26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 B AB’de sosyal model tartışmaları irlik, küreselleşmeyle başa çıkmanın yollarını arıyor… Cemile Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] vrupa Birliği, 27 Ekim tarihinde Londra yakınlarındaki Hampton Court’ta toplanan gayri resmi zirve ile dönem başkanlığının İngiltere’den Avusturya’ya geçeceği ve birliğin gündemindeki tarım, istihdam, küreselleşme ve tabii ki bütçe gibi sorunlu konuların ele alınacağı Aralık’taki zorlu zirvenin provasını yaptı. Anayasa taslağına, Fransız ve Hollandalıların “hayır” demesi ve Haziran ayındaki bütçe görüşmelerinin, yeni katılan 10 üyeyi büyük hayal kırıklığına uğratarak başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, üye ülkeler kamuoylarına “bir bütünüz, beraberiz ve yolumuzda ilerliyoruz” mesajını vermenin gereğini hissediyorlardı. Bu amaca hizmet edeceğini düşündükleri toplantı öncesinde, devlet ve hükümet başkanları, çeşitli gazetelere, AB’ye olan inançlarını vurguladıkları makaleleryazdılar. Yakın geçmişteki sağlık sorunlarından sonra ilk defa diplomasi sahnesine dönen Fransız cumhurbaşkanı Jacques Chirac, 25 üye ülkenin tamamında yayınlanan yazısında, AB’nin aksamadığını ve işlevine devam ettiğini özellikle vurguladı. Ne var ki, görüşmeler başladığında, AB’nin sosyal modeli konusunda bir birlik oluşturmaktan çok uzak olduğu bir kere daha görüldü. Resmi tutanak tutulmayan, sonuç bildirgesi yayınlanmayan, devlet ve hükümet başkanlarının ceketlerini çıkarıp The Guardian 7 Kasım C S TRATEJİ A gömleklerinin kollarını sıvadıkları gayri resmi zirveye, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barasso’nun önerdiği küreselleşme fonu, Ortak Tarım Politikası’nda daha fazla reform, İngiltere’ye bütçeden yapılacak geri ödeme ve araştırmageliştirme ile yükseköğrenimin desteklenmesi konuları damgasını vurdu. İngiltere, dönem başkanlığı boyunca, “yokluğu” yüzünden büyük eleştirilere uğradı. Hatta, Avusturyalı bir parlamenter, İngiliz Başbakanı Tony Blair’in 26 Ekim’de Avrupa Parlamentosu’nda yapacağı konuşmadan önce Blair için bastırdığı bir kayıp ilanı bile dağıttı. Bu izlenimi silmek, başkanlık döneminin tek başarısının Türkiye ile müzakerelerin başlaması olmadığını göstermek ve kapanışı bütçede uzlaşmaya varılmasıyla yapmak isteyen İngiltere, Aralık ayındaki zirveden uyum çıkmasına büyük önem veriyor. Uyumu zorlayacak en önemli konu ise liberal uygulamaların gerekliliğinin gölgesinde, Avrupa sosyal modelinin alacağı yön. ‘Şok Giderici’ küreselleşme fonu arasso, 20 Ekim tarihinde, özellikle Çin ve Hindistan’ın giderek artan rekabet gücü karşısında, AB ülkelerini koruyacak bir küreselleşme fonu oluşturulması gereğini vurguladı. Bu bağlamda, küreselleşmenin istihdama yapmakta olduğu şok etkisini giderecek bir fon taslağı, Blair tarafından gayrî resmi zirvede devlet ve hükümet başkanlarının görüşüne sunuldu. İşsizliğin azaltılması ve emek piyasasının esnekleştirilmesini amaçlayan Lizbon Stratejisi’ni de destekleyecek böyle bir fonun, ani işten çıkarmalar durumunda sosyal güven B Anayasası’nın Fransa ve Hollanda’da reddedilmesinin ardından sosyal modeller daha ciddi anlamda tartışılmaya A başlandı. Çin ve Hindistan’ın yarattığı rekabete karşılık vermekte zorlanan AB, buna çözüm olarak ‘şok giderici’ küreselleşme fonunu gündeme getirdi. Birlik üyeleri, diğer konularda olduğu gibi ulusal durumlarını burada da kollamaya çalıştı ve parçalı yapı sürdürülmüş oldu. ce olarak devreye girmesi tasarlanıyor. “Şok giderici” bu fonun en büyük destekçileri ise İngiltere ve Fransa. İngiltere’nin desteği her ne kadar Fransa’nınkine göre ikinci planda kalsa da, Hewlett Packard’ın Fransa’da 1200 işçiyi işten çıkaracağını açıkladıktan sonra İngiltere, bu fona vereceği desteği ileride Fransa ile aralarındaki çekişmeli konularda kullanabileceği bir koz olarak görüyor. Öte yandan, 6 saat süren toplantı sonunda ortaya çıkan manzara ise hem Fransa hem de İngiltere’nin istediklerini kolay elde edemeyecekleri yönünde. Her şeyden önce, bu fona nasıl kaynak bulunacağı konusu kolay çözüme ulaşacak gibi gözükmüyor. Bütçeye en büyük katkıda bulunan ülkeler olarak Almanya, İsveç ve Hollanda kendilerine ek bir yük getirecek böyle bir fona onay vermeyeceklerini açıkladılar. Son kez AB zirvesine katılan Alman Başbakanı Schröder ise, bu konuda en katı duruşu sergileyen lider oldu. İngiltere’nin dönem başkanlığı boyunca süren sessizliğini, Blair’in daha reformcu Angela Merkel’i beklediği şeklinde yorumlayan çevrelere de cevap veren Schröder, “Fonlar konusunda yeni hükümetin duruşu da aynı. Ne ben ne de benden sonra gelenler “şok giderici” bir fon onaylamayacaklar” dedi. Bütçenin yükünü taşıyan üye ülkelerin dışında, birliğe yeni katılan ülkelerdeki derinleşme politikalarına mesafeli duran hükümetler de, küreselleşme fonuna, AB seviyesinde daha etkin bir vergi sistemi öngördüğü için, olumlu bakmıyorlar. Bu durumda, AB’nin küreselleşme ile baş edebilmek için, acil durumlara yönelik bir sosyal politika uygulaması konusunda kolayca uzlaşmaya varması yine pek olası gözükmüyor. Tarım politikasının liberalleşmesi iğer taraftan, bir kere daha reform edilmesi tartışmaları ile yeniden gündeme oturan Ortak Tarım Politikası (OTP) gayrî resmi zirvenin bir başka tartışmalı konusu oldu. AB’nin tarım politikası, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) dahilinde devam eden Doha Turu’nda da ele alınan ve etrafında fırtınalar kopan bir gündem maddesi. En son, Afrika Birliği Teşkilatı Başkanı Alpha Omar Konare, OTP’nin sübvansiyon uygulamaları yüzünden AB ürünlerinin Afrika ülkelerinde yerli mallardan çok daha ucuza satıldığını ve Afrika çiftçisinin giderek daha yoksul düştüğünü belirterek yardım istedi. Buna ek olarak, Doha Turu’nda, birliğe yönelik bir başka talep de birliğin ithal ettiği tarım ürün D B ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear