24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 13 Ekim 2008/224 4 Barış ADIBELLİ Eylül tarihinde Aktütün karakoluna yapılan terör saldırısının ardından bir kez daha Türkiye’nin en önemli güvenlik meselesinin Irak’ın kuzeyi merkezli PKK terör örgütü olduğu ortaya çıkmıştır. Ağustos ayından itibaren ortaya çıkan yeni bölgesel ve küresel gelişmeler ışığı altında Türkiye, PKK ile mücadelede sadece sosyal, ekonomik ve askerî yöntemlerle değil aynı zamanda ideolojik bir mücadele için de hazırlanması gerektiği görülmüştür. Örgüt değişen dengelerde yer arıyor… seçimlere girmiş ve iktidara gelerek yaklaşık 200 yaptığı mücadelenin ardından silah bırakarak ST R A T E J İ c 5 YENİDEN KUTUPLAŞMA FIRSATI Ağustos ayında Kafkasya’da yaşanan savaşın ardından uluslararası politikada ortaya çıkan gelişmeler Türkiye’nin en önemli güvenlik sorununu oluşturan terörizmle mücadelesinde de yeni tehdit boyutlarının zeminini hazırlamıştır. Son bir yıldan beri Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) yoğun baskısı altında kalan ve gerek bölgesel, gerekse ABD ve Avrupa’nın desteğini kaybeden PKK terör örgütü, son bir hamleyle varlığını devam ettirebilmek için bir takım arayışlar içine girmiştir. 8 Ağustos günü Gürcistan’ın Kafkasya'da başlattığı yangının ardından uluslararası politikada ortaya çıkan yeniden kutuplaşma ihtimali terör örgütü PKK için de yeni bir fırsat olarak görülmüştür. Bu kutuplaşmada yerini almak isteyen örgüt, katı bir sosyalizm yerine esnek ve günün koşullarına "sözde silahlı direniş örgütü" profilinden "parti" profiline uygun bir sosyalizm tarzını benimsemeye çalışmaktadır. doğru bir geçiş aşaması başlatmıştır. 2130 Ağustos 2008 Terör örgütü içerisinde de örgütün parti özelliğinin daha tarihleri arasında düzenlenen PKK’nın 10. Kongresinde fazla öne çıkarılmasını savunanlar olduğu gibi örgütün örgüt, kendi içinde önemli tartışmalar başlatan kararlar silahlı kimliğinin devam etmesini savununlar da almıştır. Geçmişte, PKK, kuruluşundan itibaren Soğuk bulunmaktadır. Aktütün’e son yapılan saldırı örgütün Savaş boyunca MarksistLeninist örgüt yapısını kendini göstermesinin yanında 10. kongrede örgüt muhafaza etmiş, Komünist Blok'un çökmesiyle birlikte içindeki görüş ayrılıklarının yansıması olarak da de bu ideolojik çizgisini bırakarak Yeni Dünya Düzeni yorumlanabilir. içerisinde yerini almaya çalışarak yabancı gizli Son donemde ABD’nin ve İran’ın Türkiye ile birlikte servislerin taşeronu olmuştur. hareket etmesi, PKK’yı da yeni şekillenmekte olan 2000'li yıllardan itibaren sadece silahlı eylemlerle Rusya’nın başını çektiği ABD karşıtı eksene itmiştir. ayakta kalabilen terör örgütü giderek Avrupa'daki eski ABD'nin PKK'ya karşı son dönemlerde sertleşmesinin romantik devrimcilerin de desteğini kaybetmeye arkasında aslında PKK’nın ideolojik tercihi yatmaktadır. başlamıştır. Uluslararası politikadaki bu destek kaybına Ancak hemen belirtmek gerekir ki, Rusya, yeni dönemde bir de TSK’nin kararlı mücadelesi eklenince PKK PKK’yı kendi safları içine alarak Türkiye ile doğrudan giderek siyasi zemin kaybetmeye başlamıştır. Örgütün, karşı karşıya gelmek istemeyecektir. Zira böyle bir Türkiye’de ve Batı’da kaybettiği siyasi zemini naylon yakınlaşmanın Karadeniz’de İnguşetya'da Çeçenistan'da partilerle yeniden kazanmaya çalışması veya dinsel ve Dağıstan'da istenmeyen yansımaları olacaktır. Bu motiflerden faydalanmaya çalışması da fayda stratejik dengeyi yakından bilen terör örgütü, organik vermemiştir. bağdan çok ideolojik bloklaşmada yerini almaya Sonuç olarak, ağustos ayında yapılan 10. çalışmaktadır. Bu bağlamda, Çin tarzı sosyalizmi Kongresinde öz eleştiri mekanizmasını devreye sokarak, benimseyerek farklı bir yakınlaşma arayışı içerisine PKK’nın köklerine geri dönmesi kararı alınmıştır. 10. girmiştir. Kongrede örgütün sözde liderleri ve teorisyenleri Nepal'de son bir kaç yıldan beri meydana gelen ideolojik bir tartışma başlatarak örgütün ideolojisini gelişmeler PKK’yı kendi acısından umutlandırmıştır. yeniden tanımlama surecini başlatmışlardır. PKK, 9. 1996’dan beri Maocu militanlar, monarşi güçleriyle Kongresinden itibaren vurguda bulunmaya başladığı sosyalizm düşüncesini, 10. Kongrede daha güçlü bir şekilde “yeniTeröristbaşı Öcalan yargılanırken... sosyalizm” kavramı altında vurgulamaya başlamıştır. Bu kongreyle birlikte örgüt, kendi kimliğinin sosyalist olduğunun altını çizmiştir. MarksistLeninist çizgiden uzaklaşarak daha Maocu bir çizgiye yaklaşmıştır. Kuskusuz, PKK’nın bu strateji ve taktik değişiminde bölgesel ve küresel gelişmelerin rol oynadığı açıktır. Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan yeni donemde örgüt, sosyalizmle ilgili sembol, eylem ve söylemlerden kaçarken, gelinen noktada sosyalizme yeniden sahip çıkmıştır. Terör örgütü, PKK ideolojisini değiştirdi Irak sınırındaki birliklere saldırı ile gündeme gelen PKK, RusABD rekabetiyle kendisine ideolojik yer arayışına girmiş durumda. Örgüt, NEPAL MODELİ PKK’nın eylem ve söylemlerinden anlaşıldığı Sovyet tarzı sosyalizm yerine Çin tarzı kadar Nepal’deki bu gelişmeleri terör örgütü oldukça yakından izliyor. Terör örgütü, son sosyalizme yöneliyor. Örgütün son günlerde yayın organlarında sözde Kürt sorununu tarafa bırakarak Türkiye’deki yolsuzluk kararları bu açıdan iç tartışma yaratıyor. bir olaylarına ve iç siyasi sorunlara vurguda bulunarak, bir siyasi parti edasıyla bu gelişmelere MarksistLeninist düşünce üzerinden açılımlar getirerek muhalefet etmeye çalışıyor. Örgütün giderek Çin tarzı bir ideoloji çizgisine kaydığı anlaşılmaktadır. 10. Kongrenin ardından örgütün sözde yayın organlarında ortaya çıkan teorik tartışmalarda Abdullah Öcalan’ın Maolaştırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Sözde örgütün sözde teorisyenleri, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın tıpkı Mao’nun yazdığı kızıl kitap gibi bir kitap yazmasını telkin ederek; büyük bir ideolojik çıkmaz içinde olan örgüte yeni bir ideolojik açılım getirmeye çalışmaktadırlar. Bu bağlamda, Kaddafi ve Hügo Chavez gibi statükoya başkaldıran liderler övülmektedir. Sonuç olarak terör örgütü, üzerindeki kanlı elbiseyi atarak kendisini siyasi zemine kaydırmaya çalışmaktadır. 8 Ağustos sonrası ortaya çıkan yeni durumun terör örgütünün ideolojik olarak yeniden tanımlama surecine girmesi, örgütün geldiği durumu açıkça ortaya koymaktadır. Terör örgütünün attığı bu adımların bir takım etkilerinin olduğu son Aktütün saldırısından da anlaşılmaktadır. Irak’ın kuzeyinden yapılan saldırıda anlık istihbaratta problem olduğu açıktır. Bu kadar ağır silahın Türkiye sınırına kadar ulaşması ABD ve Barzani unsurlarına takılmaması merak konusudur. Acaba ABD, PKK’nın Rusya’nın yeni oluşturmaya çalıştığı Bloka kaymasından mı korkmaktadır? Acaba PKK’yı bir takım güçler (Rusya ?) İran’la barıştırmaya mı çalışıyor? Bu nedenle mi son zamanlarda PKK/PJAK ile mücadelede İran’dan ses çıkmıyor? Bütün bu gelişmeleri gören ABD, 10. kongrede kendisine ateş püsküren PKK’yı yeniden kazanmak için bu saldırıya göz yummuş olabilir mi? Bütün bu sorular zamanla cevabını bulacaktır. Ama en fazla altı çizilmesi gereken gerçek şu ki, Kafkasya savaşı ve ABD’nin içine düştüğü ekonomik kriz, Huntington’un aksine ideolojilerin yeniden çarpışacağı yeni bir dönemin habercisidir. Bu yeni dönem yeni güvenlik sorunlarını da beraberinde getirecektir. yıllık monarşiyi devirmiştir. Örgütün lideri Pracanda da Nepal’in başbakanı olmuştur. Nepal’deki bu gelişmenin arkasında Çin'in siyasi desteği olduğu kulislerde konuşulmuştur. Her ne kadar Çin reddetse de 21. yüzyılda Çin'in ilk devrim ve rejim ihracı olarak yorumlanmıştır. ABD'nin terör örgütleri listesi içinde saydığı Maocu Nepal Komünist Partisi siyasi zeminde kendisine meşruluk sağlamıştır. Öyle ki ABD eski başkanlarından Jimmy Carter gelinen aşamada Washington yönetiminin Nepal’deki Maocularla temasa geçmesini ve onları kabul etmesi tavsiyesinde bulunarak, aksi halde Çin'in bölgede önemli bir avantaj kazanacağını belirtmiştir. Görüldüğü üzere, Jimmy Carter, ABD’yi öncelikle ulusal çıkarlarını takip etmesi konusunda uyarmıştır. Gelinen noktada dün terör örgütleri içinde saydığı Nepal Komünist Partisi ile bugün Washington yönetimi masaya oturma aşamasına gelmiştir. Bu da bizlere, uluslararası ilişkilerde daimi düşmanlıkların ve dostlukların olmadığı ilkesini hatırlatarak, Irak’ın kuzeyinde Amerikan rüzgarının kendi ulusal çıkarları açısından her an değişebileceğinin bir göstergesi olmuştur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear