05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
// KASIM 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Uevlet Meteorolojı Işlen Genel Müdürtüğü'nden alınan bılgiye gö- re yurdun kuzey ve doğu kesim- leri buluttu. Marmara'nın doğusu, Karadeniz iç Anadolu'nun doğu- su, Doğu Akdenız, Doğu ve Gu- neydoğu Anadolu bölgelen yağışlı geçecek. yağışlar sağanak. Kara- deniz'in iç kesımlen İç Anadolu1 nun doğusu Ile Doğu Anadolu'nun kuzeyinde yağmur ve kar şekfın- de olacak. HAMft SICAKLlGl: Bt- raz daha azalacak DENIZLERI- MIZDE RÛZGÂR: Doğu Akdeni£ de günbatısı ve karayel. dığer de- nizterimizde yıldız ve povrazdan 3 AJana Adapazarı Mıyaman Afyon Afln Ankara Anokya Anatya Artvffl A»dın Balıttsr Y 20° Î2° Oıyarfcalor Y 11° 6°E*ne Y 17° 5°Erancan A 7° 2°imınım K 7° 0°Estaşerur K 7° -2° Gstaitep Y 20° 13° Giresun A 16° 8° Gümûşlıane K 13° 4°Manısa 10° 2°KMaraş 12° 2°Mersn 4° -4° Mujla 7°1° M 16° S 11° TOnkı ile 5, Ege ve Batı Akdeniz'de 6-7 kuvvefinde, saatte 10-21, Ege ve Batı Akdeniz'de 27-33 denız mıli hızla esecek. Van Gölü'nde hava: Yağmurlu, kûçük dalgalı, görûş uzaklığı 5-10 km. dolayında olacak. Boiıt Bursa Çanaldaie Çorum Denıztı 8° 2°Hakl*ı 16° 5°lsp«ta 9° 4°lstanl«ıl 7° 2°lzmır 9° 2°Kar5 8° 0°Kasamonu K 6° 0°Ka»swı 8° flüıUarel A 11° 5°Konya K 6° (PKûatya A 10° 2°Maö!ya 12° *>S*msm 8° fSSrt KJ» 4°Sinop W 7°Sıvas 4° -5° TedınJaO 7" rtabzon 6°-2°tnctlı 8° 2°Ujak 7° 1°\ön 8° 2°Ytagat 12° 0° Zonguldalc A 13° 6° Y 15° 6° A 21° 12° A 12° 1° K 6° 2° K 6° 0° Y 10° 6° Y 11° 6° Y 10° 6° Y 1P 6° Y 10° 6° K 6°-4° A 8° 3° Y 12° 7° K 10° -1° Y 7° 1° Y 10° 2° K 4°-3° Y 9° 4° : açık öuiutlu ss* *-*'* 8-üulullu G-günes* (Hariı S-ss» Y^ajmurlu • ^ j •^^•Lenıngrad Kopenhag 1 1 <*3 .->^'. • Lndra_-,Q-'w-^ DÜNYA'DA BUGÜN Amsterdam Amıron Atına Barcsuna Y 7° A 23° A 10° A 28° A 16° A 10° A 10° A lennç,-ad Umdra Madnd Mıiano Monücal Mosktm K n h Nw Yott Osto Pms Prag Rıyad Roma Sriya Sam •feiAvıv Tünus Varçora Venedik Vıyana Y 8° A 14° A 9° Y 12° A 4° A 8» Y 11° Y 6° Y 9° A 9° A 33° A 15° A 7° A 33° A 31° A 29° A 5° A 10° A 10° Vtefımgion Y 17° Züntı A 10° BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir yapıyı üstten kuşatan ve uzaklan seyretmeyi sağlayan teras. 2/ Duyunı... Alaturka müzikte tempo. 3/ Kundura- cüann delik açmak- ta kullandıklan çelik tığ... Ayrı turden öğelerin kanştırıl- masıyla oluşmuş. 4/ Belirti... Panltısını arttırmak için elmas taşlannjn altına ko- nan ince metal yap- rak. 5/ Geciktirilmiş ödemeler için kullanılan sözcük. 6/ M^dan... Bir akademik unvanın kı- sa yazılışı. 7/ SSCB'nin ufak para bi- rimi... Yazı. 8/ Bir ya da daha çok artı ya da eksi elektrik yüklü atom- lann ya da atom gruplannın ortak adı... Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge. 9/ Salam, sosis, sucuk gibi hazır yiyeceklerin satıldığı dükkân. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Babanın kız kardeşi... Mezopotamya'da kurulmuş ilk Sümer sitelerinden biri. 2/ Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kul- lanılan test... İnce dantel. 3/ Güney Kafkasyalı bir halk... Bir inceleme sonucunu içeren yaa. 4/ Vietnam'ın plaka işareti... Ağır cisimleri bir yerden bir yere kaydırmak ve özellikle deniz tekne- lerini karaya cekmek için bunlann altına sürülen yuvarlak ağaç. 5/ Vadi. 6/ Kıdemlilik bakımından başta gelen diplomat... Kö- pek. 7/ Uyuşturucu bir raadde... Ispanyolların sevinç ünlemi. 8/ Müslüman ülkelerde oturan Yunan asılb kimse... Alaturka müzik kürallarını inceleyen yapıt. 9/ Bir göz rengi... Lifleri do- kumacılıkta kullanılan bir bitki. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Cumhuriyet'in anketi 11 KASIM 1930 Uraumi harpten sonra bütün dünya memleketlerinde ağır vergiler konuldu. Gene bütün dünyada iktisadi şerait nazari dikkate alınarak bunlann hafıfletilmesi derpiş olunuyor. Bizde dahi vergilerin ağırhğından ve tahsilâtın muntazam ve yumuşak olmamasından şikâyetler vardır. Bu vaziyeti takdir eden hükümette vergileri tadil etmek için tetkikler icrasına başlanmıştır. Biz vergi işlerinde en salim yolu bulabilmek için halkın şikâyet ettiği noktaları toplamak istedik. Vergilerin ağırljgi fertler için müşkülâtı mucip olabileceği gibi bir takım sanayi ve ticaret teşebbüsatmı dahi muşkulata uğratabilir. Nitekim bu yolda şikâyetler eksik değildir. Bize öyle geliyor ki bizzat vergi veren mükellefler arasında yapılacak anket bize vergilerimizin ıslahında takip olunacak en doğru yolu gösterecektir. Bu ankete alacağımız cevaplardan çıkaracağımız hulâsaJarın hükümeti ve meclisi tenvir etmek yolunda pek büyük bir hizmet göreceği nazari dikkate alınmalıdır. Bu anketımiz bir nevi ârayi umumiyeye müracaat hükmundedir. Onunla alâkadar olacak karilerimizin vergilerin miktarı ve tarzı tahsilleri üzerinde verecekleri cevaplarla milli mes'elelerimizin bugün için en mühim olanlarından birinin en doğru surette halline yardım etmiş olacakları şüphesizdir. Anketimize cevaben gönderilecek mektuplann mümkün olduğu kadar kısa ve kâğıda yalnız bir yüzüne yazıknasma rica ederiz. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Mısır-Pakistan 11 KASIM 1960 Birleşik Arap Cumhuriyetini resmen ziyaret etmekte olan Pakistan Cumhurbaşkanı Eyüp Han, Müslüman memleketlerin, yekdiğerlerinin milli politikalarına karışmadan modern zamanlann ihtiyaçlarına uygun bir bütünlük içinde olmaları lâzım geldiğini Eyüp Han söylemiştir. Eyüp Han, şimdiye kadar hiçbir Devlet Reisine yapılmıyan bir şekilde hararetle karşılandığı El Ezher Üniversitesi'nde kendisine fahri hukuk doktorluğu ünvanı verildiği sırada büyük bir kalabalığa hitaben konuşmuştur. Birleşik Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nasır ile Eyüp Han, resmi mahiyette üç görüsme yapmıslardır. Konuşmalar umumu konular üzerinde olmuş, daha ziyade iki memleketi alâkadar eden meseleler üzerinde durulmuştur. tki Cumhurbaşkanı Afrika ve Ortadoğu gelişmelerini de gözden geçirmişlerdir. Birleşik Arap Cumhuriyeti ile Pakistan soğuk harbe nihayet verilebümesi için takip edebilecekleri hattı hareket de ele alınmıştır. De Gaulle'in prestiji Fransız Ayan Meclisi dün gece müstakil bir nükleer vurucu kuvvet | teşkili konusundaki De Gaulle projesini 83 e karşı 186 oyla reddetmiştir. Böylece Fransız Cumhurbaşkanı De Gaulle bir darbe daha yemiş ve prestiji biraz daha zedelenmiştir. Ayan Meclisi, proje ile ilgili olarak muhalif De Gaulle Sosyalist Panisi Senatörleri tarafından hazırlanan, merkez ve sağ cenah tarafından desteklenen bir takriri kabul etmiştir. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Jivkov'da gitti 11 KASIM 1989 Doğu Bloku'nda son gunlerde gözlenen baş döndürücü gelişmelere bir halka daha eklendi ve Bulgaristan Devlet Başkanı ve Komünist Partisi Genel Sekretere Todor Jivkov dün iki görevinden de istifa e«i. Komünist Partisi liderliğine, Dışişleri Bakanı Peter Mladenov getirildi. TAKTIŞMA Avrupa Sözlejpnesi 40 Y aşında Bu sözleşmenin kabul edilme sebeplerinden biri, Ikinci Dünya Savaşı sonunda kurulan iç rejimlerin dış siyaset üzerine kötü tesirlerini önlemekti. Almanya'da 1933'ten sonra olanlar, savaştan büyük zarar gören ülkelerin kafasında yer etmişti. 1950 yılı başında Strasbourg'da bir ara- ya gelen ve amacı Avnıpa İnsan Haklan Sözleşmesi'ni hazırlamak olan eksperler grubuna rahmetli Böyiikelçi Ceval Üstttn ile katılan ve geride kalan belki de son kişi sıfatıyla sözleşmenin 4 Kasım 1950 tarihin- de Roma'da, Avnıpa Konseyi dışişleri ba- kanları tarafından imzalanmasının 40. yı- lını kutlamak istedim. Sözleşmeyi Schuman Fransa, Adenauer Almanya, Eden tngiltere ve Fuat Köpnilü Turkiye adına imzalamıştı. Bu sözleşmenin kabul edilme sebeplerin- den biri, İkinci Dünya Savaşı sonunda ku- rulan iç rejimlerin dış siyaset üzerine kötü tesirlerini önlemekti. Almanya'da 1933'ten sonra olanlar, savaştan büyük zarar gören ülkelerin kafasında yer etmişti. İç rejimin totaliter rejime dönüşmesini önleyecek ted- birleri almak, insanlann haklarının ortak- lasa korunacağı bir sözleşme yaparak ve to- taiiter rejimleri, Avnıpa Konseyi içinde do- ğup gelişmelerini önlemek amacıyla Avru- palılar harekete geçtiler. Sözleşme, konsey üyelerinin insan hak- lan ihlallerine duyarlılıklannı belirtmelerin- de de büyük derecede etkili olmuştur. Ör- neğin konsey, 1968'de Yunan Anayasası'- nı anti-demokratik ilan etmiş, o ülkede se- çimler yapılmasını istemiştir. 1970'te yine Yunanistan'daki rejimi işkence yapmakla suçlamış ve bir bakıma Yunanistan'ı kon- seyden ayrılmaya zorlamıştır. I982'de konseyin beş üyesinin Türkiye'- deki insan haklan ihlallennden yakındık- larını da anımsayalım. Tiirkiye, sözlcşmeyi 18 Mart 1954'te onaylamıştır ve "savaş veya ulusun varlı- ğını tehdit eden diğer bir genel tehlike ha- linde her yiiksek akit taraf ancak durumun gerektirdigi nispette ve devletler bukukua- dan doğan diger yuklemlere avkın duşme- mek şartnla bu sözleşmede gözetilen >ük- lemlere aykın tedbiıier alabilir" diyen 15. madde kuralına 1960'tan sonra sık sık baş- vurmuştur. Özetle, konseye, "kusura bakmayın, be- nim insan haklan durumum pek iyi defil, bir süre beni bağışlayın" demiştir. Yıllar çabuk geçiyor. Avrupa İnsan Hak- lan Sözleşmesi'nin ikinci kırkına bastığı bu- günlerde elimizi çabuk tutmamız gerekme- sine rağmen biz yavaş davranmakta sanki direniyoruz. Dünyanın bütün uygar ülkelerinin kabul ettiği Birleşmiş Milletler İnsan Haklan Soz- leşmeleri'ni —yıllardır önerilmesine rağmen— bir türlü onaylamıyor ve haket- mediğimiz durumlara düşüyoruz. Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na bireysel dilek- çe sunma hakkını Avrupa devletlerinin bü- yük çoğunluğunun ellili yıllar başlanndan beri kabul etmesine karşı biz bunu ancak 1987'de yapıyoruz. Avnıpa Topluluğu'na resmen müracaat ettiğimiz yılda... O tarihten bu yana topluluğun bizi ka- bul etmesi için çaba sarf ediyoruz. Nüfu- sumuzu, büyük potansiyelimizi öne sürerek bizi kabul ederseniz kârlı çıkarsmız diyo- ruz. Yani madalyonun (maddi, parasal) yö- nüne önem veriyoruz. Halbuki madalyo- nun bir türlü gerekli önemi vermediğimiz ya da veremediğimiz bir hak-hukuk tarafı var. Bu konuda eksiklerimizi kabul edip ne- ler yapacağımızı, dunımu nasıl Avrupa standartlarına çıkaracağımızı bildirebilsek ve dostu düşmanı inandırabilsek; Avrupa- Iı olduğumuz iddiamızı bizden rahatsız olanların çok daha kolaylıkla kabul edecek- leri kuşkusuz. Kaldı ki Türkiye'nin kendisini insan hak- lan alanında paklandırması ve yüceltmesi yalnız AT gibi bir kuruluşa girmesi bakı- mından değil kendi kendisine ve onuruna saygısından doğan bir gereksinim. tLHAN LÜTEM tstanbul Körfez Bımalımında 'Rambo 9 Turizmi Ortadoğu'da savaşmak için elde silah bekleyen "Ramboların" Türkiye'de tatil yapmalarına, böylece "dinlenmiş, zindeleşmiş" olarak cepheye dönüp daha iyi adam öldürmelerine, "turizmin kurtuluşu" için eşi bulunmaz bir "fırsat" olarak bakıhyor. Giderek bir "panik" havasına burünen yakınmalara bakılırsa, Körfez bunahmm- dan olumsuz yönde etkilenen sektörlerm başında "turizm" geliyor. Ortadoğu'daki savaş geriliminde daha ilk günlerden "kral- dan çok kralcı" kesilmeyi yeğleyen Tiirki- ye, "dinlence ticareti" için çekiciliğini yi- tiriyor. Rezervasyonlar iptal ediliyor. Ya- bancı seyahat acenteleri "daha güvenceli" ülkelere yöneliyorlar... TÜRSAB'ın açıklamalan rakamlara da- yanıyor. Geçen eylül ve ekim aylan içinde tur iptallerinden doğan zarar yaklaşık 250 milyon dolar. Yani 700 milyar lira kadar. "Bunalım" s'irerse önümüzdeki sezon salt turizm sektöründeki kaybın 1 milyar dola- n aşacağı hesaplanıyor. Bu da 1991 yılı için kabaca "3 trilyonluk" bir zarar anlamına geliyor... Turizmcilerimiz, bütün bunlara karşın yi- ne de "belki ikna edebiliriz" umuduyla Av- rupa kentlerini dolaşadursunlar, bakanhk yetkilileri içine düşülen açmazı bu kez "sa- vaş ortamından yararlanarak" aşmanın yollannı aramaya başladılar. Ve buldular da... Geçenlerde Cumhuriyet'te yer alan ha- ber, bu "mütbiş" buluşu şöyle özetliyor: "Körfez krizi nedeniyle Suudi Arabistan'- da bulunan 200 bin dolayındaki ABD as- keri gicu, turizmin umudu oldu..." Basra'daki gerilim, bir yandan ABD kö- kenli silah tekellerinin "ekonomik bunalım- dan" kurtulmalannı sağlarken, öbür yan- dan zor duruma düşen turizm sektörüne de yeni bir umut kapısı olarak gösteriliyor. Or- tadoğu'da savaşmak için elde silah bekle- yen "rambolann" Türkiye'de tatil yapma- larına, böylece "dinlenmiş, zindeleşmiş" olarak cepheye dönüp daha iyi adam öldür- melerine, "turizmin kurtuluşu" için eşi bu- lunmaz bir "fırsat" olarak bakıhyor. Oy- sa turizm, "savaş tehlikesi" nedeniyle bu- nalıma girmemiş miydi? Turizm Bakanlığı Müsteşan Savaş Kiice, ABD Büyukelçiliği ile ortaklaşa geliştirilen bu "kurtancı" projenin ayrıntılarını şöyle açıklıyor: "ABD askerlerine çeşitli alterna- tiflersunulacak. Evli olanlar, eşleri.vle bir- likte Antalya ve civanna gelecekler. Bekâr- lar içinse Istanbul ve İzmir'i duşünuyo- ruz..." Herhalde ülkemiz turizmcileri, bugüne dek hiçbir müşterileri için böylesine "önem- li" aynntıları düşünmemişlerdir. Türkiye'- nin neresinin evlilere, neresinin "bekâr- lara" uygun olduğunu göz önüne almamış- lardır. Öyle görünüyor ki savaş ortamının "ticaret kafası" daha iyi çahşıyor... Aslına bakarsanız ABD'li rambolara ül- kemiz olanaklannı açmak, son yıllarda gi- derek tırmanan "yeni turizm politikasının" amacı ve içeriği ile de pek çelişmiyor. Biz- de artık "lurtan" denince akla hemen ül- kenin tüm doğal ve kültürel değerlerini dö- viz karşılığında pazarlamak; bunun için SİT alanları ve ormanlan bile yatınmcılara da- ğıtmak, insanımızı cebinde mark ve dolar- la gelenlere kul köle etmek, kent merkez- lerine gökdelenler dikmek... gelmiyor mu? Turizmin, aslında insanlar ve halklar ara- sında dostluğu ve "Unışıklıgı" güçlendiren bir etkileşûn olduğu, bu özeUiği ile de dünya barışına güçlü katkılarda bulunduğu... unutulup gitmedi mi? ABD uçaklannın încirlik Üssü'nden ha- valanarak Irak'ı bombalamasıyla ABD as- kerlerinin Antalya - Izmir - îstanbul otel- lerinden "fırlayıp" Basra'ya saldırmalan arasında buyuk bir fark olmasa gerek. Acaba bu projeyle "desteklenen" gerçek- ten bunalıma giren turizm sektörü müdür? Yoksa Ortadoğu'daki çıkarlan açısından ordusunu "sürekü savaş durumunda" tut- mayı yeğleyen ABD ve silah tekelleri midir? Bakaiım turizmcilerimiz ve bakanhk yet- kilileri, Avrupa'daki "banşçıl temaslann- da" bu soruları nasıl yanıtlayacaklar... OKTAY EKtNCİ Muğla Sevgili dostlanmız Sumru Merih ve Eşber Yağmurdereli'nin babası, Hikmet Yağmurdereli'nin biricik eşi, Semih Merih'in kayınpederi, yüreği insan sevgisiyle dopdolu, değerli amcamız HASİP lAĞMURDERELl önceki akşam geçirdiği bir kalp krizi sonucu yaşammı yitirdi. Hasip Amca bir yerde yaşamın yüküne dayanamadı. Çünkü Hasip Amca'nm en büyük özlemi, 13 yıldır cezaevinde bulunan oğlu Eşber Yağmurdereli'yi özgür görmekti... Olmadı... Yağmurdereli Aüesi'ne ve tüm dostlara başsağhğı dileriz. TÜLAY TOK - KUTLU ESENDEMtR (1954- | HALUK AKAR Ah gidenler gelir mi geri Açar mı bugün dört bahardır kanayan çiçek Demek Daha bizim yaşımızda insanlar ölecek. Gnlay-Rahmi ER, Zahide ÜZÜMÇEKER. Atla-Selim BtLAL. Necla-Mnslafa ABCl!N. Erol KAR4SOY, Mithal DURSUN, S«-vim- Mustafa ALPER. Mehtap-Kuntay DIRANSOY. Yurdanur COŞKl"N, Soimaz AÇIKOL, Sevim-Ekrem CÖZEN. A>K - Baki BtRTOK, Emine-Tufan ŞİŞIİ, M. Vehbi ÖZER. 28.10.1990 tarihinde İHD Genel Kurulu'nda anadilimiz ile konuşma yaptığımız ve bu konuşmayı Türkçeye çevirdiğimiz için Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunmaktayız. Kürt dili ve Kürt kimliği üzerindeki çağdışı uygulamaları, Diyarbakır Cezaevi'nde yoğunlaştırılan baskılan ve Eskişehir'deki tek hücre tipi cezaevı girişimini kınıyor ve bu nedenle 09.11.1990 tarihinden itibaren bir hafta süreli açlık direnişine başlıyoruz. Bu konuda kamuoyunu duyarlı davranmaya çağırıyrjruz. VEDAT AYDIN Av. AHMET ZEKİ OKÇUOĞLU Sevgili Hocamız, Değerli Bilim Adamı Prof. Dr. NUSRET FİŞEK'in ölümünden duyduğumuz acı sonsuzdur. Tüm Türk hekimlerinin başı sağolsun. ZONGULDAK TABİP ODASI Büyük insan, büyük hekim, önderimiz Sağlık emekçisi Hocamız Prof. Dr. NUSRET FİŞEK'İ kaybettik. Anısım ve ilkelerini yaşatacağız. Ailesine ve sağlık camiasına başsağhğı dileriz. UŞAK HEKİMLERİ KAMUOYUNA Hekim hareketinin önderi, hekim ve hasta haklarının yılmaz savunucusu, çağdaş, demokrat, laik insan: Hocamız: Prof. Dr. NUSRET H. FİŞEK'İ kaybettik. Arusı önünde saygıyla eğiliyoruz. Hepimizin başı sağolsun. ÇORUM DEVLET HASTANESİ DOKTORLARI Ufak ihmaller büyük sorunlar yaratır. Şüphcniz oluısa derhal bize koşun 854 1182 ANKARA NOTLARI MUSIAFA EKMEKÇİ Tanilli'nin Konuşması... Prof. Server Tanilli, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Köln radyosunda bir konuşma yaptı. Köln radyosundan Ergun Gü- len'in, "Sayın Tanilli, bugün Cumhuriyet Bayramı. Bu bay- ram, ne gibi düşünceler esinliyor size" sorusu üzerine konuştu. Prof. Tanilli'nin kendi sesinden Köln radyosundan yapılan yayın, Avrupa'da geniş yankılar uyandırdı. Tanilli'nin, soruya yanıtı şöyleydi: " Dınsel bayramlarımızın, bir Ramazan, bir Kurban Bay- ramı'nın örflerimizdeki yerleri ve önemleri ne olursa olsun, biz Türkiyeli insanlann en büyük bayramı hiç kuşkusuz "Cumhuriyet Bayramı'dır. Onun büyüklüğü, başta çağdaş bir olay olmasından ve çağdaşlık yolunda atılmış bir adım olmasından gelir. Gerçek- ten, ta XIX. yüzyılda başlayan aydınlanma hareketimiz, hani zamanını tüketmiş, yıkılmaya mahkûm bir düzene ve onun kurumlarına karşı akla ve bilime dayanan yeni bir toplum kur- ma kavgamız, aşama aşama zenginleşerek 1923 yılında cum- huriyetin ilanı ile yeni bir çözüme ulaşır. Cumhuriyet'in ilanı, öyle kimi gafil kişilerin sandığı gibi sıradan bir rejim değişik- liği değildir. Kökleri, daha öncelere giden ve büyük bir ülkü- ye dayanan bir harekettir. -, Bu ülkü de bağımsız, demokratik ve laik bir toplum yarat- ma ülküsüdur. Bizim cumhuriyetımiz, Doğulu bir mazlum halkın tarihte ilk kez olarak emperyalizme karşı verdiğı bir milli kurtuluş mü- cadelesine dayanır; yani özünde bağımsızlık ülküsünü taşır. Bizim cumhuriyetimiz, sultanlığa son verir, halifeyi kovar, ege- menliğin millette olduğunu tekrarlar yani özünde demokra- tiktir. Son olarak, bizim cumhuriyetimiz, çağın doğrultusunda bir başka büyük iş yapar: Dinı devletten ayırır, vicdanlara bı- rakır ve toplumun dünyasal ilkelere göre örgütlenmesinin ka- pılarını açar, yani özünde laiktir. Tekrarlayalım: Cumhuriyetimiz, sıradan bir değişiklikle or- taya çıkmış bir rejim değildir; bağımsız, demokratik ve laik ilkelere ve ülkülere dayanan bir toplum yaratma hareketidir. Bu ilkeler çağdaş oldukları için cumhuriyetimiz de çağdaş- lık yolunda atılmış bir büyük adımdır. Kim ki bu ilke ve ülkü- lere inanıyor, cumhuriyetçidir; kim ki cumhuriyetçidir, bunlara da inanıyor demektir. Bunlara inanmayanların cumhuriyet- çiliği havada kalır bence. Esefle söylemek gerekir ki Türki- ye'de nice yıllardır, hele heie bugün cumhuriyetçiliği böyle havada ve sözde insanlar, politikacılar, yöneticiler vardır. Bu bayram da aslında onların bayramı değildir; ama bi- zim bayramımızdır, yani işçimizin, köylümüzün, aydınlarımı- zın bayramı. Bizler, bu bayramla hep övünmüşüzdür, bugün de övünü- yoruz. — Sayın Tanilli, cumhuriyetimizin sorunları da var; bunlar nelerdir sizce? Onun bırtakım büyük tehlikelerle karşı karşı- ya olduğu söylenebilir mi? — Evet, cumhuriyetimizin sorunları vardır ve -itiraf edelim- büyük tehlikelerle de karşı karşıyadır. Once, cumhuriyetimizin üstüne kurulu olduğu bağımsız- lık ilkesi çiğnenmiştir. Esefle söylemiş olalım: 1950'den baş- layarak bir iki istisnasıyla, Türkiye'de iktidara, emperyalızmin dümen duyunda giden hükümetler geçmiştir; bu yöneticiler, dış polıtikadan eğitime var/ncaya değin ülkeyi emperyalizmin pençesine terk etmışlerdir. İkinci olarak, demokratiklik ilkesi tanınmaz olmuştur. De- mokrasi, halkı aldatma, daha da kötüsü, onun en kutsal duy- gularını, yani dinsel inançlannı sömürüp suyun başına gelme aracına dör\üşmüştür. Üçüncü olarak, laiklik ilkesine sırt dönülmüştür. Laiklik, başta dinle devleti ayırmak ve dini, vicdanlara emanet etmek- *tir. Dinin, çağımızda yeri de vicdanlard/r. Ne var ki 1950'den beri hükümetler, politikacılar için din, bir politika rrtetasıdır; çoğu, üstelik inanmadığı halde bunun ticaretini yapar. Onla- rın değirmenine su taşıyanlar da vardır: Nice dinci akım, top- lum ve devlet, şeriata göre yönetilmelidir deyip, dini politika meydanına çıkarıp, hatta sokağa dökmüşlerdir. Bundan daha tehlikeli bir şey olamaz. Vicdanlarda kalması gereken bir şey, oradan çıkarılıp da politika çatışmalarının içine atılırsa, başta vicdanlar rahatsız edilmiş olur. Tarihin belli bir döneminde devletlerin din ilke- lerine göre yönetildiği olmuştur ancak bu dönem arkada kal- mıştır artık. Tarıhe karışmış olan orada bırakılmalıdır. Çağımız, laik düzenin gitgide evrenselleştiği bir çağdır. Böylesı bir il- ke, önce Hıristiyan toplumlarda ortaya çıkmıştır gerçi, ama çağın doğrultusunda yürümek ısteyen başka toplumların ona sırt çevirmeleri için de gerek yoktur. Çağımızın bilim ve tek- niğinin laik toplumların eseri olduğunu da unutmayalım. Şunu hiç unutmayalım: Demokrasi, laik bir zeminde yapılan mü- cadelenin adıdır. Özetle cumhuriyet, demokrasi, laiklik, bunlar birbirini ta- mamlayan kavramlardır. Bu bütünlüğün yara almamasına dik- kat etmeliyiz. Ancak esefle hatırlamak gerekir. Bu bütünlük, Türkiye'de hem de büyük yaralar almıştır bugün. Bu yıl onun- cu yılını doldurmuş olan 12 Eylül askeri rejiminin bu konu- daki zararları anlatmakla bitmez. Onu lanetle anıyorsak, başta bu yüzdendir. Bugün kutladığımız Cumhuriyet Bayramı, dilerim bazı ger- çekleri yeniden gözden geçirdiğimiz ve geleceğe giden ay- dınlık yollar üzerinde tekrar düşündüğümüz bir bayram olsun! Oüzeltmeler: 1- 8 Kasım 1990 günlü "Ankara Notları"nda, Fetullah Ho- ca'ya öğrenci gönderen dershanenin, "PEM Dershanesi" ol- duğu yazılmıştı. "PEM" adının, bir harf yanlışı sonucu çıkiığı anlaşılmıştır. Bakanlığa verilen raporda adı geçen dershane- nin adı "PEM" değildir. 2- 4 Kasım 1990 günlü "Torbalı'da Birkaç Gün..." başlıklı "Ankara Notlan"nda, yazının son paragrafında, "Deniz Bay- kal, Bayındır İnşaat'ın lüks bir arabasıyla geziyordu" tümce- si geçmekteydi. Baykalcı SHP'lilerden Nizamettin Çoban, tefefon ederek Baykal'ın gezdiği lüks arabanın, Bayındır İn- şaat'ın değil, kendisinin olduğunu söyledi. Arabanın, şofö- rüyle birlikte, Nizamettin Çoban'a ait olduğunu belirterek okurlardan özür dileriz. DUYURU 1. Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi'nin Kuruluşunun 217. Yıldönümü ananevi kutlama töreni 18 Kasım 1990 Pazar günü Saat 10.00'da Oeniz Harp Okulu TUZLA'da yapılacaktır. 2. Kaiılmayı arzu edenleri okula getirecek ÖZEL VAPUR Sirkeci'den 07.55. Kadıköy'den 08.15. Bos- tancı'dan 08-45. Hsybeliada'dan 09.10'da hareket edecektir. Aynca Tuzla Iren istasyonu ile Oeniz Harp Okulu arasında otobüs ring seferi yapılacaktır. DENİZ HARP OKULU VE DENİZ LİSESİ KOMUTANUKLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle