24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 27 Ekim 2008/226 ST R A T E J İ c 11 yürürlüğe girdi. Böylece, 30 yıldan beri Hindistan’a uygulanan nükleer ambargo da sona erdi. Anlaşma uyarınca artık ABD şirketleri Hindistan’a nükleer yakıt, teknoloji ve reaktör satabilecek. Anlaşma, BM denetçilerinin Hindistan’ın sivil amaçlı nükleer tesislerini kontrol edebilmesini de öngörüyor. Ancak denetim askerî amaçlı nükleer tesisleri kapsamayacak. Hindistan, ABD’nin yanında vakit kaybetmeden Fransa ile de nükleer işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşmanın onaylanmasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Rice, Hindistan’a giderek Hindistan Dışişleri Bakanı Pranab Mukherjee ile görüşerek ABD’nin bölgeye yönelik bakış açısı hakkında bilgi verdi. Hindistan ile başlatılan yeni nükleer süreç en başta Pakistan’ı kızdırdı. Pakistan, Hindistan’a sunulan fırsatın aynısının kendisine de sunulmasını istiyor. Washington’da ise Pakistan’ın bu isteğinin karşılanmasının zor olduğu görüşü hâkim. Ancak bağımsız gözlemciler, Pakistan’a karşı Hindistan’ın kayrılmasının Pakistan’ı Çin’e daha da yaklaştırarak bölgedeki dengeleri içinden çıkılmaz bir duruma sokacağını belirtmektedirler. Pakistan’ın yeni seçilen cumhurbaşkanı Zerdari’nin Çin’e olan mesafeli duruşunu, ABD’nin Hindistan’a yeni roller biçmesiyle değiştirerek Çin’e ve Rusya’ya daha da yakınlaşacağı vurgulanmaktadır. ABD, Rusya karşısında enerji zafiyet içinde olan Avrupa ile bir yere gidilemeyeceğinin farkında. AB’nin Rusya’nın Gürcistan’a karşı tutumuna ilişkin aldığı sözde kınama kararı Washington’un bu endişelerini haklı çıkarmıştı. Bu kararın ardından ABD, B planını devreye soktu. Bu plan, ağırlıklı olarak Bağlantısızlar Hareketi ve Üçüncü Dünya olarak adlandırılan gruplara üye ülkelerle yeni işbirlikleri öngörüyor. Bu gelişmeler tıpkı Japonya örneğinde olduğu gibi Çin’in ŞİÖ’ye yönelik Hindistan seçeneğini de etkisiz hâle getirmiştir. ABD’nin nükleer işbirliği anlaşması karşısında nasıl bir taviz istediği zamanla ortaya çıkacak, ancak tavizlerden bir tanesinin Hindistan’ın ŞİÖ ile bağlarını kesmesi olduğu kulislerde konuşulmaktadır. Zaten son birkaç zirveden beri Hindistan ŞİÖ’de çok düşük düzeyde temsil edilmişti. Son noktada, Çin’in tüm bu gelişmelere nasıl yanıt vereceği ise, önümüzdeki günlerde belli olacak. yıl içinde Çin’in Tayvan’a Tayvan’a satılan Apache helikopteri... saldıracağı yönündeki öngörülerle bitmektedir. ABD’nin uygulamış olduğu psikolojik etki hemen etkisini göstererek, Tayvan, her yıl ABD’den milyarlarca dolarlık silah almaktadır. Çin tarafı ise, istihbarat raporlarının gerçeği yansıtmadığını ifade ederek ABD’nin kurnaz tüccar mantığıyla Tayvan’a silah satmak için sürekli kandırdığını vurgulamaktadır. Nitekim önceki yıllara ait Pentagon raporlarında Tayvan’a yöneltilmiş balistik füze sayısı 350, daha sonra 750 ve 800 iken, bugün için 1000 adedi geçmiş durumdadır. Çin’den 160 km uzaklıkta olan 36 bin kilometrekare büyüklüğündeki bir ada için 1000 âdetin üstündeki bir balistik füze ne saldırı için, ne de savunma için rasyonel bir askerî strateji değildir. Zira Çin, Tayvan’ı haritadan silmek istemiyor, aksine birleştirmek istiyor. Bu miktarlar da gösteriyor ki, ABD abartılı rakamlarla Tayvan’a ölümü gösterip sıtmaya razı ediyor. Aslında uluslararası sistemde başlattığı yeni Washington yönetimi, benzer bir süreçtir. Yeni Soğuk Savaş olarak da stratejiyi Türkiye’de de uygulamaya yorumlanan bu yeni dönem her ne kadar çalışmaktadır. İran’ın Türkiye’yi dünyadaki ekonomik krizin gölgesinde vuracağı söylentileriyle Türkiye’ye kalmış olsa da ABD’nin gözü Rusya ve Patriot savunma sistemlerini satmaya Çin üzerindedir. ABD’nin son çalışmaktadırlar. Oysa yanı başındaki dönemlerde artık sorun olmaktan kendi kontrolü altındaki bir ülkeden uzaklaşan Tayvan’ı yeniden Büyük Güç Türk topraklarına yapılan terör Oyunu’na dâhil etmek istemesinin saldırıları karşısında hiçbir etkin önlem ardında aslında Pasifik bölgesini Rusya almamaktadır. ve Çin’e kaptırmak istememesi yatmaktadır. Hâlihazırda, Rusya’nın SİLAH SATIŞININ NEDENLERİ Atlantik’te, Akdeniz’de, Karadeniz’de ABD’nin Tayvan’a yönelik bu ve Latin Amerika’da ABD’nin burnunun stratejisinin arkasında yatan iki önemli etken bulunmaktadır. Birincisi büyük bir dibinde boy göstermeye başlaması ekonomik krizi içinde bulunan ABD’nin ABD’nin denizlerdeki egemenliğini de giderek tehdit etmeye başlamıştır. en önemli ihracat kalemi silah ABD’nin Soğuk Savaş’tan bugüne en satışlarıdır. Silah endüstrisi, Amerikan önemli güvenlik parametresi olarak ekonomisinin en önemli itici gücüdür. değerlendirdiği PasifikHint Okyanusu ABD’nin yakın tarihine bakıldığında hattı, Çin kontrolü altına girmeye Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, Vietnam Savaşı ve Körfez Savaşı en çok başlamış olması ABD’nin diğer bir endişe kaynağıdır. Pentagon, stratejik silah endüstrisine hizmet etmiştir. makasın bir ayağını oluşturan Çin’in Amerikan ekonomisi ne zaman Hürmüz Boğazından başlayarak Pasifik yavaşlasa savaş ekonomisi onu ayağa bölgesine doğru makas aralığını kaldırmıştır. Afganistan ve Irak daraltarak, Pasifik bölgesinde makasın nedeniyle giderek bir ekonomik çöküşe öteki ayağı olan Rusya ile birleşerek doğru sürüklenen ABD, bu çöküşten kurtulmak için son iki yıldan beri İran’la ABD’yi bölgeden öteleyeceğini düşünmektedir. Gerçekten de Rusya, bir savaşı başlatmak için fırsat geçen hafta Uzak Doğu topraklarında kollamaktadır. İran’ın stratejik konumu bir kenara bırakıldığında ABD’nin temel başlattığı ve Sovyetler Birliği döneminde bile yapmadığı nükleer füze hedefi bölgesel bir savaşla silah tatbikatında Pasifik bölgesinde endüstrisini canlandırıp Amerikan belirleyici askerî bir güç olmak ekonomisine gereken finansmanı istediğinin işaretini vermişti. sağlamaktır. Gerçekçi olmak gerekirse, ABD, İran’ı ne teslim alabilir, ne JAPONYA’DA MİLLİYETÇİLERİN rejimini değiştirebilir, ne de İran’ı İsrail YÜKSELİŞİ için pasif bir ülke haline getirebilir. Pentagon’un bile bildiği bu gerçeğin Yeni dönemde, Çin, kendi arkasında ekonomik gerekçelerin yattığı bölgesinde denizler üzerinden bugün daha belirgin bir şekilde ortaya hâkimiyetini artırıp Avrasya çıkmaktadır. coğrafyasını denizlerden çevrelerken, Diğer ikinci neden ise, Rusya’nın 8 Rusya da büyük bir kara kitlesi üzerinde Ağustos sonrası Kafkasya ve Asya ana karasını doğudan koruyan Çin, ABD’nin Hindistan adımından tedirgin olan Pakistan’la yakınlaşıyor. Bölgenin önemli gücü Japonya ise üç yıldır yaşadığı siyasi istikrarsızlığı aşamıyor. askerî gücünü artırarak Avrasya coğrafyasını karadan kontrol etmeye yönelmektedir. Bu girişimler, doğum sancıları çekmekte olan Japonya için önemli ve tarihi gelişmelerdir. 2006 yılından beri bir türlü siyasi istikrara kavuşamayan Japonya son zamanda ortaya çıkan gelişmelere nasıl cevap vereceğinin arayışı içerisindedir. Son iki yıldan beri üç başbakan değiştiren Japonya ılımlılar ile milliyetçiler arasında gidip gelmektedir. Son olarak, milliyetçi muhafazakâr Taro Aso’nun başbakan seçilmesiyle Japonya geleceğini masaya yatırmıştır. Zira Taro Aso, Japonya’da ulusal ordu kurulmasını engelleyen anayasanın dokuzuncu maddesinin kaldırılması için lobi yapan grubun başında gelen isim olarak biliniyor. Ayrıca, Aso, aynı zamanda Japonya’nın Kuzey Kore ve Çin gibi tehditlere karşı nükleer silahlara sahip olması gerektiğini de savunuyor. Taro Aso ve ekibi ABD yanlısı olarak tanınıyor. Daha da önemlisi ŞİÖ’ye sıcak bakmıyor. Bu da gösteriyor ki Pekin’in Japonya’nın ŞİÖ’ye dahil edilmesi planı da şimdilik suya düşmüş gözüküyor. Ancak hemen belirtmek gerekir ki Taro Aso, başbakanlık görevini Liberal Demokrat Parti başkanlığına seçildiği için almış durumdadır. Bir başka deyişle halkın oyuyla göreve gelmiş değildir. Bu nedenle kararlarında meşruiyet sorunu bulunmaktadır. Taro Aso’nun esas uygulamaları yakında yapılacak olan erken seçimin sonucuna bağlıdır. ABDHİNDİSTAN İŞBİRLİĞİ Öte yandan Hindistan’da da beklenmedik gelişmeler yaşanmaktadır. ABD’nin 2006 yılında imzalamış olduğu nükleer işbirliği anlaşması geçtiğimiz günlerde Kongre tarafından onaylanarak Notlar: 1 Tayvan konusunda daha geniş bilgi için bkz Barış Adıbelli, “Çin Dış Politikasında Tayvan Sorunu,” IQ Yayıncılık, İstanbul, 2006. 2 Tayvan Modelinin Kuzey Irak’ta ve Kıbrıs’ta uygulanmasıyla ilgili tartışmalar için bkz. Barış Adıbelli, “Stratejik Kuşatma,” IQ Yayıncılık, İstanbul, 2007
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear