25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6KASIM 1990 CUMHURİYET/7; E İVSAJNLAR F Ü S U N Ö Z B Î L G E N G Ö R Ü Ş Banka Banka, güneşli havada verdiği şemsiyeyi ılk yağmurda gerı alan kuruluştur. Msrk Tw3İn KİM KİMİ KANDtRDI, ÖZAL'I KİM KANDIRDI? Fransa bizi seyrediyor... mu? MtLLET kandınlmaya alı- şık. TV ekranlan bu iş için kullanılıyor nasılsa. Her çıkan bir yalan söyleyip milleti kan- dınyor. Ama bu kez öyle olmadı. Yani sadece milleti kandırma- yıp birbirlerini de kandırdılar. Skandal bu yönden patlak ver- di... "Kim kimi kandırdı" tartış- masını şöyle bir hatırlavalım. Geçen çarşaraba akşamı saat 22.30 sıralannda TV program- lannda anons edilmemiş bir yayın başladı: "Tûrkiye Gazetesi" isminin kocaman yazıldığı bir stüdyoda bakan- lar ve işadamianndan oluşan bir topluluk. Devlet Bakanlan Kâmraa İnan ve Güneş Taner ıle çiçeği bumunda Dışişleri Bakanı Ah- met Knrtcebe Alptemoçiıı yan yana dizilmişler. Ortalannda programı idare eden Prof. Be- ner Karakartal. Fıgüran rolünde hiç ağzını acmadan oturan ışadamlan ise Nejat Eczacıbası, Halil Bcz- men, Üzeyir Garfh, Dflek Sa- bana gıbı önde gelen holding- lerin yöneticilen. Telekonferans biçımınde Fransa ile bağlantıü yapılan programın Fransa ayağında ise iki eski Fransız başbakanı ve bir Avrupa Parlamentosu üye- Ozal si ile Fransa Uzay Sanayii Baş- kanı bulunuyor. Fransız devle- tini temsil eden hiç kimse yok, bizün ise uç bakan az geliyor gibi programın sonunda ek- ranlar daha da panldıyor. Ve huzurlannızda smokinle- ri içinde Cumhurbaskanı Tur- gut özal... Çankaya Köşkü'n- 3e Cumhuriyet Bayramı re- sepsiyonu verdiği ıçin köşke özel stüdyo kurulmuş. özal re- sepsiyon arasında köşkteki stüdyoya geliyor ve smokinle- ri ile telekonferans programı- na çıkıyor. Cumhurbaskanı özal aynı anda hem TRT tele- vizyonunda hem de Fransa'ıun Antenne 2, kanahnda seyredi- len bir canlı yayına girdiğini Toperi zannediyor. "Butun Fransa bi- zı seyrediyor" diye de övtınü- yor, sonra Fransızlara ses- leniyor. "Fransız halkı samnayın ki ben devamlı smokinle dolaşan bir Cumhurbaşkanıyım. Bu- gun bir resepsiyon veriyordok, onun için smokinle karşınıza çıkıyorum. İçeride resepsiyon faala devarn ediyor" diyor. Ko- nuşurken hem Turkıye hem de Fransa halkına hitap ettiğini düşündüğü ıçın yan Türkçe >an da Ingilızce (Fransızca ki- tabı yayınlandıği halde neden- se Fransızca değü) konusuvor. Bızim bakanlann da kimisi lngilizce (Güneş Taner), kimi- si Türkçe (Dişişleri Bakam) kı- AFRODİSYAS'A MİLLİ PABK İÇİN EL ELE Milattajı dacdd eaglann sanatçıları tarafından şekıllenen he\ke!L. r , i'.jf. Kenan Erim'in ka- zılan sonacn Dd bta yıl sonra yeniden dogdu. Prof.KenanErim'in son arzusuAFRODİSYAS kentini yeni- den dünyaya kazandıran arke- olog Prof. Kenan Erim öldü. Prof. Kenan Erim geçen hafta sonu 30 yıldır toprağın altından parça parça çıkardığı Afrodisyas antık kentine son kez gitti. Fotoğraf sanatçısı Er- gnn Çağatay ile birlikte kentı gezdiler. Çağatay fotoğraflar çekti. Kenan Erim daha sonra mü- zeye konulamayacak kadar çok olduğu ıçin kazı yerinin bahçesinde bekleyen heykelle- ri kışa hazırladı. Naylon örtü- lerle sardırdı. tstanbul'a dön- meden önce bu tarih öncesi güzelim heykelJerin arasında birer kadeh de şampanya içti- ler. Prof. Erim şöyle diyordu: "— 30 yıldır uğraşüm, bir yinni yıl daha gerekiyor. 20 vıl sonra tiun kent dunya yuzüne çıkıp çalışmaJar sona erer. 2010 yılında bu iş biter. O za- man da ben 81 yasında oJu- rum." Ancak Prof. Erim'in o gunleri görmeye kalbı dayan- madı ve iki gün sonra öldü. New York Universitesi öğre- tim üyesi olan ve Afrodisyas kaaları için gereklı finansma- nı yurtdışında kendi çabalan ile sağlayan Prof. Erim, Nati- onal Geographic Society'nin yüz yıl boyunca dünyada sade- ce 15 bilim adamına verdiği Kristal Küre ödulünü de Afro- disyas kazısı ile kazanmıştı. "tnsanoglu bu kolayca kınla- bilecek dunyayı kornyabilecek mi?" yazılı bu Kristal Kure'yı hakkeden Prof. Enm, kazı yaptığı kenti ve bu çalışmala- rımn kendisine verdiği duygu- yu şöyle anlatıyordu: "Burası MÖ 5. yüzyıldan 1. yüzyıla kadar bir sanat merke- ziydi. Dunyada altı asır etkin- ligini surduren başka ortara voktur. Afrodisyas tum Roma Imparatortugu'nda isim yap- mıştır. Bnrada yetişen heykel- nraştar tiun Roma vflayetîerin- de çalışnuştır. Bn eserleri gö- nınce o ustalara saygı duyma- mak elde degil. lşte bu doku- nun konınması çok önemü. Burada doğa çok önemli. Sin- caplanmız var, kirpi var. Kuş- lann sesi içinize mutluluk ve- riyor, bu yıl 70-80 kavak aga- cını kesmişler, çok uzuldum. Koruma ve degerlendirme fa- aliyetlerimiz boşa gidiyor." Prof. Erim yıllarım vererek toprağın altından çıkardığı bu kentin ve çevresinin koruma altına alınması için "milli park" yapılmasını istiyordu. Ölümünden sonra eski eser- leri ve doğayı korumak isteyen, burasının yağmalanmasını ön- lemek ıstevenler bir araya ge- lip Afrodisyas'm milli park ya- pılması içm el ele verirlerse bir kampanya açılabilir. 30 yılını verdiği Afrodisyas için Prof. Erim'in son arzusu da gerçek- leşmiş olur. "Afrodisyas'm milli park ol- ması için el de~." SPASTİK ÇOCUKLARIN BECERİSİ Bakın,bu resimleri ben yaptım TÜRK Spastik Çocuklar Derneği ve Spastik Çocuklar Vakfı tarafından duzenlenen spastik çocuklann el ürunleri Beyoğlu Emlak Bankası Sanat Galerisi'nde sergilendi. Sergi- nin anı defterinde Cumhur- baskanı lurgut Özal şunlan yazmış: "Sanaün ber töriüsü- nıi severim. Sanatçı olmak apayn bir dnygodur. Hani ka- liteli bir şarabı yndum yudum İçerken tatmak. Sanat da öy- le~" Başbakan Yüdınm Akbu- lut'un deftere "Sergiye geldim, gördüm, gezdim, gjdiyorum" diye yazdığı el ürunleri sergisi beyin özürlü çocuklann yap- tıklan çalışmalardan oluşuyor. Resimlerden işlemeli tabakla- ra, sus eşyalarından dokuma cantalara uzanan "göz nurn" yolculuğu âdeta... Serginin açı- hş gününde "kiiçük sanatçılar" mutluluklarınj ai- leleriyle ve diğer davetlilerle paylaşıyorlar. Salonun bir kö- şesinde bir tabağın ıçini süsle- meye çalışan çocuk, etrafında kendisini hayranükLa seyreden büyüklere gulümsüyor. Biraz ötede diğer bir beyın özürlü çocuk, yaptığı süs eşyalanm davetlilere gösteriyor. "Bunlan ^en yapöm" diyor... Tekerlek- li sandalyesınde ailesiyle etra- Beyin özurlu çocuklar el becerilerinin sergilendiği salonda yeni urunler uzerinde çauşıyorlar.(Fotograf: Mnharrem Aydın) fına bakan 15 yaşındaki Erdal Yalçın ise önünden geçen her- kesın kolunu çekiyor: "Bakın sa dovarda asüı resimlerin hepsini ben yaptım". 