24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

askeri kanadından çekilmiş durumdadır. Dolaysıyla yeni askeri ittifaklara sıcak bakabilir! En azından gözlemci statüde Şanghay İşbirliği Örgütüne kabul edilebilir. Ancak böyle bir durum Rusya’nın tutumuna bağlıdır. C S TRATEJİ Chirac, Pekin’de önemli anlaşmalar imzaladı... 15 Rusya ile baş etmek zorunda kalacak. Fransa ise, tarihten gelen Suriye ve Lübnan üzerindeki etkisini kaybetmek istemiyor. Bu nedenle kapalı kapılar ardında Arap merkezli bir Ortadoğu politikasını savunan Hu ve Chirac Ortadoğu’yu da konuştular. Görüşmelerin sonucunda Ortadoğu’da özellikle Suriye ve Lübnan’da işbirliğine karar verdiler. SİLAH AMBARGOSU İngiltere’nin önceki Dışişleri Bakanı Straw, Çin’e yaptığı bir gezi sırasında AB’nin Çin’e 1989’dan beri uygulamakta olduğu silah ambargosunun ivedilikle kaldırılması konusunda çağrıda bulundu. Bu çağrı baştan ABD olmak üzere dünya kamuoyunda şok etkisi yarattı. Özellikle İngiltere’de insan hakları örgütleri ve İngiliz silah sanayi Straw’ı eleştirdi. Özellikle silah lobileri, Straw’ın bu çıkışının en iyi Fransız silah üreticilerine yarayacağını belirterek, Çin’in Fransız silah şirketleriyle silah ön alım anlaşmasını çok önceleri imzaladığını, ambargo kalktığında Çin, Fransa’dan silah alımına başlayacağını belirtmişlerdir. Dolaysıyla, İngiltere’nin Çin’e yönelik ambargonun kaldırılmasında hiçbir kazancı olmayacaktır. Zaten Çin, İngiltere’yi ABD’nin müttefiki olması nedeniyle tercih etmeyecektir. ABD’nin yüksek teknolojiye dayalı silahların Çin’e satışına onay vermeyeceği İsrail örneğinden anlaşılmaktadır. ÇİN’İN ‘UÇAK’ STRATEJİSİ 2005 Kasım ayında Pekin’i ziyaret eden Başkan Bush, ABD’nin Çin lehine dış ticaret açığı vermesini sert bir şekilde dile getirmesini, Çin, Boeing firmasıyla uçak alımı konusunda yaptığı anlaşmalarla önlemişti. Chirac’ın Pekin ziyareti sırasında da Boeing firması bir açıklama yaparak Çin’in 2900 yolcu uçağına ihtiyaç duyacağını açıklamıştı. Çin, Airbus ve Boeing firmalarıyla ayrı ayrı anlaşmalar yaparak, gerek ABD, gerekse Fransa’dan istediği ödünleri koparıyor. Aslında bu ülkelerin ödün vermesine hiç gerek yoktur. Zaten Çin’in, Boeing’in de dediği gibi binlerce uçağa ihtiyacı bulunmaktadır ve bunları bir şekilde temin etmek zorundadır. Rus uçaklarının teknolojik olarak eski olması Çin tarafından tercih edilmiyor. Bu arada, Çin de kendi uçaklarını da üretmeye başladı. Geçtiğimiz günlerde işadamları için ürettiği küçük jetleri piyasa sürdü. Çin, BOP bölgesinden dışlanan Fransa ile aynı bölge için politikalar geliştirmeye başladı. Pekin’in AB içinde yakınlık kurduğu diğer iki ülke ise Yunanistan ve GKRY. Uygur sorunu nedeniyle Pekin’in Türkiye karşıtı tutumu dikkat çekiyor. Kürtler nedeniyle gerginleşen TürkAmerikan ilişkilerindeki tansiyonun düşürülmesi için ara ara Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını resmi ağızdan olmasa da dile getiriyor. ÇİN’İN BAKIŞ AÇISI Bütün bu yaşananların ardından en kazançlı çıkan ülke kuşkusuz Çin olmuştur. Son birkaç aydan beri, Ortadoğu bölgesinde ve Kore yarım adasında yaşanan sorunlar nedeniyle Çin oldukça aktif bir diplomatik çaba sarf ediyor. Çin’in Kuzey Kore ve Lübnan krizi nedeniyle yanı başında özellikle Orta Asya’daki gelişmelere biraz uzak kaldığı gerçektir. Türkmenistan’ın geçtiğimiz haftalarda Rusya’ya Hazar üzerinden yeni bir doğal gaz boru hattı döşeneceğini açıklaması, akıllara Türkmenistan’ın Rusya’ya kaptırıldığı düşüncesi gelmektedir. Oysa Çin’in öncelikli gündem maddesi Türkmenistan’ın tarafsızlık statüsünü bırakarak yanında yer almasıydı. Ancak Çin, Putin sonrası Rusya’nın tıpkı Yeltsin dönemindeki gibi bir karmaşa ortamına girebileceğini hesap ederek ona göre yeni bir Avrasya Politikası hazırlıyor. Bu bağlamda Fransa gibi bağımsız duruşu olan Avrupa’nın güçlü devletleriyle işbirliğini önemsiyor. Geçtiğimiz Eylül ayında yapılan ÇinAB zirvesinde de Çin’e yönelik silah ambargosunun kaldırılması yönünde çağrıda bulunulmuştu. Fransa, Çin için silah ambargosunun kaldırılması için önemli anahtar bir ülke konumundadır. Silah ambargosunun en kısa zamanda kaldırılması Çin ulusal güvenliği için yaşamsal bir öneme sahiptir. Çin, bölgesel ve küresel sorunlarla ilgilenirken, NATO da Afganistan’da operasyon ve etki alanını daha da genişletmiştir. Son günlerde yoğunlaşan NATO’nun Taliban unsurlarıyla olan mücadelesi bu ülkeyle sınırı bulunan Çin’i endişelendiriyor. Açıkçası, Çin, Taliban’dan çok NATO’nun faaliyet sahasını geliştirmesinden korkuyor. Doğu Türkistan bölgesi Çin için hâlen hassasiyetini koruyor. Washington’daki bazı yetkililer, Uygurların, halkların kaderlerini kendilerinin tayin edebilmesi ilkesi kapsamında olduklarını ve bunu gerçekleştirmelerine yardımcı olmak üzere insani müdahaleyi gündeme getiriyor. Irak’ın kuzeyindeki Kürtler için oluşturulan "sözde devlet" benzeri bir yapıyı Doğu Türkistan için dile getiriyorlar. Irak’ın kuzeyindeki durum Türkiye için bir tehdit oluşturduğu için Amerikalı yetkililer, Doğu Türkistan’ın ve Uygurların bağımsızlığı konusunda Türk kamuoyunun hassasiyetini bildiği için Iraklı JAPONYA TAKİP EDİLİYOR Çin, Fransa’yı yanına çekmekle yeni bir döneme giren Japonya karşısında da elini güçlendirdi. Son günlerde, Kuzey Kore’de yaşanan nükleer gerginlik nedeniyle Japonya’dan oldukça sert açıklamalar geliyor. Bölgedeki gergin durum nedeniyle bu açıklamalar pek fazla göze batmıyor. Oysa Çin, Japonya’nın yeni seçilen "şahinler prensi" olarak adlandırılan milliyetçi duyguları yüksek olan Başbakan Şinzo Abe’nin adımlarını dikkatle takip eiyor. Her ne kadar Şinzo Abe, ilk ziyaretini Çin’e gerçekleştirerek ilişkileri normalleştirdiyse de bölgede şimdilik fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor. ÇİN’İN ‘HELEN POLİTİKASI’ Türkiye ile ilişkilerinde, AB ve Yunanistan dış politikası, nasıl işine gelmediği zaman Kıbrıs sorununu gündeme getiriyorsa, Çin de işine gelmediği zaman Türkiye ile olan ilişkilerinde Uygurları gündeme getiriyor. İşte, olası bir NATO tehdidine karşı Çin’in son bir kaç yıldan beri geliştirdiği "Helen Politikası" devreye girmektedir. AB’nin iki üyesi olan Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi’nin Çin ile olan yakın ilişkileri bu politikanın bir sonucudur. Çin’in AB içerisinde en azından üç oy garantisi bulunuyor. Bunlar: Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimidir. Özellikle, son birkaç yıldan beri Kıbrıslı Rumlar AB nezdinde Çin’e yönelik silah ambargosunun kaldırılması yönünde lobi yapıyorlar. Karşılığında ise, Çin’in sofistik, yüksek teknolojiye dayalı hava savunma sistemleri ve silahlar vermeyi taahhüt ettiği kulislerde konuşuluyor. Çin, ayrıca Güney Kıbrıs Rum kesiminin NATO üyesi olması için de her platformda destek veriyor. Çünkü bilindiği üzere NATO’da kararlar oybirliği ile alınmaktadır. En azından Yunanistan’ın oyunu kazanmış olan Çin, kendi yandaşı olan bir ülkenin (Rumlar) daha, NATO’da yer almasını, böylece gelecekte kendisine yönelik bir NATO kararını engellemek istiyor. Çin’in bu konuda endişesi de yersiz değildir. ABD’de kimi kesimler, El Kaide ve Taliban yöneticilerinin Çin’in dağlık kesiminde olduğunu ve Çinli yetkililerin bunu bildiklerini iddia ediyorlar. Daha radikal iddialar ise, Çin ordusunun bu gruplara lojistik destek verdiği şeklindedir. YENİ ARAYIŞLAR Özetlemek gerekirse, Fransa, Avrupa’da ve Ortadoğu’da aradığı zemini bulamayarak şansını bir de Uzak Doğu’da denemek istiyor. Uzak Doğu’da elde edilecek bir politik başarı Fransa’ya Avrasya’nın kapılarını açacaktır. Çin açısından konuya bakıldığında ise, gerek ticari olarak gerekse, politik açıdan AB, Çin’in en büyük ortağıdır. Dolaysıyla, AB’nin kilit ülkesi Fransa’nın Çin’in yanında olması, hem ABD’ye, hem de Rusya’ya karşı yeni bir denge arayışını yansıtmaktadır. Çin’in özellikle son dönemde yeni geliştirmeye başladığı Kuzey Afrika ve Akdeniz girişimi nedeniyle Fransa’nın konumu yaşamsal önem taşıyor. Avrasya’da manevra kabiliyeti kazanması karşılığında Fransa, kendi etki sahası içerisinde olan Kuzey Afrika bölgesine Çin’in yerleşmesine ses çıkarmayacaktır. Çin’in yeni dönem politikalarının en güzel yansıması 4 Kasım’da Pekin’de düzenlenen ÇinAfrika zirvesinde alınan kararlarda ortaya çıktı. Putin’in son günlerde, daha milliyetçi bir söyleme bürünmesi, Çin’i, Rusya’nın gizli emelleri konusunda endişelendiriyor. Öbür yandan, Fransa’nın Tayvan’la olan ilişkileri de ayrı bir tartışma konusudur. Tayvan modeli kapsamında Fransa’nın da Tayvan ile bir takım ilişkileri bulunuyor. Yeni süreçte Fransa Tayvan’dan vazgeçmek zorunda kalacaktır. Sonuç olarak Avrasya coğrafyasında yeni ittifak arayışları hız kazanmıştır. ORTADOĞU’DA ÇİNFRANSA İŞBİRLİĞİ Fransa’nın NATO ile olan görüş ayrılığından faydalanmak isteyen Çin, Ortadoğu’da da yeni bir duruş almak için hareket ediyor. Geçtiğimiz aylarda Rusya’nın Suriye’de deniz üssü kuracağına ilişkin haberler Çin ve Fransa’yı endişelendirmişti. Ortadoğu bölgesinde ABD ile zaten baş edemeyen Çin, bir de
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear