Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 KASIM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Avusturya Film Haftası
• Kiiltiir Servisi — İstanbul Üniversitesi ile A\ usturya
Kültür Ofisi tarafından düzenlenen "Avusturya FiJm
Haftası" yarın Istanbul Üniversitesi'nin Vezneciler'deki
Öğrenci Kültür Merkezi'nde başlıyor. 17 kasıma kadar
sürecek haftada filmler saat 14.00-18.00 arası
izlenebilecek. Haftada yer alan "Viyana-Bir Kentten
Görüntüler", "Schönbrunn", "Belvedere", "Viyana
Müzeleri", "Viyana Kahveleri" başlıklı filmler
Avusturya'nın doğal ve tarihi güzellikleriyle kültür
mirasını konu alıyor. "Mozart'ın Yaşamı" ve,
"Beethoven" gibi filmler klasik Avusturya müziğini.konu
alırken "Maria Theresia ve Çağımız" ile "Casusluk" adlı
tarihi filmler de hafta da sunulacak. Programdaki
"Operet" ve "Viyana Kanı" adlı flimler ise çeşitli
yönetmenlerin Avusturya atmosferini yansıtan fılmleri.
Programda dağcılık sporunu konu alan filmler de var.
Kaçakçılık sempozyumu
• Kültür Servisi — "Antik-Dekor" dergisi, 23-25 kasım
tarihleri arasında, "Eski Eser Kaçakçılığınm
Önlenmesinde Koleksiyonculuk, Müzayedeler ve Yasalar"
konuiu bir sempozyum düzenliyor. Antik A.ŞÎnin
çıkardığı Antik-Dekor dergisinin Yıldız Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzecilik Bölümü ve Vakıflar
Bankası'nın katkısı ile Yıldız Üniversitesi
Oditoryumu'nda gerçekleştirilecek sempozyuma; Kültür
Bakanhğı, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, Vakıflar Genel
Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinin yanı
sıra kültür ve bilim adamları, müze müdürleri,
koleksiyoncularla antika ve müzayede kuruluşları
bildirileri ile katılacak. Eski eser kaçakçılığının
önlenmesinde koleksiyonculuğun ve müzayedelerin,
yasalann teorik ve pratik boyutlarının tartışılacağı, eski
eser kaçakçılığının önlenmesi yoJunda çözümlerin
önerileceği sempozyum için Antik A.Ş. yöneticisi Turgay
Artam şunları söyledi: "Eski eser kaçakçılığının
önlenmesine büyük bir duyarlılıkla yaklaşılması ve
kamuoyunun bilinçlenmesi gerekmektedir. Bilindigi gibi
eski eser kaçakçılığının önlenmesi, Türkiye'nin
gündeminde bir yüzyılı aşkın bir süredir ön sıralarda yer
alan ve giderek yeni boyutlar kazanan bir konudur. Biz
de bu hassas konunun kamuoyunda tartışılabilmesi için
böyle bir sempozyum düzenlemeyi düşundük"
Bakan Zeybek Vakkorama'da
• ANKARA (UBA) — Vakkorama'da 1990-1991 dönemi
kasım-aralık söyleşileri başladı. Vakkorama'nın konuk
konuşmacılarından biri de Kültür Bakanı Namık Kemal
Zeybek olacak. Konuşmacılar arasında bulunan Tank
Tarcan 22 kasım günii Ankara Vakkorama'da olacak.
Bunu 6 aralık günü Hilmi Yavuz'un "Her Şey Batıyor
mu?" söyleşisi ile 20 aralık günu Bakan Namık Kemal
Zeybek'in söyleşisi izleyecek. İstanbul Taksim'de
perşembe günleri yapılacak olan soyleşilere 15 kasımda
Ismet Doğan, 22 Kasımda Levent Kırca katılacak.
Mazhar - Fuat - Özkan "Geldiler" programıyla 29 kasım
günü söyleside yer alırken 6 arahkta Okay Temiz
"Müzik" söyleşisi yapacak.
"Kentlerde \aş.am" Sergisi
• Kültür Servisi — Berlin Habitat Forum'un duzenlediği
ve 1987'de Beriin'de sunduğu •'Kentlerde Yaşam" sergisi,
Alman Kültür Merkezi'nin girişimleriyle Mimar Sinan
Üniversitesi Osman Hamdi Salonu'nda sürüyor. 15
kasıma kadar izlenebilecek sergide, Halep, Banjul,
Salvador (Bahia), Surabaya ve Berlin kentlerinde,
geleneksel kent yapısının bugünun koşullarıyla uyum
içinde varhğını sürdürebilmesi ve korunabilmesi için neler
yapıldığı, çarpıcı fotoğraflar ve ayrıntıh açıklamalarla
aktarılıyor. Çok farklı sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve
coğrafi koşullar altında olmakla birlikte yoğun bir göçe
sahne olmaları nedeniyle büyük bir nüfusu barındırma
gibi ortak bir sorunu pav*»şan bu kentlerin, özellikle
Istanbul'da yaşayan insanlara vereceği mesajlar olduğu
bildiriliyor. Sergi çerçevesinde, 12 kasım pazartesi gunü
saat 18.00'de, Berlin Habitat Forum'u temsilen Prof.
Rainer W. Ernst "19. yüzyılın Kentsel Yapı Esaslarının
Çağdaş Kent Planlamasında Kullanılması" konuiu bir
konferans verecek.
Saner'in resimleri ODTLnde
• Kültür Servisi — Ülker
Saner'in resim sergisi
ODTÜ Kütüphanesi Sergi
Salonu'nda 16 kasıma dek
sürüyor. 1946 yılında
Erzincan'da doğan Ülker
Saner, 1971 yılında ODTÜ
Kimya Bölümü'nden mezun
oldu. 1981 yılından itibaren
lstasyon Sanatevi'nde Sabri
Berkel Atölyesi'nde resim
çalışmaları yapan sanatçı,
çeşitli karma sergilerde yer
aldı. Resimlerinde simgesel
bir dil kullanan Ülker
Saner, 1988'de Basın
Müzesi'nde, 1989'da Ataköy
Galeria'da açılan karma
sergilere yapıt verdi. llk kişisel sergisini geçen mayıs
ayında açan sanatçı, ODTÜ'de ikinci kişisel
sergisini sunuyor.
'Savaşa Hayır' yanşması
• Kültür Servisi — İHD Ankara Şubesi'nden yapılan
açıklamada, çocuklar arasında açılan 'Savaşa Hayır'
konuiu resim yarışmasına çocukların istedikleri teknikte
katılabileceği (pastel, suluboya, kurubdya, karakalem..)
ve resimlerin 35 çarpı 25 ölçülerde olacağı bildirildi. Her
çocuğun bir resimle katılabileceği yarışmada birinci,
ikinci ve üçüncüye ansiklopedi, kitap ve sözlük armagan
edilecek. İHD Ankara Şubesi'nin açıklamasında,
resimlerin en geç 1 aralık gününe kadar derneğin Konur
Sokak 15/3'teki bürosuna elden teslim edilmesi istendi.
İHD Ankara Şubesi'nin açtığı "Savaşa Hayır" resim
yarışmasında seçici kurul Ibrahim Demirel, Hasan
Pekmezci, Kayhan Keskinok, Zafer Gencaydın ve Ayşe
Sayın'dan oluştu.
Rengim Gökmen İtalya yolcusu
• ANKARA (AA) — Ünlu orkestra şefi Doç. Rengim
Gökmen, Roma Uluslararası Müzik Yanşması Jurisi için
İtalya'ya gidiyor. Gökmen, 11-16 kasım gunleri arasında
yapılacak yarışmada bestecilik \e seslendirme dallarında
jüri üyesi olacak. Sanatçı aynca Roma'da yapılacak
uluslararası kollokyumda "Türk Muziğinin Kaynakları"
ve "Çağdaş Türk Bestecilerinin Yaylı Çalgılar Dörtlüleri"
konuiu konuşmalar yapacak.
• •
Ozel tiyatrolara ek yardım
• ANKARA (AA) — Özel tiyatrolara yapılacak 2
milyar liralık ek yardımın nasıl dağıtılacağı konusu
henüz açıklığa kavuşmadı. 2 aydır yönetmelik değişikliği
için bekleyen özel tiyatrolar ve tiyatro meslek
kuruluslarmm, dağıtımının esaslarının yeniden
belirlenmesi için yaptıkları önerilerine de yanıt
alamadıklan bildirildi. Eleştirmenler Derneği Temsilcisi
Hayati Asılyazıcı birtakım bürokratik koşulları yerine
getirmek yerine, ulusal Türk tiyatrosunun gelişimine
katkıda bulunan az sayıdaki topluluğa yardımın eşit
olarak dağıtılmasını istediklerini belirtti. Asılyazıcı,
"Çağdaş boyutta çalışmalar gerçekleştiremeyen tabela
tiyatrolarla, tiyatroda nitelik gelisunine katkıda bulunan
gerçek emek veren topluluklara eşit fu-satlar
tanınmasından yana değiliz. Bu ölçütler çerçevesinde
nitelikli ve az sayıda topluluğa yapılacak eşit miktarda
yardımı öneriyoruz" diye konuştu.
YazarKerim Korcan'ı geçen cuma günü yitirdik
ISapıtları yaşaınının yanıtı
Yazar Leyla Erbil, Kerim Korcan'ın ölümüyle
ilgili olarak "Türkiye işçi sınıfının bağrından
çıkmış ender yazın adamlarımızdan biriydi.
Onurlu yaşamı ve kitapları halka işkence ve
ölüm biçerek ayakta kalmaya çabalayan
iktidarlara verilrniş ölmez bir yanıt olarak .
kalacaktır" dedi.
kanldığı anlatılmıştır. Çiinkii
kalıcı olan, insanın kendisi için
savaşımıdır, ber zaman ve her
mekânda."
Yazar Kerim Korcan'ın ölü-
mü üstüne görüşlerine başvur-
duğumuz yazar ve sanatçılar
şunları söylediler:
OkUy Akbal (TYS Başkanı)
— Kerim- Korcan sendikamızın
değerli bir üyesiydi. Hayatı bo-
yunca çok acılar çekmiş ve bu
acılannı en başanlı bir biçimde
kitaplarda bizlere yaşatmış us-
ta bir yazardı. Bildiğiniz gibi
uzun yıllar yanlış bir karar so-
nucu hapiste kaldı. Değerli za-
manlarını yitirdi. Fakat üst üs-
te verdiği eserlerle çağdaş ede-
biyatımızın sevilen bir yazarı ol-
du. Korcan'ın kaybı hepimiz
için büyük bir acıdır.
Kültür Servisi — Yazar Ke-
rim Korcan'ı geçen cuma günü
tedavi gördüğü Çapa Tıp Fakui-
tesi Hastanesi'nde yitirdik. Kor-
can 72 yaşındaydı.
1918 yılında Adapazan'nın
Aktefek Köyü'nde doğan Kor-
can, uzun bir süredir kan kan-
seri hastabğı nedeniyle tedavi
görüyordu. Kerim Korcan'ın
cenazesi yarın Söğütlücesme
Camii'nde kılınacak öğle nama-
zından sonra Karacaahmet Me-
zarlığı'nda toprağa verilecek.
Siyasal nedenlerle toplam 12
yıl hapis yatan Kerim Korcan
yoksul bir ailenin çocuğu olarak
berberlik, marangozluk vb. iş-
lerde çahşmış, kendi kendini ye-
tistirmiş bir yazardı. Sonradan
filme de aünan "Linç" (1967)
Ue "tdamhklar" (1971), "Tatar
Ramazan" (1969), "Ter
Adamlan" (1975), "Dimitrof
Geçiyor" (1978), "Patrona"
(1983), "Canlı Bayraklar"
(1985), "Ateşten Köprü"
(1988), "Ey Gaziler" (1989),
adlı yapıtları bulunan Kerim
Korcan'ın, daha önce Şehir Ti-
yatroları'nda oynanan "Tatar
Ramazan" adlı yapıtının filme
alınması düşünülüyordu.
Kendisini "halkın içinden ge-
len bir sanatçı" olarak tanımla-
yan Kerim Korcan, yapıtlann-
da hep yaşanandan yola çıktığı-
nı belirterek şöyle demişti: "Ki-
taplanmda, insanın nasıl sömü-
riiidügu, oasd insaniığından çı-
Hayati Asılyazıcı (TYS Genel
Sekreteri) — Korcan'ın toplum
savaşımcısı olarak önce siyasal
yaşamı başladı. Sonra burada-
ki deneyimlerini çetin geçen sa-
vaşımını roman ve öykülerine
yansıttı. En önemli özelliklerin-
den birisi de uzun röportaj ve
öykü türlerini birleştirmesiydi.
Daha sonra şiirler de yazdı. Ya-
zar Korcan'ın toplumsal gerçek-
çilik türünde verdiği yapıtları
başanlı olmuştur. Kendi çizgi-
sini ve siyasal görüşlerini surekli
korumuş bir yazardır. Bizden
önceki toplumsal calkantılan
görerek ve yaşayarak yazan bir
yazan yitirmenin acısını yaşıyo-
İNSANIN SAVAŞIMI — Kendisini halkın içinden gelen bir ya-
zar olarak tanımlayan Kerim Korcan, bir konuşmasında "Ka-
lıcı olan, insanın kendisi için savaşımıdır, her zaman ve her
mekânda" demişti.
ruz şimdi.
Atilla Birkiye (Yazar) — Ke-
rim Korcan, Türkiye'de sıkintı
çeken, hapis yatan, parasızlık
çeken yazarlar kuşağırun bir ör-
neğidir. Bütün bu çektikleri de
özgürlük ve yazarlık adına ba-
şına gelmiştir. Kerim Korcan
böylesine bir yaşam ve yoksul-
luk döneminde de yazar olarak
çalışmalarını sürdürdü. Kerim
Korcan, Hasan lzzettin Dinamo
gibi yazarlar devletin görmez-
den geldiği yazarlardır. Ne ya-
zık ki Kerim Korcan hasta has-
ta.duruşmalara katılmak zorun-
da bırakılmıştır ve hastalığı da
yaşadığı koşullann zorluğundan
hızlı ilerlemiştir.
Leyla Erbil (Yazar) — Kerim
Korcan, Türkiye işçi sınıfının
bağrından çıkmış, ender yazın
adamlarımızdan biriydi. Onur-
lu yaşamı ve kitaplan halka iş-
kence ve ölüm biçerek ayakta
kalmaya çabalayan iktidarlara
verilmiş ölmez bir yanıt olarak
kalacaktır. Korcan'ın ölümüy-
le yakın dostlarımdan birini da-
ha yitirmenin derin üzüncü için-
deyim.
Arif Damar (Şair) — Kerim
Korcan klasik eğitimden geçme-
miş biri. Saat tamirciliği, berber-
lik ve marangozluk gibi çeşitli
işler yapmış bir adamın, üstelik
on yıllık bir hapis yaşamımn ar-
dından ileri yaşlarda edebiyata
ilgi duyarak romanlar yazması,
sevilmesi, takdire değer bir olay.
Toprağı bol olsun.
Osman Şahin (Yazar) —
Türkiye hapishanelerinin yaza-
nydı. Sıcak ve dost bir insandı.
Yalova Cezaevi'nde birlikte yat-
tığım sıradan mahkûmlar onun
romanlannda yer aldı. Anlattı-
ğı Ayancıklı Ömer, Arap Kadir
ve daha birçokları bu yazan bi-
liyorlardı. Yazannın kim oldu-
ğûnu sorduğum zaman ne yank
ki Kerim Korcan adını bilmiyor-
lardı. Yalnızca eski bir mahkûm
olduğunu söylüyorlardı. Birkaç
gün sonra Kerim Korcan ziya-
retime geldiğinde koğuştaki bü-
tün mahkûmları çağırarak işte
Ayancıkh Ömer'in, Arap Ka-
dir'lerin yazan Kerim Korcan
dedim. Kerim Korcan'ı araları-
na alarak uzun süre sohbet et-
tiklerini anımsıyonım. Kerim
ağabeyin, sanki yıllardan beri o
koğuştan biriymiş gibi o mah-
kûmlarla yaptığı sıcak ve içten
söyleşiyi asla unutamam. Büyük
ve gûzel bir insanı yitirmenin
acısı içindeyim.
Ataol Behramoglu (Şair) —
Kerim Korcan bir işçi ailesinin
çocuğuydu. Ve kendisi de bir
emekçi olarak yaşadığı yaşa-
mında ilk gençliğinden beri top-
Iumcu düşüncelerinden ötürü
baskı görmüş namuslu, fikri bir
eylem adamı ve değerli bir ya-
zardı. Birkaç ay önce Pendik'-
te bir imza gününde birliktey-
dik. Edebiyata katkıları ve ki-
şiliğiyle anılarda yaşayacaktır.
tstanbulKitap Fuan'nın konuklanndan Sovyet ozan Bulat Okucava:
Hüzün9 bize en çok yakışan"Yıl, 1959. Bir
kahvede gitarla
şürlerimi okuyordum.
Kapıdan deri ceketli,
beli tabancalı bir
adam girdi, bana
doğru gelmeye
başlacb. Herkes
susmuştu. Adam beni
götürecekti sanki.
Ama yanımdan geçip
kasaya gitti. Meğer
hasılatı almaya gelen
görevliymiş. Sonradan,
kaç kişi 'Bu adamı
götüremezsin derdi'
diye düşündüm.
Galiba hiç."
ATİLLA BİRKİYE
Bulat Okucava, Gurcü asıllı
Sovyet şairi. Bu yıl TÜYAP'ın
konuklanndan. Ne yazık ki
Türkçeye yapıtları, onun edebi
kişiliğini tanıtacak sayıda çevril-
memiş. Yıllar önce Gerçek Yayı-
nevi'nden "Harbe Giden
Mektepli" adlı kısa romanı ile
antolojilerde yer alan birkaç şi-
iri var.
Kendi şiirini tanımlamasını,
örneğin nasıl bir gelenek çizgisi
içinden geldiğini sorduğumuz-
da, "Puşkin, Ahmatova, Paster-
nak gibi şairlerden esinlendim"
diyor ve ekliyor: "Puşkin'de ge-
nişlik ve derinlik vardır. Ahtna-
tova'da derinlik ve j'alınlık, Pas-
ternak'ta imgelerin parlaklığı,
metafor, derinlik vardır. En
önemlisi, hepsinde bir tüken-
mezlik vardır. Bir kuyu vardır ve
bu kuyunun suyu hiç bitmez,
onun gibi."
Okucava, şiirinin lirik oldu-
ğunu, politikayla ilgilenmeden
yazdığını, ama "zamanımızın da
çocuğu" olduğunu, içinde yaşa-
dığı yazgının kendisini duşün-
dürdüğunü söylüyor. "Tüm
bunlar şiirine >>
ansıyor. Başanlı
mı degil mi, ben değerlendirmek
HERKESTEN ÖNCE BAGlRAN— Bulat Okucava, "Hayat, iğnesini surekli batınr" diyor. "Şair
ise hayatın batırdığı igneye butun öteki insaolardan önce bağırır. tşte v^pıtlarımda işlediğim te-
ma..." (Foloğraf: Suat Kozluklu)
durumunda değilim" diyor.
Okucava Rusça konuşuyor ve
bize de Mazlum Beyhan çeviri-
yor. Temalarını sorduğumda, ta-
bii ki beklediğim yanıtı alıyo-
rum. Çok çeşitli temalan işliyor:
"Ozanın cildi tüm öteki insan-
ların cildinden farklıdır ve ha-
yat surekli iğnesini batınr. Ve
ozan, tüm öteki insanlardan ön-
ce bağınr. tşte tema. Hayatın ba-
tırdığı igneve herkesten önce ba-
ğırmak."
Okucava, bir dönem şiirleri-
ni gitar eşliğinde söylemiş. Ama
tüm konuşmamız boyunca, ken-
disi için önemli olanın şiir oldu-
ğunu, şiirlerinin ancak üçte bi-
rini gitarla okuduğunu, bir şar-
kıcı olmadığını belirtiyor.
TÜYAP'ın hazırladığı tanıtım
dosyasından edindiğimiz bilgi,
Okucava'nın yapıtlarının ülke-
sinde yasaklandığıyla ilgiliydi.
Hemen bu konuya geliyoruz:
"Hikâye ve romanlanm y&-
saklandı. Şiirlerim yasaklanma-
dı, ama engellendi. Nedeni şu:
O dönem hamaset dönemiydi.
marş donemivdi. Hamaset dı-
şında olanlar da çok sığdı. Ha-
fif çalan bir müzik parçası gibi.
Derken biri çıkıyor, Bulat diye.
Hamaset havasında değil, hü-
zunlü, kendini anlatan şiirler
sövluyor. İnsanlar kendi duygu-
larını, kendilerini buluvorlar bu
şiirterde. Resmi makamlar ise
bunlan islemiyorlar; duygusal,
hüzünlü şiirler istemiyorlar.
Böylece yayımlanmasına engel
olmaya başlıyorlar."
O dönemlerde başka engelle-
rin de olduğunu söylüyor: "Ama
fark şurada. ben şarkı biçimin-
de soylüyordum, en geniş biçim-
de yayıldı ve herkesin dilindey-
di. Herkes söylüyordu. Yani bir
üniversiteden davet alıyorum.
salon on binlerce insan tarafın-
dan doluyordu. Resmi makam-
lar, bizim sairlerimiz niye bu ka-
dar gürültü koparamıvor diye
rahatsız oluyorlardı."
Tekrar şiire dönüp Mazlum
Beyhan'ın da açıklamalarının
yardımıyla, anlıyoruz ki
"huzün" kavramı Okucava'nın
yapıtında çok Önemli. Hilmi Ya-
vuz'un sözünü, "hüzün en bü-
yük muhalefettir" diye kendisi-
ne soyleyip fıkrini soruyoruz.
Soruyu anlar anlamaz kafasını
olumlar biçimde sallıyor ve bizi
şaşkına çeyiren sözleri söylüyor:
"Hüzün bize en çok yakışandır.
Hüzün insana en çok yakışan-
dır. Şiirimde pek çok ironi var-
dır. ama onların altında hüzün
vardır."
Okucava, İstanbul'u gördüğü
şehirlerin hiçbirine benzetmiyor,
kuralları olmayan bir kent diye
tanımlıyor ve Tiflis ile benzerlik-
ler kuruyor: "Öyle sokaklar gör-
düm ki aynısı TifhVte vardı.
Tam Tiflis sokaklan. İnsanlann
konuşurkenki el kol hareketi bile
aynıydı. Konuşurkenki dilinin
müziği çok benziyordu."
Söz İstanbul'dan açılmışken
kafasının içinde, bir ütopya kent
olup olmadığını, yaşadığı sırada
bile kaçıp gitmek istediği bir
ütopya kenti olup olmadığını so-
ruyorum. Yine olumlayıcı bi-
çimde başını salJıyor ve gençli-
ğinin Moskovası'nı örnek göste-
riyor. Gerçi hemen ekliyor. O
yıllar totaliterizmin başkenti ol-
duğunu, ama o sıralar bunun bi-
lincinde olmadığı için şehre âşık
ötduğunu vurguluyor. lster iste-
mez günümüz Moskovası'na,
dahası günümuz Sovyet toplu-
muna geliyoruz. "Totaliterizm
şimdi resraen yok, ama insanla-
nn psikolojileri değişmedi. zi-
hinsel olarak sürüyor" diyor.
"Bütün değişiklikler çok ho-
şuma gidiyor. ama mutlu deği-
lim. Hüzün var içimde, çünkü
bu değişiklikler o kadar kola> ve
çabuk olmuyor. Biz ağır hasta-
yız. Acı bir ilaç olmak zorunda-
yız, düzelmek için. Kan akacak,
çatışma olacak, uzlaşmazlıklar
olacak, tüm bunlar hüzun veri-
. >or."
ümudu soruvorum. Bir be-
timlemeyle başlıyor yanıtına:
"Bir insan ölüyor, iğneler yapı-
lıyor, kimse soylevemez dirilecek
mi ölecek mi diye. Ama umut
ayağa kalkması, yaşaması. Za-
man gerek, çaba gerek, çok çok
gavret gerek."
Okucava, sohbetin bir yerin-
de 1959 yılına gidiyor, ilginç ve
onun deyişiyle hüzün veren bir
anısını aktarıyor "Bir kahvede
gitar eşliğinde şiirierimi okuyor-
dum. Aydınların gittiği bir kah-
veydi. Birden tam karşımdaki
kapıdan, deri ceketli. belinde ta-
bancası olan biri vavaş yavaş ba-
na doğru vürümeye başladı. Sa-
londa birden sessizlik oldu.
Adam beni alıp götürecekti san-
ki. Ama yanımdan geçip arka-
daki kasava gitti. Meğer hasıla-
tı almaya gelen bir gorevliVmiş."
Bir yandan gülüyor. bir yan-
dan da Rusça basılı kitapta yer
alan kahvenin resmini, olayın
nasıl geçtiğini gösteriyor ve ek-
liyor:"O olaydan sonra orada al-
kışlayanlar içinde kaç kişi. beni
kurtanrdı, kaç kişi bu adamı gö-
türemezsiniz derdi diye düşün-
düm. Galiba hiç!"
• Cezaevlenndeki açlık grevlen kritık doneme gırdı. Ağırta^an 20
kısı hastaneye kaldınldı. • Memur ondeflennın ac^ oîurumu Yuzyıfaa
• Basın çalışanUmu ucret uçurumu • Kurtlere Oze'KlıK Avrupa Par-
lameniosu gunöemınae • Çağdaş Arap şairı La abı ile soyleşı "Ta-
rfh hitebazdır." • JulıcJe Gylızar 'Oılını eşsek ansı soksjn • Yazar
Sevım Burak ın "Mektuplar'ı ve Babıalı nın tansıyonu • "aomiı
ana >cı Xi spor bas<r • Hasan Yalçın'ın başywı$ı: Ikı genel grev.
bir duzenin, biri ışçı sınıfının
H A F T A L I K H A B E R Y O
GENELKURMAY DA . . .
DARBE PLANLAMA BIRIMI
Orgeneral Torumtay'ın bilgisi dahilinde... Ekonomiden dış politikaya kadar geniş haarlık... Semra Özal soruyor
"Sen devletin başı değil misin?.." Hüsnü Doğan'a karargâhlarm tepkisi... Genelkurmay yetkilisinin
değerlendırmesı: "Bugun darbe olursa Ordu'dan destek görur..." MİT'ten yeni emekli Oaire Başkanı: Darbe eski
biçimleri yinelemeyecek..." Orgeneral Torumtay, Safa Giray'ın istifasını onlemek için ne yaptı?.. Darbeyi
onlemenin yolu...
• TÜRKİYE KIBRIS TAN ÇEKİLMEYE HAZIRLANIYOR:
Başbakanlık Genelgesi: "Kıbns harcamalarınrn dökümönü yapın.' Genelkurmay'ın
tutumu Sılah tröstlen Asil Nadır'i neden harcadı?
• ŞIRNAK'TA TOPLU KATIR KATLİAMI:
Jandarmanın nayvanlaria cınsel ıhşktye zorladığı kömürcü gençler.
• SAFRANBOLU DA ALTERNATİF DOĞUM KONTROLÜ.
Her aılede ıkı çocuk, biri erkek biri kız. Safranbolu kadırtlarının sırrı ne?
• KONTRGERİLLA NATO ANLAŞMASIYLA KURULMUŞ
TEL. 513 83 52 - 513 83 53 - 513 96 78 FAX: 513 96 76
Savaş Büke'ye
ödül
• ZONGULDAK
(Cumhuriyet) — Bu yıl
onikincisi düzenlenen
"Nasreddin Hoca Gülmece
Öyküsü" yarışmasında
öykü yazarı Savaş Buke"nin
"Antibiyotik" adlı öyküsü
1. başarı ödülü kazandı. 34
yazarın yüzü aşkın öyküyle
katıldığı yarışmada seçici
kurul Muzaffer Izgü, Bekir
Yıldız, Atilla Özkırımlı,
Ferruh Doğan ve Ahmet
Çuhacı'dan oluşuyordu.
Savaş Büke, Nasrettin Hoca
Gülmece Öyküsü
yarışmasında daha önce de
1983, 1985, 1988 ve 1989
yılında dört kez başarı
ödülü kazanarak aynı
ödülü 5. kez almakla yeni
bir ödül rekonı kırmış
oluyor.
'Kanlı
• Kültür Servisi — Enis
Fosforoğlu Tiyatrosu bu
sezon perdelerini kasım ayı
sonunda Kadıköy Halk
Eğitim Merkezi'nde "Kanh
Nigar 90" adlı oyunla
açıyor. Sadık Şendil'in
"Kanh Nigar"ından
ortaoyunu geleneğini
bozmadan gunümüze
uyarlanan "Kanlı Nigar'
90", müzikli bir güldürü.
Enis Fosforoğlu'nun '
uyarladığı, yönettiği ve
oynadıgı "Kanlı Nigar
90"da Suna Keskin, Ayberk
Atilla, Belkıs Dilligil, Gül
Kurtaran, Altan Tezel,
Özlem Üstuner, Doğan
Dileroğlu ve Altan Tunalı
rol alıyorlar.
Doğutürk'ün
• Kültür Servisi — Filiz
Berk Doğutürk, altmcı
kişisel sergisini Üsküdar
Belediyesi Sanat
Galerisi'nde 12 kasımda
açıyor. 9 yaşındaki küçük
ressamın sergisi ay sonuna
kadar Üsküdar'da
görulebilecek.
BPOü'den
sergi
• Kültür Servisi — BP Oil
Avrupa, BrükseFde açılan
yeni merkez binasında
sergilemek üzere seçeceği
yapıtları "BP Oil Avrupa
Genç Sanatçılar Yanşması"
sonucunda belirlendi.
Avrupa çapında toplam bin
genç santçının katıldığı
yarışmada Türkiye'den
Alptamer Ulukılıç, Himmet
Gürah, Gülümser tsçelebi,
Ayda Uludağ, Arpat ve
Lalehan Tezkan'ın
çalışmaları da sergiye
seçildi.
BİLSAK' TA
BU HAFTA
12 Kasım Pazartesi:
19.00 Türk Romanlarınm
Sadcleşıirilmcsi Sorunu:
Halit Ziya Uşaklıgil:
Sclim İLERİ
13 Kasım Salı:
19.00 Ncrcyc Kadar
Erotizm, Ncrcdcn Sonra
Pomografi ?
Mçhmct YILMAZ, Nur
SÜRER, Güvcn TURAN
19.00 Sanat Escrinin
Anlamı, Yorumu vc
Dcğcrlcndirilmcsi:
"Ccnncttc Cinayct
Füminin Yorumu" Erol
COŞKUNER
14 Kasım Çarşamba:
19.00 /stanbul / Tarih ve
Yaşam 2: "Vahdcilin'in
Köşkü" Emrc KONGAR
19.00 Kadınlara Yönclik
Karamamclcr 2:
Şükran KETENCf,
Filiz KOÇALt,
Berrin ERGİN
15 Kasım Perşembe:
19.00 Sosyalist Parti:
Fcrit İLSEVER, Tayfun
TABAKOĞLU, Sibcl
KARAOĞLU
19.00 Rcankamasyon
(Ycnidcn Doğuş):
Nil GÜN
16 Kasım Cuma:
19.00 2Lİstanbul:
Aydın UĞUR
19.30 BilsakTiyatro
Atölyesi: "Iştc Baş tşte
Gövdc Jşte Kanatlar"
Yazan: Scvim BURAK
17 Kasım Cumartesi:
14.30 Günlerin
Gölürdüğü
\930BilsakTiyalro
Atölyesi: "Iştc Baş Iştc
Gövde Iştc Kanatlar"
Yazan: Scvim BURAK
Görsel Sanat Atölyeleri
Mchmct GÜLERYÜZ
yönctiminde (Pcr.-Cum.)
Ta'i Chi Chu'an
Hareketli Meditasyon
llhan GÜNGÖREN
(Her Sa. 14.00-20.00)
Yoga
Zcnrin AKGÜN
(P.tesi-Per. 18.30-19.30)
Cafe-Foyer-Bar (Giriş)
Rçck Cafe-Har (5.Kat)
BİLSAK, Sırasclvilcr
Cad., Soğancı Sok.7
CIHANGIR
143 28 79-99