23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 19 MAYIS 2019 PAZAR Paşa’nın mücadele için amacı belliydi. Ancak o günlerde Anadolu halkı, işgalciler tarafından yutulmaya hazır lokma gibiydi. Hükümet, Türklüğün son kalesi Anadolu’yu sanki unutmuştu. Mustafa Kemal ise, görevini alana kadar gerçek duygularını hükümetten gizlemek zorundaydı. Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Vahdeddin mi gönderdi? Hayır. Mustafa Kemal Samsun’a bir asayiş sorunu için duyulan ihtiyaçtan dolayı hükümet tarafından gönderildi. Mustafa Kemal’e mücadele ve kurtarıcılık rolünü Vahdeddin değil tarih vermiştir. Kurtarıcılık rolüne kuruculuk rolünü kendisi eklemiştir. 19 MAYIS Mustafa Kemal’i Anadolu’ya kim gönderdi? 19Mayıs 1919 Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkış tarihidir. Nutuk’u bu tarihten başlatan Atatürk, Milli Mücadele ve Cumhuriyet kuruculuğuna bu tarihten özel bir anlam yüklemiştir. Amerika’nın ilk Ankara Büyükelçisi Joseph C. Grew de bu tarihe, 19 rakamının üç kere tekrarıdır diye bir benzetme yapar. Türk devrimini de, “o zamanki köylü nüfusunun kalbinde gevşek ve egzotik bir şekilde bulunan duyguları” devrime dönüştüren liderin eseri diye niteler. O dönem üzerine yapılan spekülasyonlardan birisi Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gönderilme hikâyesidir. Soru şu, “Mustafa Kemal’i Samsun’a Vahdeddin mi gönderdi” Arkasında çok sayıda bileşeni bulunan bu konunun, biri vesika ve realiteye dayalı olgusal gerçekliği, diğeri spekülasyona dayalı iki boyutu vardır. Muhafazakâr kültürün saltanatçı yazarları sebepsonuç ilişkisi kurmadan içlerindeki ezikliği telafi için Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Vahdeddin’in gönderdiğini iddia etmiştir. Olayın doğru kavranması için önce konuyu bilgi kirliliği ve ideolojik körlükten kurtarmak gerekir. Mustafa Kemal’in Samsun öncesi İstanbul’da geçirdiği altı ay ve kendi zihinsel tasarımları bu konunun can damarıdır. Önce bu ihtiyaç nereden doğmuştur, İstanbul’da boşta bulunan bu kadar Paşa arasından Mustafa Kemal’i kim öne çıkarmıştır? Ondan fazla soru ve cevabı olan bu konuyu, biz sadece birine indirgeyerek cevaplayalım: Görev: 9. Ordu Müfettişliği Öncelikle Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gönderilme ihtiyacı bir İngiliz notasından doğdu. General Milne, önce Doğu’daki 9. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa’nın görevden alınmasını istedi (26 Mart 1919). Çünkü Paşa el altından Kars bölgesinde kurulan Milli Şuralar’ı destekliyordu. Amiral Calthorpe ise, bunu yeterli görmeyip Karadeniz sahilinde asayişin sağlanmasını isteyen ikinci bir nota daha verdi (21 Nisan 1919). Aksi halde Mütareke’nin 7 ve 24. maddeleri gereği bölgeye asker çıkarılacağı belirtiliyordu. Calthorpe’un bu notası hükumette telaş yarattı. Bir İngiliz müdahalesine meydan vermemek için sadrazam Damat Ferid Paşa, bölgeye “muktedir” bir askerini gönderilip, İngilizlerin ağzının kapatılmasını istedi. Mustafa Kemal’in Samsun’a gerçek gönderilme nedeni işte budur. Görevinin adı da 9. Ordu Müfettişliği