29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

C S ABTürkiye kararsızlığı Kostas Yordanidis TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA? Le Monde 29 Ağustos 19 KATHIMERINI B daimi temsilcilerinin 7 Eylül toplantısında AB Dönem Başkanlığı'nın önerisi üzerinde bazı olumlu değişikliklerin yapılacağını ümit etmekte olan Atina ve Lefkoşa'nın değerlendirmelerine göre, geçen çarşamba günkü AB Dışişleri Bakanlar Konseyinde yapılan Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımamasının yarattığı sorunlarla ilgili görüşme olumlu yöndeydi. Aslında AB Dönem Başkanı İngiltere'nin biçimlediği ortak tez metninde üzerinde tam anlaşmaya varılana kadar geri çekilebilir kolay anlaşılandan bahsediliyor. Başka bir ifadeyle metinde, Türkiye'nin sadece imza atma yükümlülüğünden değil, Gümrük Birliği Protokolü'nün on yeni AB üyesi ülkeye Kıbrıs Cumhuriyeti dahil genişletilmesinin uygulanmasından ve Türk egemenliği altındaki bölgelerde malların serbest dolaşımından, uçakların inişine ve gemilerin limanlara yanaşmasına ilişkin sınırlamaların kaldırılmasından söz ediliyor. Ankara'nın kendine özgü hususları güvence altına alma ve Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhinde ayırımlar kabul ettirme yönündeki çabalarıyla AB içinde protokolün sadece imzalanmasını değil, uygulanmasını da talep eden ortak bir tezin biçimlenmesine yol açması ilginç bir gelişme oluşturuyor. Bu arada, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos 17 Aralık AB zirvesinde protokolün uygulanması konusunu masaya yatırma teşebbüsünde bulunduğunda, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın çok olumsuz bir tavır takındığı vurgulanmalı. Tabii, o dönemde Londra ile Paris arasında görüş farklılıkları baş göstermemişti, Avrupa Anayasası da A Fransa vatandaşları tarafından reddedilmemişti. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 3 Ekim'de başlayacak olan TürkiyeAB müzakerelerinden önce Ankara tarafından tanınması söz konusu olmamıştı, çünkü aralık ayı AB zirvesinde bu paranoya ile ilgilenen olmadı. İngiltere'nin ilerlettiği AB'nin ortak tezi yönündeki öneride yer alan ifadeler Ankara'ya teşvik nitelikleri taşıyor, Newport'ta ise, konuyu ivedi olarak masaya getiren olmadı. Türk deklarasyonunun geri çekilmesi Atina ve Lefkoşa için çok önemli bir konu olmasına rağmen, ABTürkiye ilişkileriyle ilgili en özlü öneriyi Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik AB'ye tam üyelik yerine Türkiye ile imtiyazlı ortaklık ortaya koydu, ancak AB Komitesi tarafından göz ardı edildi. Oysa, Alman HristiyanDemokratların Başkanı Angela Merkel'in teziyle aynı olan Avusturya'nın tezi, hem AB'nin çıkarları hem de Türkiye'nin çıkarları için en mantıklı ve hizmet edici öneridir, üstelik Güneydoğu Avrupa'da istikrarı garanti altına alıyor. Türkiye'nin Avrupa prototiplerine göre "demokratikleşmesi" bu ülkenin istikrarı ve toprak bütünlüğü tehlikeye sokulmadan mümkün değil. Buna paralel olarak, Türkiye'nin Avrupa'daki gelişmelerden uzak tutulması ne isteniyor ne de yararlıdır, bu nedenle de AB'nin bu ülkeyle özel bir ilişkisi genel çıkarlar için hizmet edicidir. Yunan Hükümeti’nin Türkiye'nin AB bünyesine katılmasına destek çıkması stratejik hedef değil, Yunanistan'ın Türk hacmiyle baş etmekte güçsüz olmasından kaynaklanan bir taktiktir. Atina için stratejik bir hedef varsa bu, Lefkoşa'nın Türkiye'nin rehinesi olmaktan kurtulması yönünde olmalı. Bu da madem ki 1 Mayıs 2004'te Kıbrıs Cumhuriyeti AB'ye tam üye oldu, aşamalı bir şekilde başarılacak. Le Monde 30 Ağustos The Guardian 1 Temmuz Türkiye tartışmalarının ağırlıklı gündemine oturduğu 1 Eylül tarihli AB’nin son dışişleri bakanları toplantısından...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear