24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Aslan Yavuz Şir TUSAM Amerika Araştırmaları Masası M ayıs 2006’da Türkiye’ye gelen Greenpeace Uluslararası Direktörü Dr. Gerd Leipold’un Adana’daki İncirlik Üssü’nde 90 adet nükleer silah bulunduğunu açıklaması İncirlik Üssü’nün statüsüyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. AKP’nin muhalif milletvekili Turhan Çömez konuyu Meclis gündemine getirerek Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e "Türkiye Amerika Birleşik Devletleri’nin nükleer silah depoladığı NATO ülkelerinden biri mi?" sorusunu yöneltti. İncirlik Üssü hâlihazırda Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarlarına hizmet eden bir üs görüntüsü sergilerken, Amerika’nın nükleer silahlarının da bir bölümünün burada saklandığına dair bilgilere hükümetin tatmin edici cevaplar verememesi kamuoyunda büyük rahatsızlığa neden oldu. Nükleer silahların Türk topraklarında bulunması ihtimalinin, İncirlik’i dolayısıyla Türkiye topraklarını ABD’nin Ortadoğu’da bir nükleer üs haline getirmesi açılımı da olabilecektir. Sıvas Kongresi’nin 87. yıldönümünde Türk toprakları üzerindeki egemenliğimiz ile iç ve dış ilişkilerimizdeki istikrarı tehdit edici olayların cereyan ediyor olması düşündürücüdür. Kongre, Türk topraklarında ulusal iradeyi etkin kılmayı amaç edinmiş ve her türlü mandacılığı/ güdümcülüğü reddetmiştir. Mustafa Kemal Büyük Nutuk’unda Sıvas Kongresi bildirisinde "Devletin bağımsızlık ve bütünlüğü saklı kalmak şartıyla topraklarımızı ele geçirmek isteği olmayan herhangi bir devletin ekonomik, teknik ve sınaî yardımlarını[n]" kabul edilmesiyle ilgili 7. maddenin mandacılık olarak görülmemesi gerektiğini belirtmiştir. Bugünkü koşullar ise Türkiye ve ABD arasındaki işbirliğinin getirdiği iki taraflı yükümlülükler çerçevesinde İncirlik Üssü’nün kullanılmasının milletin nezdinde ekonomik, sınaî ve teknik işbirliği ve yardımlaşma niteliğini ve böylece meşruiyetini nasıl kaybettiğini göstermektedir. Günümüzün müşterek stratejik ortaklık veya "Ortak Vizyon" tanımlamaları, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Sıvas ve Erzurum İncirlik üssü’ne hergün ABD uçakları iniyor. İncirlikte bulunanlar, Türkiye’nin bağımsızlığı konusunda soru işaretleri yaratıyor... C S TRATEJİ kullanımına ve Lübnan’a gönderilmesi düşünülen Türk askerine ilişkin tartışmalar, sadece ABD’yle ilişkilerin yürütüldüğü düzleme değil, aynı zamanda ABD’nin Ortadoğu politikalarına ve bölgedeki varlığına gösterdiği tepkinin yansımalarıdır. Sıvas Kongresi İNCİRLİK’TEN LÜBNAN’A SEVKİYAT ve İncirlik Üssü’nün varlığı Günümüzün "Ortak Vizyon" tanımlamaları, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Sivas ve Erzurum kongrelerinde yaptığı "yardım ve işbirliği" tanımlamalarıyla karşılaştırıldığında, o günlerde reddedilen mandacılık ve güdümcülüğün, ortaklık ve işbirliği adı altında ulusal egemenlik ve bağımsızlığı tahrip eden bir politika seçeneği haline geldiği görülüyor. kongrelerinde yaptığı "yardım ve işbirliği" tanımlamalarıyla karşılaştırıldığında, o günlerde reddedilen mandacılık ve güdümcülüğü, ortaklık ve işbirliği adı altında ulusal egemenlik ve bağımsızlığımızı tahrip eden bir politika seçeneği haline getirmiştir. İncirlik’in statüsüyle ilgili süregelen tartışma aslında, AKP hükümetinin ABD ile olan ilişkilerindeki pasif tavrıyla, Türk kamuoyunun İncirlik’teki Amerikan varlığı ve Amerika’nın Ortadoğu’da giriştiği politikalara karşı takındığı tavrın çatışmasından ileri gelmektedir. Günümüzde hükümet her zamankinden daha fazla Amerika’nın tek taraflı bölgesel politikalarına boyun eğmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin iç huzuru ile Ortadoğu ve komşularımızla olan ilişkilerimizdeki istikrar pahasına bölgedeki rolünden vazgeçmiş görünmektedir. Son dönemlerde Türk kamuoyunda İncirlik Üssü’nün Amerika’nın Irak işgali sırasında dünyanın yakın ilgisine mazhar olan bu üs, şimdilerde, Ortadoğu’yu savaş alanına çeviren İsrailLübnan çatışmasında ABD’nin İsrail’e askeri mühimmat yardımı yapmak için kullandığı bir cephanelik olabileceği şüphesiyle Türkiye’nin gündemine oturdu. Türk ve Amerikan yetkililerin, geçen hafta İncirlik’ten MersinTaşucu Limanı’na hareket eden ABD Hava Kuvvetleri’ne ait bombamühimmat yüklü 15 TIR’lık konvoy hakkında yaptıkları açıklamalar, yapılan sevkıyatın ABD’nin İsrail’e, Türkiye’deki üs üzerinden yardım yaptığı kuşkularını yatıştırmaya yetmedi. Üs’ten çıkarılan malzemenin niteliğine dair, birinin "kullanılamayacak" diğerinin "ihtiyaç fazlası" olduğuna yönelik yapılan iki farklı açıklama birbiriyle çelişmektedir. Oldukça büyük miktardaki patlayıcının sevkıyatının zamanlaması, Mersin Taşucu’ndaki NATO Limanı’ndan yapılıyor olması ve yüklendikten sonra Güney Kıbrıs Limanı’na gidecek olması, açıklamaları daha da şüpheli kılmaktadır. Dolayısıyla geçtiğimiz haftalarda lazer güdümlü füzelerle dolu iki Amerikan uçağının İngiltere üzerinden İsrail’e gittiğinin ortaya çıkmasından sonra İncirlik’ten çıkan mühimmatın da aynı şekilde İsrail’e gönderildiği şüphesi ortaya çıkmıştır. ABD hükümeti, bilgilendirme yapmadan ve Türkiye’nin üslerinin kullanımına dair prosedürleri daha da önemlisi müttefiklik ve ortak stratejik/askeri işbirliğini göz ardı ederek daha önce Irak’ın işgali sırasında da yaptığı gibi, tanımlanan amaçları dışında kullanmaya çalışmaktadır. Bu tür bir yanlış ve eksik bilgilendirmeyi daha iki hafta önce İngiltere gibi en yakın destekçisi olan müttefikine yapmaktan çekinmeyen ABD’nin, İncirlik’te söz konusu sevkıyatı yapıp yapmadığı AKP hükümeti tarafından kesin bir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear