28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbr Cumhurıyei Matbaacıhk vc Gazetecılık Turk Anonım Şırkeu adına Nsdır N»dı •) G;ne! Ya>m Muduru H u n C t n l . Muf»e« Muduru Emiac l^aklıgil. >azı Ulcrı Muduru <>kl> Goncnsin. 0 Haber Mcrkezı Muduru. YalçiB Ba>cr. Sayfa Duzenı Ydnetmenı Ali \aa % Temsıtcüer ANKARA Ahmfl TIB. IZMIR Hikmcl ÇMinka\m. ADANA Ç«in >ij>tnoj.la CcM _)l«ın D* Habcrlcr Lf|M _]n. Ekoaomj Ctasiz mtaa. b Senddta Şâkna liMd. Kuliur CtM LlMtr. hıanbui E|ııınt G*_* W _ . H«t*r Ansnnu I_H _*••. Vun HrtcrleTı <MB Do«M. Spot . Dw >uilaı I n a Çıh|>—. Arolmnı ^tta Afcm. Duirtrr* Alıidte» Vun 0 KoordııuıOr AM Malı lS k- tnJ trt.ı # Mııhasrt* Mnu «ncr £ Bulfc Planlama *»»p Oı»ııl |l» f ) tekUm An< Hnm # Ek mUr Hrt»a AJktol 0 Idar? Hmryla G«vr % Ulctme ÖMK Çcik £ Bılgj-ljlfln Nm _ J 0 PCTVMKİ Srogı ittvm Kurulu Saskan N _ y Sa* OUar AkHLtafcaıfcn».H a » Coul. Hlkarı («taka». Ok» l.f.r Um llta Hafl Tıa Seurıt •<• Kınm Cumhumft M u b u o M x ûunccdık TA $. Tılrl Cta* C « l 39/41 34394 Isı PK 246 lıtanbal W 512 05 Cr> (20 taı). ftta 22246. ü x II) 52» «0 1 0 Burotor Aalun: Zı>a COk»lp Bl* Inkıltp S No 19'* Td 133 U «1-47, Tda: 42344. Fıx. (4» 133 05 65 0 Imk- H Z ı o Bh 1352 & 2'3 Td 13 12 30 Tcta 52359. Fıx <5[) 1» 53 «0 # Adaa* lnOmı Cjd 119 S No 1 kjı I, Trf 19 3"* 52 (4 toll. 1ün. S2I55, FkjL (71) I ' 23 "S TAKVlM: 6 KASIM 1990 Imsak: 5.06 Guneş: 6.33 öğle: 11.52 Ikindi: 14.36 Akşam: 17.02 Yatsı: 18.23 Hastane çöplerî özel sektöre tZMİR (Cumhuriyet Ege Biirosu) — Hastaneler, çöple- rinı ozel şirketlere ihale etti. Iz- mir Belediyesi'ne tehlike saçan hastane çöplerinin toplanma- sı ve imhası konusunda bir yö- netmelik haarlayan Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kriton Curi, "Ana prensbimiz tehlikeli anklaria, normal aük- lann ayn toplanması. Yoksa çöpler ayrılmazsa hepsi tehli- keli atık olur" dedi. Anakent Belediyesi SağJık İşleri Daire Başkanı Dr. Muharrem Top- rak da bu yönetmelikte belir- tilen esasian uygulamak için hastanelerin yuzde 80'inin te- mizlik işlerini özel şirketlere verdiklerini söyledi. Hastane atıklarının toplan- ması, taşınması ve imhası ko- nusunda hazırlanan yönetme- lik, hastanelere bir dizi yü- kümlülük getirdi. Yönetmelik- te tehlikeli servis atıklan üe di- ğer atıklann ayn ayn toplan- ması, özellikle tehlikeli atıkla- nn kırmızı renkli polietilen torbalarda ve hastane içinde hastabacılar tarafından değil, bu konuda eğitilmiş özel bir ekip tarafından yapılması ön- görüldü. ABDBasın 83yıllık UPIzor durumdaWASHINGTON (AA) — Amerikan haber ajansı UP1, çalışanlann, maaşlannın uç ay sureyle >uzde 35 azaltılmasını kabul etmemeleri halinde ka- panma tehlikesiyle karşı kar- şı>a kalacak. UP1 sozcusu, 83 yıldır ayak- ta duran ajansın, buyuk bir mali bunalım içinde olduğunu ve personelin maaşlanndan geçici bir sure içın yapılacak kesintının ajansın kendisine gelmesinı sağJayabiieceğini, ancak sendikanın maaşlarda kesintı >apılmasına karşı çık- üğını bildirdi. Sozcu, "Perso- nelimizin bu öneriye karşı çık- ması halinde ajansın açık kal- masını sağlayacak baska bir alternatif gerçekten yok" de- di. Sözcu, ajansın butçesinin ancak iki hafta yeteceğini, o tarıhe dek maaşlarda kesinti kararı alınamazsa, ajansın ka- pısına "kilit asmak" zorunda kalınacağını kaydetti. Bir sendika yetkilisi de UPl'nın malı açıdan darbo- ğazda olduğunu kabul etti ve "Ancak, durumun kurtarıl- ması için yanlış adrese bas- vuruvorlar" diye konuştu. • Dımal edîlen çoculdar için toplantı YASEMİN ÇONGAR ANKARA — Gümüş'ün gözleri de adı gibi. Işıkh, ha- reli bir gri. 3 yıl önce, henüz 11 yaşındayken cinsel saidınya uğramış. Şimdi arumsamak is- temiyor. Anlatmayı hiç istemi- yor. Ailesi Karaşar'dan Anka- ra'ya göçeli "epey" olmuş. Bu "epey"in ne kadar zaman ol- duğunu da anımsamıyor. "Kü- çiiktüm tşte..." diyor. Sonra hâ- lâ küçuk olan ellerini ceketinin cebine sokup gitmeye kalkıyor. Az sonra Ayşe'nin yanında olacak. Ayşe, Gumüş'ten dört yaş kıiçük. Muhendis Muhar- rem Bey ve Okşan Hanım'ın çocuğu. Gumüş ona bakıyor. Zamanlannı oynayarak, konu- şarak geçiriyorlar. Gümüş'e saldınp "ırza tasaddi" suçun- dan 5 yıla mahkûm olan Os- man ise cezaevinde. Suçu işle- diğinde 18 yaşındaymış. Gümüş'ün yaşanu dünden itibaren bilimsel bir toplantı- nm konusu oldu. Çocuk lstis- marını ve İhmalini önleme Derneği, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, UNICEF ve British Council- ın ortak girişimiyle Ankara'da üç gün toplantılan sürecek ça- lışma gruplannda isdsmar ve ihmal edilen çocuklar konu- şuluyor. Ankara Üniversitesi'nde dün başlayan toplantı, çocuk istisman ve ihmaline duyarlı- İjğın arttırıiması amacını taşı- yor. Çalışma gruplannda Uluslararası Çocuk Istisman- nı ve Jhmalini Önleme Derne- ği'nin eski başkanı ve bu ko- nudaki Ingiliz örgütünün yö- neticisi Dr. Margaret Lynclı, UNICEF Temsilcisi Dr. Q«B- dio Sepulveda, lngiliz Psiki- yatrist Dr. Danya Glaser gibi yabana uzmanlar da göriişle- rini aktaracaklar. 61 yaşında ölen Prof. Kenan TevfıkErim, Afrodisyas'a âşıktı lalııız adaımn arkeolojisi25 Ekim 1990... Deneyimsiz bir muhabir, işçilerin sosyal O yalnız bir adamdı. Bir yığın hayranı, sadece^2 gerçek güvenlik primini yatırmadığı için Kenan Erim'in 400 milyon dostu vardj. Kaprislerini herkes çekemiyordu. Âşık olduğu liraya mahkûm olduğunu yazmıştı. İşçinin ayukatı bile Afrodisyas'ın üzerine gölge düşsün istemediği için Erim'e mektup yazıp hatadan dolayı özür dilemişti. Ama kaprisliydi. Kolay kolay bir insanı sevmezdi. Eğer sevmişse Erim'in yorgun vücudundaki kalp, bu onur kınkhğına bile sevdiğini hiç göstermezdi. Maiyetinde zaman olmuş 15 dayanamayacak kadar gerilmişti. profesör birden çalışmıştı. Bu rakam 5'in altına düşmemişti. ÖZGEN ACAR NEW YORK — New York Üniversitesi Klasik Diller Kür- süsü Arkeoloji Profesörii Ke- nan Tevfik Erim (61) kalp kri- zinden Ankara'da öldü... Kendisini 1%3'ten beri tanır- dım. Hayatımda gördüğüm en kaprisli, en zor insandı... Yer- yüzünde kapris kaybolsa Kenan Bey yaratırdı. Kolay kolay bir insanı sevmezdi. Eğer, sevmiş- se bile sevdiğini hiç göstermez- di. Ben Türkiye'de o Amerika'- dayken telefona sarılır ya bir Amerikalı'nın hödüklüğünden ya da Türk bürokrasisinden ya- kınırdı. O Türkiye'de, ben Amerika'dayken yine en az haf- tada iki kez telefona sarılır ve yakırur dururdu. Hiçbir şeyi be- ğenmezdi. Kimseye güvenmez- di. Telefonları dışında düşünce ve görüşlerini bana sık sık mek- tupla yazardı. Denilebilir ki ' Markopaşa'sıydım. 25 Ekim 1990... (APS) gön- derilmiş el yazılı mektubunda "Kusura bakmayiDiz, yorgn- nura ve bu çamuriar» artık (a- hanynüi edemiyonını" diyordu. Daha önce telefon etmis, bir genç bayan gazetecinin gerçek- leri nasıl çarpıtıp, kendisini na- sıl çileden çıkarttığını anlatrmş- tı. Haber, onuruna ve sonuçta kalbine dokunmuştu. Şimdiye kadar telefonda cok teskin etti- ğim Kenan Bey'i rahatlatmak mümkün olamamıştı. Deneyim- siz olduğu anlaşılan bir bayan muhabir, işçilerin sosyal güven- lik primini yatırmadığı için Ke- nan Bey'in 400 milyon liraya mahkûm olduğunu yazmıştı. Muhasibinin bir hatası, bir işçi- nin kendisini mahkemeye ver- mesine neden oknuştu. Meslek- taş haberini gazeteye sokabil- mek için Erim'i mahkûm etmiş- ti. Haber çıkar çıkmaz işçinin avukatı bile (bir kopyası bende olan) Kenan Erim'e mektup ya- zıp, muhabirin yaptığı hatadan dolayı özür dilemişti. Ama Erim'in yorgun vücudundaki kalp bu onur kınkhğına daya- namayacak kadar gerilmişti. 23 Ekim 1990... Kenan Bey, dünyadaki tek hamisi Amerikab bayan Madelene Cahdette Lej- wa'ya yazdığı bir Fransızca mektupta restorasyonu tamam- lanan tetrapylon'un (dört ayak- lı) kapının açılışı için Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın 12 ekimde Afrodisyas'a gelmesi olayının hazzını anlatıyordu. Ardından da bu haberi ekledik- ten sonra şöyle diyordu: "Bun- bu- beni basta edecek. Bu Dk ka olmuyor. Fakai nedense her ke- resiode sevindigiırj bir oUyın ar- dından geüyor." Kenan Erim bundan sonra Türkiye'deki ge- nel kalkınmamn bu gibi davra- mşlardan zarar gördüğünü öne sürdükten sonra "Bu tiir komp- loJann Türkiye'deki arkeoloji için çok biiyiik tehlike oldu^unu" yazıyordu. Aynı ga- zete, Erim'i 1970'lerde müze de- posundan çalınan sekiz eserle fl- gili olarak kendisini hırsızlıkla suçiamıştı. 1989... Afrodisyas'ta sütunla- nn paralelliği ile yanş eden ka- vak ağaçlarımn il özel idare yet- kililerince kesildiğini ve kökle- rinin yakıldığında sütunlara za- rar verdiğini New York'ta öğ- rendiği gün aynı anda Türkiye'- ye uçakta yerini ayırtıyordu. ÇUnkü o sadece bir arkeolog, bilim adamı değil, aym zaman- da bir çevre korumaasıydı. 1988... Ünlü National Gtog- raphic Society- Ulusal Coğraf- ya Derneği, örgütün kuruluşu- nun 100. yıldönümü nedeniyle dünyada çevre korumacılığına en büyük katkı yapan 15 bilim adamına dflnyanın kınlabiürli- ğini anlatmak için "kristal kürc" ödülü veriyordu. Cmlar- dan biri de Erim'di. 1987... îtalyan hükümeti, ül- kesinin en büyük hyakat tnadal- yasını Ankara'da Prof. Kenan Erim'e vennişti. 1986... Amerika'nnı simgesi haline gelen Özgörliik Amü'nın 100. yıldönümü nedeniyle New York Belediyesi, geldikleri ülke- ler ile Amerika arasında en önemli kültürel ve bilimsel kat- kıyı yapan 88 göçmene "Özgür- Ittk Anıtı" ödülünü verdiginde buna Türkiye'den sadece Prof. Kenan T. Erim layık gö- rülmOfttt. 1986... Oysa aynı yıl yerel bir kaçakçı ile işbirliği yapan bir müteahhit, Erim'i, iş adamı Rahmi Koç ile eski eser kaçak- çüığı yaptığı iddiası ile zamanın cumhurbaşkanına ihbar etmiş- ti. Telefonda kendisine bu ha- beri verdiğunde belki de kalbin- deki daralma o gün daha fazla kendisini hissettirmişti. 1986... Bana yaptığı bir açık- lamada hedefınin Afrodisyas'ı uluslararası bir açıkhava arke- oloji parkı haline dönüştürmek olduğunu söylemişti. Festival- lerden annmış, kutsal bir cami, kilıse, sinagog ya da bir kuş cen- KENDtNt AFRODİSYAS'A ADAMIŞTI — Prof. Kenan Erim, kendisini Afrodisyas'a adamıstı. Arkeoloji srvdasından başına olmadık sonınlar gelmişti. Prof. Kenan Erim'le 18 ekim günüyapılan söyleşv TürkiyeYle bilimsel çalışma yapmak zor Kalp krizi sonucu önceki gün yaşamını yitiren Prof. Erim, "bütün hayatım" dediği Afrodisyas'a, çocuklarım dedigi eski eserlerin kucağına gidiyor. SERDAR KIZIK İZMİR — "Biıtufl hayatım burası. O kadar içimde ki..." lngiliz Buyukelçiliği'nde geçirdiği bir kalp kri- ziyle önceki gün yaşamını yitiren Prof. Kenan Erim, "Bütün hayatım" dediği Afrodisyas'a, bir ömürbo- yu içli dışlı olduğu toprağa ve içindeki 'çocuklanm' dediği eski eserlerin kucağına gidiyor. Artık Erim, Af- radisias'la, Afrodisyas Erim'le koyun koyuna yaşaya- cak. Arkeoloji sevdasına 'olmadık sorunlan yaşayan Erim, bu uğurda yargılanacağı Karacasu Iş Mahkeme- si'nde açılan davanm 14 aralıktaki duruşmasına çıka- mayacak... Afrodisyas kazısında birlikte olduklan çalışma ar- kadaşlan acılannm arasında haber ilettiler: "Afrodisyas'ın babası, Afrodisyas'a gömülecek..." İki gun önce lngiliz Buyukelçiliği'nde Buyukelçi'- nin eşi Lady Oont'a söz 'ölümden' açılınca söylemiş Prof. Erim, "Bir gün öldüğumde Afrodisyas'a gömül- mek isterim" diye... Çalışma arkadaşları, 'devlet memunı' olduklannı vurgulayarak isimlerinin yaalmamasını istiyorlar. Ken- di deyişiyle arkeoloji sevdasından başına 'olmadık' so- runlar gelen, ama hiç yılmadan çalışmalarmı sürdıi- ren Prof. Erim'in son günlerini şöyle anlatıyorlar: "O dava hocayı yedi, bitirdi. O kadar önemsedi ki... Kendine yediremedi bir türlii. Çok rahatsızdı, sürekli davayı düşunüyordu. Anlatük 'hocam bunda bizim bir kusurumuz yok' diye. Çok hassastı, çok uzüldü, en büyük üzüntüsü buydu. Gazetelerde çıkan yanlış ha- berler hocayı çok yıprattı...." Dava, Afrodisyas kazılannda calışan bir işçinin Prof. Dr. Kenan Erim aleyhine, sigorta pnmlerini ek- sik ödediği gerekcesiyle açürmştı. tşçi Ahmet Özmen'in avukatı Mehmet Akbulut'un ağzından bazı gazeteler- de yeralan haber, Prof. Dr. Kenan Erim'in sigorta primlerini zamanında ödemediği için 400 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm olduğunu bildiriyordu. Oysa haberler gerçeği yansıtmıyordu. Avukat Mehmet Akbulut»18 ekim günü yaptığımız söyleşide, böyle bir bilgi vermediğini, sadece işveren konumunda olan Prof. Erim'in işçi Mehmet Özmen'in sigorta primle- rini eksik ödediğinin Aydın 1. Asliye Hukuk Mahke- mesi'nin verdiği kararla belirlendiğini söylediğini an- latıyordu. Mahkemenin 1989/789 nolu karanm da fak- sla gönderiyordu. 18 Ekim 1990... Prof. Erim'le son röportajımız. Te- lefonla konuşuyoruz: —Sayın Erim, gazetelerde 400 milyon tazminat öde- meye mahkûm olduğunuz yazılıyor. ERİM—Nasıl olur? Böyle bir şeyden haberim yok. —Kazılarda calışan bir işçinin sigorta primlerinin za- manında odenmediği, eksik yatırıldığı belirtiliyor... ERİM—Araştırayım... Aym gün yaptığımız ikinci telefon göruşmesinde Prof. Erim önce arkeoloji sevdasını ve başına açtığı işleri anlatıyordu: "Çok yıpraülıyorum. ÖzeUikle ülkemde yıpratıldım. Neler neler söylemediler. Ama yılmadım. Afrodisyas benim her şeyirn. Bütün hayatım burası. O kadar içim- de ki... Afrodisyas'ta cıkan her eser, benim çocuğum. Burası benim için bu kadar önemliyken, yine burayla ilgili bir konuda dava açılması üzüyor insanı. Niye di- ye sonıyonım." —Niye Sayın Erim... ERİM—Kazıda çalışan isçi arkadaşlann sigorta iş- lemlerini görevlendirdiğim bir kişi yapar. Bu konuya özen gösterdiğini biliyorum. Zaten yılın büytlk bir bö- lümünü ABD'de geçiriyoruz. Açılan davayla bu yüz- den UgUenemedim. Sigortalar zamanında yatınlmış mı, tam mı, bunu bilmiyorum. Niçin böyle haberler çıkıyor? 400 milyon tazminat diye bir şey yok. Sadece sigortadan bir kâğıt geldi. Bir işçi için prim cezası mı ne? 400 bin lira ödeyin diyor. Diğer bazı eklerle 500 bin Hra civannda. Aslında Tür- kiye'de bilimsel çalışma yapmak çok zor. İş yapanla- ra alerji duyuluyor. Burada bilimsel bir çalışma yapı- yoruz. Sanınm amaç, beni ve burada çalışanları yıp- ratmak. Gereksiz yere sansasyon yaratılıyor. Dünya- da böyle bir şey görmedim... Ben arkeolojiyle mi ilgi- leneyim, sigortacılıkla mı? "Çok seyter dediler, kosmedim" diye vurguluyor- du Prof. Erim, Afrodisyas sevdası her şeye değerdi... Prof. Dr. Erim, aym davaya bağh olarak Karacasu İş Mahkemesi'nde açılan 20 niilyon liralık tazminat da- vasının 14 arahk günü yapılacak duruşmasına gideme- yecek. O şimdi Afrodisyas'taki derin uykusu için çı- kacağı yolculuğa hazırlanıyor... Uluslararası Antika ve Sanat Fuarı Kamıni'nin Cuma Alayı Ressamı belli olmayan albüm, Türkiye'deki galeri sahiplerinin eline nasıl geçti? Galeri sahipleri bunu "ticari bir sır" olarak saklamak istiyorlar. Verdikleri tek cevap: Fransız bir tüccardan. Kültür Servisi — Yıldız Sara- yı Silahhane binasında açılan 6. Uluslararası Istanbul Antika ve Sanat Fuarı çok sayıda antika meraklısmı Yıldız'da bir araya getiriyor. Antika Fuan'ndaki galerilerin her birinde değişik ve ilginç parçalar dikkat çekiyor. Bunlardan biri de "Kanuni Sul- tan Süleyman'ın Cuma Alayı" adlı albüm. Geçmişi 16. yüzyıla dayanan albüm, Sir Stirling Maxwell'in 1877'de yüz adetle smırlanmış tıpkıbasımı. Albü- mün 1543 tarihlj baskısından bi- ri Londra'da British Museum'- da bir diğeri de Floransa'da Uf- fizi Galerisi'nde bulunuyor. Ressamı belli olmayan albüm Türkiye'deki galeri sahiplerinin eline nasıl getci? Galeri sahipleri Marianna Verasimos ve Ali Öz- damar bunu "ticari bir ar" ola- rak saklamak istiyorlar. Verdik- leri tek cevap: "Fransız bir tüc- cardan..." 35 milyon TL dola- yındaki albümün Türkiye'de bir müze ya da kütüphane tarafın- dan satın alınması galeri sahip- lerinin en büyük dileği. Ancak ilgi sadece yabancı özel kolek- siyonculardan geliyor. Stirling Maxwell'in tıpkıbası- mı sekiz giriş sayfasından olu- şuyor. özdamar, albümü ilk bulduğunda o olduğuna emin olamadığınj söylüyor, zaten al- bümü kendisine satan kişi de sattığının ne olduğunu bümiyor- mus. Antika fuanndaki albü- mün gjriş sayfası ile üçüncü planş eksik. Dokuz planştan oluşan asıl albüm Kanuni Sultan Süley- man'ı cuma namazına giderken gösteriyor. Her planşın altmda Itaryanca acıklamalar yer alıyor. Yaklaşık beş buçuk metrelik bir panorama oluşturan albüm dünyanın sayılı kütüphanesinde bulunuyor, Türkiye'de ise bir benzeri vok. Galeri sahipleri, aibümde il- ginç bir noktaya dikkat çekiyor- lar: Albümdeki protokol sırasın- dan kıyafetlere, Kanuni Sultan Süleyman'm yüzüne dek her şey gerçeğe uygun. ^ f c _____ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ ALBÜMÜN SON RESMİ — Son resimde, at östünde Kanuni* Sultan Süieyman, arkasuıda da yastık taşıyan atlı iki içoglan yer alıyor. Galeri sahipleri, resmin en ince aynntıana kadar gerçeğe uygun olmasına dikkat çekiyoriar. neti gezer gibi gezilecek bir açık hava müzesine dönüştürmek is- tiyordu. Kazılarda bulunan sü- tunlar dikilecek, heykeller yer- lerine konulacak ve kente 20 yüzyü önceki görünüm lcazan- dınlacaktı. 1985... Kendi bilgisi olma- dan, tzmir'deki bakanlık yetki- lileri Afrodisyas'ta çevre düzen- lemesine başlamışlardı. Amaç- lan, kenti (Afrodisyas'ı) turiz- me açmak, butik, lokanta ve disko yapıp, kenti Side'ye ben- zetmekti. 1984... Prof. Erim 25. bilim- sel kazı yılını kutlarken ören ye- rinin içinde lokanta, kafetarya gibi inşaat girişimlerine başlan- dığında bu kez bulunduğum Atina'dan beni arayıp, Anka- ra'daki siyasi dostlanm nezdin- de araa olmamı istiyordu bu ci- nayetin önlenmesi için. Bu örnekJeri arttırmak müm- kün. Bu arada 70'u yıllarda fi- nansmammn çoğunu kendisinin sağladığı müze inşaatı ile ilgili mimari proje her nedense Erim'e damşımıadan yanlış uy- gulanıyordu. Krtabına yazdığı önsözünde John Jalius Nonrich, (dünyada ender görülen bir süre) yılın beş ayını Afrodisyas'ı kazmakla ge- çiren Kenan Bey hakkında özet- le, "O, luuaya da zaman bula- bilen bir arkeologdu" diyor. Ne- den mi? Çünktl her şeyin başın- da bir önceki yıl buluntulanm değerlendirmek, yazmak, yo- rumlamak, çizmek ve her şeyin başında para bulmak gerekiyor- du. Kazısımn, restorasyonunun, müzenin yapımımn, kamulaştır- ma bedellerinin bulunması, bü- rokrasi ile uğraşması zonınluy- du. New York, Lonara, Paris ve Istanbul'da "Afrodisyas'ı Sevenler" dernekleri kurmuştu. Oalardan kapı kapı dolasarak, neredeyse dilenerek para topla- mak zorundaydı. Yıllık bütçesi yanm milyar liramn üzerindey- di. Bir başka deyişle Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanhgı'- nın tüm kazılara (yaklaşık 75 kazı) için ayırdığı ödenek bu pa- ranın ancak 3 katıydı. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Türkiye'- deki kazılara 1.5 milyar lira ayı- nyor, Prof. Erim ise tek başına bunun üçte birini Afrodisyas için topluyordu. Aym önsöz ya- zanna göre beş yıl önce Prof. Erim kendisine şöyle demişti: "Kentin ancak beşte dördinü kazdım. Kenti kazmaya daha yeni baştıyorom..." 30. kazı yılırun ortasında Af- rodisyas'tan New York'a tele- fon ettiğinde ise her zamanki gi- bi bazı olaylardan yakındıktan sonra "Arük yazmak istiyo- rnn. Boldaklanmı, daşunceie- rtani, gdrdölderimi, olaylar ara- snMİaJd baitanbJan yonımlayıp, yazmak istJyornın. KentJn tö- BiinD kazamam. Kentin tömü- nö restore edemem. Zaman daralıyor" diyor ve ekliyordu: "Cumhurbaskanı özal'ın Af- rodisyas'a gelmesi olası. Tür- kiye Cumhuriyeti'nden ricam, Afrodisyas surian dışındaki an- tik mezariardan (nekropol) bii- yiik kacakçılık yapıMıgı için bn- •un çerresiade 500 metrelik bir güvenlik akuu kamnlaştınlıp, b v u sürafle kazdmalı. Iknfda o kadar çok buluntmnoz var ki mözede sergileyecek yer katana- dı. Üfüncösü de artık bedefim bunryı bir arkeolojik park hali- ne getinnektir. Sayın özal'a budan söykyeceginı." özal'a ne söyledi, ne söyle- medi bilemem. Bildiğim bir şey varsa, o, yalnız bir adamdı. Bir yığın hayranı, sadece iki gerçek dostu vardı. Kaprislerini herkes çekemiyordu. Aşık olduğu Af- rodisyas'ın üzerine gölge düşsün istemediği için kaprisliydi. Hiç evlenmemişti, Afrodisyas'a âşıktı. Kendisini Afrodisyas'a adamıstı. Maiyetinde zaman ol- muş 15 profesör birden çahş- mıştı. Bu rakam hiçbir zaman beşin altına düşmemişti. Kimi- sine göre kendisinden sonra Af- rodisyas kanlannı yönetecek ne Türk ne yabancı bir arkeolog yetiştirmişti. Kimisine göre Ke- nan Bey'in yetiştirmek istediği kişiler kaprislerine dayanama- mışlardı. Değil meslektaşlan kalbi bile kendisine dayana- mamıstı. 13 Şubat 1921 tstanbul do- ğumlu Kenan Tevfik Erim'in yaşamöyküsünü bana yazdığı mektuplardan günün birinde derlemek zorunda hissediyorum kendimi. lngiliz sefiresine üç gün önce söylediğd gibi kendisinin Afro- disyas'a gömülmesi isteginin ye- rine getirilmesi, gerçekte sade- ce bir "dünya vatandaşı" olan Kenan Erim'in ruhunu yücelte- cektir. Türk ve Amerikan va- tandaşıydı. Bana göre o hüma- nist ve başanlı bir dünya vatan- daşıydı. Tıırner'dan gahneye veda • ROTTERDAM (AP) — Amerikalı rock yıldızı Tina Turner, yaklaşık otuz yühk konser kariyerini sona erdirdi. Stüdyoda plak kayıtlannı surdüreceğini açıklayan Tina Turner, son konserini Rotterdam'da Ahoy Spor Salonu'nda 30 bin hayram önünde verdi. "Nut Bush City Limits", "Proud Bary", "River Deep" gibi ünlü parçalann şarkıcısı Tina Türner, iki yıl önce sahnelere veda edeceğini açıklamış, ancak sonradan bu karanm ertelemişti. Turner, Avrupa'da gerçekleştirdiği veda turnesini Hollanda'nın Rotterdam kentinde noktaladı. Genç gazeteciler • Istanbul Habar Serviai —Hürriyet Vakfı'mn Basın Yayın Yüksekokul öğrencileri arasında duzenlediği "Genç Gazeteciler Yarışması" sonuçlandı. Ertuğrul özkök, Tufan Türenç, lzzet öz, Haluk Şahin ve Hasan Yılmaer'den oluşan seçici kurulun değerlendirmesi sonucunda ödüller şöyle dağıtıldı. Haber-röportaj: llknur Üstündağ, araştınna- inceleme: Müfit Utkusoy, fotoğraf: Hüseyin Eryıhnaz, sayfa düzeni: Taner Içten, Hüseyin Eryılmaz, Müfit Utkusoy ve Mustafa Aşçıoğlu, jüri özel ödülü: "4. Boyut" dergisi, radyo- TV fılmi bölümü, drama: Derya Tkmbay, haber: Leyla Budak, Özlem Kavukoğlu ve Asuman Çapar, inceleme ve kultttr-sanat: Hakan Akyol. Belediyecilik semineri • NEVŞEHİR (Cumhuriyet) — Turizm, Ekonomi, Bilimsel Araştırma ve Tanıtma Merkezi (TEBtAT) tarafından düzenlenen, "7. Belediyecilik Semineri" sona erdi. 2000'Ii yılların mahalli idareleri ve Türk belediyeciliğinin gelişme surecinin ele alındığı seminerin, son gününde yerel yönetimlerin lller Bankası ile ilişkileri tartışıldı. lller Bankası Genel Mudür Yardımcısı Naci Özcan, yerel yönetimlerin içinde bulunduğu maddi sıkıntılan aşmak amacıyla liler Bankası'nca bu yılın ilk on ayhk bölümünde 1 trilyon 635 milyon liralık bir ödemenin gerçekleştirildiğini söyledi. ÖSYS başvurulan • ANKARA (AA) — Universite Seçme ve Yerleştirme Sınavlan için başvurular basladı. Başvunılar 19 kasım pazartesi akşarru saat 17.30'da sona erecek. ÖSYM'den verüen bilgiye f göre bu yıl 1989 veya 1990 yılında birinci basamak seçme sınavım kazanmış • • adaylardan ikinci basamak yerleştinne sınavına girmek isteyenler de basvuruda bulunacak. Pelikanlar gitti • BANDIRMA (AA) — Bahkesir'in Manyas Gölü kıyısında yer alan Kuş Cenneti Milli Parkı'nda pelikanlann sıcak ülkelere göçmesinden sonra bu kez kuzey ülkelerinden kuşlar gelmeye başladı. Kuş Cenneti Milli Parkı yetkiülerinden alınan bilgiye göre gecen hafta Kuşgölü'ndeb giden pelikanların boşalttığı alanlara Sovyetler Birliği, Isveç, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerden ördek, kaz, karabatak ve karga kuşlan gruplar halinde gelmeye başladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle