24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 27 Ekim 2008/226 Enerji bağımlılığı Türkiye’nin enerji bağımlılığı aynı zamanda sanayisinin rekabet gücünü de kırıyor. Doğalgaza dayalı elektrik üretiminin önümüzdeki dönemde yüzde 70’lere çıkacağı beklentisi, gelecek açısından risk oluşturuyor. Türk ekonomisinin büyük sorunu Teröristler... G Dilek FİLİZFİDANOĞLU TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası dfilizfidanoglu@tusam.net Araştırmalara göre Türkiye’de kişi başına elektrik tüketimi dünya ülkeleriyle kıyaslandığında çok da yüksek değil. Türkiye’de yılda 2 bin 50 kilovat/saat olan kişi başına elektrik tüketimi ABD’de 13 bin 250, Yunanistan’da 5 bin 50 ve Almanya’da 6 bin 900 kilovat/saat. Ne deniyor “bir ülkenin kişi başına düşen elektrik enerjisi tüketimi aynı zamanda o ülkenin kalkınmışlığının da bir göstergesidir.” Bu durumda Türkiye’nin kalkınmış ülkelerden olduğunu söylemek mümkün olmuyor. Kişi başına elektrik tüketimi dünya ülkelerinin oldukça altında olan Türkiye’de enerji açığını kapatmanın yolları aranmıyor. Stratejik önemi dolayısıyla dünya ülkelerinin üzerine yoğunlaştığı bir coğrafi/siyasi konumda olan Türkiye, bu nedenle enerji koridoru görevini üstleniyor. Buna rağmen enerjide dışa bağımlılıktan kurtulamayan Türkiye’de yeni enerji kaynaklarının devreye girmesi ve mevcut enerjinin de verimli kullanılmasının önemi daha da artmaktadır. Bütün bunlara rağmen bugün gündemi meşgul eden konu 1 Ekim 2008’de devreye giren yeni BAĞIMLI ÜRETİM elektrik zammıyla birlikte çıplak elektrik fiyatının yüzde TİSK’in yaptığı bir araştırmaya göre dünyadaki en 10,7 civarında artmış olmasıdır. Bu yıl içinde konutların pahalı elektrik Türkiye’de. Bu rapora göre Türkiye’de kullandığı elektriğe yapılan zammın yaklaşık yüzde enerji tüketimi üretim miktarını aşıyor ve bu durumun devam etmesi halinde 2009’dan itibaren Türkiye’yi ciddi 65’lere ulaşmış olması nedeniyle elektrikteki fiyat artışının temel ihtiyaç maddelerinde de fiyat artışlarına bir enerji açığı bekliyor. AB ve OECD ülkeleri ile neden olacağının en önemli göstergesi. Bugün yapılan kıyaslama sonucunda ise en pahalı elektriğin gündemimiz elektriğe yapılan zamlar yerine daha ucuz, Türk sanayisi tarafından kullanıldığı ortaya çıkıyor. daha kaliteli, kesintisiz elektrik üretimi ve elektriğin Dünyadaki elektrik enerjisi maliyetleri 55.5 sent daha verimli kullanılabilmesi olmalı. Ancak elektriğe civarındayken Türkiye’de maliyet 8.6 sent. Maliyetin bu yapılan zamların Türk sanayisinde rekabet gücünü yok kadar yüksek olmasının nedeni ise petrol ve doğalgaz ederek istihdamı da etkileyeceği konusunda hemfikir fiyatlarında son zamanlardaki hızlı artış ile birlikte olan uzmanların elektrik da dediği gibi bir şebekesindeki Türkiye enerjide öz kaynaklarına yönelmeli... an önce enerjide yüzde 18'leri dışa bağımlılıktan bulan kayıp ve kurtulmanın kaçak yollarının da oranlarının aranması yüksekliğine gerekmektedir. bağlanıyor. Zira Türkiye’nin Raporda enerji ithal eden dikkat çeken en ülke konumundan önemli sorun ise bir an önce Türkiye’nin kurtulması enerjide dışa gerekliliği bağımlı hale giderek daha gelmiş olması. fazla önem Bugün kazanmaktadır. Türkiye’nin ünümüzde ülkelerin gelişmişliği kişi başına elektrik tüketimi ile ölçülüyor ve elektrik keşfedildiği günden beri dünyanın kaderi üzerinde önemli bir role sahip. Bütün dünyada hızla artan elektrik enerjisi talebi mevcutken talebin karşılanabilmesinde de büyük sıkıntılar yaşanıyor. İnsan hayatının vazgeçilmezleri arasında yer alan elektriğin üretimi de tüketimi kadar sıkıntı yaratmakta. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) 2007 verilerine göre 19712004 yılları arasında dünya elektrik üretimindeki yıllık ortalama artış oranı yüzde 3,7. Kömürün elektrik üretiminde birinci derecede enerji kaynağı olarak en büyük paya sahip olduğu bu araştırmada görülebiliyor. Rakamlara bakıldığında 1971’de yüzde 40,7 olan kömürün elektrik üretimindeki payı, 2004’de yüzde 39,8 olmuş. Bu yıllarda elektrik üretiminde kullanılan petrol türevlerinin payında ise oldukça önemli oranda bir düşüş meydana gelmiş ve yüzde 20,9 olan bu oran yüzde 6,7’ye gerilemiş. Elektrik enerjisi üretiminde kullanılan diğer önemli kaynaklardan olan nükleer enerji ve doğalgaz kaynaklarının kullanım oranlarında ise artış olduğu görülüyor. Nükleer enerjinin payı yüzde 2,1’lerden yüzde 15,7’lere, doğalgazın payı ise yüzde 13,3’den yüzde 19,6’ya çıkmış. Toplam elektrik üretimindeki hidroelektriğin payının yüzde 23’den yüzde 16,1’e düştüğü görülüyor. Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payları ise yüzde 2,1 gibi oldukça düşük bir oranda kalıyor. enerjide dışa bağımlılık oranı yüzde 72’ler düzeyinde. Son yıllarda karşı karşıya kalınan gerçek, özellikle sanayinin doğalgaza bağımlı hale gelmiş olması. Komşu ülkelerden alınan doğalgaz nedeniyle kesinti ve aksamaların yaşanması ayrıca bu ülkeler arasındaki herhangi bir anlaşmazlığın dahi Türkiye’yi etkiler hale gelmesi enerji konusuna bir an önce kalıcı çözümler bulunmasını zorunlu hale getiriyor. Zira TİSK’in raporunda elektrik üretiminde doğalgazın payına dikkat çekiliyor. AB üyesi ülkelerde doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 20’lerde iken Türkiye’de bu oran yüzde 47.3’e yükselmiş durumda. Yapılan tespit ise durum böyle devam edecek olursa 2020 yılına gelindiğinde doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 70’lere çıkacak. FİYATREKABET ÇIKMAZI Terörün 30 yıllık hesabı imine göre, 19872001 arasında PKK katillerinin eylemleri sonucu 5.040 şehit vermişiz; 3.664’ü asker, 1.177’si korucu, 199’u ise polis. Bu eylemlerde 4.466 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 11.037 asker, 5.474 vatandaş yaralanmış. Yine terör eylemlerinde 96 öğretmenimiz şehit olmuş, PKK denen katiller 508 çocuk öldürmüş, 519 da kadın, bir o kadar da yaralı. 305 cami ve PTT binası ile 241 okul tahrip edilmiş, 1.124 iş makinesi yakılmış. Bu ne demek bilir misiniz? İstiklal Savaşı’nda bu kadar şehit vermedik! İnönü savaşlarında toplam şehidimiz 1.588, Sakarya’da 3.280, Büyük Taarruz’da 2.542! 760 Biksi makineli tüfek ele geçmiş teröristlerden, yanında 507.030 adet mermi. Sadece bu mu? 54 uçaksavar ile 176.771 adet mermisi, 151 havan, 1.559 roketatar, 46 bomba atar, 341 Kannas Keskin Nişancı Tüfeği ve 11.000 mayın. İsterseniz önce şu silahlara bir bakalım, sonra teröristi konuşalım. Silah demek para demek ve de uluslararası kaçakçılık demek, nasıl oluyor bu iş, nerden geliyor bu para? Öyle ya, gitsek, bize kim verecek bunca silahı, bunca cephaneyi. Peki ya para? Bakın katil Öcalan, ifadesinde ne diyor:“Avrupa’dan yılda 30 milyon mark aidat toplanıyor... Gruplar gümrük adı altında kaçakçılar ve tüccarlardan para topluyorlar... Zagros (Şemdinli Üçgeni) kendini finanse ediyor. Gümrük vergisi alınıyor... Herkesten gücüne göre bağış veya vergi adı altında para toplanıyor... ’’ Geçmişi, mevcut durumu ve sonuçlarıyla… K Erdal SARIZEYBEK TUSAM İç Güvenlik ve Terör Danışmanı esarizeybek@tusam.net DEĞİŞEN NE? İmralı’da yatan katilin 9 yıl önce dediği gibi, bugün de İran ve Irak sınırında kaçakçılardan gümrük adı altında para toplanıyor. Avrupa’daki işçilerimizden haraç alınıyor. Silah kaçakçılığı devam ediyor. Halktan bağış diye zorla para alınıyor ve PKK uyuşturucu kaçakçılığını organize ediyor. Nasıl olur bu, diyorsunuz içinizden ama dediğinizle kalıyorsunuz. Oluyor işte bunlar! Nasıl mı? Bir bakanımıza kulak verelim: Doç. Dr. Hüseyin Çelik. Yer Türkiye Büyük Millet Meclisi:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear