26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 Ş Suriye'ye deli gömleği giydiriliyor am’a yönelik tecrit çemberi katmerleşiyor… Faik Bulut kim ayı, Suriye için olağanüstü bir dönemdi. 1940'larda Fransız sömürgeciliğinden kurtulan Suriye, son elli yıllık tarihinde iki kez ulusal çapta milli felaketle karşı karşıya kalmıştı. İlkinde, Arapları yenen İsrail 1948'de devlet olduğunu ilan etti. Bu arada Şam Eyaleti'nin coğrafi ve idari bir parçası olan Filistin kaybedildi. İkincisi, 1967 Arapİsrail Savaşı'nda gerçekleşti: Suriye, Golan Tepeleri diye bilinen stratejik toprağından oldu. 1973 Arapİsrail Savaşı'nda Kunetra gibi yerler geri alındıysa da, Golan Tepeleri hala işgal altında. 1960'larda "erken kalkanın darbe yaptığı" bir ülke olarak ünlenen Suriye'de, Hafız Esat "el Hareketül Tashihiye" (DüzelteOnarma Hareketi) adıyla darbe yapıp iktidarı ele geçirdi. İktidarı tümüyle eline aldı. Her şeye hükmetti. Böylece darbe geleneğine son verdi; keskin siyasi zekasıyla, ülkesini Ortadoğu'nun en iyi aktörlerinden biri haline getirdi. İsrail tarafından "Mısır'sız savaş, Suriye'siz barış olmaz" deyiminin kullanılmasına neden oldu. 20. yüzyılın Meternich'i olarak ün salan ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger bile, baba Esad'ın "dehasına hayran" kalmıştı: Esnek, kurnaz, elindeki kartları maharetle oynayan, vekaleten savaş yürütme becerisine sahip, çatışan tarafları biri birine vurdurarak üste çıkmasını bilen bir stratej yönetiyordu Suriye'yi. Bu politika, 1975'te başlayıp 1990 başlarına kadar süren Lübnan'daki iç savaştan Esad yönetiminin kazançlı çıkmasını sağladı. Esad, başlangıçta Sovyet yönetimini desteğini de alarak İlerici Cephe'yi (FKÖ, Sünni, Şii, Dürzi, Nasırcı, Arap milliyetçisi) destekledi. Şam yönetimi; sırtını Batı'ya (ABDFransa ve İsrail) dayayan Hıristiyan İttifakı'na karşı başarı kazanmaya başlayınca, Cephe'nin lideri Kemal Canpolat'ı (şimdiki Dürzi ağırğul Esat’ın günümüzdeki yönetiO mi ise hem iç hem de dış baskılarla karşı karşıya bulunuyor. Babası döneminden kalma kurt baasçıları tasfiye etti. Hariri suikastının ardından yanlış taktik izleyen Dışişleri Bakanı Faruk el Şara’yı da görevden alacağı söyleniyor. ABD’nin başını çektiği Batı bloku ise çoğu yakın çevreden olan önemli isimlerin kellesini istiyor. C S TRATEJİ E lıklı İlerici Sosyalist Partisi başkanı Velid Canpolat'ın babası) faili meçhul bir yöntemle katletti. İsrail'in 1982'deki Beyrut kuşatmasını fırsat bilerek Filistin örgütlerini kendine bağımlı hale getirmeye çalıştı; kendine biat etmeyen Arafat liderliğindeki el Fetih'i yıpratıp pasifleştirdi. Bu arada Hıristiyan İttifakı'nı destekleyerek; Batılı devletler ile Arap rejimlerinin onayını almak suretiyle, Lübnan'daki iş savaşı bastırmak üzere ülkeye girdi. Oradaki konumunu geliştirerek, İsrail ile büyük bir satranç oynadı. Şii örgütler (Emel, Hizbullah) aracılığıyla vekaleten savaşmak suretiyle İsrail ordusunu yıprattı; Tel Aviv ile pazarlık şansını artırdı. İsrailABD ekseninin, buna karşılık, dolaylı biçimde destekleyip piyasaya sürdüğü Müslüman Kardeşler örgütü, Hama şehrinde bir ayaklanma provası yaptı. Yönetimin başını ağrıttı ama aşırı kayıplar verdi. Havadan ve karadan bombalanan Hama'da kimi rivayetlere göre 30 ila 60 bin insan hayatını kaybetti. İsyan bastırıldı; İslamcılar tutuklandı veya yurt dışına kaçtılar. Muhalefet bir daha belini doğrultamadı. Özetle Lübnan'a kolluk (barış) gücü olarak giren Suriye ordusu, bir daha oradan çıkmadı. İktidardaki Baas Partisi'nin kuramına göre, "Lübnan, emperyalizm tarafından Şam Eyaleti'nden koparılmış bir Arap toprağıdır." Dolayısıyla Suriye, hiçbir zaman Lübnan diye bir devleti tanımadı; başkent Beyrut'ta büyükelçilik açmadı. Durum, bu minval üzerine sürdü. Suriye, Lübnan'daki politik güçlerle (Sünni, Şii, Hıristiyan, Dürzi, İlerici, Arap milliyetçisi, vs) istediği gibi oynadı; işine geldiği zaman birini veya birkaçını; diğerlerine karşı kullanarak hükmünü yürüttü. Ülkenin iç işlerine aşırı The Economist 5 Kasım ransız sömürgeliğinden 1940’larda kurtulan Suriye, Hafız Esat dönemine kadar ‘erken kalkanın darbe yaptığı ülke’ olarak anıldı. F Hafız Esat, diplomasi zekasını batılılara da kabul ettirdi. Baş düşmanı İsrail’e yönelik ‘vekaleten savaş’ yöntemini kullandı. Batılıların Müslüman Kardeşler kozunu kanlı şekilde bastırdı. oranda müdahale etti; kimin başbakan, kimin cumhurbaşkanı olacağına hep o karar verdi. Vesayet ve yozlaşma emel kuraldır; bir ülkeyi işgal eden veya vesayet altına alan rejimler hem küresel kirli oyunların bir parçası haline gelirler, hem de kaçınılmaz bir yozlaşma girdabına girerler. Arap devletlerince onaylanan ve Batılı süper devletlerce hoş görülen Suriye'nin Lübnan üzerindeki yaklaşık 25 yıllık vesayeti, Şam yönetiminin temel dayanağı olan ordu ve istihbarat birimlerinin üst kademelerinin giderek yozlaşmasına neden oldu. İlk koku, Devlet Başkanı Hafız Esat'ın başına buyruk ve tamahkar kardeşi general Rıfat'ın faaliyetlerinde ortaya çıktı. Rıfat kirli oyunda pek ileri gitti; ağabeyinin koltuğuna göz diker hale geldi. İktidar, akrabakardeş tanımadığından, geçici olarak sürgüne gönderildi Rıfat. Bir ara affedildiyse de, Fransa'dan dönmek ve ülkesinde söz sahibi olmak gibi bir şansı asla yakalayamadı. Şimdi, sürgünde "alternatif bir arayış içine girmiş" fakat kitle desteği yok. Kimi yerlerden destek aldıkça, ara sıra bir yayın organı veya bildiriyle sesini duyurmaya çalışıyor. Ağabey Esat, bu tasfiyeyle birlikte yozlaşan yönetim erkini düzeltmeye uğraştı; yolsuzluklara bulaşan bazı generaller, emniyet şefleri ve üst düzey bürokratları değiştirdiyse de, sistemi temelden düzeltmedi. Oğul Esat dönemi sat'ın amansız hastalığı ile veliaht olarak hazırladığı oğlunun vefatı (trafik kazasında), sonraki dönemde önemli boşluklar bıraktı. Derken, dünya dengelerinde sırtını dayadığı Sovyet Bloku çöktü. Bu, Esat liderliğindeki Baas rejiminin kırılma noktası sayıldı. Yerine geçen oğlu Bişar Esat, esasen siyasete sıcak bakan, öngörü (vizyon) sahibi ve muktedir biri değildi. Nihayetinde babasının oğlu olması sıfatıyla siyasetin içinde sayılıyordu. Fakat İngiltere'de tıp öğrenimi görmüş Bişar, ülkedeki iktidar oyunlarını ve küresel dengeleri yeterince kavramış olmaktan uzak, ideolojik bakımdan Batı eğilimli biriydi. Kurtlar sofrasında, o acemi olduğu kadar dürüst ve saf bir yönetici olarak tanımlanabilir. Devlet başkanlığına rağmen iktidarda söz sahibi olamadı. Siyasete, hanedan (dul annesi, kardeşi Mahir, eniştesi Asaf Şevket, vs.) karar veriyordu. Başkanlık koltuğuna henüz çıktığında; karşısında devasa problemler vardı: Lübnan'daki karmaşa ve Suriye birliklerinin durumu; İsrail ile savaş ve barış; Filistin meselesi; Irak işgali ve Amerikan tehdidi; Irak'taki durumdan motive olmuş Kürt meselesi; ekonomik bunalım; iktidardaki çürüme ve yolsuzluklar; Baas Partisi (veya devlet) ile kitleler arasındaki uçurum; insan hakları temelinde yükselen iç muhalefet ile ittifak yapan dış destekli Müslüman Kardeşler (İslamcı tehdit) ve Kürt hareketi… Bişar, dışa açılma ve halkın istemlerini dikkate alma; genelde kademeli demokratikleşme, buna bağlı olarak ekonomik liberalleşme, kitlelerin hayat şartlarını düzeltme, tek parti iktidarına son verme gibi vaatlerle geldi. Halk, onun iyi niyetine inandı. Vaatlerini yerine getirmek amacıyla Baas Partisi'nin kongresinde yeni politikalarını resmiyete döktü. Babası zamanından kalan "siyaset kurdu" olmuş yıllanmış politikacıların bir kısmını değiştirdi. Babası ve kendisinin akıl hocası gibi davranan eski Devlet Başkanı yardımcısı Abdülhalim Haddam ile Genelkurmay Başkanı Hikmet Şihabi gibilerini tasfiye etti. Her ikisi, geçici olarak Fransa'ya gittiler; Fransa destekli muhalefetlerini, Paris'te T E ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear