18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

S T R A T E J İ C S TRATEJİ K İ T A P L I Ğ I 23 Gri tehdit: Terörizm Ercan Çitlioğlu Ümit Yayınları, Kasım 2005, 328 sayfa. erör ateşinin otuz yılı aşkın süredir yaktığı ve hala yakmaya devam ettiği bir ülke Türkiye. Bu nedenle, terör ve terörizm kavramları Türkiye’nin aşina olduğu kavramlar. Ancak, bir çok konuda olduğu gibi, ne yazık ki, terör ve terörizm konularında da akademik çalışmalar bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Buna bağlı olarak akademik kaynaklar da oldukça sınırlı. Stratejist ve Terör Uzmanı Ercan Çitlioğlu’nun “Gri Tehdit Terörizm” adlı çalışması alanındaki en iyi akademik çalışmalardan biri. Yazar çalışmasında terör ve terörizm kavramlarını tüm boyutları ile ele almış. Terörizmin gözlerden kaç(ırıl)an felsefi boyutunu gözler önüne seren yazar, T olay ve olguların özellikle sosyolojik ve psikolojik yönlerini de akıcı bir üslupla ele almıştır. Yazar, akademik düzeyde bir çalışma sunmuş olmasına karşın her kesimden okuyucuya hitap edebilecek bir dil kullanmış. Neyin ne olduğunun, kimin kim olduğunun giderek daha da muğlaklaştığı dünyada, postmodernizmin bilinmezlik girdabına çekilen insanoğlunun en az bildiği, bilebildiği olgulardan biri de şüphesiz ki terör ve terörizm. Yazar, terörizmin söz konusu özelliğine atıfta bulunarak terörizmi “gri tehdit” olarak tanımlamış. Algıların sınırını zorlayan bu belirsizlik, bilinmezlik içerisinde bilememenin verdiği korku ve tedirginlik dehşete dönüşürken, dünya çoktan bu gri tehdit terörizmin ağı ile örülmeye başladı bi le. Çalışmada, dünyayı giderek derin bir kaosa sürükleyen, ellerindeki fırçalarla istediği her yeri griye boyayan terörizm, tüm bilinmezliğine inat anlaşılmaya ve anlatılmaya çalışılmış. Yazar, özellikle teröristin kimliğine dair yaptığı saptamalarla terörist profilini tüm yönleri ile ortaya koymuş. 11 Eylül ile tüm dünya terörizmin hem sistematik hem de organizasyon açısından ne denli ince ayrıntılara kadar hesaplanan bir matris haline geldiğini dehşet içinde öğrendi. Artık terör sadece gelişmemişlerin, gelişmekte geç kalmış olanların ve 3. Dün ya’nın sorunu değil. Terör artık New York semalarında, terör artık Londra sokaklarında terör artık her yerde. Başka bir deyişle, küreselleşen dünyada terör de küreselleşiyor. Ve küreselleştikçe, gelişiyor, değişiyor ve bir dehşet saltanatı sürmeye başlıyor. Yaşamaya başladığımız bu yüzyılda varlığını daha derinden ve çok daha şiddetli bir şekilde hissettiren "terör", klasik savaşların yerini çoktan aldı bile. Tarih kitapları bundan böyle topyekün savaşları değil, kanlı intihar eylemlerini, televizyon ekranlarından dünyaya meydan okurcasına intikam yemini eden ve ettiren örgüt liderlerini yazacaktır. 21. yüzyılı anlamak için terörü anlamak, bilmek gerekiyor artık. Bu, bağlamda “Gri Tehdit Terörizm” mutlaka okunması, bir yerlere koyu harflerle not edilmesi gereken bir çalışma. S T R A T E J İ büyükelçinin olaylara bakışı K İ T A P L I Ğ I 23 Dış politikamızın perde arkası Editör: Turhan Fırat Ümit Yayıncılık, 2005 Ankara urhan Fırat’ın emekli 23 büyükelçiden derlediği 39 anı ve değerlendirme, Türk dış politikasının tarihî gelişimi içinde çok iyi bildiğimizi düşündüğümüz konu başlıkları altında, aslında bilmediğimiz veya unuttuğumuz bazı noktalara ışık tutmayı amaçlıyor. Dışişleri şehitlerine ithaf edilen kitaptaki anılar, “sözlü tarih” niteliği taşımakta ve ait oldukları dönemlerdeki siyasî tarih yazımını tamamlayacak unsurlar barındırmakta. Kıbrıs ve Ege sorunları ile AB ile ilişkilerin tarihsel gelişimi, üzerinde yoğunlaşılan konu başlıkları olarak ön plana çıksa da Bulgaristan, Suriye, İran, Ermenistan, Cezayir, Tunus ve hatta Tanzanya gibi ülkelerle olan ilişkilere dair anekdotlara ve Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Muharrem Nuri Bilgi gibi kişiliklerle ilgili notlara da yer verilmiş. Kıbrıs konusunda, Türkiye’nin 1958 ZürihLondra Anlaşmaları sürecinde T gösterdiği müthiş irade, unutulmuş bir sayfa olan “Acheson Planı,” 1967 yılında Türk köylerine saldıran Rumların yaralı Türklerin üzerine gaz döküp yakmaya çalışmaları, de Gaulle’ün 1968’deki Türkiye ziyareti sırasında Kıbrıs’a yönelik ifade ettiği sağduyulu düşünceler, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Avrupa Konseyi içinde nasıl hareket edildiği ve KKTC’nin kuruluşu anlatılmış. Ege sorunu çerçevesinde ise, Yunanistan’ın haksız 12 mil iddialarının teknik açılımı, savaşın eşiğinden dönüldüğü 1987’deki kriz ve Papandreu’nun ilişkileri sürekli olarak yokuşa süren imkansız tutumu gibi konulara değinilmiş. AB ile ilişkilerimizin başlangıç aşaması, bu bağlamda kaçırılan fırsatlar, AB kurumları ile ilk tanışıklıklar ve 1987’deki tam üyelik başvurumuzun saat saat hikayesi de dikkat çeken konular arasında yer alıyor. Bunların yanı sıra, 1991 yılında ki Ermenistan ile ilk temasların bugünkü havanın tersine nasıl dostane bir ortamda gerçekleştiği ve emekli büyükelçi Nejat Ertüzün ile arkadaşlarının 1980’den başlayarak 11 yıl boyunca Ermeni tezini çürüten ve Fransız mezalimini gözler önüne seren yabancı dilde veya eski yazı ile yazılmış binlerce belgeyi özveriyle Türkçe’ye çevirdikleri ve şimdi bu belgelerin, konunun uzmanı araştırmacıların elinde değer kazanmayı beklediği, yine kitabın bize anımsattıklarından. Zor koşullar altında gelen diplomatik başarıların, “haysiyetli bir dış politika” önceliğiyle yapılan görüşmelerden elde edilen kazanımların anlatıldığı ve tarihî önem taşıyan bilgilerin aktarıldığı bu 39 yazı, “sözlü tarih”in yazıya dökülmesini hedeflerken aynı zamanda da kariyerinde gelişmek isteyen genç diplomatlara da öğüt niteliğinde deneyimler aktarmaktadır. Örneğin, geçtiğimiz Hazi ran ayında yaşamını yitiren Büyükelçi Yalçın Oral, Bulgaristan Devlet Başkanı Jivkov ile arasında geçen ve beklenmedik bir seyir alan görüşmeyi, genç meslektaşlarına olağandışı bir göreve “başlangıç” dersi olarak sunmuş. İsimlerine tek tek burada yer veremediğimiz, kendi deneyimlerini toplumla paylaşma sorumluluğunu duyup bu yönde harekete geçen 23 emekli büyükelçi, deneyimleri ve geçmiş olaylara yönelik analizleri ile günümüzde nasıl bir dış politika takip edilmeli sorusuna da bir katkıda bulunuyorlar. Elbette bu bağlamda, dış politikanın başında nasıl bir dışişleri bakanı olmalı konusu da ayrıca önem kazanıyor. Emekli büyükelçi Ercüment Yavuzalp’in Enver Paşa alegorisi kullanarak eğildiği bu nokta, kitabın kapanış yazısı olarak çok anlamlı olmuş. “Yabanci dil bilip, dış politikayla geçmişte biraz ilgilenmiş olma”nın böyle bir mevkide yetersiz kalacağı ve Türkiye için telafisi güç hatalara yol açacağı tartışmasız bir gerçektir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear