Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ Savunma anlayışı teröre göre belirleniyor C S TRATEJİ NATO’nun görev ve tehdit tanımında sıkıntı çektiği dönemde, özellikle 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası, terör yeni bir tehdit tanımlaması olarak, NATO’nun imdadına yetişmiştir. İkinci maddede ABD’ye karşı gelecekte askeri rekabet gösterecek, potansiyel düşmanlara karşı, şimdiden önlemlerin alınması gerektiği ifade edilmektedir. Bu anlayış, Eylül 2002’de yayınlanan ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinde ‘önleyici vuruş’ ya da savaş olarak belirtilen, yeni doktrinin altyapısını hazırlamıştır. Ululslararası hukuk anlayışına koşut olarak , Birleşmiş Milletler anayasasının 42. maddesinde, uluslararası güvenlik ve uluslararası barışın tehdit altında olduğu ya da meşru müdafaa hallerinde, şiddet kullanımı uygun görülmektedir. ABD, 11 Eylül 2001 sonrası, yeni tehdit ve düşman tanımlamalarını kullanarak, yeni savaş doktrinleri üreterek, hukuksuzluğu o da sadece kendisine hak görerek, haklının değil, güçlünün dediğinin olduğu bir dünya düzeni tasarlanaktadır. Emperyalizm mantığını da aşarak, emperyal bir egemenlik, ya da imparatorluk hegemonyası kurmayı düşünmektedir. Ünlü ABD’li strateji uzmanı Brzezinski’ni Kazakistan’dan Afrika boynuzuna kadar çizdiği harita, US CENTCOM olarak adı geçen, ABD kuvvetlerinin görev alanı olarak resmen belirtilmektedir. Üçüncü maddedeki düşman olarak belirtilen güçlerin caydırılması ya da baskı altına alınması zemininde, hızla konuşlanabilen askeri kuvvetlerden söz edilmektedir. Adı geçen kuvvetlerin, küresel istihbaratın sağlanması, vurma kapasitesinin etkinliğinin altı çizilmektedir. Hızla konuşlanabilen ya da yer değiştirebilen kuvvetler, güncel basında yer alan Küresel Savunma Konumlandırması’yla yakından ilgilidir. (NATO İstanbul Zirvesi’nde kurulması kararlaştırılan Acil Tepki Gücü bu kapsamda, 22 bin kişiden oluşan, dünyanın herhangi bir kriz bölgesine en geç beş gün içinde ulaşabilecek bir kuvvet olarak tasarlanmıştır. Dolayısıyla, ABD’nin savunma stratejileriyle, koşut bir uygulama söz konususdur.) Bu konudaki Eylül 2001 uluslararası ilişkilerde bir milat gibi algılanmaktadır. Bu çalışmada, 11 Eylül 2001’in kendisinden çok, ABD ve dünya siyaseti açısından ne tür değişimlerin başlangıcı olduğunu, bu bağlamda neleri meşrulaştırdığını çözümleyeceğiz. Söz konusu çözümlemeyi, güvenlik boyutunda ele alacağız. 11 ABD STRATEJİLERİNİN ÇÖZÜMLENMESİ ABD, dünya egemenliğini pekiştirmek açısından, yerküre üzerindeki kuvvetlerini, yeni tehdit algılamaları çerçevesinde, yeniden yapılandırma arayışı içerisindedir. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra, 30 Eylül 2001’de ABD Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı Quadrennial Defense Review Report ABD’nin 21.yüzyıldaki savunma anlayışını ortaya koymaktadır. ABD, alışıldığı üzere, kendisini barış, özgürlüğü teşvik eden bir ülke olarak adlandırmaktadır. Raporda, ABD müttefikleri ve dostları arasında sürekli bir güvenlik ağı tesis edilmesini önermektedir. Güncel güvenlik eğilimleri arasında asimetrik savaş ve kitle imha silahlarının sayıldığı çalışmada, CBRNE olarak kodlanan silah türleri (kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer ve geliştirilmiş yüksek patlayıcılar), ABD’yi tehdit eden silahlar olarak nitelendirilmektedir. ABD’nin NATO stratejilerini de etkileyen bakış açısında, ‘güçsüz ve başarısız devletlerin’ dünyada tehdit yarattığı belirtilmektedir. 19.yüzyıldaki sömürgeci anlayışın bir benzeri olarak, güçsüz ya da başarısız olmak başlı başına bir güvensizlik ya da aşağılama nedeni olarak görülmektedir. Bu bağlamda devlet dışı aktörlerin, adı geçen devletlerle birlikte tehlike yarattığı iddia edilmektedir. Askeri teknolojilerdeki hızlı gelişmenin adı geçen güçlerin eline geçmesiyle, dünya barışının zedeleneceği söylenmektedir. 11 Eylül neyi değiştirdi? ABD, dünya egemenliğini pekiştirmek açısından, yerküre üzerindeki kuvvetlerini, yeni tehdit algılamaları çerçevesinde, yeniden yapılandırma arayışı içerisinde. ABD Savunma Stratejisi bu çerçevede dört ana amaçla tanımlanmaktadır. İfade edilen amaçlar; 1 ABD müttefikleri ve dostlarının güvenliklerinin ABD tarafından güvence altına alınması, 2 ABD’ye karşı askeri rekabet anlayışında olanların vazgeçirilmesi, 3 ABD çıkarlarına karşı tehditlerin caydırılması ve baskı altına alınması, 4 Caydırma başarısız olursa, düşman olarak belirtilen güçlerin defedilmesi, olarak ortaya konulmaktadır. ABD, birinci maddede yer verilen müttefik ve dostlarının güvenliklerinin ABD tarafından sağlanabilmesi için, bu ülkelerle güvenlik işbirliği önermektedir. Yeni NATO’nun yeni işlevleri bu madde kapsamında değerlendirilebilir. Zira, Soğuk Savaş sonrası, 11 Eylül saldırıları ABD halkı üzerinde büyük etki yarattı.