderi ile karıştırmasın. İste-
yen istediği riski alabilir, istedi-
ği savaşa tek başına gönüllü
yazılabilir" diye konuştu.
İnönü, memura yüzde 40'lık
zam önerilerinin bile geri çevril-
diğini, bunun bir tercih sorunu
olduğunu vurgulayarak, Akbu-
lut'a "Çıkın nereye çıkacaksa-
nu. İzin mi alacaksınız, tatimat
mı alacaksınız. Hizmet anlayı-
şınızla bağdaştırabiliyorsanız, ne
alacaksanız alın, ama hiç olmaz-
sa memura, işçiye, emekliye bir
şeyler verin" çağnsında
bulundu.
İnönü, öaal*m şhwdr-dc yet-
kili başkanlık sistemine yasal
dayanak sağlayacak, kişisel ege-
menliğini iyice pekiştirecek, bu-
nu yıllarca uzatmayı hedefleyen
anayasa'değişikliği girişimlerine
başladığını söyledi. Anayasa dışı
girişimlerin bu nedenle arttığı-
nı ifade eden İnönü, Türkiye'nin
ihtiyacının demokratik hak ve
özgurluklerin genişletilmesi, dü-
şuncenin suç olmaktan çıkarıl-
ması, özgür ve baskı altında ol-
madan yaşanması olduğunu an-
lattı. SHP Genel Başkanı, buna
yönelik önerilerinin hiçbirinin
ANAP tarafından kabul edil-
mediğini, buna karşılık "savaşa
hayır" diyen insanların gözaltı-
na alındığını anımsattı ve
"Cumhurbaşkam'nı halk
seçsin" önerisini şöyle değer-
lendirdi:
"Niçin? Belirii bir hukuksal,
siyasal gerekçe yok. Ancak pra-
tik bir gerekçe var. Bugünkü
muhalefet Sayın Özal'ın Cum-
hurbaşkanı olarak sürekli suçla-
dığı, karşısına aldığı muhalefet
yannki seçimler sonrasında ik-
tidara gelecek ve o zaman Sayın
Özal çok zor durumda kalacak.
İşte pratik gerekçe bu. Bu rahat-
sızlıktan kurtulmak için kendi-
sini Meclis'in dışında bir orga-
na tekrar seçtirmek istiyor.
Onun için 'Cumhurbaşkam'nı
halk seçsin' diyor."
İnönu, anayasanın kişisel
maksatlar doğrultusunda değiş-
tirileceğini de vurguladıktan
sonra özetle şu noktalar üzerin-
de durdu:
"— Ülkemizde hâlâ demokra-
tik geleneklerin yeterince yerleş-
memiş olduğunu biliyoruz.
Anayasal düzenimizde gördüğü-
müz, yakındığımız eksiklikler,
devlet başkanının >a da başbaka-
nın yetkilerinin azlığı değil, tam
tersine vatandaşların ve sivil
toplum örgütlerinin demokratik
haklannı yeterince kullanma-
dıklannda toplanıyor. Öyleyse
Cumhurbaşkanı'mn yetkilerini
arttıracak bir seçim şekline ni-
çin geçecegiz?
— Sayın Özal'ın seçim şeklin-
den duyulan rahatsızlığı ortadan
kaldırmanın yolu, TBMM'nin
cumhurbaşkanını en az üçte iki
oyla seçmesidir.
— İçinde bulunduğumuz or-
tamdan çıkışın, haksız ve halk-
sız siyasal taModan kurtuluşun,
toplumun nefes almasının ve
esenlige kavuşmasının tek yolu
bu parlamentonun artık vakit
geçirmeden erken genel seçim
kararı almasıdır. Çünkü Türki-
ye'nin kendi sorumluluğunu ta-
şıyacak hükümetlere ihtiyacı var,
kendi hukukunu ve haklannı
koruyacak Meclislere ihtiyacı
var, bunları aramaya, istemeye
hakkı var."
GOZLEM
UGURMUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
Sayıştay Başkanı ve üyeleri TBMM Plan ve Bütçe Komis-
yonu'nca seçiliyor. Bu konudaki can aJıcı nokta da işte bu-
radan kaynaklanıyor.
1982 Anayasası'nda Sayıştay başkan ve üyelerinin TBMM
ya da Plan ve Bütçe Komisyonu'nca seçilmesinin hiçbir da-
yanağı yoktur.
Sayıştay, yürütme erkinin yönetimindeki bütün akçeli iş-
leri TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap ve iş-
lemleri konusunda "kesin hüküm" vermek yetkisine sahip-
tir. Bu işlev ve yetkileri nedeniyle Sayıştay üyeleri yargıç ba-
ğımsızlığı ve güvencesi ile donatılmışlardır.
Anayasa, TBMM yetkilerini tek tek saymıştır. Bu yetkiler
arasında "Sayıştay üyelerini seçmek" diye bir yetki yer al-
mış değildir.
Ânayasada açıkça yazılır:
— Hiç kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan
bir devlet yetkisi kullanamaz...
Yargı bağımsızlığı ve güvencesi ile görev yapması gere-
ken Sayıştay üyelerinin çoğunluk partisi milletvekillerinin oy-
larıyla seçılmeleri açıkça Anayasaya aykırıdır.
Sayıştay Yasası, 3 Kasım 1990 günü değiştirilerek Kılıç'a
"kın" bulunmuştur. Şöyle ki:
Son değışiklikten önce Sayıştay Genel Kurulu'nca her boş
yer için iki aday gösterilir; TBMM Plan ve Bütçe Komisyo-
nu da gösterilen bu adaylar arasında seçimini yapar; bu
seçim de TBMM Genel Kurulu'nca onanırdı.
Anayasa Mahkemesi üyellği için Sayıştay Genel Kurulu'n-
ca yapılan seçimde sonuç alınamayınca yasa değiştirildi!
Ne yapıldı?
Önce Sayıştay Genel Kurulu'nun her boş yer için iki aday
belirleme yetkisi "her boş yer için üçer aday seçme" olarak
değiştirildi. Ayrıca komisyonun değışiklikten önce üye se-
çerken üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile toplanıp se-
çim yaparken bu toplantı için "salt çoğunluk" yeterli görül-
dü. Böylece Sayıştay üyeliği seçim yetkisi iktidar partisi te-
keline verilmiş oldu.
Bu değişiklik yapılırken şöyle bir koşul da getirildi:
— Sayıştay altmış gün içinde adayları seçmezse bu üye-
leri Plan ve Bütçe Komisyonu kendisi seçer.
Bununla da yetinilmedi. Bu altmış günlük süre de çok
geldi ki bir geçici madde ile "Kılıç'ın kını" bulundu:
— Devam etmekte olan aday seçimi on beş günde sonuç-
lanmazsa üyeleri Plan ve Bütçe Komisyonu seçer.
Bu yasa değişikliği yapıldıktan sonra dokuz üye komis-
yonca seçilmiş; bu üyelerin de katıtımı ile yapılan Genel Ku-
rul toplantısında yapılan oylama ile Kılıç Anayasa Mahke-
mesi üyeliğine aday gösterilmiş, Cumhurbaşkanı da Kılıç
1
ın "evinde televizyon seyredip seyretmediğini" saptamak için
"gizli bir soruşturma" yaptırdıktan sonra uğruna yasa de-
ğiştirilen bu Sayıştay üyesini Anayasa Mahkemesi üyeliği-
ne seçmiştir.
"Hayırtt ve uğurlu olsun" diyemiyoruz. Çünkü böyle bir se-
çim ne hayırlıdır ne de uğurlu.
Neden mi?
Sayıştay üyeliği seçiminde yasal kurallara da uyulmamış-
tır.
Sayıştay yasasına göre görev süreleri biten daire başkan-
lan "boş üye koşulu aranmaksızın" üyeliklere dönerler. Üye-
liğe dönen eski başkan, boş üyeliği doldurmuş olur.
Sayıştay'da yeni üyelik İçin seçimler başladığında üç daire
başkanı üyeliğe dönmüşlerdir. Bu durumda seçimlerin do-
kuz değil, altı boş üyelik için yapılması gerekmekteydi. Bu
arada, üyeliğe dönen eski başkanlardan biri ile bir başka
üye de emekli olunca boş üyelik sayısı yeniden sekize çık-
mıştır.
Sayıştay başkanlığınm TBMM Başkanlığı'na yazdığı ya-
zıda önce boş üyelik sayısı belirtilmemtş, daha sonra bu
sayı 9 olarak bildirilmiştir.
Sonuçta ne olmuştur?
Sonuçta 49 kişilik Sayıştay Genel Kurulu, 49 üye yerine
50 üyenin katılımı ile toplanmıştır. Sayıştay Genel Kurulu,
üye tam sayısının bir fazlasıyla Anayasa Mahkemesi üyeli-
ği için üç aday belirlemiştir.
Bu da seçim işlemini sakatlayan bir nedendir.
Umarız, bu olay, hukuk fakültelerinde "kurpratik dersle-
ri"nöe öğretim üyelerince anlatılır. Hukuk fakülteleri öğren-
cileri de Anayasa Mahkemesi gibi bir yüce mahkemeye üye
seçtirmek için iktidarın hukuk kurallarını nasıl kullandığını
bu acı örnekle çok daha iyi öğrenirler.
Ya mesleklerinin doruklarına erişmiş bulunan yargıçlan-
mız? Onlar, bu oldubittilere ne diyecekler?
Kılıç'ın kını hukuka sığmıyor; anayasayı da delip geçiyor...
3OSCARLIDEVFILM
MARLONBRANDO-ALPACINO
GöHfâHier BABA 1
Mario Puzo'nun satışrekorlankıran romaru.
17 yıl sonra yeniden ve KESİNTİSİZ OLARAK...
Sinemalar'da
14ARALIKTA
Ehliyetimi, sigorta kartımı
kaybettim. Hükümsüzdür.
ŞENOL KORAN
ENSAN SICAGI
Erdal Atabek
5. bası 6.000 lıra (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Tiırkocağı
Cad. 39-41 CaZalo£lu-lstanbul
Nüfus cuzdanı, sigorta
kartı ve serbest giriş
kartımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
HASAN CEM CANGÜL