'Spastık- in kelime anlamı "Hareketle- rini istedigi gibi yapmasına en- gei olan kas kasüması ve çocu- gun ozel bir gorunume sebep olan ozür." 1972 yılmda Ka- dıköy'de küçük bir dairede ça- lışmalanna başlayan Turk Spastik Çocuklar Derneği, bu- gün uluslararası ilişkilerini de kurmuş etkili bir kuruluş. Ku- çuk çocuklu anne babalan şöyle uyanyor: "Oturmasmı, başını dik tot- masını ya da emekJeyip yiırii- me ve konuşmasını beklediği- niz aylarda çocogunuz bunla- n vapamıyorsa bir gelişme ge- cikmesi var demektir. Erken tedaviye alınmalan gelişmeyi hızlandınr ve beceriler kazan- dınr. Bizimle baglantı kurnn. Randevu alın, ulaşım sonıno- na dernek minibusıi ucretsiz olarak katkıda bulunmakta- dır." Erdem misi ise Fransızca (Kâmran İnan) konuşarak hem Türk hem de Fransız halkına seslen- miş oluyorlar. Program bittikten bir sure sonra ortaya çıkıyor ki bu program zannedildiği gibi Fransa'da da aynı anda Anten- ne 2 kanahnda yayımlanma- mış. Fransız TV'sinde böyle bir programın yayımJanacagından da kimsenin haberi yokmuş. Program ıçm sadece "Antenne 2"ye aıt stüdyolar kıralanmış o kadar. Yani sonunda herkes birbinni kandırmış. Bu kandırmacadan ortaya çıkan sorular ise şöyle sırala- nıyor: 1- özal ve bakanlar progra- mın sadece Türkiye'ye yönelik bir program olup, aynı anda Fransa'da yayımlanmadığını bilmiyorlar mıydı? Bu soruya Türkiye Gazetesi yetkilileri ve programın yöne- ticısı Prof. Bener Karakartal "Biliyorlardı, telekonferans sistemi iie iki ulke arasında baglantı knrduğumuz için (canlı yayın) dedik, TV'den nalden yayunlandıgı için degfl" yamtmı verıyor. 2- O zaman neden özal nalden yayın diye resepsiyon arasında çıkıp da Çankaya Köşkü'ne kurulan stüdyodan smokinleri ile konuştu ve "Fransa bizi seyrediyor* dedi? Halkı rru kandırdı yoksa ken- disi mi kandınlmıştı? 3- TRT Genel Müdürü Ke- rim Aydın Erdem bakanlan ve ışadamlannı stüdyoya gelirken karşılayıp makyajlanna kadar gözkulak olduğu halde neden bu yayının Fransa'da yayım- Ianmayacağmı söyleyip bakan- lan bu gülünç duruma düşür- dü? Yoksa kendisini de mi kandırmışlardı? 4- Basm Yayın ve Enformas- yon Genel Müdürü ve aynı za- manda Cumhurbaşkanlığı Sözcusu Kaya Toperi'nin de özal'm kendisini Fransa'mn seyrettiğini duşünerek girdiği yayının sadece Türkiye Gaze- tesi'nin TRT ekranlanndan reklamının yapılmasını ıçerdı- ğinden haberi yok muydu? 5- "Sizi Fransız TV'sine çıkaracagız" diyenlere "sana elma şekeri ahrun" diyen kö- tü adamın peşinden giden ço- cuklar gibi nasıl inandılar? Cumhurbaşkamndan Dışişleri Bakanı'ı.d, devlet bakanlann- dan önde gelen işadamlanna kadar devletin ve özel sektörun bunca etkili ve yetkilisinı kan- dırmak bu kadar basit midir? Bir yabancı TV yayınına çıka- bilmek için böyle koşa koşa yanıltılanların daha ciddi ko- nularda, örneğin Körfez'deki bir savaşa bulaşırken nasıl ko- layca kandınhvereceklerini dü- şünmek trajikomik değil mı? 6- Ülkemizin yazgısı kimle- re emanet? BÜLTENİ 30 kupon biriktıren üye SHP Genel Merkezi "SHP'den Haberier" adlı bir bülten yayımlamaya başladı. llkı 29 ekimde çıkan 8 sayfa- lık bülten 15 günde bir çıkacak ve parasız dağıtılacak. Bülte- nin sahibi Erdal tnönu, Yayın Denetmeni Ertafntl Günay, Sorumlu Yazı Işleri Müdürü Hasan Şahan. Bültende 15 günlük geüşmeler, SHP içinde- ki olaylar ve yorumlar yer alı- yor. \aym Denetmeni ve SHP Genel Sekreter Yardımcısı Er- ta|nıl Güoay büitenlerinin çok okunması için ne gibi kam panyalar yaptıklanm söyledi: "SÜDdilik 5 bin tanc basıyo- raz. Biz de gazeteJer gibi ku- pon veriyonu, a«a bizfaaki gizU kapoa. 30 kıpoa birikti- ren berkese iryeök luüda veri- yonu. Bia taatötm Mrtae de kontenjan veriyoruz. Bttlteni- mizin tutulacagma inanıyo- nnn." HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ PİKNİK PIYALE MADRA fflZU GAZETECİ NECDET ŞEN çsi donek, foın, rtvityonist. pastftst âjan, v&rrms fdlin fılan dıyc 63mgal»mdt& hazırdık: p,kir uretmenin bir dn\im\ kaltnatnıştt Şablon&rS ımdn etme.tr ve. ktndı d t l ğ bojun eşmek zorurdaydık lyı ama,f?ız Somürv < desta fcö$teld dd C5Û5UM- \Ohi P/StANDI ve. FlKtR KLUPLsRi Ş , OKUMALAgLA 0A51ADK5IMIZ B/R 5ORU SöZAM, D06MALAKA ffi«AZ eoBN! ALCAKUK- LA PÖNÜŞTÜ ÇİZGlLİK KÂMİL MASARACI > ^ > NrıSlYfttlİ?- I AĞAÇ YAŞKEN EÖÎLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES GARFIELD JM DAVIS TARİHTE BUGÜN MİMTAZ ARMAN 6 Kasun ÇAYKOHSKf'N/N MÜZİGİ.. 1893'ne BOGUM, UNLU RUS BEST^OSI p/yone ıı.rtç'çA*- KOl/SICI,S3 YAŞ'tJM K0LERAO4AJ OUMÛŞTU. YAÇ4MI 8O- YUNCA VE PAHA SON&1, MUZlĞı UZ£/ZtNO£ ÇOK ŞEV DOLÜ SeSrEL&JD/ĞıHt, OUY6U AÇl&IUK- & Ö£GK£ Ğ£&£& KOfUT MEU>Dıl££lNl'iÇ- BUUU1&Û/1 6EÜÇEK PAYI YOK PEGtLDl. AUCAK,ÇAY- KOVStU, SA6L4M TEJCNlĞi Hf YER YEtS 8EU&G/N- LEÇEN ULUSAL KıMUĞlYLE, KEHCHStUDEN £OhJIS/t GELEM KlUS SESTSC/LECMCE ClPDÎ OlA&AK IZLEM- MtÇTt.. ÇAYK&VSKI 'MfAI OHKESTSfi YAPirLAZlUIN yAAJl SllZA. OPE&t </£ ÖZELLlKLE PE 8ALE MuZ/K- LE&İ OA/U OLÛMSÜZ KfLMAYA •"-»'--'—•'•'» T.C. HAVRAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ Esas No: 1990/50 Mahkememizde görülmekte olan davacısı: Nuriye Cingöz, Sevim Karaman, davaülan. Hasan Erol, Aydın Erol, Mehmet Erol, Musta- fa Erol ve Mal Müdürlügtl olan tapu ıptalı davası mahkememizde ya- pılan açık duruşması sırasında verilen ara kararı gereğince: Havran ilçesi Karalar Sokağı mevkiınde dojusa: Kadrıyc Kereste- ci, batıs: Şerif Saraç, kuzeyi: Mehmet Yağcı, giineyi: Necati Tomur ıle çevrili ve kadastro tespitı sırasında bu taşınmaza 181 ada, 108 par- sel olarak Çoban Hasan adına tespit ve tescil edilmış bulunduğun- dan ve tOm aramaJara rağmen bu kjşınin bulunmadığından, bu ki$ı- nin kendisının veya mirasçılarının bu dava konusu tajınmaz ıle ılgiü bir hak ve alakalan var ise ellenndekı belgeler ıle üç ay ıçeraınde Hav- ran Asliye Hukuk Hâkımliğimıze müracaatlan ilan olunur. Basın: 48529 T.C. ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLtĞİ'NDEN 1988/586 Esas 1990/306 Karar Davaa Mehmet Bahatün AJdemır ve Huseyın Esmer 'Vekilı Av. Abdur- rahman Pakscy tarafından davaJılar Nazmiye Yıldızkıran, Sadrettin Han ve Sebahat Korkmaz aleyhme açılan men'i müdahale ve kal davasının ya- pılan açık duruşmasında vetılen karar gereğı: Adana ıli Kocavezır Mahallesi 377 ada, 33 parsel sayılı taşınmazdakı bılirkisı raporu ile belırtılen tecavüzlerının men'ine ve Jcalıne karar veril- nuş olup, 22.500 TL. harç ve 116.830 lıra mahkeme masrafı ıle 95 000 TL. ücretı vekâletın davaulardan tahabne karar venlnuş, ışbu kaıan davaJüa- no kanuni süresi için temyız haklannı kulanabılmelen için i$bu ılan teb- ligat yenne kaim olmak üzere ılanen teblığ olunur. 18.10.1990 Basm. 4076
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle