24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

ST R A T E J İ c Batı’nın Yeni Türkiye Politikası Erol MANİSALI çok daha az nakit sağlayabildiklerini belirtiyor. Kolombiyalı bir işadamı, Ekvatorlu bir çiftçi ya da Guatemalalı bir esnaf bir miktar kredi çekmek amacıyla bankaya gittiğinde başvurdukları kredi miktarını almaları mümkün olmuyor. ABD’nin finansal sisteminde düzenlemelerle gitmesi ve portföyünde giderek daha az riskli pozisyonlara yönelmesi de Latin Amerika ülkelerinin endüstri ve ekonomileri için olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ayrıca gelişen ülkelerin dış borçlanmaları da krizden etkilenmelerine uygun zemin hazırlıyor. Bu durumda gelişmekte olan ülkeler için en iyi çözüm istikrarlı bir ekonomi politikası oturtmak ve dış borçları azaltmak olarak görünüyor. Latin Amerika’daki her ülke kendi iç dinamiklerine sahip olsa bile neredeyse çoğu Latin Amerikalı ekonomist bölgenin finansal krizden etkileneceği ve ülke genelinde ihracatın düşeceği görüşünde birleşiyor. Ekonomist Tuesta Cardenas, “özellikle ABD ekonomisine bağlı tekstil gibi sektörlerdeki düşüşler, önce ilgili endüstrileri daha sonra ise ilgili ülkeyi ekonomik olarak bir darboğaza sürükleyecek” diyor. görülüyor. Latin Amerika bankaları da ayrıca güçlü bir profil sergiliyor. Texas Üniversitesi’nden Michael Brandl “Brezilya, Meksika ve Şili önceki krizlerden çok daha güçlü bir ekonomiye sahip” yorumunu yapıyor. Şili Devlet Başkanı Michelle Bachelet, 13 Ekim 2008 günü yaptığı konuşmada uluslararası ekonomik kriz karşında Şili’nin de önemler alacağını belirtti. Bachelet, Şili’nin krize karşı alacağı tutumlarda ekonomik gücüyle birlikte politik gücünün etkili olacağını sözlerine ekledi. Bachelet daha önce de La Moneda zirvesinde ülkesindeki tüm parti liderlerine kriz karşısında yorumlarını belirtmeleri çağrısında bulunmuştu. Venezuela’da milletvekili Saul Ortega gibi kimi siyasetçiler Amerika’da meydana gelen ekonomik krizin kendilerini çok fazla etkilemeyeceği görüşünü belirtiyor. Ülkenin kendi kaynaklarına sahip olduğu ve giderek edindiği yönetimsel iç mekanizması ile krizden çok fazla etkilenmeyeceğini savunan görüşlere rağmen, Venezuela ekonomisi de dünyayı etkileyen kriz konusunda bazı önlemler alıyor. Venezuela, Ekim ayı başında 72 milyar dolarlık 2009 bütçesini kabul etti. 2008 yılına göre yüzde 23,7 büyüme sağlayacak bütçeyi şekillendiren en önemli etkenlerin başında petrol fiyatları geliyor. Venezuela ekonomisinin temelini petrol oluşturuyor. Venezuela Petrol Endüstrisi, dünyadaki petrol endüstrisinden giderek bağımsızlaşmayı hedefliyor. Krizle birlikte petrol varil fiyatlarındaki değişimler, Venezuela’yı bu konuda önlem almaya zorluyor. 72 Milyar dolarlık 2009 bütçesinde, petrol fiyatlarının varil başında 60 ila 70 dolar arasında seyredeceği düşünülüyor. 2008 yılındaki 81,6 milyar dolarlık bütçeye oranla daha kısıtlı ve sade olan 2009 bütçesi, ABD’deki mali kriz ve petrol fiyatları düşünülerek hazırlandı. Bütçede toplumsal projeler ve üretim planlarını geliştirmek için ayrılmış kaynaklar bulunuyor. Venezuela Devlet Başkan Yardımcısı Ramon Carrizales, 2009 bütçesinde bakan maaşlarını düşürmeyi ve başta kutlamalar olmak üzere gereksiz harcamaları kesmeyi amaçladıklarını söylemişti. Uluslararası kriz dünya piyasalarını giderek daha çok etkilerken, Arjantin Ekonomi bakanı Carlos Fernandez, krizin yaşanmasında büyük sorumluluğu IMF’ye yükledi. Gelişmekte olan ülkelerin geçmişte yaşadıkları krizlerde de IMF’nin büyük etkisinin olduğunu belirten Fernandez, bu ülkelerin geçmişteki krizlerden ders çıkarak şu anda dünyayı sarmakta olan ekonomik krize karşı nispeten hazırlıklı olduklarını vurguladı. Arjantin 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşamış, bu krizin etkilerini devlet destekli ekonomi politikaları ile 2005 yılında atabilmişti. Latin Amerika krize hazırlanıyor ‘ABD’nin arka bahçesi’ olarak adlandırılan Latin Amerika ülkeleri, yaşanan ekonomik krizin kendilerine nasıl yansıyacağını kestirmeye ve önlem almaya çalışıyorlar. Venezuela, Arjantin, Şili ve Brezilya önlemleri tartışıyor. Chavez, tasarrufu ön plana çıkaran bütçe hazırladı… Derleyen: Gözde DEMİREL Ekonomik krizin bölge ekonomilerine etkileri… konomik kriz Latin Amerika’da daha az sarsıntı yaratsa da, geleceğe yönelik tartışmalar yoğunlaşıyor. Krizin etkileri konusunda farklı görüşler bulunuyor. Brezilya Devlet Daşkanı Lula da Silva, zengin ülkeler krizle boğuşurken, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümelerine devam etmelerini ironi olarak tanımlıyor. Peki, ama kriz Latin Amerika’yı nasıl etkileyebilir? ‘Arka bahçe’ olarak anılan bölge ekonomisi hala ABD ekonomisine mi bağlı? Olası bir kriz için bölge ülkeleri önlem aldılar mı? Geçtiğimiz son dört yıla baktığımızda Latin Amerika ülkelerinin hızlı bir ekonomik kalkınmanın içinde olduğu söylenebilir. Özellikle uluslararası piyasada petrol, soya fasulyesi ve bakıra artan talep, Latin Amerika ülkelerinin ekonomik kalkınma atağının önemli unsurlarından biri olarak ortaya çıktı. E ETKİLEME NEDENLERİ Latin Amerika’da birçok endüstri kolunun işbirliği içinde olduğu Amerika ve Avrupa bankaları kredi verme konusundaki kararsızlıklarını sürdürürlerse, bölge ülkelerinin gelişme hızı bir anda yavaşlayabilir. Venezuela devlet başkanı Hugo Chavez, başta petrol, bakır, doğal madenler ve yiyecek olmak üzere hammadde fiyatlarında düşüşlerin meydana gelebileceği uyarısında bulunuyor. Dünya çapında krizin patlak vermesinin ardından Latin Amerika’daki sanayi kuruluşlarında envanter düzeylerinin düştüğü gözleniyor. Tuft Üniversitesi’nden ekonomist Lawrence Krohn, Avrupa’daki ekonomik durgunluğun tüm dünyayı etkileyebileceğini belirtiyor. Kredi krizi bölgenin borç finansmanı harcamalarını da arttıracak gibi… Latin Amerika şu anda krizden aşırı bir şekilde etkilemiş görünmese de, ekonomik büyümenin yavaşlamaya başladığı da bir gerçek. San Paolo’daki Papalığa bağlı Katolik Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Anita Kon, gelişmekte olan ülkeler Amerika’da patlak veren krizden dünyanın geri kalanı gibi mutlaka etkileneceklerini söyledi. Bunun başlıca nedenini dünyadaki finansal sistemin oldukça global olmasına bağlayan Kon, krizin sistem boyunca yayılacak gibi göründüğünü söyledi. Latin Amerika bölgesi, 2006 ve 2007 yıllarında yüzde 5,5 den fazla ekonomik büyüme gösterdi. Dünya Bankası tahminleri Temmuz ayından itibaren kişi başına düşen milli gelirin 2008 yılında yüzde 4,5 ve 2009 yılında yüzde 4,3 dolaylarına düşeceğini öngörüyor. Latin Amerika ve Karayipler Dünya Bankası başkanı Pamela Cox, 2009 yılında toptan mal fiyatlarının yüzde 20 ile 25 arasında düşmesinin beklenebileceğini söyledi ve bunun nedeninin uluslararası piyasa taleplerinin, ekonomik durgunluğa bağlı olarak düşmesi olacağını belirtti. Cox, ayrıca Latin Amerika’dan yurtdışındaki akraba ve yakınlarına para havalelerinde de düşmeler olabileceğini sözlerine ekledi. Uluslararası bankalar, bölgedeki şubelerine kredi taleplerine mümkün olduğunca az yanıt vermeleri talimatı gönderiyor. Cox, uluslararası bankaların KRİZE HAZIRLIK Cardenas, daha önceki kriz senaryolarının aksine, Latin Amerika’nın krizden darbe alsa bile bu darbeyi rahatlıkla atlatacağı görüşünde. Yine de krizi kolayca atlatmanın yolunun ülkelerin izleyecekleri destek politikalarına bağlı olduğunu da sözlerine ekliyor. Pamela Cox ise Latin Amerika’nın yine de bir dar boğazda olmadığının altını çiziyor. Bölgedeki çoğu ülke daha önceki krizlerden dolayı olası bir krize nispeten iyi hazırlanmış durumda. Bu da ekonominin kırılganlığını bir oranda azaltıyor. Latin Amerika’nın 2008 krizine 1994, 1998 ve 2001 yıllarındaki krizden daha iyi hazırlandığını söylemek mümkün. Latin Amerika ülkelerinin ekonomilerinin bu günkü durumuna bakıldığında ülkelerin ticari olarak kendilerini geliştirmelerinin yanı sıra, hükümet odaklı finans sektörlerinin de son derece iyi durumda bulunduğu Chavez Da Silva Bachelet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear