28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Ali Behran ÖZÇELİK TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası 87 yıl önceki siyasete özlem duyuluyor C S TRATEJİ şeyi birer birer önümüze koymaya çoktan başlamışlar bile… CUMHURİYET’E DOĞRU İLERLEYEN “ULUSAL HAREKET” Bugün gördüklerimizin hiçbiri bu ülkenin ilk defa karşılaştığı şeyler değil. Emperyalistler hep vardı; onların fikirlerini tekrar edip üçüncü sınıf yabancı diplomatlardan övgü almayı "büyük beceri" hatta "zafer" sayan sözde aydınlar da. Ama bir de Türk Ulusu’nun direnişi vardı ki her zaman kazanan ulusal direnişimiz oldu! Çıkar farkı mı ararsınız? Sıvas Kongresi öncesinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetleri’nin çıkarı tam olarak örtüşmüyordu. Zorluk mu ararsınız? Hem Erzurum’dan Sıvas’a gelirken, hem de Sıvas’tan Ankara’ya giderken Mustafa Kemal ve arkadaşları, maddi anlamda büyük sıkıntılar çekmişti. Entrika mı ararsınız? İngilizler işgal tehdidi savuruyor, Vali Ali Galip, İngiliz Binbaşı Noel’le ve Bedirhan aşireti ile anlaşıp Sıvas Kongresi’ni basmaya karar veriyor! Mandacılık mı ararsınız? Kongre salonu tabiri caiz ise mandacıdan geçilmiyor. Tüm bunların yanında bir de pırıl pırıl bir genç, ülkenin yüz akı Tıbbiye’den Hikmet Bey var! Hikmet Bey, Mustafa Kemal’e şöyle sesleniyor: ''Temsilcisi bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunları, her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih ederiz. Farzı muhal manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal'i 'vatan kurtarıcı' değil, 'vatan batırıcı' olarak adlandırır ve telin ederiz...'' Mustafa Kemal "Parolamız tektir ve değişmez: Ya ölüm, ya istiklâl..." diyerek bu genci yatıştırır. Neticede, onlarca zorluğa rağmen Sıvas Kongresi başarıyla sonuçlanır. Kuvayi Milliye örgütlerinin ve Müdafaai Hukuk Cemiyetleri’nin birleştirilmesi, üniterdevlet anlayışımızı temsil eder; Ermeni ve Rum girişimlerine karşı alınan kararlar ulusdevlet anlayışımızı yansıtır ve nihayet Kongre’de alınan kararlarda sıklıkla yinelenen ve hatta 14 Eylül’de gazete olarak da yayın hayatına merhaba diyen "İradei Milliye" ise adı üzerinde milletin iradesini yani B u hafta Türk Tarihi’nin şanlı sayfalarından birini, mazlum milletlerdeki özgürlük kıvılcımını ateşlemesi dolayısıyla da aslında tüm insanlığa armağan ettiğimiz bir sayfayı, Sıvas Kongresi’ni anıyoruz. Ülkemizin elbette bir daha böyle bir Kongre toplamak zorunda kalmasını arzu etmeyiz ancak sözde 2020’lere projeksiyon tutan ve ülkemizi parçalara ayıran haritalar havada uçuşurken, daha da önemlisi bu projeler Türkiye’den de kendilerine yandaşlar buluyorken, akıllara Sıvas Kongresi’nde Wilson Prensipleri’nden medet uman ve bunun "bedeli" olarak da bir Ermeni devletinin kurulmasına razı olan Amerikan mandası taraftarları geliyor. Bugünün Türkiye’sini 87 yıl öncesi ile karşılaştırdığımızda ise geçmiş ile bugün arasındaki korkutucu benzerlik, "derhal bir şeyler yapılması" gerektiğini haykırıyor. Lozan görüşmeleri sırasında Lord Curzon, İsmet İnönü’ye şu uyarıyı yapma gereğini duymuştu:"Aylardır müzakere ediyoruz. İstediklerimizin hiçbirini alamıyoruz. Biliniz ki, geri çevrilen isteklerimizin hepsini cebimize atıyoruz. Yorgun ve yoksul bir ulussunuz. Ülkeniz yıkık. Yarın, bunları onarmak ve kalkınmak için bizden yardım isteyeceksiniz. ABD temsilcisini işaret ederek para bende, bir de O’nda var. O zaman cebimizdekileri çıkarıp birer birer önünüze koyacağız." Türkiye yeni heveslerle, ekonomik alanda Atatürk’ün devletçiliğinden uzaklaştıkça, siyasi alanda da tam Curzon’un görmek istediği duruma düşmüş olsa gerek. Lozan, Türkiye’ye şayet Fener Rum Patrikhanesi siyasete karışırsa, onu sınır dışı etme hakkı tanıyordu. Ancak bugün artık Patrik’in yanından Avrupa parlamenterleri eksik olmuyor ve verilen mesajların hepsi siyasi… Lozan’da perçinlenen laiklik yerine, Batı bize biçtiği "ılımlı İslam" elbisesini Kongrenin yapıldığı tarihi bina şimdi müze olarak kullanılıyor. Sıvas Kongresi’nden alınacak dersler Aradan geçen 87 yıla karşın halen Sıvas Kongresi’nden alınacak çok ders bulunuyor. Kongrenin yapıldığı dönemde, parçalanmaya çalışılan Türkiye toprakları, bugün de ABD tarafından yapılan haritalarda aynı şekilde gösteriliyor. giydirmeye çalışıyor. Lozan’daki mevcut azınlık tanımını kendi elimizle reddettik. Sonuç: Sözde Ermeni soykırımı gündemden düşmüyor. Kıbrıs’taki haklı Türk askeri varlığına temelsiz eleştiriler yapılırken Ada’nın İngilizlerden sonra bir de Fransız askerlerince "işgal" edilmesinden kimse rahatsızlık duymuyor. Ve daha niceleri… Evet, öyle görünüyor ki Curzon’un oğulları, o gün ceplerine attıkları her
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear