Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Böyle bir arkadaşlık…
Şiir, öykü, roman, eleştiri, deneme, inceleme… Hemen her türde yapıtlara imza atan yazar-şair-eleştirmen  
Kemal Gündüzalp, kendisine “2010 Ayfer Öneysan Çocuk Yazını Emek Ödülü”nü getiren, çocuklar için kaleme aldığı 
öykülerinde bir dönemin çocukluk gerçeğinden yola çıkarken elimizden sessizce kayıp giden değerleri de  
hüzünlü bir yolculukta sakince anımsatıyor.
SEVGİ KEDER İÇ İÇE…
Kendi çocukluk çağının (1950-60’lı yıl-
Y. BEKİR YURDAKUL
Harman yerlerinde, dokuma tezgâhlarında, ocak baş-
ların) gerçekliğine yasladığı öykülerinin çı-
larında, bağ bahçelerde türküler eşliğinde iş görülen bir 
kardığı zamanda yolculukta öncelikle ço-
ünya hız çağını yaşıyor. Gelişen 
döneme, kahramanımız Mustafa’nın çocukluğuna yer 
cukluk sevinçleri, okul sevgisi, arkadaşlık 
teknoloji belki yaşamı kolaylaştırıyor, 
yer şaşkınlıkla, çoğun içimizi sızlatan bir hüzünle tanık 
bağları, kendi oyuncağını yapan çocuklar, 
D bu arada da üretim süreçlerini 
oluyoruz. Sonra ilk öyküde şöyle bir görünen kızı Bengi-
dayanışma ve imece çıkıyor karşıma. 
değiştirip dönüştürüyor ve çok daha kısa 
su çıkıyor sahneye. 
Bir de özellikle kırsalda henüz bütünüyle 
sürelerde çok daha büyük işler görülüyor 
İki kuşağın çocukluk çağlarındaki büyük ayrışmayı in-
üstesinden gelinememiş -bugün artık kim-
ne ki bütün bu gelişmeler / makineleşme; 
celikle ve öykülerin duldasına ustalıkla yerleştiren Gün-
senin adını bile anımsamadığı- çocukların 
doğal olarak iş ve üretim esnasında 
düzalp, büyük fotoğrafta terk etmek zorunda kaldığımız 
kaçınılmaz yazgısı gibi kabul edilen kaba-
dayanışmanın, yan yana olmanın, imecenin 
üretim süreçlerini, kısacası fabrikalar daha bizimken, 
kulak, çiçek vb. hastalıklar.
de yaşamın akışındaki olağan yerinin 
tarlalar ekilirken ve kendimize yettiğimiz yılları, yanı sıra 
Daha beş yaşındaki Mustafa’nın bir de 
günde günden daralması, ağırdan silinip 
yalnızlaşan insanı gösteriyor bize. 
arkadaşı vardı. Adını söylemek zor geldi-
yitmesini de beraberinde getiriyor. 
Mustafa’nın sevinç ve hüzün, sevgi ve kederle har-
ğinden “Su” diye seslenirdi ona. 
El emeği göz nuruyla yapılan işlerin maki-
manlanmış çocukluğuna konuk olurken aslında elimiz-
Aslına bakarsanız su da diyemez Çu derdi. 
nelere bırakılmasının bir sonucu olarak beli-
den kayıp giden oyunları, çığlık çığlığa bir araya gelişleri, 
Sonra bir gün hastalandı Su, çiçeğe yakalandı. Kurtulamadı. 
riyor insanın insandan uzağa savrulması.
insan sıcağını da o yılların çocuklarından armağan bir 
Bu, Mustafa’nın ilk ayrı kalışıydı çok sevdiği arkadaşından. 
hüzünle anımsıyoruz.
ZAMANDA BİR YOLCULUK Çiçekten ayrı düştüğü çiçeğe mi dönüşecekti? Öyleyse 
Değişen dünyanın, dayatılan “yeni” üretim ilişkilerinin 
Edebiyatın hemen her türünde yazan Kemal 
çiçek olmalıydı Mustafa da… 
başta televizyon, sihirli kutuların dayatmalarına tutsak 
Gündüzalp’in çocuklar için kaleme aldığı Çiçek Olmak Derken gecikerek ama okumayı bir başına öğrene-
ettiği yaşama eleştirel gözle bakmak için de bir fırsattır 
İstiyorum yapıtının daha ilk satırlarında kendimi yıllar rek başlayabildiği ilkokulda öğretmeni onu Hacer’in 
Çiçek Olmak İstiyorum. 
n
öncesinde buluyorum. 
yanına oturttu. Çok sürmedi Hacer’in, Su’dan kalan 
Bir akış içinde sıralanan, birbirine bağlı öykülerini iş- boşluğu doldurması. Sonra o aklını taktığı “bir topum Çiçek Olmak İstiyorum / Kemal Gündüzalp /  
te, öncelikle bu düşünceler ışığında okuyorum. olsun” heyecanı, top uğruna katlandıkları işler… Alkali Kitap / 95 s. / 10+ / 2. Baskı: 2025.
Eskilere meraklı ne ki hayal kurmaktan epeyce uzak Ayaz, evlerinde ne 
zamandır unutulmuş eski ne varsa araştırırken dedesinin daktilosunu 
Nerede saklanır  
bulur. Dedesinin öyküler yazıyor olması onun da daktilo başına oturur 
oturmaz öyküler yazacağı anlamına gelmez. Öyleyse? İlham perileri 
gerekir? Nerededir onlar? Bir gece ansızın çıkagelirler mi acaba? Yazıyla 
şu ilham perileri?
yolculuğumuz ve kitaplar üzerine hoş bir hikâye…
olduğunu öğrenir. Peki, nasıl çalışır bu dönüştürürken sevgiyle örülen ilişkilerin 
Y. BEKİR YURDAKUL 
alet? Onu da annesinin bildiğini öğrenir. ortaya çıkardığı sahici bir aileyi; neşeli, hoş 
Ne güzeldir dedesinin daktilosunda öy- bir arama sürecini; kitapların yaşamımıza 
“Ayaz sıradan bir çocuktu.” Böyle başlıyor Ayaz’ın 
küler yazmak! İyi de nasıl? Hayal kurmayı kattığı değeri de inceden anımsatıyor.
öyküsü anlatmaya Nuri Kurucu. Sıradan olsa da ilginç 
beceremeyen Ayaz nasıl olup da bir öykü Mekân seçimindeki titizliğiyle bugün 
merakları da yok değil Ayaz’ın. 
yazacaktır? artık bütünüyle geride kalan, her biri farklı 
Örneğin yaşadıkları dört katlı ahşap evin sağında 
Tam da o günlerde hastalanıp hastaneye özellikler taşıyan evler, kentler konusun-
solunda birikmiş, ne zamandır dokunulmayan eşya-
kaldırılan büyükannesi de bir öykü yazmasını da da düşünelim istiyor.
lar, epeydir kimsenin yüz vermediği eski bir sandık, 
ve kendisine okumasını ancak o zaman Her şey bir yana, Ayaz’ın büyükan-
bir çekmeceye saklanmış kim bilir ne zamandan kal-
kendisini iyi hissedeceğini söylemiştir. 
nesini mutlu edecek öyküyü sonunda 
mış eşyalar... 
Bulduğu her fırsatta geçse de daktilo yazdığını belirtelim. Nasıl mı? Onu da 
Ah, bir de şu: Ne yazık ki bunca merakına karşın 
başına kendi adından başka bir şey ya- Nuri Kurucu’nun, başta Pinokyo, onlarca 
hayal kurmayı beceremiyor Ayaz! 
zama Ayaz! İlham perisi mi gerekmek- masal-öykü kahramanını da konuğumuz 
Dönemse evlerin kendi seslerinin tınıların olduğu, bir-
tedir? İyi de nerededir bu periler? Nasıl olarak ağırladığımız akıcı öyküsü fısıldıyor 
birlerine benzeyen beton yığınlarına dönüşmediği yıllar.
gelirler Ayaz’ın yanına? bize. Üstelik Ege Karadayı’nın enfes re-
Büyükannesiyle aynı odayı paylaşan Ayaz, o me-
simleri de düşlerimizi beslerken… 
n
raklı aramaları sırasında bir gün dedesinin daktilo-
KAHRAMANLAR SIRA SIRA
sunu bulur. Çok geçmeden de dedesinin, daktiloda Nuri Kurucu, kahramanı Ayaz’ın kendi yolculuğunu Ayaz’ın İlham Perileri / Nuri Kurucu / Resimleyen: 
yazdığı öykülerini okuduğunda ninesinin çok mutlu yapması ve ilham perilerine ulaşmasını lezzetli bir öyküye Ege Karadayı / Redhouse Kidz / 84 s. / 9+ / 2025.
15 Mayıs 2025
16
            
    
