Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net İç ve dış kaynaklı birçok örgütle karşı karşıya… C S TRATEJİ ülkeden beklenmeyecek şekilde bölen harita aynı zamanda Pakistan’ı da parçalamıştır. Yani küresel güç ABD’nin uzun vadeli stratejisinde Türkiye ve Pakistan gibi büyük ülkelerin yeri yoktur. Bu nedenle, Türkiye için bir tehdit olan PKK terör örgütüne Irak’ın kuzeyinde hala göz yumulurken, Pakistan’daki terörist gruplar da aynı kaynaktan geçmişte yıllarca, ılımlı ve kontrol edilebilir İslam ülkeleri yaratma doğrultusunda desteklenmişlerdir. Şimdi Pakistan, ABD’nin geçmişte Afganistan’daki Sovyet işgaline karşı yetiştirdiği bu terörist unsurlarla uğraşmaktadır. Ne gariptir ki, bu unsurları örgütleyen, yetiştiren ABD bugün Pakistan’ı bunlara karşı yeterince mücadele etmemekle suçlamakta ve hatta Başkan Bush’un ağzıyla ülkeyi askeri müdahaleyle tehdit edebilmektedir. Bugün Afganistan’daki kargaşa ortamının giderek tırmanması Afganistan’ın kontrol edilemez bir hale gelerek dünyanın en büyük afyon üreticisi olmasını sağlamıştır. Bundan böyle Afganistan’da, geçmişte ABD, Batılı ülkeler ve bunların dümen suyundaki bazı Arap ülkelerince tohumları atılmış köktendinci hareketlerin ülkeyi getirmiş olduğu noktadan en fazla zararı Pakistan’ın görmekte olduğunu söylemek abartılı bir düşünce değildir. Özellikle Sovyetlerden boşalan yeri bugün çeşitli Ortadoğu ülkelerinin gizli bir mücadele dâhil her şekilde doldurmaya çalıştıkları da açıktır. Afganistan’ın Kabil dışındaki kontrolsüz kısımlarında, ekonomik ve sosyal sıkıntı içindeki halkın uzun yıllar daha sıkıntı içinde yaşarken ister istemez potansiyel terörist unsurlarının ortaya çıkacağı açıktır. Böyle bir geleceği olan ülkenin siyaseti ve ekonomisi de hep dış müdahalelere açık olacaktır. Yani terörizmi bahane eden dış güçler enerji kaynaklarıyla dolu bölgenin bu kilit ülkesine her seferinde müdahale için gerekçeler yaratacaktır. Bu müdahalelerin ucunun Pakistan’a dokunacağı da açıktır. Yani Pakistan daha çok uzun bir süre ithal terörizmle uğraşırken ensesinde küresel güçlerin müdahale tehdidini de hissedecektir. Yani geçmişte Afganistan’daki savaştan ve bu ülkeden kaynaklanan uyuşturucu ticareti ile silahlanma boyutlarından hiçbir müttefiki veya komşusunun karşılaşmadığı boyutlarda menfi bir şekilde etkilenen Pakistan’ı bundan böyle süregelecek terör ve dış müdahale tehditleri beklemektedir. Bunun sinyalini de Başkan Bush ‘gerekirse işgal ederim’ diyerek vermiştir. inler, kültürler ve etnisitenin iç içe olduğu bir ülke olan Pakistan, Asya’nın jeopolitik açıdan en kritik noktalarından biridir. Orta Asya’yı denize ulaştıran geçitlerin bulunduğu bu topraklar stratejik önemini asırlardır maruz kaldığı savaşlarla kanıtlamışken bugün stratejik konumunun zararını Pakistan üzerindeki terör tehdidiyle alabildiğine görmektedir. Bir yandan 1970’lerde Afganistan’daki Sovyet işgaliyle başlatılan süreç sonundaki gelişmelerle gelinen noktada Afganistan üzerinden ülkeye sızan terörist unsurlar, öte yandan ülkenin batısında, Belucistan’da gelişen olaylar Pakistan’ın bugün dünyada terörden ciddi ölçüde zarar gören ülkelerden biri olmasına neden olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra ülkenin kuzey batıdan, batıya ve güneye uzanan komşularında bulunan geniş miktardaki enerji kaynakları ile öteki doğal kaynaklar Pakistan üzerine oynanan oyunları ve dış tehditleri de arttırmıştır. Klasik batı emperyalizmi ile geçmiş Sovyet döneminin Pakistan’a olan ilgisi hala anılarda olduğu gibi bu bugün de şekil değiştirerek sürmektedir. Dış güçlerin at oynattığı ve ülke içindeki çeşitli dini ve etnik grupları kışkırtmaya çalıştıkları Pakistan’ın özellikle 1979 yılından sonra komşularında baş gösteren değişimler de önemlidir. Bu bağlamda Sovyetlerin Afganistan’ı işgali ve İran’da Şah’ın devrilmesiyle kurulan İslam Devrimi Rejimi batılı güçlerin de Pakistan’a özel bir önem vermelerine ve ülkedeki çeşitli dini veya etnik grupları kışkırtmaya başlamalarına neden olmuştur. Pakistan üzerindeki tehditler tıpkı Türkiye’de olduğu gibi çok boyutludur. Yani her iki ülke için de esas tehdidi yaratan, komşularının ve bunları destekleyen batılı güçlerin ülke içindeki kışkırtıcı faaliyetleri ve bölücüleri desteklemesidir. Türkiye içerden maruz kaldığı PKK sorununda yalnız yerel terörizmle karşı karşıya değildir. PKK terör örgütünün açıkça Yunanistan, Ermenistan, Suriye ve bir zamanlar İran ve Rusya tarafından desteklendiği, aynı desteğin çeşitli boyutlarda AB ve ABD’ce de D Pakistan’ın terör sorunu Jeopolitik olarak Orta Asya’nın okyanusa açılan kapısı konumundaki Pakistan, Afgan sınırından ciddi tehdit algılıyor. İslamabad yönetimi, Belucistan’daki ayrılıkçılar ve radikal gruplarla da mücadele ediyor. sağlandığı bilinmektedir. İç tehdidin yanı sıra Büyük Yunanistan, Büyük Ermenistan ve Büyük Suriye gibi hayalleri büyük olan komşuların varlığı da Türkiye’nin en önemli gerçeği ve uyanık, güçlü olmasını gerektiren husustur. Aynı durum Pakistan için de geçerlidir. Doğusunda dış tehdit oluşturup Belucistan’daki olayların arkasında olduğu bilinen bir Hindistan, doğrudan çatışma yaşamaktan kaçınan ama her zaman bir rekabet içinde olan İran ve 25 yıldır son derece istikrarsız olan ve buradaki terörist unsurları ile tehdit oluşturan Afganistan, Pakistan için önemli bir tehdit yaratmaktadır. Tıpkı Türkiye’nin sınırdaşlarının yarattığı tehdit gibi. Yine nasıl Türkiye’de AB veya Ortadoğu ülkelerinin desteklediği çeşitli bölücü veya köktendinci unsurlar var ise, Pakistan’da da özellikle çeşitli Ortadoğu ülkelerinden destek alan aşırı unsurlar vardır. Aşırı unsurların uygun ortam bulduklarında terörist unsur haline dönüşmeleri ise son derece kolaydır. Ayrıca nasıl bugün Türkiye, Irak vasıtasıyla ABD’ye komşu olmuş ise Pakistan da Afganistan üzerinden ABD ile komşudur ve bunun her türlü sonucuna ve etkisine katlanma durumundadır. MÜŞERREF’IN TERÖRLE MÜCADELESİ Afganistan’daki Taliban rejiminin etkilerinden korunma durumundaki Pakistan’ın 11 Eylül olayından sonra ABD’nin Afganistan’ı işgaliyle daha kritik bir konuma geldiği de açıktır. Küresel terör kavramıyla buna karşı mücadelenin gereğini ön plana çıkaran ve gerektiğinde ülkeleri işgal edebileceğini gösteren ABD’nin baskılarıyla Pakistan hızlı bir şekilde ve kararlılıkla uluslararası camiada teröre karşı yerini almıştır. Geçmişte Taliban rejimini tanımış 3 ülkeden PAKİSTAN’A AFGANİSTAN BASKISI Bu bağlamda, bir süre evvel Ralph Peters adlı bir ABD’li emekli albayın Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayınladığı ve Türkiye’yi müttefik bir Müşerref ve Pakistandaki radikal göstericiler...