Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 3 Kasım 2008/227 ‘Sessiz’ değil ulusal diplomasi Türkiye’nin Barzani ile görüşmelere başlaması, Kürt liderin ABD ziyaretinin öncesine denk geldi. Aynı dönemde Türkiye’nin yeniden çizilmek istenen haritası ABD Kongresi Araştırma Merkezi’nin yayınları arasında yer alıyordu. Diplomasi, ‘sessiz’ ya da ‘aktif’ olarak nitelendirilebilir, ancak ulusal olmalı… ürkiye, yaşamsal önemdeki dış politika sorunlarını “sessiz diplomasi” (!) yoluyla çözümlemeye çalışırken ABD Kongresi Araştırma Merkezi’nin Türkiye karşıtı bir rapor hazırlaması ülkesinin sorunlarını kendine dert edinmiş aydınlarımız arasında tedirginlik ve endişe yaratmıştır. Art niyet taşıyan raporda yer alan haritada Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu bölgelerimizde, Kürdistan, sınırlarımız içinde gösterilmekte, PKK, “gerilla” sözcüğü ile tanımlanmaktadır. Kürdistan bölgesini Türkiye, İran, Irak, Suriye, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları üzerinde gösteren harita, yakın geçmişte ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayımlanan, ardından Roma’daki NATO Savunma Koleji’nde ABD’li subaylar tarafından Türk subaylarının önüne konulan haritanın bir benzeridir. O dönemde televizyon ekranlarında gece gündüz boy gösteren ABD tutkunlarının “Bu haritayı abartmayalım. Harita ABD Hükümeti’nin resmi görüşü değildir” şeklindeki açıklamaları o gün bugün belleklerimizden silinmedi. ABD Kongresi Araştırma Merkezi uzmanı Kenneth Kalzman tarafından hazırlanan, 25 Eylül 2008 günü Kongre’ye sunulan, halen Kongre’nin internet sitesinde yer alan altı sayfalık “Saddam Sonrası Kürtler” başlıklı raporda (Cumhuriyet, 26 Ekim 2008, Mahmut Gürer’in haberi) Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eş başkanlığını yürüten NATO üyesi Türkiye, bu haritada, ne acıdır ki hedef ülke konumundadır ve “sözde müttefikimiz” tarafından “parçalanmış” bir ülke olarak gösterilmektedir. Tüm bu gelişmeler olurken Irak’taki Amerikan Kuvvetleri Komutanı (yakın geçmişte askerlerimizin başına çuval geçiren komutan) Orgeneral Ray Odierno’nun 24 Ekim 2008 günü Ankara’yı ziyaret ederek askeri yetkililerimizle görüşmeler yaptıktan sonra Türkiye’ye teknik yardım ve istihbarat paylaşımında destek sözü verildiğine ilişkin gönül okşayan (!) açıklaması inandırıcı olmaktan uzaktır. Barzani’nin muhatap alınmasına kılıf mı aranıyor? T Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar YİNE HARİTA ABD Kongresi Araştırma Merkezi tarafından sinsice hazırlanan, Sevr dönemini anımsatan harita ve ülkemize gelen ABD’li üst düzey yetkililerin içtenliksiz, müttefiklikle bağdaşmayan açıklamalarından sonra, dış güçlerden destek alan kimi yazarların “Kalbim Kandil’de kaldı”, “Türkiye’nin çıkarları ABD ile aynıdır”, “Barzani ile başlatılan görüşmelerden olumlu bir sonuç alınacağına inanıyorum Bu görüşmeleri başlatmakta geç bile kaldık” şeklindeki 27 Ekim 2008 Cumhuriyet açıklamalarına ne demeli? Ülkemiz emperyalizmin kuşatması altındayken, PKK terörü ülke çapında y o ğ u n l u k kazanırken kimi basın organlarında görevli yazarların bu açıklamaları, Kurtuluş Savaşı sırasındaki “mütareke basını”nı anımsatmıyor mu? Kimilerinin “sessiz diplomasi”, ya da “aktif siyaset” diye övgüler yağdırdıkları bu siyasetle ülkemizin bütünlüğünü ve üniter devlet yapısını ilgilendiren yaşamsal önemdeki sorunlarını kişiliğiyle hiçbir dönemde güven vermeyen Mesud Barzani ile çözmeye çalışıyoruz! Oysa ABD’nin güdümünde hareket eden, PKK’ya kimi zaman açıkça, kimi zaman dolaylı destek sağlayan Barzani, kuzey Irak’a bir devlet statüsü verilmesi için her türlü çabayı harcamaktadır. Barzani’nin Ekim ayı sonunda ABD’ye yapacağı, iki haftalık ziyaret sırasında başta Başkan Bush olmak üzere ABD’deki üst düzey yetkililer ve Obama’nın danışmanları ile sürdüreceği görüşmelerde, Kürt liderin yeni bir destek talebinde bulunacağından kuşku duyulmamalıdır. Irak’ın kuzeyinde gelişmekte olan “Kürtçülükİslamcılık” hareketine “Amerikancılık ve Batıcılık” da eklenmiştir. Barzani ve Talabani liderliğinde gerçekleşen bu kutsal ittifakta İsrail ve AB de önemli bir rol üstlenmiştir. Gücünü sağlam temellere dayalı ittifaktan alan Kuzey Irak Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani, İncirlik’te bir süre dinlendikten sonra Beyaz Saray’a ait bir uçakla Washington’a uçarken, kendisine desteğini esirgemeyen Başkan Bush’la son kez görüşecek ve hiç kuşkunuz olmasın yeni bir destek talebinde bulunacaktır. Irak’ın kuzeyindeki yönetimle ilgili sorunlarımıza çözüm yolları ararken, günümüze de ışık tutacak geçmişteki kimi olayları anımsamakta yarar görüyoruz. Gazetemizin değerli yazarı Cüneyt Arcayürek’in Cumhuriyet’te 18 Ekim 1997 tarihinde yayımlanan, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın sözlerini de içeren aşağıdaki satırları ibretle okunmalıdır: “1985’te (Güneydoğu’da ilk kez PKK tarafından) karakol basıldığında o zamanki hükümete bunun bir polisiye olay olmadığını anlatmaya çalıştık. Ama onlar polisiye olay gibi göstermeye çalıştılar.” “1985’te hükümet başkanı, Özal’dı. Baskını umursamadı ve ‘küçük bir olay’ diye geçiştirdi. Marmaris’in mavi sularındaki dinlencesini kesmeyi aklından bile geçirmiyodu. Oysa, baskın elbette ki zabıta olayı değildi ve PKK, Türkiye’nin bütünlüğüne ilk hançeri Eruh ve dolaylarında vuruyordu. Daha sonra mı? Kürt federasyonunu tartışmaya açan noktalara gelindi.” (Cüneyt Arcayürek) “Sessiz” ya da “Sesli” diplomasi uygulandığında ülkemizin yaşamsal önemdeki sorunları hakkında açıklamalar yaparken ölçülü ve çok dikkatli olmak zorundayız. Not: Dergimizin 27 Ekim 2008 tarihli sayısında yer alan “İçimizdeki AB Tutkunları” başlıklı yazımızda yer alan bazı dizgi yanlışları aşağıda düzeltilmiştir: 1 Birinci sütunda “…küresel sermayenin yerli temsilcileri hala ‘tek umudumuz AB’ üzerine kafa yorarak ‘Türkiye için uygun bir çıkış (!)’ diyenler de var” bölümü, “Küresel sermayenin yerli temsilcileri hâlâ umudumuz AB üzerine kafa yorarak Türkiye için uygun bir çıkış yolu (!) aramaya çalışıyorlar” olacaktır. 2 Prof. Soysal’dan alıntılanan “kelime oyunlarıyla benim söylediklerimi çarpıtmaya yakın olanlarla tartışmak niyetinde değilim” tümcesindeki “yakın” sözcüğü “yatkın” olacaktır. 3 İkinci sütunda, “Ancak ilginçtir, aramızda bizi yönetenlerle AB’ye yakınlaşması konusunda tereddüt edenler de var!” tümcesi, “Ancak ilginçtir, aramızda bizi yönetenlerle AB yakınlaşması konusunda tereddüt edenler var” olacaktır. ABD’nin yaşadığı ekonomik bunalımın yansımaları… Rusya’ya yeni liderlik şansı aşta ABD olmak üzere tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz, Rusya’ya küresel güç olmak için ikinci şans sağlamıştır. Zira Rusya, bir kere daha zayıflığını göz önüne sererek ABD politikalarına karşı çıkma fırsatı yakalamıştır. Bir televizyon kanalıyla yaptığı söyleşide Putin, ABD’nin kurduğu ekonomik sistemin o kadar da sağlam olmadığını, Rusya’nın kendi çıkar alanında krizi önlemeye çalıştığını ve bunun için liderlik faturasını üstlenmeye hazır olduğunu dile getirmiştir. Kazakistan’ın Rusya’ya sınırdaş kenti olan Aktöbe’de toplanan RusyaKazakistan sınır bölgeleri zirvesi ve Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te gerçekleşen BDT ve Avrasya Ekonomik Topluluğu (AETEvrazes) zirvesi Rusya tarafından bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Rusya’nın eski Sovyet cumhuriyetlerine yönelik politikasının birkaç sac ayağı bulunuyor. Bunların biri ekonomikdir. Ekonomi politiğini yakın çevresinden başlatan Rus liderler, kendisiyle Birlik devleti içinde olan Beyaz Rusya’yı beraber hareket etmek için ikna etmeye çalışmaktadır. Mali krizin, Amerikan ekonomisini ciddi bir şekilde etkilediğini dile getiren Putin, Beyaz Rusya’nın neden hala ABD Doları kullandığını anlayamadığını belirterek bu ülke ile olan hesaplarda Rus Rublesini veya iki ülkenin ortak bir para birimini (pul) kullanılabileceğini de belirtti. B Ainur NOGAYEVA KAZEKZO* Başkanı ainurnogay@gmail.com ORTA ASYA’YA YÖNELDİ Rusya yalnızca batı komşularıyla değil, Orta Asya’daki komşularıyla da yakından ilgileniyor. Bu Rus ve Kazak liderlerin altı ayda üç defa bir araya gelmesinden de anlaşılabilir. Bu aynı zamanda Rusya’da Başkanlık koltuğundaki ismin değişmesinin ilişkilerde değişiklik yaratmadığını göstermektedir. Hatta Kremlin’e Medvedev’in gelmesi ile Rusya’nın bölgede bir atağa geçtiği de söylenebilir. Rus lider, bölge ülkelerine yaptığı ziyaretlerde Rusya’nın sadece politika önceliklerini belirtmekle kalmadı, her bölge ülkesinin hassas noktalarını tespit ederek “sorun çözücü” sıfatını da sergilemeye çalıştı. RusyaGürcistan çatışma nedeniyle ekonomik açıdan zarar gören Kazakistan’a ve Kazak işadamlarına avantaj