oldu. Bu görev, Mustafa Kemal için özellikle bulunmamış, İngilizlerin bu iki notasından doğmuş bir görevlendirmeydi. Mustafa Kemal olmasa bir başkası gönderilecekti. Ancak bu göreve Mustafa Kemal dışında gönüllü biri çıkmazdı, onun dışında mücadele azmi olan da yoktu. Sarışın Paşa’nın seçkinliği burada başlamış ve bu görevi bir fırsat olarak değerlendirmiştir. Mustafa Kemal’in gönderilme nedenlerinden biri de, dikkati çeker şekilde yoğun temas ve arayışlar içinde olmasıydı. İşgal kuvvetleri subayları, kendi arkadaşları, Saray, hükümet, Hürriyetİtilafçılar ve Karakolcular dahil, tüm hiziplerle görüşüyordu. Şişli’deki evi sadaret konağı gibi hareketliydi. Anadolu’ya geçiş ve mücadele yolları arıyor, her kişi ve kurumla ilişkiye giriyordu. Hükumetteki ayağı da Dahiliye Nazırı Mehmed Ali Bey ile Bahriye Nazırı Avni Paşa; Saray’daki ayağı Harbiye’den hocası Başyaver Naci Bey idi. Damat Ferid hükümeti Mustafa Kemal’in atama kararını Vahdeddin’e sununca, bekletilmeden imzalandı (30 Nisan 1919). 9. Ordu Müfettişliği için, askerlik dışında geniş mülki yetkilerle donatan bir talimat da hazırlanmıştı. Müfettiş Paşa, 23 kişilik karargâhını belirleyip 13 Mayıs’ta hükümete sunmuştur. Şu halde Samsun’a bütün kabine üyelerinin imzaladığı hükumet kararnamesiyle gönderildi. Kararnamede elbette Vahdeddin’in de imzası vardı. Mustafa Kemal’i Anadolu’ya kim gönderdi sorusunun bir kısmı bu kararnameyle cevaplanmış oldu. Sarışın Paşa’nın mücadele için can attığı belliydi, ancak o günlerde Anadolu halkı, tepkiye hazır olmayan ve işgalciler tarafından yutulmaya hazır lokma gibiydi. Hükumet, Türklüğün son kalesi Anadolu’yu sanki unutmuştu. Müfettiş Paşa’nın saklanamaz gerçeği ise şuydu, görevini alana kadar gerçek duygularını hükümetten gizlemek zorundaydı. Mustafa Kemal’in adı temizdi Bir soru daha. Damat Ferid hükumeti nasıl olmuş da Mustafa Kemal’e güvenmişti? Bunun ilk nedeni, dört yıllık savaşta yolsuzluk OSMAN SELİM KOCAHANOĞLU TARİHÇİ ve “Tehcir”e adı bulaşmamış, İngiliz esirlerine kötü bir davranışı olmamıştı. Enver Paşa ile çekişmesi onu İttihatçı karşıtı gösteriyordu. Vahdeddin ile 15 günlük bir Almanya yolculuğu hanesine yazılmış bir avantajdı. İngilizlerle sıkı ilişkide olan Damat Ferid Paşa’ya gelince, iç politika ile fazla uğraşan böyle bir Paşa’nın varlığını çekecek durumda değildi. Bu adam sevindirilerek İstanbul’dan uzaklaştırılmalıydı. Vahdeddin ile bu konuda birleşmiş görünüyordu... Aklı selimin tercihi Mustafa Kemal’in atanması üzerine yerince vesikalar, anılar ve bilgiler mevcuttur, bilinmeyen fazla bir şey kalmamıştır. Burada öne çıkan tek Sgerçeklik, Mustafa Kemal’in müstesna kişiliğidir; yaşanan her gelişmenin her vesika ve kulis bilgisinin bileşkesi onun üzerine toplanır. Resmi veya gayrı resmi kim tarafından önerilirse önerilsin, her aklı selimin tercihi onun üzerinde toplanır. Gerek Saray, gerek Damat Ferid, gerek Hürriyetİtilaf çevrelerinde Enver ve Falkenhayn’a muhalefeti, Mustafa Kemal’e avantaj sağlamıştır. Hareket gününü 16 Mayıs’a planlayan Mustafa Kemal, bundan önce sadrazam Damat Ferid Paşa ile iki kere görüştü. Son veda için de 15 Mayıs’ta Yıldız Sarayı’na uğradı. Bekletilmeden kabul edildi. Vahdeddin ile diz dize denecek kadar yakın oturdular. HalifeSultan’ın ağzından çıkan en anlamlı cümle şudur: “Paşa, Paşa devleti kurtarabilirsin!” Vahdeddin’in kastettiği şuydu: İngilizlerin şikâyet ettiği sorunları çözer, onların ağzı kapatılırsa, devlete büyük hizmet etmiş olacaktı. Bu sözün arkasında, “Anadolu’da silahlı bir mücadele başlat” gibi bir öneri görünmüyordu. Avni Paşa’nın bu noktaya daha sonra yüklediği vatanseverlik kurgusu keşke gerçek olsaydı. Tarih spekülatif sözlere değil, hadiselere ve belgelere dayalı yazılacağına göre, belgesiz ve mantıksız yorumlar sübjektif kalacaktır. Bahriye Nazırı Avni Paşa’nın anıları diye yayımlanan notlarda, Vahdeddin portresini tahkim amaçlı gerçek dışı başka senaryolar da görülür. 16 Mayıs Cuma selamlığında hünkâr mahfilinde Mustafa Kemal için bir yemin töreni düzenlenmiş! Bu senaryo Mustafa Kemal’i yeminini bozmuş (ihanet etmiş) göstermek için kullanılan bir safsatadır. Mevlanzade Rıfat bu yemin törenine bir de hattı hümayun ekler, bu hattı şerifin suretini de verir. Arşivde aslı olmayan bu hattı hümayunun uydurma olduğunu Gotthart Jaeschke’de yazacaktır. Vahdeddin altınları konusu Hanedancı yazarların bir spekülasyonu da Vahdeddin’in şahsi servetinden Mustafa Kemal’e 40.000 altın vermesidir. O gün için bir saray yaptıracak bir servet!... Vahdeddin’in kaçarken yanında 70.000 sterlin götürdüğü kabul edilirse, bu kadar servetinin olmadığı görülür... Vahdeddin eğer 40.000 altın bağışlamış olsaydı, bunu Hicaz Beyannamesinde açıklamaz mıydı? Şayet verildiyse bunun gram cinsinden ağırlığı 288 kilo olmak lazım gelirdi... Mustafa Kemal hattı hümayun, yemin meselesi ve altınlar için tek kelime etmediğine göre, nankörlük yapmış olmalıydı!... Vahdeddin’in sonraki davranışlarıyla çelişen, bu spekülasyonlar zerzevat yazarlığının bir uyarlamasıdır. Mustafa Kemal 16 Mayıs’ta İstanbul’dan ayrılınca, aynı gün Yunanlılar da İzmir’e çıkmıştı. Bunun üzerine hükümet istifa etmiş, 19 Mayıs’ta yeni kabine kurulmuştu. Bu ortamda General Milne’nin ikinci hamlesi geldi. Mustafa Kemal’in derhal geri çekilmesi istenir. Samsun’a çıkışından iki hafta sonra, 8 Haziran’da Şevket Turgut Paşa tarafından geri çağırılır. Mustafa Kemal bu arada Amasya Genelgesi’ni yayımlamıştır (22 Haziran). “Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir, Sivas’ta bir kongre toplanacaktır” diyen bu genelge bir isyan cümlesidir. Dahiliye Nazırı Ali Kemal, 23 Haziran tamimiyle Mustafa Kemal’in emirlerinin dinlenmemesini ister. Vahdeddin bundan habersiz olamazdı. Mustafa Kemal çok geçmeden Erzurum kongresinin başındadır. Harbiye Nazırı Ali Ferid Paşa geri dönmesi istemiştir. Atanalı iki ay dolmadan 7?Temmuz 1919’da Mustafa Kemal azledildi. O da 89 Temmuz’da istifa ederek sinei millete döndüğünü açıkladı. Sarayın mübahatından vazgeçiyor, ama mücadeleye devam diyordu. Artık desteğini hükümetten değil milletten alacaktı. Saray itibarını sıfırlamak için, askerlikten çıkarılması bir yana, nişan ve rütbelerini de kaldırıldı. (9 Ağustos 1919) Vahdeddin gönderdi iddiası Hanedancı yazarlarının en geçersiz iddiası Vahdeddin’in Mustafa Kemal’i aralarındaki “gizli mutabakatla vatanı kurtarmak için” gönderildiğidir. Eğer bu doğruysa sonrası gelişmelerle çelişmemesi gerekirdi. Halbuki Saray ve hükümet daha Samsun’a çıkar çıkmaz peşine düşmüş, Mustafa Kemal ise, siyasal zekasını kullanarak olaylara çatışma görüntüsü vermemiştir. Bilinmeyen nokta, Samsun’a çıkınca onun gemileri yakıp dönüşü olmayan yola girdiğinin anlaşılamamasıdır. Türklüğün son kalesinde mücadeleye devam azminde olan bu adamın ütopyası için, biraz daha beklemek gerekecekti. Vahdeddin’in kendine yüklenen “gizli mutabakatın” amacını en iyi Mustafa Kemal bilirdi. Onun amacı, barış konferansında bir iyi niyet yaratarak zararın aza indirilmesi için İngilizlerin yumuşatılması idi. Yaşanan şuydu ki, Anadolu hareketine Vahdeddin’in yakınlık duyduğunu gösteren hiçbir davranış sergilenmemişti. Tam tersine, Milli Hareketi yok etmek için Sivas Kongresi’nde Ali Galip komplosu hazırlanmış, Dürrizade fetvaları ve Kuvayı İnzibatiye üzerinden elinden geleni yapmıştır. Vahdeddin, İstiklal harbi kazanıldıktan sonra bile Milli Hareketi başlatmak için Mustafa Kemal’i kendinin gönderdiğini hiçbir zaman iddia etmemiştir. ‘Bu kadınların sarayımda işi yok’ Vahdeddin kişiliğini sorgulayan bir nokta daha. 26 Mayıs 1919’da Yıldız’da Saltanat Şurası toplanmış, muhteşem bir Sultanahmet mitingi yapılmıştı. Mitingden çıkan Halide Edip ve bazı kadınların Saray’a yürüyeceği duyulunca, Vahdeddin’in tepkisi şu oldu: “... Ne işi varmış bu kadınların benim sarayımda...” Vahdeddin’in zihinsel serüveni bile, İzmir’in işgalini reelpolitik zekâ yerine, “istihare ve rüyalar” üzerinden değerlendiriyordu. Onun vatanı ecdadından kalma saltanat ve sarayı idi. Vatanı kurtarma amacı eğer bu değil idiyse, Mustafa Kemal vatanı düşmandan kurtarınca, bu aforizmanın bitmesi gerekmez miydi? Sorumuza tekrar gelelim. Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Vahdeddin mi gönderdi? Hayır. Mustafa Kemal Samsun’a bir asayiş sorunu için duyulan ihtiyaçtan dolayı hükümet tarafından gönderildi. Vahdeddin de elbet onayladı. Onaylamasa elbet Mustafa Kemal gönderilemezdi. Ancak bunun içinden, Erzurum ve Sivas’ta kongre toplamak, Milli Hareketi örgütleyip İstiklal Harbi başlatmak gibi bir düşünce Vahdeddin’in aklından elbette geçmiyordu. Mustafa Kemal, Doğu’daki “şuralara benzer milliyetçi örgütlerin” elindeki silahlarını toplayıp, İngiliz istekleri yerine getirilirse Saray memnun olacaktı. Elli gün geçmeden Mustafa Kemal’in azledilip rütbelerinin sökülmesi, Vahdeddin’e yüklenmek istenen vatanseverliğin hiçbir yerine uygun düşmüyordu? Son cümlemiz. Mustafa Kemal’e mücadele ve kurtarıcılık rolünü Vahdeddin değil tarih vermiştir. Kurtarıcılık rolüne kuruculuk rolünü kendisi eklemiştir. O tarihin doğurduğu, tarihin memelerini emzirdiği, Toynbe’nin dediği gibi “monadik” beyinli bir adamdır...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear