18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 ‘ C S münhasır bir imparatorluk stratejisi olarak dünya egemenliği yolunda bir araç olarak kullanıyor. Mahşerin süvarisi BD, “Yalnız Adalet Dağıtıcısı” olarak “sefil suçlu”lara karşı bir adalet terapisi uygulamaya çalışıyor. Bu anlatılanları herkes biliyor aslında. Ama bilmek, görmeye ve anlamaya yetmiyor her zaman. Gerçekleri görebilmek sanıldığı kadar da zor değil oysa. Biraz dikkatli bakıldığında, bugün Ortadoğu’da yaşananların ve yaşanacakların Amerikan şiddet mitosuna damgasını vurmuş olan gangster ve Western filmlerinin 21. yüzyıl uyarlamasından ibaret olduğu kolayca görülebilir. Zaman ve mekan farklı, oyuncular farklı, yönetmen farklı ama senaryo aynı. “Mahşerin Süvarisi”[i] bu kez Vahşi Batı’nın en hızlı işgal eden kovboyu “Kuru Kafa ve Kemikler”[ii] den tanıdığımız George W. Bush. Uçsuz bucaksız “Vahşi Batı” ise bu kez dünyanın merkezi, Doğu’nun tam ortası “Or TRATEJİ Newsweek 28 Kasım T ‘Kaos İmparatorluğu’nun Ortadoğu serüveni H. Miray Vurmay arihi egemenlik merkezinde çıkmaza yönelen gelişmeler… TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] ünyaya tüketim ideolojisi ve politik dezenformasyon şırınga etmeye çalışan bir güç, hatta gücün ta kendisi olarak tanımlanan ABD bu sıfatları ile “anti” portföyünü giderek genişletiyor. Her geçen gün daha fazlasını isteyen, her türlü olayı meşru ya da gayri meşru bir şekilde gerekirse tüm dünyaya rağmen çıkarları uğruna bir manivela olarak kullanan ABD, Soğuk Savaş sonrası kurmuş olduğu “Süper Güç” sisteminde üretim avantajını ve pazar payını sürdürebilmek için dünyanın hiçbir yerinde düzen ve istikrar istemiyor. ABD, böylece “düzensizliğin düzenleyicisi” sıfatı ile her an her yerde kontrol panellerini elinde tutuyor. Başka bir deyişle ABD, kendi elleri ile yarattığı ya da körüklediği kaosu, nevi şahsına D A tadoğu”. Haliyle seyrettiğimiz film artık bir “western” değil “middleeastern”dir. Anlaşılabilmesi sadece “bakmak” ve “görmek” meselesi olan bu filme aslında hiç de yabancı değiliz aslında. Hayvan kemiğinin silah olarak kullanıldığı çağlardan beri insanoğlunun iç içe olduğu “güç” sisteminin bir ürünü bugün (yalnızca) seyrettiğimiz. Bunu anlamak, anlamlandırmak için ise tarihin kavşaklarını odağa alarak tarihi şöyle bir geriye doğru okumak yeterli. 20. yüzyıl tarihini yazanlardan biri olan ABD, yüzyılın ilk çeyreğinde “nötr” bir politika izliyordu. Her iki dünya savaşında da kimi zaman perde arkasından kimi zaman da en ön saflardan olayları yönlendirme becerisini gösteren ABD, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşan boşluğu kolayca doldurdu. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren kendisini dünya barışına (!) adayan ABD, “adalet”(!) ve “özgürlük”(!) kılıflarına bürüdüğü egemenlik stratejilerini izlemeye başladı. Soğuk Savaş döneminde dünyayı kutuplara ayıran iki güçten biri olan ABD, SSCB ile birlikte, dünyayı dehşet dengesi içerisinde büyük bir kaosa sürüklemiştir. Nihayetinde, komünizmin iflas bayrağını çekmesi ve kapitalizmin sözde zaferi ile başlayan Yeni Dünya Düzeni’ni bizzat kendi elleri ile kuran ve tartışmasız süper güç haline gelen ABD, 90’lar ile birlikte artık “Dünyanın Efendisi” olarak tahtına yerleşmeye başladı. ABD, “yeni dünyasının düzenini” oluşturmak için ise, Ortadoğu baş ta olmak üzere dünyanın birçok yerinde “balans ayarı” yaptı. ABD, bu bağlamda, Amerikan Rüyası’nın (!) temel direkleri özgürlük, barış ve demokrasiyi, bu kavramlardan yoksun bırakılmış 3. Dünya’ya bahşetmek için harekete geçmekte gecikmedi. Oysa ki asıl amaç, tüm dünya Amerikan Rüyası ile derin bir uykuya dalmışken, Yüzyılın Amerikası’nın temellerini atmaktı. Tek ‘suçlu’ ABD mi? ürekli sorun üreten ve ürettiği sorunu tüm dünyaya şırınga eden bir makineye dönüş(türül)müş durumda olan Ortadoğu, gerçekten de içinden çıkılmaz bir kaos içerisinde adeta kıvranıyor. Evet tarihte birçok küresel gücün yaptığı gibi ABD’de küresel güç tahtına oturur oturmaz soluğu Ortadoğu’da aldı. Çünkü tarih egemenliğin merkezi olarak Ortadoğu’yu gösteriyordu. Bugün Ortadoğu’da cereyan eden olayların da hemen hemen hepsinin özünde bunlar var. Bilen biliyor, görmek isteyen görüyor. Ancak, hızla yükselen ABD karşıtlığının gölgesinde kalan ayrıntılar var. Ve unutulmamalıdır ki gerçek bütünde gizlidir. Resmin tamamını görebilmesi için gölgede kalan bu noktalara da ışık tutulmalı. Söz konusu nirengi noktalarından ilki ve belki de her şeyi S ? The Guardian 23 Kasım arih, Ortadoğu’yu egemenliğin merkezi olarak tespit T ediyor. Üç semavi dinin doğuş merkezi olması, geçmişte kutsal topraklar savaşıyla bölge halklarının acı çekmesine neden oldu. Günümüzde ‘ekonomik kutsallar’ nedeniyle şiddet sürüyor. ABD’nin bölgedeki etkinliği karşıtlarını her geçen gün artırıyor. Şiddetin de merkezi olarak kabul edilen bölge, yaşam ve düşünce yapısıyla sorunlarına çözüm bulmayı başaramıyor. ‘Mahşerin süvarisi’, ‘vahşi batı’ anlayışını bölgede “middleeastern” adıyla sahneye koyuyor. ABD işgalinden sonra sünni şii kürt iç savaşın içine düşen Iraklılar ölümden kurtarmak için kendi ülkelerinde göç ederek yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. (19 Kasım)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear