18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 K Balkanlarda yeni bir devlet mi? osova’nın statüsünü belirleyecek görüşmelere başlanması planlanıyor... Yrd. Doç. Dr. Bilgin ÇELİK C S TRATEJİ DEÜ, FenEd. Fakültesi Tarih Bölümü, [email protected] osova, Balkanlarda Arnavutların nüfus açısından en yoğun yaşadıkları ikinci bölgedir. (Arnavutluk yüzde 95, Kosova yüzde 90, Makedonya yüzde 35) Yugoslavya anayasasında federal devleti oluşturan 6 cumhuriyetten biri olan Sırbistan’a bağlı özerk bir bölge olarak tanımlanmış olan Kosova’da Arnavutlar ayrı bir cumhuriyet olarak tanınmalarını sağlamak için uzun bir mücadele vermiş olmalarına rağmen amaçlarına ulaşamamışlardır. "Kosova Sorunu" ciddi anlamda ilk olarak Tito’nun 1980 yılında ölümünden sonra uluslararası kamuoyunun gündemine gelmiştir. osova, Arnavut nüfusun çoğunlukta olduğu ikinci bölge. Yugoslavya’nın dağılma sürecinde en son çatışmaların yaşandığı Kosova, NATO’nun müdahalesinin ardından günümüze kadar BM tarafından yönetildi. Bölgenin ‘Büyük Arnavutluk’ ve ‘Büyük Sırbistan’ projelerinin merkezi bölgesi olması uzlaşma umutlarını zayıflatıyor. K K Kosova sorununun gelişimi iloseviç liderliğindeki M Sırp yönetimi 1989 yılında Kosova’nın Yugoslavya Anayasasında yer alan özerkliğini kaldırarak bölgede merkeziyetçi bir yapı oluşturmak için harekete geçince Kosova Sorunu yeni bir döneme girmiş oluyordu. 1990’ların başında Yugoslavya dağılırken yaşanan iç savaşın sonunda Kosova’ya da sıçraması kaçınılmazdı.(1) Arnavutlar Sırbistan’ın merkeziyetçi politikasına tepki olarak Kosova’da "sivil itaatsizlik" politikasını benimseyerek, Sırp kurumlarına paralel kurumlar oluşturmaya başladılar. Arnavutların İbrahim Rugova liderliğinde taleplerini gerçekleştirmek için şiddete başvurmaması dünya kamuoyunun sempatisini kazanmada etkili olmuştu. Arnavutlar Sırp yönetiminin seçimlerini boykot ederken, 1991 yılında kendi seçimlerini gerçekleştirerek parlamentolarını oluşturmuşlardı. Yine aynı yıl Kosova’da yapılan referandumda halkın yüzde 99’u Kosova’nın bağımsızlığı yönünde oy kullanmıştı. Sırp yönetimi ise bu referandumu yasadışı ilan ederek Kosova’ya yönelik baskısını arttırmaya başlamıştı. Rugova’nın pasif direniş yön temi, dünya kamuoyunun sempatisini kazanmanın ötesinde bir yarar sağlamadığı için Arnavut milliyetçilerin beklentilerini karşılamaktan uzaktı. Bu nedenle silahlı direniş yolu ile seslerini duyurma yöntemini benimseyen Arnavut milliyetçileri Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) adıyla gizli bir örgütlenme içine girdiler. Bu açıdan 1990’lı yıllar Balkanlarda komitacılığın geri dönüş yılları oldu. Özellikle ABD’deki Arnavut diasporası tarafından desteklendiği ileri sürülen UÇK’nın Sırp güvenlik kuvvetlerine yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığı 1998 yılında Miloseviç yönetimi, bu saldırıları bahane ederek Kosova’ya yönelik "etnik temizlik" harekatıne girişmişti. Arnavutlara yönelik uygulamalar dünya kamuoyunda Miloseviç’e ve Sırp yönetimine yönelik tepkiyi en üst düzeye çıkarmıştır. Tüm uyarılara rağmen politikasını değiştirmeyen Miloseviç yönetimine karşı NATO, Bosna’daki hatasını tekrarlamayarak askeri operasyonu Mart 1999 yılında başlatmıştı. Yaklaşık 3 ay süren askeri operasyonun sonucunda Kosova’da BM 1244 sayılı kararıyla Kosova’nın kendisini yönetebilmesi için gerekli altyapıyı oluşturmak üzere BM denetiminde geçici bir yönetim (UNMİK) kurulmuştur. Yani Kosova Sırbistan’ın vesayeti altında iken, operasyon sonrasında BM’nin vesayeti altına girmiştir. İstemler ve uzlaşma olasılığı 999 yılında NATO’nun başlattığı askeri harekatın üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına rağmen Kosova’nın geleceği konusundaki belirsizlik devam etmektedir. 6 yıldır BM’ye bağlı bir yönetime (UNMİK) sahip olan Kosova’nın geleceğini belirleyecek "nihai statü" ile ilgili görüşmelerin başlamasına kısa süre kala teknik konularda taraflar arasında ilk görüşmeler geçen ay yapıldı. Tarafların konuya yaklaşımı, Kosova’nın nihai statüsü konusundaki görüşmelerin sonucu hakkında iyim ser bir beklentinin oluşmasını engellemektedir. Çünkü Kosova’da Arnavut ve Sırp taleplerinin uzlaştırılmasının güçlüğü açıkça ortadadır. Bu uzlaşmazlığın en önemli nedeni, Kosova’nın hem Sırp hem de Arnavut milliyetçiliğinde bir mit olarak görülmesi ve vazgeçilmesi veya paylaşılması düşünülemeyecek toprak parçası olarak kabul edilmesidir. Diğer yandan da Kosova hem "Büyük Sırbistan" hem de "Büyük Arnavutluk" rüyalarının vazgeçilmez unsurudur. Uluslararası toplum da, Kosova sorununun Balkanlardaki daha geniş "Arnavut Sorunu"nun ayrılmaz bir parçası olduğunun bilincindedir.(2) Kosova Sorununun çözümü öylesine güçlüklerle dolu ki, BM’nin Kosova’ya atadığı temsilciler ya görev sürelerini zorlukla tamamlamakta ya da tamamlamadan çeşitli bahanelerle görevlerinden istifa etmektedirler. 1999 yılından beri BM’nin Kosova’ya atadığı temsilci sayısının beşe çıkması bunun göstergesidir. Dördüncü temsilci Finli Harri Holkeri süresinin dolmasına 2 ay kala sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa etmişti.(3) Şu anda bu görevi 2004 Haziranından beri Danimarkalı diplomat Soren JessenPetersen yürütmektedir. ‘Kosova İçin Standartlar’ belgesi osova’nın geleceği koK nusunda BM’nin yaptığı ilk önemli çalışma, Kosova’nın nihai statüsüne ulaşması için izlenmesi gereken aşamaları belirten bir yol haritası hazırlamasıdır. 10 Aralık 2003 tarihinde Kosova İçin Standartlar belgesi olarak adlandırılan belgenin açıklanması sırasında yapılan törene Kosovalı Sırp liderlerin katılmaması çözümün zorluğunu açıkça göstermiştir. Dönemin UNMİK başkanı Holkeri, belgede; "Etnik kökeni ne olursa olsun bütün toplumların saygı gördüğü, serbestçe dolaşabildiği, çalışabildiği ve kendi dillerini kullanabildiği, hükümet kurumlarının ayrım yap 1 maksızın bütün Kosova halkına hizmet ettiği ve herkes için adil hak ve güvenliğin mevcut olduğu bir toplumun" ayrıntılı bir tanımlamasının yer aldığını ifade etmiştir.(4) 10 sayfadan oluşan belgede BM, nihai statü görüşmelerine başlanması için 8 standarda ulaşılması şartını koymuştur. Bu standartlar; 1. Demokratik kurumların yerleşmesi 2. Mültecilerin geri dönüşüki bu daha çok Sırpların dönüşü anlamını taşıyor 3. Etnik gruplar arasında diyalogun yerleşmesi 4. Hukukun üstünlüğünün yerleştirilmesi 5. Serbest dolaşım 6. Mülkiyet haklarının güvenliğe kavuşturulması 7. Ekonomik kurumların oluşturulması 8. Kosova Koruma Güçleri’nin (TMK) ordu görüntüsünden uzaklaştırılması (5) Bu standartlara ulaşılıp ulaşılmadığı BM temsilci ve yetkililerinin verecekleri raporlarla tespit edilecekti. Kosova’nın yukarıda belirtilen kriterleri yerine getirmesi halinde bile nihai statüsünün ne olacağı konusunda henüz bir fikir birliğine varılabilmiş değildir. Kosova’nın belirtilen kriterleri yerine getirmesi halinde 2005 yılının sonuna kadar müzakerelerin başlaması beklenmektedir. Taraflar arasındaki müzakereleri yürütecek olan Temas Grubu, AB (adına İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya), Rusya ve ABD’den oluşmaktadır. UNMIK, daha standartlar açıklanmadan önce 2003 yılı ortalarında yetkilerinin bir kısmını Kosova kurumlarına devredeceğini ilan etmişti. Devir sürecini yürütmek üzere oluşturulan "Devir Kurulu" UNMIK yetkilileri ve Kosova Hükümet temsilcilerinden oluşmuştu. Kosovalı Sırplar bu kurulda yer almayı reddetmiş ve yetki devrini protesto etmişlerdi. UNMIK, hükümet ve diğer geçici kurumlardan Kosova’daki öz yönetime yetki devrini Haziran 2003 tarihinde resmen başlatmıştı. Yetki devrini organize etmek ve denetlemek üzere dönemin UNMIK şefi Michael Steiner, yedi Kosovalı ve yedi uluslararası yetkiliden oluşan 14 üyeli bir konsey oluşturmuştu. BM’nin ekonomi politikaları, maliye, basın ve tarım alanlarında Kosova yerel yönetimine daha fazla kontrol hakkı tanıması, Sırp yönetimi tarafından Kosova’nın bağımsızlığı yönünde bir adım olarak değerlendirilmiştir.(6) Süreç umut vermiyor etki devri ve standartlaY rın açıklanması ile Kosova için yeni bir dönem başlarken 2004 yılı Mart ayı ortalarında yaşanan kanlı olaylar, hem bölgenin provokasyona ne kadar açık olduğunu hem de taraflar arasındaki derin güvensizliği hatta öfkeyi açıkça kanıtlıyordu. Bu olaylar bölgenin UNMİK kontrolüne geçmesinden sonra yaşanan en ciddi olaydı. Kosova’da standartlara ulaşmanın güçlüğünü bu olaylar açıkça ortaya koymuştu. Dönemin UNMİK başkanı Holkeri olayları önlemede yetersiz kaldığı için oldukça sert eleştirilere uğramıştı. Şu anda UNMİK dönem başkanı olan Petersen kendisiyle yapılan bir röportajda, Kosova’daki sorunları şöyle değerlendirmiştir: "Genel sorun istikrarlı, demokratik ve çok etnik gruptan oluşan bir Kosova oluşturmak. Acil sorun ise çeşitli etnik grupları içeren bir Kosova oluşturabilmenin şartı olarak belirlediğimiz bir dizi öncelikli konularla ilgili standartların uygulanmasını sağlamak. Tüm alanlarda birden ilerleme yapmayı amaçlamak çok gerçekçi olmayacağı için öncelikli konular olarak güvenlik, hukukun üstünlüğü, dolaşım özgürlüğü, yerlerinden olmuş kişilerin dönüşü ve ademi merkeziyetçiliği belirledik. Temas Grubu bu öncelikleri onayladı; 2005 yılı ortalarında bu alanlarda ne gibi ilerlemeler kaydedildiğini değerlendirecek. Bu değerlendirme olumlu olduğu takdirde statü görüşmeleri ile sonuçlanacak süreç başlatılacak. Böylece takip edeceğimiz yol konusunda anlaşmaya varmış olduk. Bu da hem Priştine de hem de Belgrat’ta gayet iyi anlaşılmış durumda. Diğer büyük sorun ise ekonomi. Gerçekten de bu büyük bir sorun çünkü ekonomi alanında kısa va ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear