Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 Cemile Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası caatac@tusam.net osyal demokrat eğilimi ve ahlakçı duruşu ile bilinen Nobel ödüllü ünlü Alman yazar Günter Grass’ın geçtiğimiz haftalarda, gençlik yıllarında Nazi Waffen SS örgütüne üye olduğunu açıklaması, dünya gündemine bomba gibi düştü. Nazizm’in tüyler ürpertici yükselişini ve yıkıcı savaş deneyimini son derece etkili bir dille anlattığı romanı Teneke Trampet’in (Die Blechtrommel, 1959) yayımlanmasından bu yana Grass, Nazi doktrininin herhangi bir platformda yeniden yüceltilmesine izin vermeyen, savaş karşıtı ve sosyal adalet ve barış yanlısı katı bir söylem benimsedi. Hatta iki Almanya’nın birleşmesine, birleşmenin Almanya’yı İkinci Dünya Savaşı öncesi saldırgan gücüne yeniden kavuşturacağı gerekçesi ile karşı çıkmıştı. Ancak, politik olarak neyin ahlakî olduğu konusunda fikirlerini açıklamaktan hiçbir zaman çekinmeyen Grass’ın şimdi kendisi, geçmişine dair böyle "küçük bir ayrıntıyı" açıklamakta neden bu kadar geciktiği konusunda ahlakî bir sorgulamaya konu oluyor. Çoğunlukla Nobel Ödülü’ne odaklı devam eden tartışmalarda yazar, itirafını ödülü alabilmek için bilinçli olarak geciktirmekle suçlanıyor. Böylece, Nobel Ödülü’nü hedefleyerek yazan yazarların, hayatlarını bilinçli bir şekilde "gayriresmî ödül kriterlerine" göre yaşayıp yaşamadıkları edebiyat çevrelerince yeniden büyüteç altına alınıyor. Diğer taraftan Grass şüphe edilmesi güç bir samimiyetle Nazi geçmişinin, sorumlu tutulamayacağı "çocukça bir hata olduğunu" savunuyor ve neden bu kadar geç itiraf ettiğini ise itiraf ederken kullanacağı doğru ifadeleri "ancak bu yaşında bulabildiğini" söyleyerek açıklıyor. Ayrıca, yetişkin yaşantısını bu hatayı telafi Günter Grass olayı... C S TRATEJİ Polonya’nın Almanya’yı, bu sefer AB içerisinde, bağımsızlığına yönelik bir tehdit olarak algılaması ile açıklanabilir. Almanya’da da bu durumu körükleyecek gelişmeler yaşanıyor. Kendilerini "Polonya onurunun yılmaz savunucuları" olarak adlandıran Lech ve Jaroslaw Kaczynski kardeşlerin başında bulunduğu iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi, Almanya’da Polonya aleyhine söylenen her sözü, yapılan her türlü girişimi içeride kendi seçmenine iletmekte hiç zaman kaybetmiyor. Bu bağlamda, Almanya’nın Rusya ile gerçekleştirdiği doğalgaz projesinden Polonya’yı dışlaması, Alman günlük gazetesi Die Tageszeitung’un, Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski için "patates" demesi, Almanya Anayasa Mahkemesi’nin, Wunsiedel kasabasında Rudolf Hess’in ölüm yıldönümüne özel, NeoNazi yanlısı gösteri yapma yasağını kaldırması ve Berlin’de, II. Dünya Savaşı sonrası Almanların Doğu Avrupa’dan nasıl sürüldüklerini ve ne kadar acı çektiklerini anlatan bir serginin açılması, Polonya’da büyük yankı buldu. Almanya ve Polonya arasında önümüzdeki günlerde daha büyük gerginliklere yol açabilecek bir anlayışı gözler önüne sermesi açısından Berlin’deki serginin üzerinde özellikle durulmasında yarar var. S Almanya ve Polonya arasında bitmeyen hesaplaşma Grass olayı, Almanya Polonya ALMAN SÜRGÜNLER ilişkilerinde bazı hesapların hiçbir FEDERASYONU Steinbach’ın adı Almanya’da her zaman kapanmayacağına işaret etmesi Erika geçen gün daha fazla duyuluyor. Steinbach’ın başkanlığını yaptığı Alman açısından da büyük önem taşıyor. Sürgünler Federasyonu, II. Dünya Savaşı Polonya’daki mallarına el konularak Polonya’da Alman karşıtlığının yeniden sonrası Almanya’ya sürülen ve tek tek tespit edilen tazminat ödemesi için Polonya’yı tavan yapmasına neden olan bu olayın Almanlara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Polonya her ne kadar "Bu sürgün ardından hükümet de aynı zamanda götürüyor. bir sonuçtur. Kimse nedenlerinden dese de Alman Polonya onursal yurttaşı olan Grass’ın bahsetmiyor…" kamuoyunun da desteğini kazanan bu önümüzdeki günlerde Polonyalıların unvanının elinden alınmasından yana. girişim, başını daha da ağrıtacak gibi gözüküyor. etmek üzerine kurduğunu ve "kendisini yargılamak isteyenlerin yargılamaktan kaçınmaması gerektiğini" söyleyerek gelecek her türlü kınamayı karşılamaya da hazır olduğunu belirtiyor. Grass olayı, edebiyat dünyasında yarattığı fırtınanın yanı sıra, Almanya Polonya ilişkilerinde bazı hesapların hiçbir zaman kapanmayacağına işaret etmesi açısından da büyük önem taşıyor. Polonya’nın Gdansk şehrinde doğmuş olan Grass, Polonyalılar için II. Dünya Savaşı sırasında kendi çektiklerini dile getiren bir edebiyat kahramanı idi. Aynı zamanda Gdansk’ın, dolayısıyla Polonya’nın "onursal vatandaşı" da olan yazar, şimdi bu şehirde Polonya’da yaygın olan "İyi Alman yoktur" deyimini doğrulayan en acı deneyimlerden biri olarak görülüyor. Her ne kadar Grass, Gdansk’ın valisine mektup yazıp özür dilediyse de cin şişeden çıktı ve bu vesileyle hem Almanya hem Polonya, "kim, neden, ne kadar acı çekti?" tartışmasına yeniden başladı. İşte, açılışı bilinçli olarak Polonya Başbakanı Jaroslaw Kaczynski’nin Berlin’e ziyarette bulunacağı açıklanan tarihe denk getirilen sergi de bu federasyonun davasına yönelik popüler desteği artırmak amacını güdüyor. Kaczynski’nin ziyaretini iptal etmesine neden olan ve "nezaketsiz, rahatsız edici ve üzüntü verici" olarak değerlendirilen girişim, II. Dünya Savaşı’ndan sonra da Doğu Avrupa’daki evlerinden kovulan 14 milyon Alman’ın acı çektiğini ve Yahudilerin ıstırabı ile birlikte bunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini savunuyor. Bütün bu gelişmeler, Polonya’da Almanların II. Dünya Savaşı tarihini değiştirme ve soykırım mahkumiyetlerini hafifletme çabaları olarak algılanıyor ve bu da doğal olarak Alman karşıtı duyguların güçlenmesine neden oluyor. Özellikle politikacıların elinde seçim aracı olarak kullanılması muhtemel bu duyguların gerçek anlamda bir düşmanlığa dönüşüp dönüşmeyeceği ise Alman basını tarafından merakla bekleniyor. Steinbach’ın girişimlerinin bireysel sayılması ve Alman halkının tamamına mal edilmemesi gerektiğinin altını çizen Der Spiegel, iki ülke arasında süregelen bu sürtüşmeye, politikacı ve gazetecilerin kışkırtmasının mı yoksa hiçbir zaman iyileşmeyecek tarihî yaraların mı neden olduğunu zamanın göstereceğini söylüyor. Bu bağlamda, Polonya’da iki ay sonra yapılacak yerel seçimler büyük önem taşıyor. Seçimlerde Hukuk ve Adalet Partisi’nin, muhalefetin elinde bulunan Gdansk yerel yönetimini, Grass’ın "onursal vatandaş" unvanını geri almamak ve "Alman yanlısı" bir duruş benimsemekle suçlaması bekleniyor. KARŞILIKLI DÜŞMANLIK Almanya ve Polonya arasında, 1990’larda barış, kardeşlik ve işbirliğine dayanacak biçimde yeniden şekillendirilen ilişkiler, bugün büyük ölçüde gerilmiş bulunuyor. Polonya’da o yıllarda marjinal bir konumda bulunan Alman karşıtlığı günümüzde, özellikle politikacıların söylemlerinde son derece yaygın. Özellikle Polonya’nın, Almanya’nın teşviki ve desteğiyle AB’ye üye olmasının ardından yoğunlaşan karşıt duygular, Günter Grass