05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Avusturya Film Haftası • Kiiltiir Servisi — İstanbul Üniversitesi ile A\ usturya Kültür Ofisi tarafından düzenlenen "Avusturya FiJm Haftası" yarın Istanbul Üniversitesi'nin Vezneciler'deki Öğrenci Kültür Merkezi'nde başlıyor. 17 kasıma kadar sürecek haftada filmler saat 14.00-18.00 arası izlenebilecek. Haftada yer alan "Viyana-Bir Kentten Görüntüler", "Schönbrunn", "Belvedere", "Viyana Müzeleri", "Viyana Kahveleri" başlıklı filmler Avusturya'nın doğal ve tarihi güzellikleriyle kültür mirasını konu alıyor. "Mozart'ın Yaşamı" ve, "Beethoven" gibi filmler klasik Avusturya müziğini.konu alırken "Maria Theresia ve Çağımız" ile "Casusluk" adlı tarihi filmler de hafta da sunulacak. Programdaki "Operet" ve "Viyana Kanı" adlı flimler ise çeşitli yönetmenlerin Avusturya atmosferini yansıtan fılmleri. Programda dağcılık sporunu konu alan filmler de var. Kaçakçılık sempozyumu • Kültür Servisi — "Antik-Dekor" dergisi, 23-25 kasım tarihleri arasında, "Eski Eser Kaçakçılığınm Önlenmesinde Koleksiyonculuk, Müzayedeler ve Yasalar" konuiu bir sempozyum düzenliyor. Antik A.ŞÎnin çıkardığı Antik-Dekor dergisinin Yıldız Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzecilik Bölümü ve Vakıflar Bankası'nın katkısı ile Yıldız Üniversitesi Oditoryumu'nda gerçekleştirilecek sempozyuma; Kültür Bakanhğı, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinin yanı sıra kültür ve bilim adamları, müze müdürleri, koleksiyoncularla antika ve müzayede kuruluşları bildirileri ile katılacak. Eski eser kaçakçılığının önlenmesinde koleksiyonculuğun ve müzayedelerin, yasalann teorik ve pratik boyutlarının tartışılacağı, eski eser kaçakçılığının önlenmesi yoJunda çözümlerin önerileceği sempozyum için Antik A.Ş. yöneticisi Turgay Artam şunları söyledi: "Eski eser kaçakçılığının önlenmesine büyük bir duyarlılıkla yaklaşılması ve kamuoyunun bilinçlenmesi gerekmektedir. Bilindigi gibi eski eser kaçakçılığının önlenmesi, Türkiye'nin gündeminde bir yüzyılı aşkın bir süredir ön sıralarda yer alan ve giderek yeni boyutlar kazanan bir konudur. Biz de bu hassas konunun kamuoyunda tartışılabilmesi için böyle bir sempozyum düzenlemeyi düşundük" Bakan Zeybek Vakkorama'da • ANKARA (UBA) — Vakkorama'da 1990-1991 dönemi kasım-aralık söyleşileri başladı. Vakkorama'nın konuk konuşmacılarından biri de Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek olacak. Konuşmacılar arasında bulunan Tank Tarcan 22 kasım günii Ankara Vakkorama'da olacak. Bunu 6 aralık günü Hilmi Yavuz'un "Her Şey Batıyor mu?" söyleşisi ile 20 aralık günu Bakan Namık Kemal Zeybek'in söyleşisi izleyecek. İstanbul Taksim'de perşembe günleri yapılacak olan soyleşilere 15 kasımda Ismet Doğan, 22 Kasımda Levent Kırca katılacak. Mazhar - Fuat - Özkan "Geldiler" programıyla 29 kasım günü söyleside yer alırken 6 arahkta Okay Temiz "Müzik" söyleşisi yapacak. "Kentlerde \aş.am" Sergisi • Kültür Servisi — Berlin Habitat Forum'un duzenlediği ve 1987'de Beriin'de sunduğu •'Kentlerde Yaşam" sergisi, Alman Kültür Merkezi'nin girişimleriyle Mimar Sinan Üniversitesi Osman Hamdi Salonu'nda sürüyor. 15 kasıma kadar izlenebilecek sergide, Halep, Banjul, Salvador (Bahia), Surabaya ve Berlin kentlerinde, geleneksel kent yapısının bugünun koşullarıyla uyum içinde varhğını sürdürebilmesi ve korunabilmesi için neler yapıldığı, çarpıcı fotoğraflar ve ayrıntıh açıklamalarla aktarılıyor. Çok farklı sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve coğrafi koşullar altında olmakla birlikte yoğun bir göçe sahne olmaları nedeniyle büyük bir nüfusu barındırma gibi ortak bir sorunu pav*»şan bu kentlerin, özellikle Istanbul'da yaşayan insanlara vereceği mesajlar olduğu bildiriliyor. Sergi çerçevesinde, 12 kasım pazartesi gunü saat 18.00'de, Berlin Habitat Forum'u temsilen Prof. Rainer W. Ernst "19. yüzyılın Kentsel Yapı Esaslarının Çağdaş Kent Planlamasında Kullanılması" konuiu bir konferans verecek. Saner'in resimleri ODTLnde • Kültür Servisi — Ülker Saner'in resim sergisi ODTÜ Kütüphanesi Sergi Salonu'nda 16 kasıma dek sürüyor. 1946 yılında Erzincan'da doğan Ülker Saner, 1971 yılında ODTÜ Kimya Bölümü'nden mezun oldu. 1981 yılından itibaren lstasyon Sanatevi'nde Sabri Berkel Atölyesi'nde resim çalışmaları yapan sanatçı, çeşitli karma sergilerde yer aldı. Resimlerinde simgesel bir dil kullanan Ülker Saner, 1988'de Basın Müzesi'nde, 1989'da Ataköy Galeria'da açılan karma sergilere yapıt verdi. llk kişisel sergisini geçen mayıs ayında açan sanatçı, ODTÜ'de ikinci kişisel sergisini sunuyor. 'Savaşa Hayır' yanşması • Kültür Servisi — İHD Ankara Şubesi'nden yapılan açıklamada, çocuklar arasında açılan 'Savaşa Hayır' konuiu resim yarışmasına çocukların istedikleri teknikte katılabileceği (pastel, suluboya, kurubdya, karakalem..) ve resimlerin 35 çarpı 25 ölçülerde olacağı bildirildi. Her çocuğun bir resimle katılabileceği yarışmada birinci, ikinci ve üçüncüye ansiklopedi, kitap ve sözlük armagan edilecek. İHD Ankara Şubesi'nin açıklamasında, resimlerin en geç 1 aralık gününe kadar derneğin Konur Sokak 15/3'teki bürosuna elden teslim edilmesi istendi. İHD Ankara Şubesi'nin açtığı "Savaşa Hayır" resim yarışmasında seçici kurul Ibrahim Demirel, Hasan Pekmezci, Kayhan Keskinok, Zafer Gencaydın ve Ayşe Sayın'dan oluştu. Rengim Gökmen İtalya yolcusu • ANKARA (AA) — Ünlu orkestra şefi Doç. Rengim Gökmen, Roma Uluslararası Müzik Yanşması Jurisi için İtalya'ya gidiyor. Gökmen, 11-16 kasım gunleri arasında yapılacak yarışmada bestecilik \e seslendirme dallarında jüri üyesi olacak. Sanatçı aynca Roma'da yapılacak uluslararası kollokyumda "Türk Muziğinin Kaynakları" ve "Çağdaş Türk Bestecilerinin Yaylı Çalgılar Dörtlüleri" konuiu konuşmalar yapacak. • • Ozel tiyatrolara ek yardım • ANKARA (AA) — Özel tiyatrolara yapılacak 2 milyar liralık ek yardımın nasıl dağıtılacağı konusu henüz açıklığa kavuşmadı. 2 aydır yönetmelik değişikliği için bekleyen özel tiyatrolar ve tiyatro meslek kuruluslarmm, dağıtımının esaslarının yeniden belirlenmesi için yaptıkları önerilerine de yanıt alamadıklan bildirildi. Eleştirmenler Derneği Temsilcisi Hayati Asılyazıcı birtakım bürokratik koşulları yerine getirmek yerine, ulusal Türk tiyatrosunun gelişimine katkıda bulunan az sayıdaki topluluğa yardımın eşit olarak dağıtılmasını istediklerini belirtti. Asılyazıcı, "Çağdaş boyutta çalışmalar gerçekleştiremeyen tabela tiyatrolarla, tiyatroda nitelik gelisunine katkıda bulunan gerçek emek veren topluluklara eşit fu-satlar tanınmasından yana değiliz. Bu ölçütler çerçevesinde nitelikli ve az sayıda topluluğa yapılacak eşit miktarda yardımı öneriyoruz" diye konuştu. YazarKerim Korcan'ı geçen cuma günü yitirdik ISapıtları yaşaınının yanıtı Yazar Leyla Erbil, Kerim Korcan'ın ölümüyle ilgili olarak "Türkiye işçi sınıfının bağrından çıkmış ender yazın adamlarımızdan biriydi. Onurlu yaşamı ve kitapları halka işkence ve ölüm biçerek ayakta kalmaya çabalayan iktidarlara verilrniş ölmez bir yanıt olarak . kalacaktır" dedi. kanldığı anlatılmıştır. Çiinkii kalıcı olan, insanın kendisi için savaşımıdır, ber zaman ve her mekânda." Yazar Kerim Korcan'ın ölü- mü üstüne görüşlerine başvur- duğumuz yazar ve sanatçılar şunları söylediler: OkUy Akbal (TYS Başkanı) — Kerim- Korcan sendikamızın değerli bir üyesiydi. Hayatı bo- yunca çok acılar çekmiş ve bu acılannı en başanlı bir biçimde kitaplarda bizlere yaşatmış us- ta bir yazardı. Bildiğiniz gibi uzun yıllar yanlış bir karar so- nucu hapiste kaldı. Değerli za- manlarını yitirdi. Fakat üst üs- te verdiği eserlerle çağdaş ede- biyatımızın sevilen bir yazarı ol- du. Korcan'ın kaybı hepimiz için büyük bir acıdır. Kültür Servisi — Yazar Ke- rim Korcan'ı geçen cuma günü tedavi gördüğü Çapa Tıp Fakui- tesi Hastanesi'nde yitirdik. Kor- can 72 yaşındaydı. 1918 yılında Adapazan'nın Aktefek Köyü'nde doğan Kor- can, uzun bir süredir kan kan- seri hastabğı nedeniyle tedavi görüyordu. Kerim Korcan'ın cenazesi yarın Söğütlücesme Camii'nde kılınacak öğle nama- zından sonra Karacaahmet Me- zarlığı'nda toprağa verilecek. Siyasal nedenlerle toplam 12 yıl hapis yatan Kerim Korcan yoksul bir ailenin çocuğu olarak berberlik, marangozluk vb. iş- lerde çahşmış, kendi kendini ye- tistirmiş bir yazardı. Sonradan filme de aünan "Linç" (1967) Ue "tdamhklar" (1971), "Tatar Ramazan" (1969), "Ter Adamlan" (1975), "Dimitrof Geçiyor" (1978), "Patrona" (1983), "Canlı Bayraklar" (1985), "Ateşten Köprü" (1988), "Ey Gaziler" (1989), adlı yapıtları bulunan Kerim Korcan'ın, daha önce Şehir Ti- yatroları'nda oynanan "Tatar Ramazan" adlı yapıtının filme alınması düşünülüyordu. Kendisini "halkın içinden ge- len bir sanatçı" olarak tanımla- yan Kerim Korcan, yapıtlann- da hep yaşanandan yola çıktığı- nı belirterek şöyle demişti: "Ki- taplanmda, insanın nasıl sömü- riiidügu, oasd insaniığından çı- Hayati Asılyazıcı (TYS Genel Sekreteri) — Korcan'ın toplum savaşımcısı olarak önce siyasal yaşamı başladı. Sonra burada- ki deneyimlerini çetin geçen sa- vaşımını roman ve öykülerine yansıttı. En önemli özelliklerin- den birisi de uzun röportaj ve öykü türlerini birleştirmesiydi. Daha sonra şiirler de yazdı. Ya- zar Korcan'ın toplumsal gerçek- çilik türünde verdiği yapıtları başanlı olmuştur. Kendi çizgi- sini ve siyasal görüşlerini surekli korumuş bir yazardır. Bizden önceki toplumsal calkantılan görerek ve yaşayarak yazan bir yazan yitirmenin acısını yaşıyo- İNSANIN SAVAŞIMI — Kendisini halkın içinden gelen bir ya- zar olarak tanımlayan Kerim Korcan, bir konuşmasında "Ka- lıcı olan, insanın kendisi için savaşımıdır, her zaman ve her mekânda" demişti. ruz şimdi. Atilla Birkiye (Yazar) — Ke- rim Korcan, Türkiye'de sıkintı çeken, hapis yatan, parasızlık çeken yazarlar kuşağırun bir ör- neğidir. Bütün bu çektikleri de özgürlük ve yazarlık adına ba- şına gelmiştir. Kerim Korcan böylesine bir yaşam ve yoksul- luk döneminde de yazar olarak çalışmalarını sürdürdü. Kerim Korcan, Hasan lzzettin Dinamo gibi yazarlar devletin görmez- den geldiği yazarlardır. Ne ya- zık ki Kerim Korcan hasta has- ta.duruşmalara katılmak zorun- da bırakılmıştır ve hastalığı da yaşadığı koşullann zorluğundan hızlı ilerlemiştir. Leyla Erbil (Yazar) — Kerim Korcan, Türkiye işçi sınıfının bağrından çıkmış, ender yazın adamlarımızdan biriydi. Onur- lu yaşamı ve kitaplan halka iş- kence ve ölüm biçerek ayakta kalmaya çabalayan iktidarlara verilmiş ölmez bir yanıt olarak kalacaktır. Korcan'ın ölümüy- le yakın dostlarımdan birini da- ha yitirmenin derin üzüncü için- deyim. Arif Damar (Şair) — Kerim Korcan klasik eğitimden geçme- miş biri. Saat tamirciliği, berber- lik ve marangozluk gibi çeşitli işler yapmış bir adamın, üstelik on yıllık bir hapis yaşamımn ar- dından ileri yaşlarda edebiyata ilgi duyarak romanlar yazması, sevilmesi, takdire değer bir olay. Toprağı bol olsun. Osman Şahin (Yazar) — Türkiye hapishanelerinin yaza- nydı. Sıcak ve dost bir insandı. Yalova Cezaevi'nde birlikte yat- tığım sıradan mahkûmlar onun romanlannda yer aldı. Anlattı- ğı Ayancıklı Ömer, Arap Kadir ve daha birçokları bu yazan bi- liyorlardı. Yazannın kim oldu- ğûnu sorduğum zaman ne yank ki Kerim Korcan adını bilmiyor- lardı. Yalnızca eski bir mahkûm olduğunu söylüyorlardı. Birkaç gün sonra Kerim Korcan ziya- retime geldiğinde koğuştaki bü- tün mahkûmları çağırarak işte Ayancıkh Ömer'in, Arap Ka- dir'lerin yazan Kerim Korcan dedim. Kerim Korcan'ı araları- na alarak uzun süre sohbet et- tiklerini anımsıyonım. Kerim ağabeyin, sanki yıllardan beri o koğuştan biriymiş gibi o mah- kûmlarla yaptığı sıcak ve içten söyleşiyi asla unutamam. Büyük ve gûzel bir insanı yitirmenin acısı içindeyim. Ataol Behramoglu (Şair) — Kerim Korcan bir işçi ailesinin çocuğuydu. Ve kendisi de bir emekçi olarak yaşadığı yaşa- mında ilk gençliğinden beri top- Iumcu düşüncelerinden ötürü baskı görmüş namuslu, fikri bir eylem adamı ve değerli bir ya- zardı. Birkaç ay önce Pendik'- te bir imza gününde birliktey- dik. Edebiyata katkıları ve ki- şiliğiyle anılarda yaşayacaktır. tstanbulKitap Fuan'nın konuklanndan Sovyet ozan Bulat Okucava: Hüzün9 bize en çok yakışan"Yıl, 1959. Bir kahvede gitarla şürlerimi okuyordum. Kapıdan deri ceketli, beli tabancalı bir adam girdi, bana doğru gelmeye başlacb. Herkes susmuştu. Adam beni götürecekti sanki. Ama yanımdan geçip kasaya gitti. Meğer hasılatı almaya gelen görevliymiş. Sonradan, kaç kişi 'Bu adamı götüremezsin derdi' diye düşündüm. Galiba hiç." ATİLLA BİRKİYE Bulat Okucava, Gurcü asıllı Sovyet şairi. Bu yıl TÜYAP'ın konuklanndan. Ne yazık ki Türkçeye yapıtları, onun edebi kişiliğini tanıtacak sayıda çevril- memiş. Yıllar önce Gerçek Yayı- nevi'nden "Harbe Giden Mektepli" adlı kısa romanı ile antolojilerde yer alan birkaç şi- iri var. Kendi şiirini tanımlamasını, örneğin nasıl bir gelenek çizgisi içinden geldiğini sorduğumuz- da, "Puşkin, Ahmatova, Paster- nak gibi şairlerden esinlendim" diyor ve ekliyor: "Puşkin'de ge- nişlik ve derinlik vardır. Ahtna- tova'da derinlik ve j'alınlık, Pas- ternak'ta imgelerin parlaklığı, metafor, derinlik vardır. En önemlisi, hepsinde bir tüken- mezlik vardır. Bir kuyu vardır ve bu kuyunun suyu hiç bitmez, onun gibi." Okucava, şiirinin lirik oldu- ğunu, politikayla ilgilenmeden yazdığını, ama "zamanımızın da çocuğu" olduğunu, içinde yaşa- dığı yazgının kendisini duşün- dürdüğunü söylüyor. "Tüm bunlar şiirine >> ansıyor. Başanlı mı degil mi, ben değerlendirmek HERKESTEN ÖNCE BAGlRAN— Bulat Okucava, "Hayat, iğnesini surekli batınr" diyor. "Şair ise hayatın batırdığı igneye butun öteki insaolardan önce bağırır. tşte v^pıtlarımda işlediğim te- ma..." (Foloğraf: Suat Kozluklu) durumunda değilim" diyor. Okucava Rusça konuşuyor ve bize de Mazlum Beyhan çeviri- yor. Temalarını sorduğumda, ta- bii ki beklediğim yanıtı alıyo- rum. Çok çeşitli temalan işliyor: "Ozanın cildi tüm öteki insan- ların cildinden farklıdır ve ha- yat surekli iğnesini batınr. Ve ozan, tüm öteki insanlardan ön- ce bağınr. tşte tema. Hayatın ba- tırdığı igneve herkesten önce ba- ğırmak." Okucava, bir dönem şiirleri- ni gitar eşliğinde söylemiş. Ama tüm konuşmamız boyunca, ken- disi için önemli olanın şiir oldu- ğunu, şiirlerinin ancak üçte bi- rini gitarla okuduğunu, bir şar- kıcı olmadığını belirtiyor. TÜYAP'ın hazırladığı tanıtım dosyasından edindiğimiz bilgi, Okucava'nın yapıtlarının ülke- sinde yasaklandığıyla ilgiliydi. Hemen bu konuya geliyoruz: "Hikâye ve romanlanm y&- saklandı. Şiirlerim yasaklanma- dı, ama engellendi. Nedeni şu: O dönem hamaset dönemiydi. marş donemivdi. Hamaset dı- şında olanlar da çok sığdı. Ha- fif çalan bir müzik parçası gibi. Derken biri çıkıyor, Bulat diye. Hamaset havasında değil, hü- zunlü, kendini anlatan şiirler sövluyor. İnsanlar kendi duygu- larını, kendilerini buluvorlar bu şiirterde. Resmi makamlar ise bunlan islemiyorlar; duygusal, hüzünlü şiirler istemiyorlar. Böylece yayımlanmasına engel olmaya başlıyorlar." O dönemlerde başka engelle- rin de olduğunu söylüyor: "Ama fark şurada. ben şarkı biçimin- de soylüyordum, en geniş biçim- de yayıldı ve herkesin dilindey- di. Herkes söylüyordu. Yani bir üniversiteden davet alıyorum. salon on binlerce insan tarafın- dan doluyordu. Resmi makam- lar, bizim sairlerimiz niye bu ka- dar gürültü koparamıvor diye rahatsız oluyorlardı." Tekrar şiire dönüp Mazlum Beyhan'ın da açıklamalarının yardımıyla, anlıyoruz ki "huzün" kavramı Okucava'nın yapıtında çok Önemli. Hilmi Ya- vuz'un sözünü, "hüzün en bü- yük muhalefettir" diye kendisi- ne soyleyip fıkrini soruyoruz. Soruyu anlar anlamaz kafasını olumlar biçimde sallıyor ve bizi şaşkına çeyiren sözleri söylüyor: "Hüzün bize en çok yakışandır. Hüzün insana en çok yakışan- dır. Şiirimde pek çok ironi var- dır. ama onların altında hüzün vardır." Okucava, İstanbul'u gördüğü şehirlerin hiçbirine benzetmiyor, kuralları olmayan bir kent diye tanımlıyor ve Tiflis ile benzerlik- ler kuruyor: "Öyle sokaklar gör- düm ki aynısı TifhVte vardı. Tam Tiflis sokaklan. İnsanlann konuşurkenki el kol hareketi bile aynıydı. Konuşurkenki dilinin müziği çok benziyordu." Söz İstanbul'dan açılmışken kafasının içinde, bir ütopya kent olup olmadığını, yaşadığı sırada bile kaçıp gitmek istediği bir ütopya kenti olup olmadığını so- ruyorum. Yine olumlayıcı bi- çimde başını salJıyor ve gençli- ğinin Moskovası'nı örnek göste- riyor. Gerçi hemen ekliyor. O yıllar totaliterizmin başkenti ol- duğunu, ama o sıralar bunun bi- lincinde olmadığı için şehre âşık ötduğunu vurguluyor. lster iste- mez günümüz Moskovası'na, dahası günümuz Sovyet toplu- muna geliyoruz. "Totaliterizm şimdi resraen yok, ama insanla- nn psikolojileri değişmedi. zi- hinsel olarak sürüyor" diyor. "Bütün değişiklikler çok ho- şuma gidiyor. ama mutlu deği- lim. Hüzün var içimde, çünkü bu değişiklikler o kadar kola> ve çabuk olmuyor. Biz ağır hasta- yız. Acı bir ilaç olmak zorunda- yız, düzelmek için. Kan akacak, çatışma olacak, uzlaşmazlıklar olacak, tüm bunlar hüzun veri- . >or." ümudu soruvorum. Bir be- timlemeyle başlıyor yanıtına: "Bir insan ölüyor, iğneler yapı- lıyor, kimse soylevemez dirilecek mi ölecek mi diye. Ama umut ayağa kalkması, yaşaması. Za- man gerek, çaba gerek, çok çok gavret gerek." Okucava, sohbetin bir yerin- de 1959 yılına gidiyor, ilginç ve onun deyişiyle hüzün veren bir anısını aktarıyor "Bir kahvede gitar eşliğinde şiirierimi okuyor- dum. Aydınların gittiği bir kah- veydi. Birden tam karşımdaki kapıdan, deri ceketli. belinde ta- bancası olan biri vavaş yavaş ba- na doğru vürümeye başladı. Sa- londa birden sessizlik oldu. Adam beni alıp götürecekti san- ki. Ama yanımdan geçip arka- daki kasava gitti. Meğer hasıla- tı almaya gelen bir gorevliVmiş." Bir yandan gülüyor. bir yan- dan da Rusça basılı kitapta yer alan kahvenin resmini, olayın nasıl geçtiğini gösteriyor ve ek- liyor:"O olaydan sonra orada al- kışlayanlar içinde kaç kişi. beni kurtanrdı, kaç kişi bu adamı gö- türemezsiniz derdi diye düşün- düm. Galiba hiç!" • Cezaevlenndeki açlık grevlen kritık doneme gırdı. Ağırta^an 20 kısı hastaneye kaldınldı. • Memur ondeflennın ac^ oîurumu Yuzyıfaa • Basın çalışanUmu ucret uçurumu • Kurtlere Oze'KlıK Avrupa Par- lameniosu gunöemınae • Çağdaş Arap şairı La abı ile soyleşı "Ta- rfh hitebazdır." • JulıcJe Gylızar 'Oılını eşsek ansı soksjn • Yazar Sevım Burak ın "Mektuplar'ı ve Babıalı nın tansıyonu • "aomiı ana >cı Xi spor bas<r • Hasan Yalçın'ın başywı$ı: Ikı genel grev. bir duzenin, biri ışçı sınıfının H A F T A L I K H A B E R Y O GENELKURMAY DA . . . DARBE PLANLAMA BIRIMI Orgeneral Torumtay'ın bilgisi dahilinde... Ekonomiden dış politikaya kadar geniş haarlık... Semra Özal soruyor "Sen devletin başı değil misin?.." Hüsnü Doğan'a karargâhlarm tepkisi... Genelkurmay yetkilisinin değerlendırmesı: "Bugun darbe olursa Ordu'dan destek görur..." MİT'ten yeni emekli Oaire Başkanı: Darbe eski biçimleri yinelemeyecek..." Orgeneral Torumtay, Safa Giray'ın istifasını onlemek için ne yaptı?.. Darbeyi onlemenin yolu... • TÜRKİYE KIBRIS TAN ÇEKİLMEYE HAZIRLANIYOR: Başbakanlık Genelgesi: "Kıbns harcamalarınrn dökümönü yapın.' Genelkurmay'ın tutumu Sılah tröstlen Asil Nadır'i neden harcadı? • ŞIRNAK'TA TOPLU KATIR KATLİAMI: Jandarmanın nayvanlaria cınsel ıhşktye zorladığı kömürcü gençler. • SAFRANBOLU DA ALTERNATİF DOĞUM KONTROLÜ. Her aılede ıkı çocuk, biri erkek biri kız. Safranbolu kadırtlarının sırrı ne? • KONTRGERİLLA NATO ANLAŞMASIYLA KURULMUŞ TEL. 513 83 52 - 513 83 53 - 513 96 78 FAX: 513 96 76 Savaş Büke'ye ödül • ZONGULDAK (Cumhuriyet) — Bu yıl onikincisi düzenlenen "Nasreddin Hoca Gülmece Öyküsü" yarışmasında öykü yazarı Savaş Buke"nin "Antibiyotik" adlı öyküsü 1. başarı ödülü kazandı. 34 yazarın yüzü aşkın öyküyle katıldığı yarışmada seçici kurul Muzaffer Izgü, Bekir Yıldız, Atilla Özkırımlı, Ferruh Doğan ve Ahmet Çuhacı'dan oluşuyordu. Savaş Büke, Nasrettin Hoca Gülmece Öyküsü yarışmasında daha önce de 1983, 1985, 1988 ve 1989 yılında dört kez başarı ödülü kazanarak aynı ödülü 5. kez almakla yeni bir ödül rekonı kırmış oluyor. 'Kanlı • Kültür Servisi — Enis Fosforoğlu Tiyatrosu bu sezon perdelerini kasım ayı sonunda Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde "Kanh Nigar 90" adlı oyunla açıyor. Sadık Şendil'in "Kanh Nigar"ından ortaoyunu geleneğini bozmadan gunümüze uyarlanan "Kanlı Nigar' 90", müzikli bir güldürü. Enis Fosforoğlu'nun ' uyarladığı, yönettiği ve oynadıgı "Kanlı Nigar 90"da Suna Keskin, Ayberk Atilla, Belkıs Dilligil, Gül Kurtaran, Altan Tezel, Özlem Üstuner, Doğan Dileroğlu ve Altan Tunalı rol alıyorlar. Doğutürk'ün • Kültür Servisi — Filiz Berk Doğutürk, altmcı kişisel sergisini Üsküdar Belediyesi Sanat Galerisi'nde 12 kasımda açıyor. 9 yaşındaki küçük ressamın sergisi ay sonuna kadar Üsküdar'da görulebilecek. BPOü'den sergi • Kültür Servisi — BP Oil Avrupa, BrükseFde açılan yeni merkez binasında sergilemek üzere seçeceği yapıtları "BP Oil Avrupa Genç Sanatçılar Yanşması" sonucunda belirlendi. Avrupa çapında toplam bin genç santçının katıldığı yarışmada Türkiye'den Alptamer Ulukılıç, Himmet Gürah, Gülümser tsçelebi, Ayda Uludağ, Arpat ve Lalehan Tezkan'ın çalışmaları da sergiye seçildi. BİLSAK' TA BU HAFTA 12 Kasım Pazartesi: 19.00 Türk Romanlarınm Sadcleşıirilmcsi Sorunu: Halit Ziya Uşaklıgil: Sclim İLERİ 13 Kasım Salı: 19.00 Ncrcyc Kadar Erotizm, Ncrcdcn Sonra Pomografi ? Mçhmct YILMAZ, Nur SÜRER, Güvcn TURAN 19.00 Sanat Escrinin Anlamı, Yorumu vc Dcğcrlcndirilmcsi: "Ccnncttc Cinayct Füminin Yorumu" Erol COŞKUNER 14 Kasım Çarşamba: 19.00 /stanbul / Tarih ve Yaşam 2: "Vahdcilin'in Köşkü" Emrc KONGAR 19.00 Kadınlara Yönclik Karamamclcr 2: Şükran KETENCf, Filiz KOÇALt, Berrin ERGİN 15 Kasım Perşembe: 19.00 Sosyalist Parti: Fcrit İLSEVER, Tayfun TABAKOĞLU, Sibcl KARAOĞLU 19.00 Rcankamasyon (Ycnidcn Doğuş): Nil GÜN 16 Kasım Cuma: 19.00 2Lİstanbul: Aydın UĞUR 19.30 BilsakTiyatro Atölyesi: "Iştc Baş tşte Gövdc Jşte Kanatlar" Yazan: Scvim BURAK 17 Kasım Cumartesi: 14.30 Günlerin Gölürdüğü \930BilsakTiyalro Atölyesi: "Iştc Baş Iştc Gövde Iştc Kanatlar" Yazan: Scvim BURAK Görsel Sanat Atölyeleri Mchmct GÜLERYÜZ yönctiminde (Pcr.-Cum.) Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon llhan GÜNGÖREN (Her Sa. 14.00-20.00) Yoga Zcnrin AKGÜN (P.tesi-Per. 18.30-19.30) Cafe-Foyer-Bar (Giriş) Rçck Cafe-Har (5.Kat) BİLSAK, Sırasclvilcr Cad., Soğancı Sok.7 CIHANGIR 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle