28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 Kaan Kutlu ATAÇ Avrupa’dan ekonomik ve toplumsal bakış… C S TRATEJİ ülkelerdeki entegrasyon sorunlarının doğurduğu sonuçlar, tek neden olmasa da, genel karşıtlığı artıran nedenler arasında yer alıyor. atı Avrupa son yılların en sıcak sonbaharını yaşıyor. Sıcaklık mevsim ortalamalarının yüzde 30 üzerinde bir artışla 14 derece civarında. Yalancı bahar ağaçların tomurcuklanmasına neden oluyor. Yaşlılar ise tecrübelerine dayanarak bu aldatıcılığın ardından sert bir kışın beklendiğini söylüyor. Batı’daki bu sıcaklığı iç siyasal gelişmelerde de gözlemek mümkün. Soğuk iklimin soğukkanlı politikalarının yerini çevresel değişikliğin bir sonucu olarak siyasetçilerde görüyoruz. Brüksel bürokrasisinin aldığı merkezi kararlara yönelik halk tepkisi ısrarla bu kararları uygulamayı amaçlayan hükümetlerle halk arasında uçurumlar yaratmaya devam ediyor. Bu durum da ülkesel iç politikaların hararetini yükseltiyor. B Türkiye’nin üyeliği korkutuyor Avrupa başkentlerinde Türkiye’nin üyeliğine ılımlı yaklaşmak dahi oy kaybına neden oluyor. Bu durumda, düşünceleri ne olursa olsun politikacıların yaklaşımı karşıtlık boyutunda gelişiyor. Hollanda’da oy avcılığı aşırı görüşlere sahip partilerin hakimiyetiyle sonlandı. AB karşıtı söylemiyle bilinen Sosyalist Parti ve yabancı düşmanlığını körükleyen Özgürlük Partisi seçimlerin kesin galibi olarak ortaya çıktılar. Merkez partilerinin oy oranları ise büyük oranda eridi. Özgürlük ve hoşgörü ülkesi Hollanda artık aşırı söylemlerin hakim olduğu bir iç siyasi gündeme sahip. Geçmişte sınırlı bir aşırı Hıristiyan kesime ait olan Türkiye karşıtlığı söylemin, genel bir Türkiye karşıtlığına dönüşmekte olduğu görülüyor. Batı Avrupa’da yaşayan Türklerin bulundukları TÜRKİYE KARŞITLIĞI PRİM YAPIYOR Batı’nın Türkiye gibi büyük bir ülkenin AB’nin kurallar bütününe uyum sağlamada başarı gösteremeyeceği yönündeki genel endişesi hızla ivme kazanıyor. AB ile Türkiye arasında müzakerelerin başlamasından sonra mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcak havayla tomurcuklanan umutların yerini endişelere bırakmış gibi. Bu endişe küçük ama etkili aşırı uç partilerinin başarılı siyasi söylemiyle birleşince büyük merkez partileri de oy telaşına kapılıyorlar. Bu telaş da genel olarak sağduyu politikaları ile tanınan Hıristiyan Demokrat ve Sosyal Demokrat partilerin söylemlerini aşırı uca ait söylemlere yaklaştırıyor. Bu AB içinde gelişen bir kısır döngü oluşturuyor: Ne kadar Türkiye karşıtı söylem geliştirirsen oy oranını o kadar artırırsın. Bu durum özellikle AB’nin kurucu ruhunun tüm özelliklerinin sergilendiği Benelüks ülkelerinde daha da belirginleşiyor ve anlam kazanıyor. Hollanda Dışişleri Bakanı Bot’un müzakerelerle ilgili olarak Türkiye’ye daha fazla yaptırım öngören demeçlerini bu çerçevede değerlendirmek gerekir. AŞIRILAR MERKEZİ ZORLUYOR İklim değişikliği ile siyasette meydana gelen değişiklikleri tüm AB ülkelerinde görmek mümkün. Her üye ülke genel bir sorun olan AB’nin genişleme sürecinde kendi özel iç siyasetlerinin belirlediği siyasi anlayışı vurguluyor. AB içindeki kararların bir ortaklık veya birlik anlayış içinde değil fakat, ülkelerin kendi özel siyasetlerinin ve kendilerine has iç sorunlarının parmak izleri görülüyor. Örneğin 2005 yılında AB Anayayası ile ilgili halk oylamalarında hayır oyu kullanan Fransa ve Hollanda kamuoyunda en çok tartışılan konu olan Türkiye’nin üyelik sureci artık bu ülkelerin gündeminde yer almıyor. Kasım ayı içinde Hollanda’da yapılan genel seçimlerde AB ve Türkiye konusuna hemen hemen hiç yer verilmemesi halkların ve hükümetlerin AB’ye karşı tutumlarının anlaşılmasında kritik bir öneme sahip. Kendi iç sorunlarına çözüm yönünde aşırı uçların ortaya koyduğu alternatif politik arayışları tartışan Gül, Erdoğan ve Blair... YAKICI GÜNDEM İŞSİZLİK Batı’da sokaktaki insan için yaşamın gündemi, ekonomik ve sosyal sorunlarla mücadele etmek yönünde. Doğu Avrupa’nın birliğe yeni katılan ülkelerindeki işgücünün 1 Ocak 2007’den sonar serbest dolaşıma dahil olması ile ilgili tartışmalarla meşgul. Türkiye’nin üyeliği ile ilgili tartışmalar geçmiş yıllardaki kadar sokaktaki adamı ilgilendirmiyor. Yeni üye ülkelerin sağlayacağı ucuz işgücü ve ekonomik endişeler ön planda. Bu ortamda da üyeliği ile ilgili tartışmaların yılan hikayesine döndüğü bir Türkiye’yi gelecek yılların
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear