Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 K Ceren TÜZE TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası afkaslardaki enerji hattında bir kilit noktası olarak nitelendirebileceğimiz Gürcistan’ın istikrarı, enerji arzının güvenliği konusunda endişeler duyan AB için çok önemlidir. Nitekim, AB Dönem Başkanı Nicolas Sarkozy, gündemindeki önemli konulardan biri olarak özellikle enerjiyi vurgulamaktadır. Bu nedenle AB, 7 Ağustos’ta başlayan RusGürcü Savaşı’na acilen müdahale etmek istemiş ve AB Dönem Başkanı Sarkozy aracılığıyla taraflar arasında bir ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Fransa Cumhurbaşkanı’nın arabuluculuğuyla imzalanan RusyaGürcistan arasındaki bu ateşkes antlaşması, tarafların kriz öncesi pozisyonlarına dönmelerini gerektiriyordu. Rusya bu çerçevede, Gürcistan topraklarındaki tüm askerlerini bir hafta içerisinde çekmeyi taahhüt etmişti. Ancak, Rusya bölgeden tamamen çekilmedi. Bunun üzerine Sarkozy’nin çağrısıyla AB, 1 Eylül’de Brüksel’de olağanüstü bir zirve gerçekleştirdi. AB’nin tutumu, zirve öncesi ve sonrasında farklılık gösterdi. Bazı liderlerin zirve öncesi tutumlarına bakıldığında zirveden çok sert yaptırım kararları çıkabileceği düşünülüyordu. Örneğin, İngiltere Başbakanı Gordon Brown, zirve öncesi The Observer gazetesinde yayımlanan makalesinde Moskova yönetimine karşı sert bir üslup kullandı. Brown ayrıca Nabucco Boru Hattı Projesi’ne ayrılan finansmanın artırılmasını ve Rusya’ya karşı Avrupalı liderlerin ortak pazarlık güçlerini kullanması gerektiğini belirtti. Almanya Başbakanı Merkel, kararın uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini savundu. Ancak diğer taraftan, Gürcistan krizi nedeniyle Rusya ile ilişkilerde yaşanan gerilimin, Rus gazını doğrudan Almanya'ya transfer edecek Baltık Denizi'ndeki doğal gaz boru hattı inşasını etkilemeyeceğini söyledi. Rusya AB’yi ‘takmıyor’ AB’nin enerji bağımlılığı, etkisizliğinin nedeni… ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 13 Ekim 2008/224 RusGürcü çatışmasında Sarkozy’nin arabulucu konumunda yoğun çalışması dikkat çekmişti. Moskova, yapılan anlaşmayı AB gözüyle değil, kendi çıkarları açısından ağırdan alarak uygulamayı seçti. AB’nin Rusya’ya tepki arayışı saman alevine dönüştü. AB üyesi ülkeler Moskova’nın karşısına bir bütün olarak çıkamıyor… ancak bu konudaki tartışmayı şimdilik ertelediklerini belirtti. Fransa Başbakanı Fillon da Rusya’ya müeyyide uygulanmasına karşı olduğunu ifade etti ve bunun yeteri kadar etkili olmayacağını savundu. Rusya’ya yaptırım kararı çıkması gerektiğini savunan ülkelerden Polonya ise Brüksel Zirvesi’nden çıkan sonucu tatmin edici bulmadı. Varşova’da çıkan Rzeczpolpolita gazetesi pek çok Batılı politikacıya göre Rusya’yı cezalandırmanın uygun olmadığını, ancak Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine göre müeyyide uygulanmamasının tehlikeli bir seçim olduğunu, Çünkü Kremlin’in, AB’yi güçsüz ve parçalanmış olarak gördüğünü belirtti. Rusya ise AB liderlerinin yeni ABRusya stratejik ortaklık anlaşması görüşmelerini erteleme kararından üzüntü duyduğunu bildirdi. Rusya’nın AB Daimi Temsilcisi Vladimir Çizhov, “Biz bu müzakerelere ya da yeni anlaşmaya AB’den daha fazla muhtaç değiliz. Bu daha ziyade AB için kendini cezalandırmadır, çünkü bu karar AB’nin bir ticari ortak olarak güvenini artırmıyor” dedi. AB liderlerinin ilişkiler ve müeyyide konusundaki bu farklı tutumlarının ve zirve öncesi söylemlerine rağmen yaptırım kararı alamamalarının arkasında yatabilecek ABRUS İŞBİRLİĞİ Rusya ve AB arasında ilk olarak 1994 yılında imzalanan, 1997’de yürürlüğe giren ve enerji alanında işbirliğini içermeyen Stratejik Ortaklık Antlaşması on yıllık süre sonunda 2007’de sona ermiştir. Haziran 2008’de AB ve Rusya arasında yeni bir stratejik ortaklık oluşturulması için düzenlenen ABRusya zirvesi gerçekleşmiştir. Zirve’nin ardından Rusya'nın enerji politikalarına değinen Medvedev, Kuzey Akım ve Güney Akım doğal gaz boru hattı inşaatlarına devam edeceklerini belirterek, ''Bunlar birleştirici, siyasi olmayan ve ticari kârlılığı olan projelerdir'' demiş; Barroso da Rusya’nın AB'nin kilit enerji tedarikçisi olduğunu belirterek, enerji fiyatlarının arttığı bir dönemde enerji güvenliğinin önemini vurgulamıştır. ABRusya Zirvesi, tarafların enerji Gürcistan’daki çatışmalara konusunda bir işbirliği ve stratejik ortaklığa doğru yol aldıklarını gösteriyordu, ancak Rus katılan Rus birlikleri... Gürcü Savaşı ve sonrasındaki gelişmeler bu olumlu gidişatı sekteye uğratmış gözüküyor. Rusya’nın Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgeleri Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlık ilanlarını tanıması ve ateşkes antlaşmasının bir gereği olmasına rağmen birliklerini Gürcistan’dan çekmemesi AB ülkelerini Rusya ile ilişkilerini gözden geçirme yoluna sevk etti. Zirvede Rusya’ya yaptırım konuları da görüşülecekti ancak gerçekleştirilen olağanüstü zirvenin Rusya'yı hedef almadığını ifade eden Sarkozy, Rusya ile stratejik ortaklıklarını devam ettirmek istediklerini, nedenlere baktığımızda somut bir biçimde, Rusya’nın Avrupa petrol ve doğalgaz piyasasındaki ağırlığı gözümüze çarpıyor. Rusya, ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük enerji üretici ülkesidir. Petrolde, Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın en büyük ikinci petrol üreticisi, doğalgazda ise sahip olduğu rezervlerle dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi konumundadır. AB’nin doğal gaz tüketiminin arttırılmasına yönelik stratejik kararı, ülkelerde kömür tüketiminin azaltılması kararına paralel olarak doğalgaz tüketimini arttırmış; bu ise daha fazla kaynağa ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Doğalgaz ithalatı, kendi kaynakları yeterli olmayan AB için sıkıntı yaratabilecek bir artış göstermektedir. Çünkü, alternatif kaynaklara erişim sıkıntısı çeken AB giderek, enerjiyi bir politik araç olarak kullanmaktan çekinmeyen Rusya’ya daha da bağımlı hale gelmektedir. Talebi karşılamak ve alt yapının güçlendirilmesi için AB’nin çok büyük miktarlarda yatırım yapması gerekmektedir. Eğer üretim maliyetleri azaltılamazsa, aşağı yukarı yüzde 40 oranındaki mevcut bağımlılığın 20–30 yılda daha da artacağı tahmin edilmektedir. Bu potansiyel enerji bağımlılığı ise AB dış politikasında Rusya ile karşı karşıya kalındığı bir durumda etkisizlik sorununu ortaya çıkarabilir. Enerji kaynaklarının istikrarlı temini, enerji konusunda bir başka ülkeye bağımlı olmaktan daha önemlidir. Burada enerji güvenliği kavramı ortaya çıkmaktadır. Enerji güvenliği, bir ülkenin bu enerji kaynağını istikrarlı bir şekilde temin etmesi, fiyatta, miktarda ya da güvenli ulaşım yollarında ani değişimlere maruz kalmaması olarak tanımlanabilir. Rusya’nın doğalgaz fiyatlarını Ukrayna ve Belarus örneklerinde olduğu gibi yüksek oranda artırması ve enerji sevkıyatını Avrupa’ya haber vermeden kesmesi Avrupa’nın enerji güvenliği konusunda problemleri olduğunun bir göstergesidir. 1 Eylül 2008’de gerçekleşen AB olağanüstü Brüksel Zirvesi’ne yönelik ortak ve inandırıcı bir dış politika uygulanamadığı eleştirilerinin arkasında da Batının enerji güvenliği konusundaki kaygılarının yer aldığını söyleyebiliriz. AB, RusGürcü Savaşı’nın ardından artan enerji güvenliği kaygıları dolayısıyla 2002 yılında yapımı kararlaştırılan Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin hızlandırılmasına önem vermiştir. Proje kapsamında, AB’nin Rusya’dan yıllık ithal ettiği gazın üçte biri kapasitesinde gaz sağlaması planlanan hattın, doğalgaz üreticisi kimi ülkelerin gazlarını Rusya’yı devre dışı bırakarak Gürcistan ve Türkiye üzerinden geçip Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya’ya ulaştırması hedeflenmektedir. NABUCCO ortak şirketinin resmi belgelerine bakıldığında, Rusya’nın dışındaki alternatif kaynaklar olarak; Azerbaycan, İran, Irak ve Mısır sıralanmaktadır. Ancak Rusya kendisine alternatif olarak geliştirilen bu projeyi engellemek için, doğalgaz üreticilerini Çin’e ve Azerbaycan Türkiye yoluyla Avrupa’ya gaz satmaktan ya da Nabucco’ya katılmaktan vazgeçirmek istemektedir. İngiltere Başbakanı Brown ise bu projeye ayrılan AB fonlarının arttırılması gerektiğini dile getirmektedir. Enerjiyi politik bir baskı aracı olarak kullanmaktan çekinmeyen Rusya, Hazar güzergahında kontrolü ele geçirirse, enerji güvenliği konusunda sıkıntı yaşayan AB’nin durumu daha da zorlaşacaktır. Bu yüzden, AB’nin Rusya’ya alternatif enerji kaynakları bulma yönündeki çabaları önümüzdeki dönemde hızlanacaktır. Ancak bu zorlu süreçte AB, mevcut enerji bağımlılığı nedeniyle Rusya ile arayı açmak istemeyecektir.