25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

C S B’nin azınlıklar konuA sunu en fazla ihlal eden ülkesi ise Yunanistan… Yunanistan’ın ülkesinde yaşayan Türk, Arnavut, Makedon, Pomak ve Ulah gibi etnik gruplara azınlık haklarını vermemesi uluslararası kamuoyunda da rahatsızlık yaratıyor. ve yeni düzenlemelere gidilmesi, Türkiye Cumhuriyeti gibi bu konuda değişmez kurallarla kendisini bağlı sayan ülkeler açısından oldukça sancılı bir geçiş dönemi gerektirmektedir. Konu, Türkiye’den bakış anlamında oldukça önemli. Ancak AB’yi oluşturan ülkelerin, kurumun üyelik için gerekli saydığı kurallara aykırı davranışları ortaya çıkan çifte standartlar açısından daha da önemli. AB üyesi ülkelerin kimisinde "azınlık"lar konusundaki uygulamalar, üye adayı ülkelerden talep edilenlerden farklı seyretmektedir. Yunanistan’ın azınlık hakları ve hatta insan hakları alanında oluşturduğu geniş ihlaller zincirine AB’den kurumsal bir tepkinin verilmemiş olması, Birliğin yaklaşımındaki iki yüzlülüğü ortaya koymaktadır. AB üyesi olan ve hatta AB kültür ve kimliğinin temelini oluşturduğu kabul edilen Helen mirasına sahip çıkan Yunanistan’ın, azınlık hakları konusunda tüm aday ülkelerden fersah fersah geride bulunması kesinlikle tepki gösterilmesi gereken bir durumdur. Bu anlamda, azınlıklar konusunda Avrupa kültürüne uyumsuzluğu yönündeTürkiye’ye içeriden ve dışarıdan yöneltilen eleştirilerin haksız ve gereksiz ağırlıkta olduğuna dikkat çekmek de aşırılık olmasa gerekir. Türkiye, hiç değilse kendisini bağlı saydığı uluslararası antlaşmaya uygun davranırken, Yunanistan’ın imzaladığı ikili antlaşmaları ve katıldığı uluslararası antlaşmaları tamamen ihlal etmesi, birisi AB içinde, diğeri AB dışında olan iki ülkenin Avrupa kültürüne uyumu konusunda düşündürücü bulunmaktadır. Yunanistan’ın varlığını dahi kabul etmediği ancak uluslararası kuruluşlarca "azınlık" addedilen topluluklar bir yana "Müslüman azınlık" olarak nitelendirdiği Batı Trakya Türkleri de en temel insan haklarından dahi yoksun bırakılabilmişlerdir. Esasen, yeni azınlık gruplarının tanınması talebi bir tarafa bırakılırsa AB’nin yaklaşımı dikkate alındığında Türkiye’ye yönelik olarak Rum azınlık konusunda ciddi eleştiri bulunmamaktadır. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması ve Fener Rum Patrikhanesi’nin "ekümeniklik" iddiasının tanınması ise esasen "azınlık hakları" çerçevesinde görülmemesi gereken eleştirilerdir. Nitekim "ekümeniklik" talebi, Rum azınlıkla ilgili olmaktan ziyade Lozan’a göre "azınlığın dini vazifelerini gerçekleştirebilmesi için" Türkiye’de kalmasına izin verilmiş herhangi bir kilise statüsünde olan Patrikhane ile ilgilidir. Bir azınlık okulu olmaktan çok din görevlisi yetiştirme okulu olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusu ise esasen "devlet denetimi" istemeyen Patrikhane’nin sebep olduğu bir sorundur. Uygun yasal prosedürün oluşturulamamış olması nedeniyle açılamayan okulun Rum azınlıktan ziyade Ortodoks dünyasına hizmet edecek bir kurum olacağını da belirtmek gerekiyor. Öte yandan, salt din adamı yetiştirme problemi olarak ele alındığında ise Batı Trakya Türklerinin de aynı sorundan muzdarip olduğunu ancak taleplerini ilettikleri hiçbir ulusal veya uluslararası kurum ve kuruluştan cevap alamadıklarını da eklemek yerinde olacaktır. TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA 17 B’nin Birlik içindeki ve dışındaki farklı yaklaşımının yarattığı çifte standart bir yana Yunanistan’ın da, üyesi bulunduğu topluluğun politikalarına uygun bir biçimde, kendi azınlıklarına yaklaşımı ile komşularının azınlıklarına yaklaşımında ciddi uyumsuzluk bulunuyor. Yunanistan, AB’nin uyarılarını da aşar biçimde Türkiye’ye insan hakları ve azınlık hakları konusunda ders vermeye kalkarken ülkesinde yaşayan Arnavut, Makedon, Pomak ve Ulah etnik gruplarının azınlık haklarını ve hatta varlıklarını inkar etmektedir. İlk grubu Arnavutça konuşan Yunanlılar, ikinci grubu Slavca konuşan Helenler, üçüncü grubu ve Batı Trakya Türklerini de Müslüman Yunanlılar olarak tanımlamakta Ulah’lara ilişkin olarak ise bir yorumda dahi bulunmamaktadır. Öte yandan aslında Yunan asıllı olduklarını iddia ettiği ancak tamamını yok ettiği Çamerya Arnavutlarının ve iç savaşta büyük çoğunluğunu sürdüğü sınırdaki Makedonların hesabını da henüz vermiş değildir. AB Konseyi Irkçılığı ve Ayrımcılığı Önleme Komitesi’nin, yine AB bünyesinde çalışan kimi gözlem gruplarının, uluslararası örgütlerin raporlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen Yunanistan’ın azınlık hakları konusunda hiçbir ilerleme kaydetmemiş olmasının sorumlusu ise herhalde üyesi bulunduğu AB olmalıdır. A The Guardian 5 Eylül The Guardian 5 Eylül Azınlıkta çifte standart The Observer 7 Eylül
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear