15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

anlaşmayı gündeme getirmesinin birçok nedeni olduğu düşünülüyor. Bölgedeki operasyonlarda 350 dolayında Pakistan askerinin ölmesi ve birçok sivilin yaşamını yitirmesi ülke içinde Müşerref ’e karşı yapılan muhalefetin daha da sertleşmesine neden oldu. Ayrıca bu sorunun silahlı yöntemlerle çözümlenemeyeceği bunun yerine siyasi önlemlerin alınmasının daha akılcı bir yöntem olacağı konuşuluyor. Müşerref ayrıca Afganistan sınırına yönelik bir dizi önlem aldı. Pakistan’ın Afganistan’la olan sınırının kontrolünde zorlanılan 35 kilometrelik bir bölümüne güvenlik duvarı inşa etmeye karar verdiği açıklandı. Sınırlardan yasa dışı geçişlerin kontrol altına alınabilmesinin hedeflendiği bu kararın 2430 kilometrelik AfganistanPakistan sınırında oluşturulmaya çalışılan güvenliğe ne derece katkı sağlayacağı tartışılmaya başlandı. Duvarın yanı sıra sınır boyunca 900 kontrol noktası oluşturulacağı, mayın ve dikenli tellerle güvenliğin sağlanmaya çalışılacağı ifade ediliyor. Müşerref yönetimin sınır güvenliğine yönelik aldığı bu kararlarla ilgili BM ve Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’den çeşitli eleştiriler kamuoyuna yansıdı. BM sınıra mayın döşenmesiyle ilgili olarak endişelerini dile getirirken Karzai de sınır güvenliği ile ilgili alınan bu önlemlerin sınırdaki Peştun ailelerin bölünmesine yol açacağını belirtti. Bilindiği gibi Afganistan nüfusunun yüzde 42’sini ve Pakistan nüfusunun yüzde 9’unun oluşturan Peştunlar AfganistanPakistan sınırının her iki yanında yaşamakta. Hindistan’la siyasi ve askeri mücadelenin halen sürdüğü, ülkenin en önemli gündem maddesi Keşmir sorununun halen çözümlenememiş olması ve 2007 sonu veya 2008 başında gerçekleşeceği beklenen genel seçimler ve devlet başkanlığı seçimleri Pakistan hükümeti açısından 2007 yılının kritik bir yıl olacağına işaret ediyor. Tüm bunlara ek olarak Afganistan sınırındaki Taliban ve ElKaide örgütlenmelerinin yarattığı güvenlik sorunu ve buna bağlı olarak ABD tarafından Müşerref ’e yöneltilen siyasi telkinler İslamabad yönetiminin üzerindeki baskıyı artırıyor. Ve Pakistan’ın diğer bir sınır komşusu İran’a olası bir ABD operasyonunun Pakistan açısından tüm bu sorunlara ek olarak yeni bir sorunlar yumağı doğuracağı endişesi de Müşerref yönetiminin kafasını kurcalayan diğer bir konu. C S TRATEJİ 5 sürecine geçildi. Daha önceki TUSAM değerlendirmelerinde de belirtildiği üzere son genişleme süreci ilk ikisinden tamamen farklı şekilde algılanmalı ve burada NATO’yu bekleyen sorunların daha kapsamlı ve sürecin daha zorlu olacağı bilinmelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi Kandahar ve çevresinin Taliban açısından hem stratejik hem de siyasi önemi, bu süreci NATO açısından çetrefilli bir konu haline getiriyor. NATO, TARİHİ SINAVDA NATO açısından bakıldığında Afganistan bir dönüm noktası olarak algılanmalıdır. Yapılan yorumlarda İttifakın geleceği Afganistan’ın geleceğine endeksli hale getirilmiştir. Afganistan’da yaşanacak bir başarısızlık ya da göstermelik başarılar örgütün uluslararası alandaki işlevselliğini ve müttefiklerinin terörle mücadele konusundaki gücünün sorgulanmasına neden olabilir. Ve şu ana kadar olan süreç incelendiğinde NATO’nun halen başarıya giden yoldan uzak olduğunu söylemek mümkün. Üçüncü genişleme süreci İttifak açısından zor olmasına rağmen tamamlansa dahi dördüncü ve son genişleme sürecinin Afganistan’ın en zor coğrafi koşullarının yer aldığı dağlık doğu bölgelerine yönelik olması NATO’nun nihai başarısı yönünde koca bir soru işaretidir. Her ne kadar Pakistan’a bu bölgelerde daha aktif önlemler alınması yönünde baskı yapılsa da Afganistan içerisinde de bu bölgelere yönelik operasyonların daha iyi organize edilerek yapılması gerekiyor. Afganistan’daki gösterilerden... Türkiye’nin de üye olduğu ve destek verdiği NATO, Afganistan’da tarihi bir sınavdan geçecek. ABD, Afganistan’da istikrarı sağlamak amacıyla Pakistan’a da yoğun baskı yapıyor. Bu ülkede yaklaşan seçimler de durumu kritikleştiriyor. Taliban’ın özellikle ülkenin güneyinde son bir yıldır sürdürdüğü şiddetli direniş son birkaç ayda en üst seviyeye çıktı. Afganistan’ın güneyinde bulunan, Taliban’ın kalesi olarak tanımlanan Kandahar ve Helmand eyaletlerinde son iki aydır yaşanan güvenlik sorunları tehlikeli boyutlara ulaştı. Taliban 2007 Şubat ayı başından itibaren Farah kentine bağlı Bakva kasabasını ve Helmand eyaletinde bulunan Musa Kale kentinin kontrolünü ele geçirdi. Diğer bazı yerleşim yerlerinin de kısa süreli olarak Taliban’ın kontrolüne geçtiği haberleri sıkça basında yer aldı. Musa Kale’nin halen Taliban kontrolünde olması ise ABD ve NATO güçlerinin Afganistan’daki güvenliğe ilişkin endişelerini artırıyor. 2003 Ağustos’unda Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü (ISAF) komutasını devralarak Afganistan’daki güvenliğin sağlanması konusundaki komutanın NATO’nun tekelinde toplanması örgüte tarihte ilk kez Avrupa dışında yürüttüğü bu operasyonel görevde tarihi bir sorumluluk yükledi. Komutanın devralınmasıyla birlikte başta Kabil olmak üzere Afganistan’ın kuzey bölgelerinde, buradaki Özbek ve Tacik komutanların da desteğiyle güvenlik sağlanabildi. Akabinde Afganistan’ın tümünde NATO kuvvetlerinin etkin olabilmesine olanak sağlayacak genişleme planı devreye sokuldu. NATO birinci genişleme olarak kabul ettiği ve Ekim 2004’te tamamlanan kuzey genişlemesinin ardından ikinci aşamada Herat merkezli olarak batıya yöneldi. İkinci genişleme süreci de (Herat valisi İsmail Han’a merkezi hükümette bakanlık görevi verilerek) kısmen sorunsuz şekilde gerçekleştirildi ve Eylül 2005’te görev tamamlandı. Ardından Afganistan’ın güneyinde Kandahar merkezli üçüncü genişleme SICAK GEÇECEK YAZ Her yıl bahar ve yaz aylarında olduğu gibi bu yılın bahar ve yaz aylarının da artık kronikleşen bir şekilde ülkede bulunan yabancı askerler açısından zorlu geçeceğini söylemek kehanet değil bilinen bir gerçek. Taliban şimdiden savaş naraları atıyor. Taliban komutanlarından Molla Hayat Han’ın Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, ''Bu yaz gerilla ve intihar saldırıları artacak, 2 bin intihar komandosu hazır, yabancı askerler için en kanlı yıl bu yıl olacak'' söylemi zaten beklenen saldırıların habercisi niteliğinde. Irak’ta ABD’nin 150 bin dolayında askerle yapamadığını daha zor coğrafi ve fiziki koşullara sahip Afganistan’da 35 bin askerle başarmayı hayal eden NATO’nun şu anki önlemler ve çalışmalarla ABD’nin Irak’ta saplandığı batağa benzer şekilde Afganistan’da saplanması muhtemel görünüyor. Ve İran’ın ABD tarafından vurulma olasılığı NATO’nun Afganistan’daki durumunu daha da kötü bir noktaya sürükleyebilir. IRAK SENDROMU Pakistan’a ABD’li siyasiler tarafından çeşitli düzeylerde yapılan baskı aslında Afganistan’daki durumun daha da kötüye gitmesinin bir sonucu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear