Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
// KASIM 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Uevlet Meteorolojı Işlen Genel
Müdürtüğü'nden alınan bılgiye gö-
re yurdun kuzey ve doğu kesim-
leri buluttu. Marmara'nın doğusu,
Karadeniz iç Anadolu'nun doğu-
su, Doğu Akdenız, Doğu ve Gu-
neydoğu Anadolu bölgelen yağışlı
geçecek. yağışlar sağanak. Kara-
deniz'in iç kesımlen İç Anadolu1
nun doğusu Ile Doğu Anadolu'nun
kuzeyinde yağmur ve kar şekfın-
de olacak. HAMft SICAKLlGl: Bt-
raz daha azalacak DENIZLERI-
MIZDE RÛZGÂR: Doğu Akdeni£
de günbatısı ve karayel. dığer de-
nizterimizde yıldız ve povrazdan 3
AJana
Adapazarı
Mıyaman
Afyon
Afln
Ankara
Anokya
Anatya
Artvffl
A»dın
Balıttsr
Y 20° Î2° Oıyarfcalor
Y 11° 6°E*ne
Y 17° 5°Erancan
A 7° 2°imınım
K 7° 0°Estaşerur
K 7° -2° Gstaitep
Y 20° 13° Giresun
A 16° 8° Gümûşlıane K
13° 4°Manısa
10° 2°KMaraş
12° 2°Mersn
4° -4° Mujla
7°1° M
16° S
11° TOnkı
ile 5, Ege ve Batı Akdeniz'de 6-7 kuvvefinde, saatte 10-21,
Ege ve Batı Akdeniz'de 27-33 denız mıli hızla esecek. Van
Gölü'nde hava: Yağmurlu, kûçük dalgalı, görûş uzaklığı
5-10 km. dolayında olacak.
Boiıt
Bursa
Çanaldaie
Çorum
Denıztı
8° 2°Hakl*ı
16° 5°lsp«ta
9° 4°lstanl«ıl
7° 2°lzmır
9° 2°Kar5
8° 0°Kasamonu K
6° 0°Ka»swı
8° flüıUarel
A 11° 5°Konya
K 6° (PKûatya
A 10° 2°Maö!ya
12° *>S*msm
8° fSSrt
KJ» 4°Sinop
W 7°Sıvas
4° -5° TedınJaO
7" rtabzon
6°-2°tnctlı
8° 2°Ujak
7° 1°\ön
8° 2°Ytagat
12° 0° Zonguldalc
A 13° 6°
Y 15° 6°
A 21° 12°
A 12° 1°
K 6° 2°
K 6° 0°
Y 10° 6°
Y 11° 6°
Y 10° 6°
Y 1P 6°
Y 10° 6°
K 6°-4°
A 8° 3°
Y 12° 7°
K 10° -1°
Y 7° 1°
Y 10° 2°
K 4°-3°
Y 9° 4°
: açık öuiutlu ss* *-*'* 8-üulullu G-günes* (Hariı S-ss» Y^ajmurlu
• ^ j •^^•Lenıngrad
Kopenhag 1 1 <*3 .->^'. •
Lndra_-,Q-'w-^
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsterdam
Amıron
Atına
Barcsuna
Y 7°
A 23°
A 10°
A 28°
A 16°
A 10°
A 10°
A
lennç,-ad
Umdra
Madnd
Mıiano
Monücal
Mosktm
K n h
Nw Yott
Osto
Pms
Prag
Rıyad
Roma
Sriya
Sam
•feiAvıv
Tünus
Varçora
Venedik
Vıyana
Y 8°
A 14°
A 9°
Y 12°
A 4°
A 8»
Y 11°
Y 6°
Y 9°
A 9°
A 33°
A 15°
A 7°
A 33°
A 31°
A 29°
A 5°
A 10°
A 10°
Vtefımgion Y 17°
Züntı A 10°
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Bir yapıyı üstten
kuşatan ve uzaklan
seyretmeyi sağlayan
teras. 2/ Duyunı...
Alaturka müzikte
tempo. 3/ Kundura-
cüann delik açmak-
ta kullandıklan çelik
tığ... Ayrı turden
öğelerin kanştırıl-
masıyla oluşmuş. 4/
Belirti... Panltısını
arttırmak için elmas
taşlannjn altına ko-
nan ince metal yap-
rak. 5/ Geciktirilmiş
ödemeler için kullanılan sözcük. 6/
M^dan... Bir akademik unvanın kı-
sa yazılışı. 7/ SSCB'nin ufak para bi-
rimi... Yazı. 8/ Bir ya da daha çok
artı ya da eksi elektrik yüklü atom-
lann ya da atom gruplannın ortak
adı... Mahkeme sonucunu gösteren
resmi belge. 9/ Salam, sosis, sucuk
gibi hazır yiyeceklerin satıldığı
dükkân.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Babanın kız kardeşi... Mezopotamya'da kurulmuş ilk Sümer
sitelerinden biri. 2/ Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kul-
lanılan test... İnce dantel. 3/ Güney Kafkasyalı bir halk... Bir
inceleme sonucunu içeren yaa. 4/ Vietnam'ın plaka işareti... Ağır
cisimleri bir yerden bir yere kaydırmak ve özellikle deniz tekne-
lerini karaya cekmek için bunlann altına sürülen yuvarlak ağaç.
5/ Vadi. 6/ Kıdemlilik bakımından başta gelen diplomat... Kö-
pek. 7/ Uyuşturucu bir raadde... Ispanyolların sevinç ünlemi.
8/ Müslüman ülkelerde oturan Yunan asılb kimse... Alaturka
müzik kürallarını inceleyen yapıt. 9/ Bir göz rengi... Lifleri do-
kumacılıkta kullanılan bir bitki.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Cumhuriyet'in anketi
11 KASIM 1930
Uraumi harpten sonra bütün dünya memleketlerinde ağır
vergiler konuldu. Gene bütün dünyada iktisadi şerait
nazari dikkate alınarak bunlann hafıfletilmesi derpiş
olunuyor. Bizde dahi vergilerin ağırhğından ve tahsilâtın
muntazam ve yumuşak olmamasından şikâyetler vardır.
Bu vaziyeti takdir eden hükümette vergileri tadil etmek
için tetkikler icrasına başlanmıştır.
Biz vergi işlerinde en salim
yolu bulabilmek için halkın
şikâyet ettiği noktaları
toplamak istedik. Vergilerin
ağırljgi fertler için müşkülâtı
mucip olabileceği gibi bir
takım sanayi ve ticaret
teşebbüsatmı dahi
muşkulata uğratabilir.
Nitekim bu yolda şikâyetler
eksik değildir. Bize öyle
geliyor ki bizzat vergi veren
mükellefler arasında
yapılacak anket bize
vergilerimizin ıslahında takip
olunacak en doğru yolu
gösterecektir. Bu ankete
alacağımız cevaplardan
çıkaracağımız hulâsaJarın
hükümeti ve meclisi tenvir etmek yolunda pek büyük bir
hizmet göreceği nazari dikkate alınmalıdır. Bu anketımiz
bir nevi ârayi umumiyeye müracaat hükmundedir.
Onunla alâkadar olacak karilerimizin vergilerin miktarı
ve tarzı tahsilleri üzerinde verecekleri cevaplarla milli
mes'elelerimizin bugün için en mühim olanlarından
birinin en doğru surette halline yardım etmiş olacakları
şüphesizdir. Anketimize cevaben gönderilecek
mektuplann mümkün olduğu kadar kısa ve kâğıda yalnız
bir yüzüne yazıknasma rica ederiz.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Mısır-Pakistan
11 KASIM 1960
Birleşik Arap Cumhuriyetini
resmen ziyaret etmekte olan
Pakistan Cumhurbaşkanı Eyüp
Han, Müslüman memleketlerin,
yekdiğerlerinin milli politikalarına
karışmadan modern zamanlann
ihtiyaçlarına uygun bir bütünlük
içinde olmaları lâzım geldiğini
Eyüp Han söylemiştir. Eyüp Han, şimdiye
kadar hiçbir Devlet Reisine yapılmıyan bir şekilde
hararetle karşılandığı El Ezher Üniversitesi'nde kendisine
fahri hukuk doktorluğu ünvanı verildiği sırada büyük bir
kalabalığa hitaben konuşmuştur. Birleşik Arap
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nasır ile Eyüp Han, resmi
mahiyette üç görüsme yapmıslardır. Konuşmalar umumu
konular üzerinde olmuş, daha ziyade iki memleketi
alâkadar eden meseleler üzerinde durulmuştur. tki
Cumhurbaşkanı Afrika ve Ortadoğu gelişmelerini de
gözden geçirmişlerdir. Birleşik Arap Cumhuriyeti ile
Pakistan soğuk harbe nihayet verilebümesi için takip
edebilecekleri hattı hareket de ele alınmıştır.
De Gaulle'in prestiji
Fransız Ayan Meclisi dün gece
müstakil bir nükleer vurucu kuvvet |
teşkili konusundaki De Gaulle
projesini 83 e karşı 186 oyla
reddetmiştir. Böylece Fransız
Cumhurbaşkanı De Gaulle bir
darbe daha yemiş ve prestiji biraz
daha zedelenmiştir. Ayan Meclisi,
proje ile ilgili olarak muhalif De Gaulle
Sosyalist Panisi Senatörleri tarafından hazırlanan,
merkez ve sağ cenah tarafından desteklenen bir takriri
kabul etmiştir.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Jivkov'da gitti
11 KASIM 1989
Doğu Bloku'nda son gunlerde gözlenen baş döndürücü
gelişmelere bir halka daha eklendi ve Bulgaristan Devlet
Başkanı ve Komünist Partisi Genel Sekretere Todor
Jivkov dün iki görevinden de istifa e«i. Komünist Partisi
liderliğine, Dışişleri Bakanı Peter Mladenov getirildi.
TAKTIŞMA
Avrupa Sözlejpnesi 40 Y aşında
Bu sözleşmenin kabul edilme sebeplerinden biri, Ikinci Dünya
Savaşı sonunda kurulan iç rejimlerin dış siyaset üzerine kötü
tesirlerini önlemekti. Almanya'da 1933'ten sonra olanlar,
savaştan büyük zarar gören ülkelerin kafasında yer etmişti.
1950 yılı başında Strasbourg'da bir ara-
ya gelen ve amacı Avnıpa İnsan Haklan
Sözleşmesi'ni hazırlamak olan eksperler
grubuna rahmetli Böyiikelçi Ceval Üstttn
ile katılan ve geride kalan belki de son kişi
sıfatıyla sözleşmenin 4 Kasım 1950 tarihin-
de Roma'da, Avnıpa Konseyi dışişleri ba-
kanları tarafından imzalanmasının 40. yı-
lını kutlamak istedim.
Sözleşmeyi Schuman Fransa, Adenauer
Almanya, Eden tngiltere ve Fuat Köpnilü
Turkiye adına imzalamıştı.
Bu sözleşmenin kabul edilme sebeplerin-
den biri, İkinci Dünya Savaşı sonunda ku-
rulan iç rejimlerin dış siyaset üzerine kötü
tesirlerini önlemekti. Almanya'da 1933'ten
sonra olanlar, savaştan büyük zarar gören
ülkelerin kafasında yer etmişti. İç rejimin
totaliter rejime dönüşmesini önleyecek ted-
birleri almak, insanlann haklarının ortak-
lasa korunacağı bir sözleşme yaparak ve to-
taiiter rejimleri, Avnıpa Konseyi içinde do-
ğup gelişmelerini önlemek amacıyla Avru-
palılar harekete geçtiler.
Sözleşme, konsey üyelerinin insan hak-
lan ihlallerine duyarlılıklannı belirtmelerin-
de de büyük derecede etkili olmuştur. Ör-
neğin konsey, 1968'de Yunan Anayasası'-
nı anti-demokratik ilan etmiş, o ülkede se-
çimler yapılmasını istemiştir. 1970'te yine
Yunanistan'daki rejimi işkence yapmakla
suçlamış ve bir bakıma Yunanistan'ı kon-
seyden ayrılmaya zorlamıştır.
I982'de konseyin beş üyesinin Türkiye'-
deki insan haklan ihlallennden yakındık-
larını da anımsayalım.
Tiirkiye, sözlcşmeyi 18 Mart 1954'te
onaylamıştır ve "savaş veya ulusun varlı-
ğını tehdit eden diğer bir genel tehlike ha-
linde her yiiksek akit taraf ancak durumun
gerektirdigi nispette ve devletler bukukua-
dan doğan diger yuklemlere avkın duşme-
mek şartnla bu sözleşmede gözetilen >ük-
lemlere aykın tedbiıier alabilir" diyen 15.
madde kuralına 1960'tan sonra sık sık baş-
vurmuştur.
Özetle, konseye, "kusura bakmayın, be-
nim insan haklan durumum pek iyi defil,
bir süre beni bağışlayın" demiştir.
Yıllar çabuk geçiyor. Avrupa İnsan Hak-
lan Sözleşmesi'nin ikinci kırkına bastığı bu-
günlerde elimizi çabuk tutmamız gerekme-
sine rağmen biz yavaş davranmakta sanki
direniyoruz.
Dünyanın bütün uygar ülkelerinin kabul
ettiği Birleşmiş Milletler İnsan Haklan Soz-
leşmeleri'ni —yıllardır önerilmesine
rağmen— bir türlü onaylamıyor ve haket-
mediğimiz durumlara düşüyoruz. Avrupa
İnsan Haklan Komisyonu'na bireysel dilek-
çe sunma hakkını Avrupa devletlerinin bü-
yük çoğunluğunun ellili yıllar başlanndan
beri kabul etmesine karşı biz bunu ancak
1987'de yapıyoruz. Avnıpa Topluluğu'na
resmen müracaat ettiğimiz yılda...
O tarihten bu yana topluluğun bizi ka-
bul etmesi için çaba sarf ediyoruz. Nüfu-
sumuzu, büyük potansiyelimizi öne sürerek
bizi kabul ederseniz kârlı çıkarsmız diyo-
ruz. Yani madalyonun (maddi, parasal) yö-
nüne önem veriyoruz. Halbuki madalyo-
nun bir türlü gerekli önemi vermediğimiz
ya da veremediğimiz bir hak-hukuk tarafı
var.
Bu konuda eksiklerimizi kabul edip ne-
ler yapacağımızı, dunımu nasıl Avrupa
standartlarına çıkaracağımızı bildirebilsek
ve dostu düşmanı inandırabilsek; Avrupa-
Iı olduğumuz iddiamızı bizden rahatsız
olanların çok daha kolaylıkla kabul edecek-
leri kuşkusuz.
Kaldı ki Türkiye'nin kendisini insan hak-
lan alanında paklandırması ve yüceltmesi
yalnız AT gibi bir kuruluşa girmesi bakı-
mından değil kendi kendisine ve onuruna
saygısından doğan bir gereksinim.
tLHAN LÜTEM
tstanbul
Körfez Bımalımında 'Rambo
9
Turizmi
Ortadoğu'da savaşmak için elde silah bekleyen "Ramboların"
Türkiye'de tatil yapmalarına, böylece "dinlenmiş,
zindeleşmiş" olarak cepheye dönüp daha iyi adam
öldürmelerine, "turizmin kurtuluşu" için eşi bulunmaz bir
"fırsat" olarak bakıhyor.
Giderek bir "panik" havasına burünen
yakınmalara bakılırsa, Körfez bunahmm-
dan olumsuz yönde etkilenen sektörlerm
başında "turizm" geliyor. Ortadoğu'daki
savaş geriliminde daha ilk günlerden "kral-
dan çok kralcı" kesilmeyi yeğleyen Tiirki-
ye, "dinlence ticareti" için çekiciliğini yi-
tiriyor. Rezervasyonlar iptal ediliyor. Ya-
bancı seyahat acenteleri "daha güvenceli"
ülkelere yöneliyorlar...
TÜRSAB'ın açıklamalan rakamlara da-
yanıyor. Geçen eylül ve ekim aylan içinde
tur iptallerinden doğan zarar yaklaşık 250
milyon dolar. Yani 700 milyar lira kadar.
"Bunalım" s'irerse önümüzdeki sezon salt
turizm sektöründeki kaybın 1 milyar dola-
n aşacağı hesaplanıyor. Bu da 1991 yılı için
kabaca "3 trilyonluk" bir zarar anlamına
geliyor...
Turizmcilerimiz, bütün bunlara karşın yi-
ne de "belki ikna edebiliriz" umuduyla Av-
rupa kentlerini dolaşadursunlar, bakanhk
yetkilileri içine düşülen açmazı bu kez "sa-
vaş ortamından yararlanarak" aşmanın
yollannı aramaya başladılar.
Ve buldular da...
Geçenlerde Cumhuriyet'te yer alan ha-
ber, bu "mütbiş" buluşu şöyle özetliyor:
"Körfez krizi nedeniyle Suudi Arabistan'-
da bulunan 200 bin dolayındaki ABD as-
keri gicu, turizmin umudu oldu..."
Basra'daki gerilim, bir yandan ABD kö-
kenli silah tekellerinin "ekonomik bunalım-
dan" kurtulmalannı sağlarken, öbür yan-
dan zor duruma düşen turizm sektörüne de
yeni bir umut kapısı olarak gösteriliyor. Or-
tadoğu'da savaşmak için elde silah bekle-
yen "rambolann" Türkiye'de tatil yapma-
larına, böylece "dinlenmiş, zindeleşmiş"
olarak cepheye dönüp daha iyi adam öldür-
melerine, "turizmin kurtuluşu" için eşi bu-
lunmaz bir "fırsat" olarak bakıhyor. Oy-
sa turizm, "savaş tehlikesi" nedeniyle bu-
nalıma girmemiş miydi?
Turizm Bakanlığı Müsteşan Savaş Kiice,
ABD Büyukelçiliği ile ortaklaşa geliştirilen
bu "kurtancı" projenin ayrıntılarını şöyle
açıklıyor: "ABD askerlerine çeşitli alterna-
tiflersunulacak. Evli olanlar, eşleri.vle bir-
likte Antalya ve civanna gelecekler. Bekâr-
lar içinse Istanbul ve İzmir'i duşünuyo-
ruz..."
Herhalde ülkemiz turizmcileri, bugüne
dek hiçbir müşterileri için böylesine "önem-
li" aynntıları düşünmemişlerdir. Türkiye'-
nin neresinin evlilere, neresinin "bekâr-
lara" uygun olduğunu göz önüne almamış-
lardır. Öyle görünüyor ki savaş ortamının
"ticaret kafası" daha iyi çahşıyor...
Aslına bakarsanız ABD'li rambolara ül-
kemiz olanaklannı açmak, son yıllarda gi-
derek tırmanan "yeni turizm politikasının"
amacı ve içeriği ile de pek çelişmiyor. Biz-
de artık "lurtan" denince akla hemen ül-
kenin tüm doğal ve kültürel değerlerini dö-
viz karşılığında pazarlamak; bunun için SİT
alanları ve ormanlan bile yatınmcılara da-
ğıtmak, insanımızı cebinde mark ve dolar-
la gelenlere kul köle etmek, kent merkez-
lerine gökdelenler dikmek... gelmiyor mu?
Turizmin, aslında insanlar ve halklar ara-
sında dostluğu ve "Unışıklıgı" güçlendiren
bir etkileşûn olduğu, bu özeUiği ile de dünya
barışına güçlü katkılarda bulunduğu...
unutulup gitmedi mi?
ABD uçaklannın încirlik Üssü'nden ha-
valanarak Irak'ı bombalamasıyla ABD as-
kerlerinin Antalya - Izmir - îstanbul otel-
lerinden "fırlayıp" Basra'ya saldırmalan
arasında buyuk bir fark olmasa gerek.
Acaba bu projeyle "desteklenen" gerçek-
ten bunalıma giren turizm sektörü müdür?
Yoksa Ortadoğu'daki çıkarlan açısından
ordusunu "sürekü savaş durumunda" tut-
mayı yeğleyen ABD ve silah tekelleri midir?
Bakaiım turizmcilerimiz ve bakanhk yet-
kilileri, Avrupa'daki "banşçıl temaslann-
da" bu soruları nasıl yanıtlayacaklar...
OKTAY EKtNCİ
Muğla
Sevgili dostlanmız Sumru Merih ve Eşber
Yağmurdereli'nin babası, Hikmet Yağmurdereli'nin biricik
eşi, Semih Merih'in kayınpederi, yüreği insan sevgisiyle
dopdolu, değerli amcamız
HASİP
lAĞMURDERELl
önceki akşam geçirdiği bir kalp krizi sonucu yaşammı
yitirdi. Hasip Amca bir yerde yaşamın yüküne
dayanamadı. Çünkü Hasip Amca'nm en büyük özlemi,
13 yıldır cezaevinde bulunan oğlu Eşber Yağmurdereli'yi
özgür görmekti... Olmadı... Yağmurdereli Aüesi'ne ve
tüm dostlara başsağhğı dileriz.
TÜLAY TOK - KUTLU ESENDEMtR
(1954- |
HALUK
AKAR
Ah gidenler gelir mi geri
Açar mı bugün dört bahardır kanayan
çiçek
Demek
Daha bizim yaşımızda
insanlar ölecek.
Gnlay-Rahmi ER, Zahide ÜZÜMÇEKER.
Atla-Selim BtLAL. Necla-Mnslafa ABCl!N.
Erol KAR4SOY, Mithal DURSUN, S«-vim-
Mustafa ALPER. Mehtap-Kuntay
DIRANSOY. Yurdanur COŞKl"N, Soimaz
AÇIKOL, Sevim-Ekrem CÖZEN. A>K
- Baki
BtRTOK, Emine-Tufan ŞİŞIİ, M. Vehbi
ÖZER.
28.10.1990 tarihinde İHD Genel Kurulu'nda anadilimiz
ile konuşma yaptığımız ve bu konuşmayı Türkçeye
çevirdiğimiz için Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde
tutuklu bulunmaktayız. Kürt dili ve Kürt kimliği
üzerindeki çağdışı uygulamaları, Diyarbakır Cezaevi'nde
yoğunlaştırılan baskılan ve Eskişehir'deki tek hücre tipi
cezaevı girişimini kınıyor ve bu nedenle 09.11.1990
tarihinden itibaren bir hafta süreli açlık direnişine
başlıyoruz. Bu konuda kamuoyunu duyarlı davranmaya
çağırıyrjruz.
VEDAT AYDIN
Av. AHMET ZEKİ OKÇUOĞLU
Sevgili Hocamız, Değerli Bilim Adamı
Prof. Dr.
NUSRET FİŞEK'in
ölümünden duyduğumuz acı sonsuzdur.
Tüm Türk hekimlerinin başı sağolsun.
ZONGULDAK TABİP ODASI
Büyük insan, büyük hekim, önderimiz
Sağlık emekçisi Hocamız
Prof. Dr.
NUSRET FİŞEK'İ
kaybettik. Anısım ve ilkelerini yaşatacağız.
Ailesine ve sağlık camiasına başsağhğı
dileriz.
UŞAK HEKİMLERİ
KAMUOYUNA
Hekim hareketinin önderi, hekim ve hasta haklarının
yılmaz savunucusu, çağdaş, demokrat, laik insan:
Hocamız: Prof. Dr.
NUSRET H. FİŞEK'İ
kaybettik. Arusı önünde saygıyla eğiliyoruz. Hepimizin
başı sağolsun.
ÇORUM DEVLET HASTANESİ
DOKTORLARI
Ufak ihmaller büyük
sorunlar yaratır.
Şüphcniz oluısa
derhal bize koşun
854 1182
ANKARA NOTLARI
MUSIAFA EKMEKÇİ
Tanilli'nin Konuşması...
Prof. Server Tanilli, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Köln
radyosunda bir konuşma yaptı. Köln radyosundan Ergun Gü-
len'in, "Sayın Tanilli, bugün Cumhuriyet Bayramı. Bu bay-
ram, ne gibi düşünceler esinliyor size" sorusu üzerine
konuştu. Prof. Tanilli'nin kendi sesinden Köln radyosundan
yapılan yayın, Avrupa'da geniş yankılar uyandırdı. Tanilli'nin,
soruya yanıtı şöyleydi:
" Dınsel bayramlarımızın, bir Ramazan, bir Kurban Bay-
ramı'nın örflerimizdeki yerleri ve önemleri ne olursa olsun,
biz Türkiyeli insanlann en büyük bayramı hiç kuşkusuz
"Cumhuriyet Bayramı'dır.
Onun büyüklüğü, başta çağdaş bir olay olmasından ve
çağdaşlık yolunda atılmış bir adım olmasından gelir. Gerçek-
ten, ta XIX. yüzyılda başlayan aydınlanma hareketimiz, hani
zamanını tüketmiş, yıkılmaya mahkûm bir düzene ve onun
kurumlarına karşı akla ve bilime dayanan yeni bir toplum kur-
ma kavgamız, aşama aşama zenginleşerek 1923 yılında cum-
huriyetin ilanı ile yeni bir çözüme ulaşır. Cumhuriyet'in ilanı,
öyle kimi gafil kişilerin sandığı gibi sıradan bir rejim değişik-
liği değildir. Kökleri, daha öncelere giden ve büyük bir ülkü-
ye dayanan bir harekettir.
-, Bu ülkü de bağımsız, demokratik ve laik bir toplum yarat-
ma ülküsüdur.
Bizim cumhuriyetımiz, Doğulu bir mazlum halkın tarihte
ilk kez olarak emperyalizme karşı verdiğı bir milli kurtuluş mü-
cadelesine dayanır; yani özünde bağımsızlık ülküsünü taşır.
Bizim cumhuriyetimiz, sultanlığa son verir, halifeyi kovar, ege-
menliğin millette olduğunu tekrarlar yani özünde demokra-
tiktir. Son olarak, bizim cumhuriyetimiz, çağın doğrultusunda
bir başka büyük iş yapar: Dinı devletten ayırır, vicdanlara bı-
rakır ve toplumun dünyasal ilkelere göre örgütlenmesinin ka-
pılarını açar, yani özünde laiktir.
Tekrarlayalım: Cumhuriyetimiz, sıradan bir değişiklikle or-
taya çıkmış bir rejim değildir; bağımsız, demokratik ve laik
ilkelere ve ülkülere dayanan bir toplum yaratma hareketidir.
Bu ilkeler çağdaş oldukları için cumhuriyetimiz de çağdaş-
lık yolunda atılmış bir büyük adımdır. Kim ki bu ilke ve ülkü-
lere inanıyor, cumhuriyetçidir; kim ki cumhuriyetçidir, bunlara
da inanıyor demektir. Bunlara inanmayanların cumhuriyet-
çiliği havada kalır bence. Esefle söylemek gerekir ki Türki-
ye'de nice yıllardır, hele heie bugün cumhuriyetçiliği böyle
havada ve sözde insanlar, politikacılar, yöneticiler vardır.
Bu bayram da aslında onların bayramı değildir; ama bi-
zim bayramımızdır, yani işçimizin, köylümüzün, aydınlarımı-
zın bayramı.
Bizler, bu bayramla hep övünmüşüzdür, bugün de övünü-
yoruz.
— Sayın Tanilli, cumhuriyetimizin sorunları da var; bunlar
nelerdir sizce? Onun bırtakım büyük tehlikelerle karşı karşı-
ya olduğu söylenebilir mi?
— Evet, cumhuriyetimizin sorunları vardır ve -itiraf edelim-
büyük tehlikelerle de karşı karşıyadır.
Once, cumhuriyetimizin üstüne kurulu olduğu bağımsız-
lık ilkesi çiğnenmiştir. Esefle söylemiş olalım: 1950'den baş-
layarak bir iki istisnasıyla, Türkiye'de iktidara, emperyalızmin
dümen duyunda giden hükümetler geçmiştir; bu yöneticiler,
dış polıtikadan eğitime var/ncaya değin ülkeyi emperyalizmin
pençesine terk etmışlerdir.
İkinci olarak, demokratiklik ilkesi tanınmaz olmuştur. De-
mokrasi, halkı aldatma, daha da kötüsü, onun en kutsal duy-
gularını, yani dinsel inançlannı sömürüp suyun başına gelme
aracına dör\üşmüştür.
Üçüncü olarak, laiklik ilkesine sırt dönülmüştür. Laiklik,
başta dinle devleti ayırmak ve dini, vicdanlara emanet etmek-
*tir. Dinin, çağımızda yeri de vicdanlard/r. Ne var ki 1950'den
beri hükümetler, politikacılar için din, bir politika rrtetasıdır;
çoğu, üstelik inanmadığı halde bunun ticaretini yapar. Onla-
rın değirmenine su taşıyanlar da vardır: Nice dinci akım, top-
lum ve devlet, şeriata göre yönetilmelidir deyip, dini politika
meydanına çıkarıp, hatta sokağa dökmüşlerdir.
Bundan daha tehlikeli bir şey olamaz.
Vicdanlarda kalması gereken bir şey, oradan çıkarılıp da
politika çatışmalarının içine atılırsa, başta vicdanlar rahatsız
edilmiş olur. Tarihin belli bir döneminde devletlerin din ilke-
lerine göre yönetildiği olmuştur ancak bu dönem arkada kal-
mıştır artık. Tarıhe karışmış olan orada bırakılmalıdır. Çağımız,
laik düzenin gitgide evrenselleştiği bir çağdır. Böylesı bir il-
ke, önce Hıristiyan toplumlarda ortaya çıkmıştır gerçi, ama
çağın doğrultusunda yürümek ısteyen başka toplumların ona
sırt çevirmeleri için de gerek yoktur. Çağımızın bilim ve tek-
niğinin laik toplumların eseri olduğunu da unutmayalım. Şunu
hiç unutmayalım: Demokrasi, laik bir zeminde yapılan mü-
cadelenin adıdır.
Özetle cumhuriyet, demokrasi, laiklik, bunlar birbirini ta-
mamlayan kavramlardır. Bu bütünlüğün yara almamasına dik-
kat etmeliyiz. Ancak esefle hatırlamak gerekir. Bu bütünlük,
Türkiye'de hem de büyük yaralar almıştır bugün. Bu yıl onun-
cu yılını doldurmuş olan 12 Eylül askeri rejiminin bu konu-
daki zararları anlatmakla bitmez. Onu lanetle anıyorsak,
başta bu yüzdendir.
Bugün kutladığımız Cumhuriyet Bayramı, dilerim bazı ger-
çekleri yeniden gözden geçirdiğimiz ve geleceğe giden ay-
dınlık yollar üzerinde tekrar düşündüğümüz bir bayram olsun!
Oüzeltmeler:
1- 8 Kasım 1990 günlü "Ankara Notları"nda, Fetullah Ho-
ca'ya öğrenci gönderen dershanenin, "PEM Dershanesi" ol-
duğu yazılmıştı. "PEM" adının, bir harf yanlışı sonucu çıkiığı
anlaşılmıştır. Bakanlığa verilen raporda adı geçen dershane-
nin adı "PEM" değildir.
2- 4 Kasım 1990 günlü "Torbalı'da Birkaç Gün..." başlıklı
"Ankara Notlan"nda, yazının son paragrafında, "Deniz Bay-
kal, Bayındır İnşaat'ın lüks bir arabasıyla geziyordu" tümce-
si geçmekteydi. Baykalcı SHP'lilerden Nizamettin Çoban,
tefefon ederek Baykal'ın gezdiği lüks arabanın, Bayındır İn-
şaat'ın değil, kendisinin olduğunu söyledi. Arabanın, şofö-
rüyle birlikte, Nizamettin Çoban'a ait olduğunu belirterek
okurlardan özür dileriz.
DUYURU
1. Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi'nin Kuruluşunun
217. Yıldönümü ananevi kutlama töreni 18 Kasım
1990 Pazar günü Saat 10.00'da Oeniz Harp Okulu
TUZLA'da yapılacaktır.
2. Kaiılmayı arzu edenleri okula getirecek ÖZEL
VAPUR Sirkeci'den 07.55. Kadıköy'den 08.15. Bos-
tancı'dan 08-45. Hsybeliada'dan 09.10'da hareket
edecektir. Aynca Tuzla Iren istasyonu ile Oeniz Harp
Okulu arasında otobüs ring seferi yapılacaktır.
DENİZ HARP OKULU VE
DENİZ LİSESİ KOMUTANUKLARI