Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C S Ermenistan… Uwe Kulusmann Berlin/20.08.07 Der Spiegel TRATEJİ 23 Sessiz adımlarla rivan Havaalanında genç Ruslar Ermenilerle birlikte pasaport kontrolü yapıyorlar. Ülke genelinde Rusların varlığı hissediliyor. Hatta Lusarat köyü dahi Rusların koruması altında bulunuyor. Ermenistan'ı Türkiye'den ayıran dikenli telin önünde Rus askerleri devriye geziyorlar. Bu yerleşim bölgesi, Ermenistan'ın milli simgesi olan Ağrı Dağı'nın eteklerinde yer alıyor. 16. yüzyılda Osmanlı hakimiyeti altında giren ve 1923'ten beri Türkiye sınırlarında yer alan Ağrı Dağı halk arasında "İncil Dağı" olarak anılıyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan, Ermenistan ile Rusya arasındaki ilişkilerin iyi olduğunu onaylıyor. Koçaryan, ülkesinin NATO'ya üye olmayacağını, zira NATO üyeliğinin Ermenistan'a ilave güvenlik sağlamayacağını, tam tersine, Rusya ve İran ile mevcut ilişkilerini bozabileceğini belirtiyor. Öte yandan Rusya, Ermenistan'daki gelişmeleri dikkatle izliyor. Zira eski Sovyetler Birliği'nde bulunan bu önemli bölgede Amerikalılar da yeni bir cephe açıyorlar. Amerikalılar bu suretle Ruslara baskı uyguluyorlar. 1991 Sıra ekonomik krizde mi? Rolf Wenkel Deutsche Welle E yılından bu yana Kafkasya'daki bu fakir ülkeye yaklaşık 1,5 milyar ABD Doları tutarında yardım sağlayan ABD, kendisine olumlu yaklaşan muhalefet siyasetçilerine göz kırpıyor ve ülkeye mali ve askeri yardım yolluyor. Bununla birlikte, Amerikalılar Moskova ile uzun sürecek bir güç mücadelesine hazır olmalılar. Zira Rusların da ellerinde kozları var: Rusya, Ermenistan'a yurt içi fiyatlarına askeri teçhizat satıyor. Ayrıca, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin yüzde 90'ını eğitiyor. Bunların yanı sıra, Ermenistan'ın ihtiyacı olan doğalgazın neredeyse tamamı Rusya'dan geliyor, boru hatları ise Gazprom tarafından işletiliyor. Diğer taraftan, Ermenistan'daki Batı yanlıları ikilem yaşıyor. NATO ile her türlü yakınlık, düşman olarak görülen Türkiye'ye de yakınlık göstermek olarak algılanıyor. Erivan ve Ankara arasındaki ilişki, 1915 yılında yapılan Ermeni soykırımı nedeniyle bozulmuş durumda. Türkiye anılan sorun ve Yukarı Karabağ ihtilafı nedeniyle sınırı kapalı tutuyor. Ermeniler 1990'lı yılların başında, uluslararası hukuka göre Azerbaycan topraklarında bulunan söz konusu bölgede ayrılıkçı bir savaş başlatarak Yukarı Karabağ Cumhuriyeti'ni kurmuşlardı. Ermenistan, intikam almak isteyen Azerbaycan ve sevilmeyen Türkiye'den korunmak için sınırlı bir egemenliği kabul ediyor. Bu bağlamda, Rus İstihbarat Servisine bağlı sınır birlikleri ülkedeki stratejik noktalarda görev yapıyor. Koçaryan Kıbrıs kalıcı bölünebilir David Blair The Daıly Telegraph K ıbrıs adasının tecrit edilmiş kuzey bölümünün Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rumlar ve Türkler arasındaki sorunun yakın bir zamanda çözüme kavuşturulamaması halinde Kıbrıs'ta "daimi bir bölünmeyle" karşı karşıya kalınabileceğini söyledi. Tek taraflı olarak ilan edilen kendine özgü "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti"nin liderini temsil eden yetkililer, Kıbrıslı Rum mevkidaşı Cumhurbaşkanı Tassos Papadopoulos ile büyük önem taşıyan buluşma öncesinde hazırlık mahiyetinde görüşmelere başlayacaklar. "Yeşil Hat’tın" yakınındaki ikametgahında yaptığı açıklamada Talat, "Ayrılık giderek derinleşiyor. Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğunun iki devletli çözüm, yani kalıcı bölünmüşlükten yana olduğunu ortaya koyan kamuoyu araştırmaları var. Bu da gösteriyor ki, Kıbrıslı Türkler eski pozisyonlarını terk ediyorlar" dedi. Anan planı kapsamında, "Yeşil Hat" kaldırılacak, ada gevşek federasyon kapsamında yeniden birleşecek ve Yeni Kıbrıs Cumhuriyeti'ne Avrupa Birliği'ne katılım imkanı verilecekti. Eşzamanlı yapılan referandumda Kıbrıs Rum halkının yüzde 75'i Papadopoulos'un da telkinleriyle planı reddetti. Adanın resmen tanınan hükümeti olarak Güney Kıbrıs'ın AB'ye girişine göz yumuldu ve o zamandan bu yana ada ekonomisi giderek büyümekte. Sayın Talat, Kuzeydeki kamuoyu yoklamalarının giderek daha sert sonuçlar verdiğine ve referandum sonuçlarıyla "tamamen tezat" oluşturmaya başladığına inanıyor. Talat, "Sorunun çözüme kavuşturulamaması insanların kafasındaki 'birleşmenin Talat engellenmesi' fikrini güçlendirdi. Bu büyük bir tehlike. Tabii ki siyasilerin elindeki seçenekleri azaltıyor. Siyasetçiler kendi halklarının isteklerine ters bir harekette bulunamazlar" diyor. On yıllardır Kuzey Kıbrıs, sertlik yanlısı Türk milliyetçilerinin, özellikle de Rauf Denktaş'ın hakimiyetindeydi. Ancak 2005 yılında seçimleri kazanan sol kanattan ılımlı siyasetçi Mehmet Ali Talat, birlik ve iktidar paylaşımı yanlısı biri. Papadopoulos Talat'ı bir komşu ülke lideri olarak tanımıyor. Papadopoulos hükümeti Kuzey Kıbrıs'ı 33 yıldır "işgal altında bölge" olarak tanımlıyor. Kuzey Kıbrıs AB ile doğrudan ticari ilişkiye girememekte ve buradaki havaalanından Türkiye hariç hiçbir yere uçuş bulunmamakta. Talat, "Bu izolasyonun kaldırılması 'mevcut tablonun çözüme kavuşturulmasının' en iyi yolu olacaktı. Böylelikle çözüm yanlısı siyasetçiler güç kazanacak ve Papadopoulos görüşme yönünde yeni bir girişimde bulunmak zorunda kalacaktı" diyor. Finans piyasalarındaki aktörlerin asabileştiği bir dönemde akla, ‘Mali krizi ekonomik kriz mi izleyecek, yoksa dünya ekonomisi krizi yara almadan mı atlatacak?’ sorusu geliyor. Rolf Wenkel’in yorumu: "Küresel finans piyasasındaki son krizin mekanizmasını anlamak zor değil. Amerikan bankaları yıllarca giderek artan oranda riski yüksek gayrı menkul kredisi açtılar ve alacaklarını girift finans ürünleri şeklinde yatırım fonlarına pazarladılar. Hedge Fonlar da ellerindeki bu senetlerle bol bol spekülatif işlemler yaptılar. Almanya’dan farklı olarak ABD’deki ipotek kredileri belli bir vade içinde sabit faizle işlem görmüyor. Kredi faizi piyasanın durumuna göre her gün değişebiliyor. Faizlerin yükselmeye başlamasıyla kredibilitesi düşük müşteri borcunu ödeyemez oldu. Bankalar ve yatırım fonları zarar ettiler. Hisse senedi piyasası asabileşirken yatırımcı güvensizliğe kapıldı. Borsa endeksleri 11 Eylül sonrasının en hızlı dalgalanmasına uğradı. Finans piyasalarındaki kriz reel ekonomiye sıçrar mı? Şirket ve tüketiciler kriz girdabına kapılır mı yoksa finans dünyasıyla reel ekonomi birbirinden etkilenmeden paralel seyir mi gösterirler? Krize sürüklenenlerin suni ürünler olması bakımından paralel seyir şimdi daha gerçekçi görünüyor. Finans spekülatörleri durmadan son derece riskli ve soyut bahisleri andıran yatırım modelleri uyduruyorlar. Faizler yükselmeye başlayıp ta bu yatırım kağıtları değerini kaybettiği zaman piyasa kendini arındırmış ve hayali ürünleri bünyesinden atmış oluyor. Bu teze karşı, soyut bahislerin de reel etkilerinin olduğu söylenebilir. Bahiste kaybeden daha temkinli oynamaya başlar. Bankalar kredi ticaretinde daha dikkatli davranıp riskleri yeniden değerlendirir, riski kadar rantı da düşük olan geleneksel ve sağlam kağıtlara yönelirler. Ticari bankalar kredibilitesi yüksek sanayi şirketlerine kredi vermekten kaçınırlarsa, yatırımlar azalır, büyüme hızı düşer, işsizlik artar. Özel yatırımcı da adımlarını daha temkinli atar. Yaşlılık için tasarruf kaynağı olan hisse senetleri, fon payları ve gayrımenkullerin önemli rol oynadığı ABD gibi ülkelerde, gelecek endişesi tüketiciyi tutumlu olmaya sevkeder, talepteki düşüş reel ekonomi motorunu tekletmeye başlar. Analiz uzmanlarıyla bankerler bu senaryolardan hangisinin doğru olduğunu söylemeye yanaşmıyorlar. Bundan sonra hangi fonun batıp, hangi bankanın duvara toslayacağını beklemeyi tercih ediyorlar. Ancak dünya ekonomisini sarsmak o kadar kolay değil. Global büyüme hızının yüzde beş olması bekleniyor. Dünya ekonomisinin geleceği eskiden olduğu gibi sadece ABD ya da Çin’e bağlı değil. Avrupa da artık rol oynuyor, Japon ekonomisi de toparlanma yolunda. Özel sektör kâr rekorları kırarken, artan hammadde fiyatları bazı ülkelere büyük gelir bahşediyor. Yani kârlı yatırıma yönelecek para hacmi hiç te küçümsenmeyecek boyutlarda. Tabii son aylardaki gibi riskli, pekülatif ve yüksek rant vadeden yatırımlar olmamak şartıyla."