Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbr Cumhurıyei Matbaacıhk vc Gazetecılık Turk Anonım Şırkeu adına
Nsdır N»dı •) G;ne! Ya>m Muduru H u n C t n l . Muf»e« Muduru
Emiac l^aklıgil. >azı Ulcrı Muduru <>kl> Goncnsin. 0 Haber Mcrkezı
Muduru. YalçiB Ba>cr. Sayfa Duzenı Ydnetmenı Ali \aa % Temsıtcüer
ANKARA Ahmfl TIB. IZMIR Hikmcl ÇMinka\m. ADANA Ç«in >ij>tnoj.la
CcM _)l«ın D* Habcrlcr Lf|M _]n. Ekoaomj Ctasiz mtaa. b Senddta Şâkna liMd. Kuliur CtM LlMtr. hıanbui
E|ııınt G*_* W _ . H«t*r Ansnnu I_H _*••. Vun HrtcrleTı <MB Do«M. Spot
. Dw >uilaı I n a Çıh|>—. Arolmnı ^tta Afcm. Duirtrr* Alıidte» Vun 0 KoordııuıOr AM
Malı lS
k- tnJ trt.ı # Mııhasrt* Mnu «ncr £ Bulfc Planlama *»»p Oı»ııl |l» f ) tekUm An< Hnm # Ek
mUr Hrt»a AJktol 0 Idar? Hmryla G«vr % Ulctme ÖMK Çcik £ Bılgj-ljlfln Nm _ J 0 PCTVMKİ Srogı
ittvm Kurulu Saskan N _ y Sa*
OUar AkHLtafcaıfcn».H a »
Coul. Hlkarı («taka». Ok»
l.f.r Um llta
Hafl Tıa
Seurıt •<• Kınm Cumhumft M u b u o M x ûunccdık TA $. Tılrl Cta* C « l 39/41
34394 Isı PK 246 lıtanbal W 512 05 Cr> (20 taı). ftta 22246. ü x II) 52» «0 1 0
Burotor Aalun: Zı>a COk»lp Bl* Inkıltp S No 19'* Td 133 U «1-47, Tda: 42344. Fıx. (4» 133
05 65 0 Imk- H Z ı o Bh 1352 & 2'3 Td 13 12 30 Tcta 52359. Fıx <5[) 1» 53 «0
# Adaa* lnOmı Cjd 119 S No 1 kjı I, Trf 19 3"* 52 (4 toll. 1ün. S2I55, FkjL (71) I ' 23 "S
TAKVlM: 6 KASIM 1990 Imsak: 5.06 Guneş: 6.33 öğle: 11.52 Ikindi: 14.36 Akşam: 17.02 Yatsı: 18.23
Hastane
çöplerî
özel
sektöre
tZMİR (Cumhuriyet Ege
Biirosu) — Hastaneler, çöple-
rinı ozel şirketlere ihale etti. Iz-
mir Belediyesi'ne tehlike saçan
hastane çöplerinin toplanma-
sı ve imhası konusunda bir yö-
netmelik haarlayan Boğaziçi
Üniversitesi'nden Prof. Dr.
Kriton Curi, "Ana prensbimiz
tehlikeli anklaria, normal aük-
lann ayn toplanması. Yoksa
çöpler ayrılmazsa hepsi tehli-
keli atık olur" dedi. Anakent
Belediyesi SağJık İşleri Daire
Başkanı Dr. Muharrem Top-
rak da bu yönetmelikte belir-
tilen esasian uygulamak için
hastanelerin yuzde 80'inin te-
mizlik işlerini özel şirketlere
verdiklerini söyledi.
Hastane atıklarının toplan-
ması, taşınması ve imhası ko-
nusunda hazırlanan yönetme-
lik, hastanelere bir dizi yü-
kümlülük getirdi. Yönetmelik-
te tehlikeli servis atıklan üe di-
ğer atıklann ayn ayn toplan-
ması, özellikle tehlikeli atıkla-
nn kırmızı renkli polietilen
torbalarda ve hastane içinde
hastabacılar tarafından değil,
bu konuda eğitilmiş özel bir
ekip tarafından yapılması ön-
görüldü.
ABDBasın
83yıllık
UPIzor
durumdaWASHINGTON (AA) —
Amerikan haber ajansı UP1,
çalışanlann, maaşlannın uç ay
sureyle >uzde 35 azaltılmasını
kabul etmemeleri halinde ka-
panma tehlikesiyle karşı kar-
şı>a kalacak.
UP1 sozcusu, 83 yıldır ayak-
ta duran ajansın, buyuk bir
mali bunalım içinde olduğunu
ve personelin maaşlanndan
geçici bir sure içın yapılacak
kesintının ajansın kendisine
gelmesinı sağJayabiieceğini,
ancak sendikanın maaşlarda
kesintı >apılmasına karşı çık-
üğını bildirdi. Sozcu, "Perso-
nelimizin bu öneriye karşı çık-
ması halinde ajansın açık kal-
masını sağlayacak baska bir
alternatif gerçekten yok" de-
di.
Sözcu, ajansın butçesinin
ancak iki hafta yeteceğini, o
tarıhe dek maaşlarda kesinti
kararı alınamazsa, ajansın ka-
pısına "kilit asmak" zorunda
kalınacağını kaydetti.
Bir sendika yetkilisi de
UPl'nın malı açıdan darbo-
ğazda olduğunu kabul etti ve
"Ancak, durumun kurtarıl-
ması için yanlış adrese bas-
vuruvorlar" diye konuştu.
•
Dımal
edîlen
çoculdar
için toplantı
YASEMİN ÇONGAR
ANKARA — Gümüş'ün
gözleri de adı gibi. Işıkh, ha-
reli bir gri. 3 yıl önce, henüz 11
yaşındayken cinsel saidınya
uğramış. Şimdi arumsamak is-
temiyor. Anlatmayı hiç istemi-
yor. Ailesi Karaşar'dan Anka-
ra'ya göçeli "epey" olmuş. Bu
"epey"in ne kadar zaman ol-
duğunu da anımsamıyor. "Kü-
çiiktüm tşte..." diyor. Sonra hâ-
lâ küçuk olan ellerini ceketinin
cebine sokup gitmeye kalkıyor.
Az sonra Ayşe'nin yanında
olacak. Ayşe, Gumüş'ten dört
yaş kıiçük. Muhendis Muhar-
rem Bey ve Okşan Hanım'ın
çocuğu. Gumüş ona bakıyor.
Zamanlannı oynayarak, konu-
şarak geçiriyorlar. Gümüş'e
saldınp "ırza tasaddi" suçun-
dan 5 yıla mahkûm olan Os-
man ise cezaevinde. Suçu işle-
diğinde 18 yaşındaymış.
Gümüş'ün yaşanu dünden
itibaren bilimsel bir toplantı-
nm konusu oldu. Çocuk lstis-
marını ve İhmalini önleme
Derneği, Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi,
UNICEF ve British Council-
ın ortak girişimiyle Ankara'da
üç gün toplantılan sürecek ça-
lışma gruplannda isdsmar ve
ihmal edilen çocuklar konu-
şuluyor.
Ankara Üniversitesi'nde
dün başlayan toplantı, çocuk
istisman ve ihmaline duyarlı-
İjğın arttırıiması amacını taşı-
yor. Çalışma gruplannda
Uluslararası Çocuk Istisman-
nı ve Jhmalini Önleme Derne-
ği'nin eski başkanı ve bu ko-
nudaki Ingiliz örgütünün yö-
neticisi Dr. Margaret Lynclı,
UNICEF Temsilcisi Dr. Q«B-
dio Sepulveda, lngiliz Psiki-
yatrist Dr. Danya Glaser gibi
yabana uzmanlar da göriişle-
rini aktaracaklar.
61 yaşında ölen Prof. Kenan TevfıkErim, Afrodisyas'a âşıktı
lalııız adaımn arkeolojisi25 Ekim 1990... Deneyimsiz bir muhabir, işçilerin sosyal O yalnız bir adamdı. Bir yığın hayranı, sadece^2 gerçek
güvenlik primini yatırmadığı için Kenan Erim'in 400 milyon dostu vardj. Kaprislerini herkes çekemiyordu. Âşık olduğu
liraya mahkûm olduğunu yazmıştı. İşçinin ayukatı bile Afrodisyas'ın üzerine gölge düşsün istemediği için
Erim'e mektup yazıp hatadan dolayı özür dilemişti. Ama kaprisliydi. Kolay kolay bir insanı sevmezdi. Eğer sevmişse
Erim'in yorgun vücudundaki kalp, bu onur kınkhğına bile sevdiğini hiç göstermezdi. Maiyetinde zaman olmuş 15
dayanamayacak kadar gerilmişti. profesör birden çalışmıştı. Bu rakam 5'in altına düşmemişti.
ÖZGEN ACAR
NEW YORK — New York
Üniversitesi Klasik Diller Kür-
süsü Arkeoloji Profesörii Ke-
nan Tevfik Erim (61) kalp kri-
zinden Ankara'da öldü...
Kendisini 1%3'ten beri tanır-
dım. Hayatımda gördüğüm en
kaprisli, en zor insandı... Yer-
yüzünde kapris kaybolsa Kenan
Bey yaratırdı. Kolay kolay bir
insanı sevmezdi. Eğer, sevmiş-
se bile sevdiğini hiç göstermez-
di. Ben Türkiye'de o Amerika'-
dayken telefona sarılır ya bir
Amerikalı'nın hödüklüğünden
ya da Türk bürokrasisinden ya-
kınırdı. O Türkiye'de, ben
Amerika'dayken yine en az haf-
tada iki kez telefona sarılır ve
yakırur dururdu. Hiçbir şeyi be-
ğenmezdi. Kimseye güvenmez-
di. Telefonları dışında düşünce
ve görüşlerini bana sık sık mek-
tupla yazardı. Denilebilir ki
' Markopaşa'sıydım.
25 Ekim 1990... (APS) gön-
derilmiş el yazılı mektubunda
"Kusura bakmayiDiz, yorgn-
nura ve bu çamuriar» artık (a-
hanynüi edemiyonını" diyordu.
Daha önce telefon etmis, bir
genç bayan gazetecinin gerçek-
leri nasıl çarpıtıp, kendisini na-
sıl çileden çıkarttığını anlatrmş-
tı. Haber, onuruna ve sonuçta
kalbine dokunmuştu. Şimdiye
kadar telefonda cok teskin etti-
ğim Kenan Bey'i rahatlatmak
mümkün olamamıştı. Deneyim-
siz olduğu anlaşılan bir bayan
muhabir, işçilerin sosyal güven-
lik primini yatırmadığı için Ke-
nan Bey'in 400 milyon liraya
mahkûm olduğunu yazmıştı.
Muhasibinin bir hatası, bir işçi-
nin kendisini mahkemeye ver-
mesine neden oknuştu. Meslek-
taş haberini gazeteye sokabil-
mek için Erim'i mahkûm etmiş-
ti. Haber çıkar çıkmaz işçinin
avukatı bile (bir kopyası bende
olan) Kenan Erim'e mektup ya-
zıp, muhabirin yaptığı hatadan
dolayı özür dilemişti. Ama
Erim'in yorgun vücudundaki
kalp bu onur kınkhğına daya-
namayacak kadar gerilmişti.
23 Ekim 1990... Kenan Bey,
dünyadaki tek hamisi Amerikab
bayan Madelene Cahdette Lej-
wa'ya yazdığı bir Fransızca
mektupta restorasyonu tamam-
lanan tetrapylon'un (dört ayak-
lı) kapının açılışı için Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın 12
ekimde Afrodisyas'a gelmesi
olayının hazzını anlatıyordu.
Ardından da bu haberi ekledik-
ten sonra şöyle diyordu: "Bun-
bu- beni basta edecek. Bu Dk ka
olmuyor. Fakai nedense her ke-
resiode sevindigiırj bir oUyın ar-
dından geüyor." Kenan Erim
bundan sonra Türkiye'deki ge-
nel kalkınmamn bu gibi davra-
mşlardan zarar gördüğünü öne
sürdükten sonra "Bu tiir komp-
loJann Türkiye'deki arkeoloji
için çok biiyiik tehlike
oldu^unu" yazıyordu. Aynı ga-
zete, Erim'i 1970'lerde müze de-
posundan çalınan sekiz eserle fl-
gili olarak kendisini hırsızlıkla
suçiamıştı.
1989... Afrodisyas'ta sütunla-
nn paralelliği ile yanş eden ka-
vak ağaçlarımn il özel idare yet-
kililerince kesildiğini ve kökle-
rinin yakıldığında sütunlara za-
rar verdiğini New York'ta öğ-
rendiği gün aynı anda Türkiye'-
ye uçakta yerini ayırtıyordu.
ÇUnkü o sadece bir arkeolog,
bilim adamı değil, aym zaman-
da bir çevre korumaasıydı.
1988... Ünlü National Gtog-
raphic Society- Ulusal Coğraf-
ya Derneği, örgütün kuruluşu-
nun 100. yıldönümü nedeniyle
dünyada çevre korumacılığına
en büyük katkı yapan 15 bilim
adamına dflnyanın kınlabiürli-
ğini anlatmak için "kristal
kürc" ödülü veriyordu. Cmlar-
dan biri de Erim'di.
1987... îtalyan hükümeti, ül-
kesinin en büyük hyakat tnadal-
yasını Ankara'da Prof. Kenan
Erim'e vennişti.
1986... Amerika'nnı simgesi
haline gelen Özgörliik Amü'nın
100. yıldönümü nedeniyle New
York Belediyesi, geldikleri ülke-
ler ile Amerika arasında en
önemli kültürel ve bilimsel kat-
kıyı yapan 88 göçmene "Özgür-
Ittk Anıtı" ödülünü verdiginde
buna Türkiye'den sadece Prof.
Kenan T. Erim layık gö-
rülmOfttt.
1986... Oysa aynı yıl yerel bir
kaçakçı ile işbirliği yapan bir
müteahhit, Erim'i, iş adamı
Rahmi Koç ile eski eser kaçak-
çüığı yaptığı iddiası ile zamanın
cumhurbaşkanına ihbar etmiş-
ti. Telefonda kendisine bu ha-
beri verdiğunde belki de kalbin-
deki daralma o gün daha fazla
kendisini hissettirmişti.
1986... Bana yaptığı bir açık-
lamada hedefınin Afrodisyas'ı
uluslararası bir açıkhava arke-
oloji parkı haline dönüştürmek
olduğunu söylemişti. Festival-
lerden annmış, kutsal bir cami,
kilıse, sinagog ya da bir kuş cen-
KENDtNt AFRODİSYAS'A ADAMIŞTI — Prof. Kenan Erim, kendisini Afrodisyas'a adamıstı. Arkeoloji srvdasından başına olmadık sonınlar gelmişti.
Prof. Kenan Erim'le 18 ekim günüyapılan söyleşv
TürkiyeYle bilimsel çalışma yapmak zor
Kalp krizi sonucu önceki gün yaşamını
yitiren Prof. Erim, "bütün hayatım"
dediği Afrodisyas'a, çocuklarım
dedigi eski eserlerin kucağına gidiyor.
SERDAR KIZIK
İZMİR — "Biıtufl hayatım burası. O kadar içimde
ki..." lngiliz Buyukelçiliği'nde geçirdiği bir kalp kri-
ziyle önceki gün yaşamını yitiren Prof. Kenan Erim,
"Bütün hayatım" dediği Afrodisyas'a, bir ömürbo-
yu içli dışlı olduğu toprağa ve içindeki 'çocuklanm'
dediği eski eserlerin kucağına gidiyor. Artık Erim, Af-
radisias'la, Afrodisyas Erim'le koyun koyuna yaşaya-
cak. Arkeoloji sevdasına 'olmadık sorunlan yaşayan
Erim, bu uğurda yargılanacağı Karacasu Iş Mahkeme-
si'nde açılan davanm 14 aralıktaki duruşmasına çıka-
mayacak...
Afrodisyas kazısında birlikte olduklan çalışma ar-
kadaşlan acılannm arasında haber ilettiler:
"Afrodisyas'ın babası, Afrodisyas'a gömülecek..."
İki gun önce lngiliz Buyukelçiliği'nde Buyukelçi'-
nin eşi Lady Oont'a söz 'ölümden' açılınca söylemiş
Prof. Erim, "Bir gün öldüğumde Afrodisyas'a gömül-
mek isterim" diye...
Çalışma arkadaşları, 'devlet memunı' olduklannı
vurgulayarak isimlerinin yaalmamasını istiyorlar. Ken-
di deyişiyle arkeoloji sevdasından başına 'olmadık' so-
runlar gelen, ama hiç yılmadan çalışmalarmı sürdıi-
ren Prof. Erim'in son günlerini şöyle anlatıyorlar:
"O dava hocayı yedi, bitirdi. O kadar önemsedi ki...
Kendine yediremedi bir türlii. Çok rahatsızdı, sürekli
davayı düşunüyordu. Anlatük 'hocam bunda bizim bir
kusurumuz yok' diye. Çok hassastı, çok uzüldü, en
büyük üzüntüsü buydu. Gazetelerde çıkan yanlış ha-
berler hocayı çok yıprattı...."
Dava, Afrodisyas kazılannda calışan bir işçinin
Prof. Dr. Kenan Erim aleyhine, sigorta pnmlerini ek-
sik ödediği gerekcesiyle açürmştı. tşçi Ahmet Özmen'in
avukatı Mehmet Akbulut'un ağzından bazı gazeteler-
de yeralan haber, Prof. Dr. Kenan Erim'in sigorta
primlerini zamanında ödemediği için 400 milyon lira
tazminat ödemeye mahkûm olduğunu bildiriyordu.
Oysa haberler gerçeği yansıtmıyordu. Avukat Mehmet
Akbulut»18 ekim günü yaptığımız söyleşide, böyle bir
bilgi vermediğini, sadece işveren konumunda olan
Prof. Erim'in işçi Mehmet Özmen'in sigorta primle-
rini eksik ödediğinin Aydın 1. Asliye Hukuk Mahke-
mesi'nin verdiği kararla belirlendiğini söylediğini an-
latıyordu. Mahkemenin 1989/789 nolu karanm da fak-
sla gönderiyordu.
18 Ekim 1990... Prof. Erim'le son röportajımız. Te-
lefonla konuşuyoruz:
—Sayın Erim, gazetelerde 400 milyon tazminat öde-
meye mahkûm olduğunuz yazılıyor.
ERİM—Nasıl olur? Böyle bir şeyden haberim yok.
—Kazılarda calışan bir işçinin sigorta primlerinin za-
manında odenmediği, eksik yatırıldığı belirtiliyor...
ERİM—Araştırayım...
Aym gün yaptığımız ikinci telefon göruşmesinde
Prof. Erim önce arkeoloji sevdasını ve başına açtığı
işleri anlatıyordu:
"Çok yıpraülıyorum. ÖzeUikle ülkemde yıpratıldım.
Neler neler söylemediler. Ama yılmadım. Afrodisyas
benim her şeyirn. Bütün hayatım burası. O kadar içim-
de ki... Afrodisyas'ta cıkan her eser, benim çocuğum.
Burası benim için bu kadar önemliyken, yine burayla
ilgili bir konuda dava açılması üzüyor insanı. Niye di-
ye sonıyonım."
—Niye Sayın Erim...
ERİM—Kazıda çalışan isçi arkadaşlann sigorta iş-
lemlerini görevlendirdiğim bir kişi yapar. Bu konuya
özen gösterdiğini biliyorum. Zaten yılın büytlk bir bö-
lümünü ABD'de geçiriyoruz. Açılan davayla bu yüz-
den UgUenemedim. Sigortalar zamanında yatınlmış mı,
tam mı, bunu bilmiyorum.
Niçin böyle haberler çıkıyor? 400 milyon tazminat
diye bir şey yok. Sadece sigortadan bir kâğıt geldi. Bir
işçi için prim cezası mı ne? 400 bin lira ödeyin diyor.
Diğer bazı eklerle 500 bin Hra civannda. Aslında Tür-
kiye'de bilimsel çalışma yapmak çok zor. İş yapanla-
ra alerji duyuluyor. Burada bilimsel bir çalışma yapı-
yoruz. Sanınm amaç, beni ve burada çalışanları yıp-
ratmak. Gereksiz yere sansasyon yaratılıyor. Dünya-
da böyle bir şey görmedim... Ben arkeolojiyle mi ilgi-
leneyim, sigortacılıkla mı?
"Çok seyter dediler, kosmedim" diye vurguluyor-
du Prof. Erim, Afrodisyas sevdası her şeye değerdi...
Prof. Dr. Erim, aym davaya bağh olarak Karacasu
İş Mahkemesi'nde açılan 20 niilyon liralık tazminat da-
vasının 14 arahk günü yapılacak duruşmasına gideme-
yecek. O şimdi Afrodisyas'taki derin uykusu için çı-
kacağı yolculuğa hazırlanıyor...
Uluslararası Antika ve Sanat Fuarı
Kamıni'nin Cuma Alayı
Ressamı belli olmayan albüm, Türkiye'deki
galeri sahiplerinin eline nasıl geçti? Galeri
sahipleri bunu "ticari bir sır" olarak
saklamak istiyorlar. Verdikleri tek cevap:
Fransız bir tüccardan.
Kültür Servisi — Yıldız Sara-
yı Silahhane binasında açılan 6.
Uluslararası Istanbul Antika ve
Sanat Fuarı çok sayıda antika
meraklısmı Yıldız'da bir araya
getiriyor. Antika Fuan'ndaki
galerilerin her birinde değişik ve
ilginç parçalar dikkat çekiyor.
Bunlardan biri de "Kanuni Sul-
tan Süleyman'ın Cuma Alayı"
adlı albüm. Geçmişi 16. yüzyıla
dayanan albüm, Sir Stirling
Maxwell'in 1877'de yüz adetle
smırlanmış tıpkıbasımı. Albü-
mün 1543 tarihlj baskısından bi-
ri Londra'da British Museum'-
da bir diğeri de Floransa'da Uf-
fizi Galerisi'nde bulunuyor.
Ressamı belli olmayan albüm
Türkiye'deki galeri sahiplerinin
eline nasıl getci? Galeri sahipleri
Marianna Verasimos ve Ali Öz-
damar bunu "ticari bir ar" ola-
rak saklamak istiyorlar. Verdik-
leri tek cevap: "Fransız bir tüc-
cardan..." 35 milyon TL dola-
yındaki albümün Türkiye'de bir
müze ya da kütüphane tarafın-
dan satın alınması galeri sahip-
lerinin en büyük dileği. Ancak
ilgi sadece yabancı özel kolek-
siyonculardan geliyor.
Stirling Maxwell'in tıpkıbası-
mı sekiz giriş sayfasından olu-
şuyor. özdamar, albümü ilk
bulduğunda o olduğuna emin
olamadığınj söylüyor, zaten al-
bümü kendisine satan kişi de
sattığının ne olduğunu bümiyor-
mus. Antika fuanndaki albü-
mün gjriş sayfası ile üçüncü
planş eksik.
Dokuz planştan oluşan asıl
albüm Kanuni Sultan Süley-
man'ı cuma namazına giderken
gösteriyor. Her planşın altmda
Itaryanca acıklamalar yer alıyor.
Yaklaşık beş buçuk metrelik bir
panorama oluşturan albüm
dünyanın sayılı kütüphanesinde
bulunuyor, Türkiye'de ise bir
benzeri vok.
Galeri sahipleri, aibümde il-
ginç bir noktaya dikkat çekiyor-
lar: Albümdeki protokol sırasın-
dan kıyafetlere, Kanuni Sultan
Süleyman'm yüzüne dek her şey
gerçeğe uygun.
^ f c _____ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _
ALBÜMÜN SON RESMİ — Son resimde, at östünde Kanuni*
Sultan Süieyman, arkasuıda da yastık taşıyan atlı iki içoglan yer
alıyor. Galeri sahipleri, resmin en ince aynntıana kadar gerçeğe
uygun olmasına dikkat çekiyoriar.
neti gezer gibi gezilecek bir açık
hava müzesine dönüştürmek is-
tiyordu. Kazılarda bulunan sü-
tunlar dikilecek, heykeller yer-
lerine konulacak ve kente 20
yüzyü önceki görünüm lcazan-
dınlacaktı.
1985... Kendi bilgisi olma-
dan, tzmir'deki bakanlık yetki-
lileri Afrodisyas'ta çevre düzen-
lemesine başlamışlardı. Amaç-
lan, kenti (Afrodisyas'ı) turiz-
me açmak, butik, lokanta ve
disko yapıp, kenti Side'ye ben-
zetmekti.
1984... Prof. Erim 25. bilim-
sel kazı yılını kutlarken ören ye-
rinin içinde lokanta, kafetarya
gibi inşaat girişimlerine başlan-
dığında bu kez bulunduğum
Atina'dan beni arayıp, Anka-
ra'daki siyasi dostlanm nezdin-
de araa olmamı istiyordu bu ci-
nayetin önlenmesi için.
Bu örnekJeri arttırmak müm-
kün. Bu arada 70'u yıllarda fi-
nansmammn çoğunu kendisinin
sağladığı müze inşaatı ile ilgili
mimari proje her nedense
Erim'e damşımıadan yanlış uy-
gulanıyordu.
Krtabına yazdığı önsözünde
John Jalius Nonrich, (dünyada
ender görülen bir süre) yılın beş
ayını Afrodisyas'ı kazmakla ge-
çiren Kenan Bey hakkında özet-
le, "O, luuaya da zaman bula-
bilen bir arkeologdu" diyor. Ne-
den mi? Çünktl her şeyin başın-
da bir önceki yıl buluntulanm
değerlendirmek, yazmak, yo-
rumlamak, çizmek ve her şeyin
başında para bulmak gerekiyor-
du. Kazısımn, restorasyonunun,
müzenin yapımımn, kamulaştır-
ma bedellerinin bulunması, bü-
rokrasi ile uğraşması zonınluy-
du. New York, Lonara, Paris
ve Istanbul'da "Afrodisyas'ı
Sevenler" dernekleri kurmuştu.
Oalardan kapı kapı dolasarak,
neredeyse dilenerek para topla-
mak zorundaydı. Yıllık bütçesi
yanm milyar liramn üzerindey-
di. Bir başka deyişle Türkiye
Cumhuriyeti Kültür Bakanhgı'-
nın tüm kazılara (yaklaşık 75
kazı) için ayırdığı ödenek bu pa-
ranın ancak 3 katıydı. Koskoca
Türkiye Cumhuriyeti Türkiye'-
deki kazılara 1.5 milyar lira ayı-
nyor, Prof. Erim ise tek başına
bunun üçte birini Afrodisyas
için topluyordu. Aym önsöz ya-
zanna göre beş yıl önce Prof.
Erim kendisine şöyle demişti:
"Kentin ancak beşte dördinü
kazdım. Kenti kazmaya daha
yeni baştıyorom..."
30. kazı yılırun ortasında Af-
rodisyas'tan New York'a tele-
fon ettiğinde ise her zamanki gi-
bi bazı olaylardan yakındıktan
sonra "Arük yazmak istiyo-
rnn. Boldaklanmı, daşunceie-
rtani, gdrdölderimi, olaylar ara-
snMİaJd baitanbJan yonımlayıp,
yazmak istJyornın. KentJn tö-
BiinD kazamam. Kentin tömü-
nö restore edemem. Zaman
daralıyor" diyor ve ekliyordu:
"Cumhurbaskanı özal'ın Af-
rodisyas'a gelmesi olası. Tür-
kiye Cumhuriyeti'nden ricam,
Afrodisyas surian dışındaki an-
tik mezariardan (nekropol) bii-
yiik kacakçılık yapıMıgı için bn-
•un çerresiade 500 metrelik bir
güvenlik akuu kamnlaştınlıp,
b v u sürafle kazdmalı. Iknfda
o kadar çok buluntmnoz var ki
mözede sergileyecek yer katana-
dı. Üfüncösü de artık bedefim
bunryı bir arkeolojik park hali-
ne getinnektir. Sayın özal'a
budan söykyeceginı."
özal'a ne söyledi, ne söyle-
medi bilemem. Bildiğim bir şey
varsa, o, yalnız bir adamdı. Bir
yığın hayranı, sadece iki gerçek
dostu vardı. Kaprislerini herkes
çekemiyordu. Aşık olduğu Af-
rodisyas'ın üzerine gölge düşsün
istemediği için kaprisliydi. Hiç
evlenmemişti, Afrodisyas'a
âşıktı. Kendisini Afrodisyas'a
adamıstı. Maiyetinde zaman ol-
muş 15 profesör birden çahş-
mıştı. Bu rakam hiçbir zaman
beşin altına düşmemişti. Kimi-
sine göre kendisinden sonra Af-
rodisyas kanlannı yönetecek ne
Türk ne yabancı bir arkeolog
yetiştirmişti. Kimisine göre Ke-
nan Bey'in yetiştirmek istediği
kişiler kaprislerine dayanama-
mışlardı. Değil meslektaşlan
kalbi bile kendisine dayana-
mamıstı.
13 Şubat 1921 tstanbul do-
ğumlu Kenan Tevfik Erim'in
yaşamöyküsünü bana yazdığı
mektuplardan günün birinde
derlemek zorunda hissediyorum
kendimi.
lngiliz sefiresine üç gün önce
söylediğd gibi kendisinin Afro-
disyas'a gömülmesi isteginin ye-
rine getirilmesi, gerçekte sade-
ce bir "dünya vatandaşı" olan
Kenan Erim'in ruhunu yücelte-
cektir. Türk ve Amerikan va-
tandaşıydı. Bana göre o hüma-
nist ve başanlı bir dünya vatan-
daşıydı.
Tıırner'dan
gahneye veda
• ROTTERDAM (AP) —
Amerikalı rock yıldızı Tina
Turner, yaklaşık otuz yühk
konser kariyerini sona
erdirdi. Stüdyoda plak
kayıtlannı surdüreceğini
açıklayan Tina Turner, son
konserini Rotterdam'da
Ahoy Spor Salonu'nda 30
bin hayram önünde verdi.
"Nut Bush City Limits",
"Proud Bary", "River
Deep" gibi ünlü parçalann
şarkıcısı Tina Türner, iki yıl
önce sahnelere veda
edeceğini açıklamış, ancak
sonradan bu karanm
ertelemişti. Turner,
Avrupa'da gerçekleştirdiği
veda turnesini Hollanda'nın
Rotterdam kentinde
noktaladı.
Genç
gazeteciler
• Istanbul Habar Serviai
—Hürriyet Vakfı'mn Basın
Yayın Yüksekokul
öğrencileri arasında
duzenlediği "Genç
Gazeteciler Yarışması"
sonuçlandı. Ertuğrul
özkök, Tufan Türenç, lzzet
öz, Haluk Şahin ve Hasan
Yılmaer'den oluşan seçici
kurulun değerlendirmesi
sonucunda ödüller şöyle
dağıtıldı. Haber-röportaj:
llknur Üstündağ, araştınna-
inceleme: Müfit Utkusoy,
fotoğraf: Hüseyin Eryıhnaz,
sayfa düzeni: Taner Içten,
Hüseyin Eryılmaz, Müfit
Utkusoy ve Mustafa
Aşçıoğlu, jüri özel ödülü:
"4. Boyut" dergisi, radyo-
TV fılmi bölümü, drama:
Derya Tkmbay, haber: Leyla
Budak, Özlem Kavukoğlu
ve Asuman Çapar, inceleme
ve kultttr-sanat: Hakan
Akyol.
Belediyecilik
semineri
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) — Turizm,
Ekonomi, Bilimsel
Araştırma ve Tanıtma
Merkezi (TEBtAT)
tarafından düzenlenen, "7.
Belediyecilik Semineri"
sona erdi. 2000'Ii yılların
mahalli idareleri ve Türk
belediyeciliğinin gelişme
surecinin ele alındığı
seminerin, son gününde
yerel yönetimlerin lller
Bankası ile ilişkileri
tartışıldı. lller Bankası
Genel Mudür Yardımcısı
Naci Özcan, yerel
yönetimlerin içinde
bulunduğu maddi sıkıntılan
aşmak amacıyla liler
Bankası'nca bu yılın ilk on
ayhk bölümünde 1 trilyon
635 milyon liralık bir
ödemenin
gerçekleştirildiğini
söyledi.
ÖSYS
başvurulan
• ANKARA (AA) —
Universite Seçme ve
Yerleştirme Sınavlan için
başvurular basladı.
Başvunılar 19 kasım
pazartesi akşarru saat
17.30'da sona erecek.
ÖSYM'den verüen bilgiye f
göre bu yıl 1989 veya 1990
yılında birinci basamak
seçme sınavım kazanmış • •
adaylardan ikinci basamak
yerleştinne sınavına girmek
isteyenler de basvuruda
bulunacak.
Pelikanlar gitti
• BANDIRMA (AA) —
Bahkesir'in Manyas Gölü
kıyısında yer alan Kuş
Cenneti Milli Parkı'nda
pelikanlann sıcak ülkelere
göçmesinden sonra bu kez
kuzey ülkelerinden kuşlar
gelmeye başladı. Kuş
Cenneti Milli Parkı
yetkiülerinden alınan bilgiye
göre gecen hafta
Kuşgölü'ndeb giden
pelikanların boşalttığı
alanlara Sovyetler Birliği,
Isveç, Norveç, Finlandiya
gibi ülkelerden ördek, kaz,
karabatak ve karga kuşlan
gruplar halinde gelmeye
başladı.