Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 usGürcü çatışması sonrası Kafkaslarda meydana gelen siyasi ve askeri ABD’nin NATO değişiklik, genişlemesi ve ikili stratejik anlaşmalara dayanan plan ve stratejilerini tamamen ortadan kaldırmıştır. Bunlara ilave olarak Rusya, ABD’nin siyasi ve askeri etki alanını daraltmak ve karşı koyma stratejisini daha kolay uygulamak maksadıyla, Küba, Nikaragua, Venezuela, Suriye, Vietnam, Cezayir, Libya gibi ülkeler nezdinde yaptığı girişimlerle global bir yayılma ve konumlanmayı gerçekleştirmek istemektedir. ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın 4 Eylül 2008 günü Libya’ya yaptığı beklenmedik ziyaret, bir yandan RusyaLibya ilişkilerinin üsliman verme şeklinde stratejik bir boyuta ulaşmaması konusunda bir uyarıyı, diğer yandan da ekonomik ve ticari açılımlı yeni bir işbirliğini amaçlamaktadır. Enerji ve genel güvenlik yönüyle Akdeniz’in önemli bir ülkesi olan Libya’ya karşı uygulanan havuçsopa stratejisinin tutup tutmayacağını zaman gösterecektir. R Dr. Nejat TARAKÇI Jeopolitikçi ve Stratejist ntarakci@gmail.com Rusya’nın yayılma atağı tam üyelik sözü vermiş ve cesaretlendirmiştir. ABD Savunma Bakanı Robert Gates de, Rusya’nın, NATO üyesi olması halinde Gürcistan’a saldırmasının askeri karşılık bulacağını söyledi. NATO toplantısı için gittiği Londra’da konuşan Gates, NATO Antlaşması uyarınca, herhangi bir üyeye saldırılması halinde bu üyeye destek verilmesi gerektiğini belirterek “ Taahhütlerimizi yerine getiririz” diye konuşmuştur.(2) Rice’ın 3 Eylül 2008 günü yaptığı “Hür dünyanın, küçük ve bağımsız bir ülkenin kaderini saldırgan bir komşunun kararına bırakmayacağı” şeklindeki açıklaması da(3) ABD’nin yeni stratejisinde kararlı olduğunu göstermektedir. Bölgede, Rusya tarafından yaratılan radikal askeri ve politik konjonktör, ABD’yi hem seçeneksiz bırakmış, hem de potansiyel kriz alanı Ukrayna üzerindeki plan ve stratejilerinin öne çekilmesini gerektirmiştir. Gürcistan’daki fiili durumun ABD tarafından kabul edilmesi, zaten global prestiji son derece gerileyen ABD’nin güven ölçeğindeki durumunu daha da sarsacaktır. Bundan sonra bölgede ve global ölçekte beklenmesi gereken şey, RusyaABD arasındaki politik anlaşmazlığın daha da artacağı ve bunun ekonomik, askeri ve ticari yansımalarının oldukça yaygın ve kalıcı olabileceğidir. Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesi, ABD ve Rusya ekseninde şekillenen yeni bir siyasi bloklaşma tehlikesi yaratmıştır. Bu bloklaşmanın, krizin ağırlık merkezi olan Karadeniz ve Kafkaslardan başlayarak çevreye yayılması beklenmektedir. Karadeniz, Montrö Sözleşmesi uyarınca bir takım kısıtlamalar olmasına rağmen ABD askeri gücünün en kuvvetli boyutunu oluşturan deniz gücünün kullanılabileceği uygun bir ortamdır. Bu nedenle bölgedeki gelişmelerden en çok etkilenecek ülke Türkiye olacaktır. Bu bağlamda Karadeniz ve çevresindeki ülkelerdeki olası politikaskeri gelişmelerin de yakından izlenmesi gereklidir. Gürcistan’daki çatışmanın ardından gelişen süreç… ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 13 Ekim 2008/224 Rusya’nın Gürcistan’la girdiği çatışmanın ardından küresel anlamda etki alanını yaymaya yönelik arayışları Akdeniz’den Latin Amerika’ya kadar uzamış durumda. ABD’NİN KARADENİZ STRATEJİSİ Bütün bu gelişmeler karşısında ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Dışişleri Bakanı Rice ve Türkiye’ye gelen ABD Genelkurmay Başkanı’nın bölgedeki temasları, ABD’nin yeni bir strateji kurgulaması ve değişikliğinin peşinde olduğunu göstermektedir. Yeni plan, ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mullen’in ağzından açık ve net olarak ifade edilmiştir. Mullen’in Karadeniz’in uluslararası su olduğunu göz önüne alarak ve de Montrö Sözleşmesi’ne uyarak burada var olmak istiyoruz”(1) şeklindeki açıklaması yeni ABD stratejisini doğrulamaktadır. Montrö Sözleşmesi’nin 18. maddesindeki koşullara göre ABD ve Karadeniz dışı müttefiklerinin Karadeniz’de bulunduracağı toplam gemi tonajı 45 bin ton olacaktır. Bir örnek olarak, daha önce Gürcistan’a insani yardım götüren Arleigh Burke sınıfı USS McFaul tipi gemilerden 6 adedi aynı anda Karadeniz’de bulunabileceklerdir. Bu gemiler son derece gelişmiş silah sistemlerine sahip olup, özellikle denizden karaya atılabilen ve bin yüz kilometre menzilli Tomahawk tipi cruise füzelerine sahiptir. Özetle, ABD’nin yeni stratejisi, yirmi bir günü geçmeyen sürelerle, Rusya’nın Karadeniz filosunu dengeleyecek vurucu bir deniz gücünü sürekli olarak Karadeniz’de bulundurmayı öngörmektedir. Amacı ise, Rusya’ya karşı daimi bir askeri güçle caydırıcılık sağlamak, Rusya’nın Gürcistan ve Ukrayna’ya müdahale etmesi halinde karşı müdahale de bulunmak ve/veya anılan ülkeleri desteklemek olarak açıklanabilir. Bunu yaparken ABD’nin yaklaşık 15 yıldan bu yana sürdürdüğü NATO genişlemesi projesinden de vazgeçmediği görülmektedir. Dick Cheney, hem Ukrayna’ya hem de Gürcistan’a NATO’ya kaynak Avrupa’nın enerji güvenliğini büyük ölçüde karşılayabilir.(4) Kırım’ın güneyindeki bölgede Amerikan şirketi ile yapılan petrol aramaçıkarma anlaşması, zaten potansiyel kriz riski taşıyan Kırım jeopolitiğine negatif bir boyut daha eklemiştir. Turuncu devrim sonu oluşan Batı yanlısı siyasi yapı ikiye bölünmüş durumdadır. Ukrayna’nın NATO’ya girmesinden daha önemli sorun, Kırım sorunudur. Kırım 1954’te dönemin Sovyet yönetimince Ukrayna’nın idaresine verilmiş, eski bir Rus bölgesidir. Ukrayna’ya bağlı Kırım özerk bölgesi Rus deniz kuvvetlerinin tarihi üssü olan Sivastopol şehrini de içinde bulundurmaktadır. Diğer taraftan Güney Osetya’da olduğu gibi Kırım’da da nüfusun çoğunluğunu, (yüzde 60) Rus asıllı vatandaşlar oluşturmaktadır. Yeni bir anlaşma sağlanamadığı taktirde, 2017’de kiralanma süresi sona erecek ve Sivastopol deniz üssünden Rus donanmasının çıkması gerekecektir. ABD’nin yeni Karadeniz stratejisi gereğince bu denizde devamlı bir deniz gücü bulunduracağı dikkate alındığında, Rusya’nın Kırım’dan çıkma olasılığının son derece düşük olduğu söylenebilir. Rusya’nın Karadeniz’de geri adım atması, sadece bu denizdeki güvenliğini değil, Kafkasya, Hazar ve Orta Asya’daki güvenliğini de olumsuz yönde etkileyecek ve büyük bir siyasi nüfuz kaybına uğrayacaktır. Kırım konusundaki seçenekler, tamamen Ukrayna’nın siyasi tercihlerine bağlı olacaktır. RUSYA VE SEÇENEKLERİ Karadeniz’de, giderek kuşatılan, hareket alanı daralan ve güvenlik riski artan Rusya’nın, eski Sovyet toprakları dışında mücadele edebileceği bir alan kalmamıştır. Romanya ve Bulgaristan’ın Batı blokuna entegre edilmesi ve Ukrayna’nın da tercihini Batı’dan yana kullanma endişesi Rusya’nın Kırım, Abhazya ve Güney Osetya bölgelerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Rusya’nın bu bölgelerdeki seçenekleri barışçı; politik, ekonomik, sosyokültürel enstrümanlardan başlayarak, psikolojik ve örtülü harekatla devam eden ve nihayet sonuç alıcı sert ve yaygın kuvvet kullanımına kadar gidebilir. Hatta kuvvet kullanılması halinde, Rus yayılması Kırım’ın batısındaki bir kısım topraklara kadar dahi uzanabilir. GÜRCİSTAN VE SEÇENEKLERİ Şevardnadze sonrası ABD kontrol ve güdümüne giren Gürcistan, Acaristan dışında, etnik ve dini grupların oluşturduğu özerk bölgeleri ulusal bir çatı altında toplamayı başaramamıştır. Cumhurbaşkanı Rusya tarafından muhatap bile alınmayan ve çatışma sonrası alt yapısı hasara uğrayan Gürcistan’a ABD’nin mali, askeri ve siyasi desteği devam etmektedir. ABD’nin destek ve yardımları Gürcistan’ı güvenli ve istikrarlı bir ülke yapabilir mi? Elbetteki tek başına hayır. Özellikle OrtaAsya + Hazar +Avrupa eksenli enerji projeleri için Gürcistan’ın güvenlik yönüyle eski imajı kaybolmuştur. Gürcistan’ın, ABD’nin yeni Karadeniz stratejisi içinde ileri üs, yığınaklanma ve istihbarat bölgesi olma dışında fazla bir seçeneği kalmamışa benziyor. Ancak Şaakasvili’nin iktidarı kaybetmesi halinde oluşacak yeni yönetimin, ABD ve Rusya arasında daha dengeli bir politika izlemesi Gürcistan’ın eski prestij ve jeostratejik itibarını kazanmasını sağlayabilir. UKRAYNA VE SEÇENEKLERİ Ukrayna, sadece Avrupa’ya ulaşan gaz boru hatları bakımından değil aynı zamanda, kıta sahanlığı ve ekonomik bölgesi içindeki hidrokarbon yatakları bakımından da önemlidir. Ukrayna deniz sınırları içindeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının Hazar Denizi kadar olduğuna inanılmaktadır. Böyle bir ERMENİSTAN VE SEÇENEKLERİ Ermenistan, Karadeniz’e kıyıdaş olmamakla beraber, bölgedeki dengeleri etkileyebilecek bir siyasi ağırlığa sahiptir. Ermenistan, ilişkide bulunduğu siyasi ve askeri kuruluşlar dikkate alındığında tam bir ikilem içinde gözük