Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sabırla sevgiyle…
Dila İren, öykülerinde tutturduğu dil, anlatımda yakaladığı duruluk, toplumun her kesiminden
çocuklarımızı oyuna yerli yerince alışı, bütün öykülerin arka planına ustaca yerleştirdiği onursal
eşitlik anlayışı, çağdaş edebiyatımızın güzel adlarını ustaca sahneye çıkarışıyla sevgiyle
okuyacağınız bir toplam koyuyor ortaya.
Öyküde sergilediği eksiltili anlatım, öğreticiliğe kendisini. Sonra uğurlu kalemi Dolma’nın ağzından
Y. BEKİR YURDAKUL
düşmeden sergilediği akış, sözcüklerle buluşmasın- bir de öykü çıkagelir o havuzun altına…
da yakaladığı lezzet sizi bir anda öykülerin içine çe- Öğretmeni, “Demek benimkini beğenmeyip kendi
üfredat dışı!” Nasıl da sıcak geldi bana!
kiyor, kendi yaşam deneyiminizden kimi anlar, anılar havuz problemini yazdın Pelinciğim” dese de öyküyü
“Müfredat” dediğimiz, eğitim süreçleri-
Dila İren’in anlatılarına koşut olarak katılıyor okuma can gözüyle okumayı da atlamaz.
‘‘Mnin bir programa bağlanması ereğiyle orta-
yolculuğunuza. Bağlaçları ve ekleri düzeltir. “Renklerin gibi sözcük-
ya konsa da özü itibarıyla sınırlayıcı, egemen aklın di-
Sahnede ilk boy gösteren Ömer Seyfettin oluyor. lerin de güzel” diyerek temize çekmesini ister ve ya-
leklerine bağlı, tekdüze, kuru bir yapılanma. Özellikle
Hemen ardından öğretmenin “Saitçiği” çıkageliyor. rışmaya yollar.
son kırk yılda hızla bilim ve sanat dışı bir noktaya ev-
Öyle ki öğretmenin arkadaşı olduğunu sanıyor çocuk- Dila İren, bütün öykülerinde; sınıf içi ilişkiler, iyi ola-
rilmiş bir oldubitti.
lar Sait Faik’in. nın yere / ortama ve koşullara bakılmaksızın fark edil-
Bilimsel gelişmeler ve edebiyat bağlamında değer-
Öyledir de aslında… Yaşamımızın kimi zaman hiç de mesi, okuma ve kitap sevgisi edindirmenin sayısız
lendirdiğimizdeyse bütünüyle kısır, çağdaş edebiyat-
beklemediğimiz bir anında yanı başımızda belirir sa- yolları üzerine de incelikli ipuçları sunuyor, daha da
la, bilimle arasını hızla açmış bir program.
natçı dostlarımız, verdikleri esinle çoğaltırlar anlarımızı. önemlisi bütün bu konularda “Bir daha düşünelim”
Bu gerçeklerin farkında olunca Müfredat Dışı adını
dileğini öykülerinin akışında dileğe dönüştürüyor.
taşıyan yapıt yüzünüzde bir gülümseme oluşturuyor. BİR ‘HİŞT’ SESİYLE DEĞİŞİR HER ŞEY!
İkinci öyküde karşımıza bir çete çıksa da Perili
Ve yaman bir merak giriyor kolunuza. Sahi, kaç öğretmenimiz derse “Hişt!” seslenişiy-
Köşk’üyle Ömer Seyfettin’in sahnede belirmesiyle
Daha lise yıllarımda öne sürdüğüm, bugün de sa- le başlamıştır? Kitabı okuyanların bunu deneyeceği-
o kimlik arayışı, olma çabası başka bir yöne
vunduğum bir yaklaşımdır “müfredat”ta edebiyatın ni biliyorum.
evriliyor.
geçmişten bugüne değil, bugünden geçmişe doğru Havuz problemleri üzerine çalışırken öğretmen,
Barındırdığı sivil itaatsizlik örneğini de o çağla-
konu edilmesi gerektiği. Öyle ki “müfredat”ın edebi- kahramanımız Pelin defterine bir havuz çizer, içine de
rın tatlı yaramazlıkları arasında bir dayanışma olarak
yattan hoşlanmayışı pek de yeni değildir.
okuyoruz.
Tam da bu noktada hukukun ve edebiyatın yüz akı
Annesiyle babası ayrılmış, babaannesiyle yaşayan
adlarından Berin Taşan’ın bir gençlik anısını paylaş-
Batu’nun günlüğünü de seveceksiniz. Ayda bir şe-
manın yeridir bana sorarsanız. Samsun Lisesi’nde
hir turu yapmalarını, çok sevdiği babaannesine kitap
öğrencilik yılları… Dergilerde yeni yeni şiirleri çıkıyor.
okumalarını…
Nurullah Ataç, Varlık’taki şiirinden övgüyle söz edi-
Bu kez sahne kimin mi? Öykülerinin yanı sıra oyun-
yor. Ama bunların hiçbirini öğretmeniyle paylaşamı-
larını da severek okuduğumuz Haldun Taner’in.
yor Berin Taşan. Çünkü bugün adını kimsenin anım-
samadığı, “eski edebiyat”a çakılıp kalmış edebiyat BİR ÇÖP ÖYKÜSÜ DE BİZ YAZALIM
öğretmeni, yeni şiire düşman… “Çocuk Öyküsü”nde Asya öğretmenin, okulların
Bir gün bir ödev veriyor. Herkes, iki şairin yaşa- her işine karışan velilerle baş edişine tanık olurken
möyküsünü, edebiyatımızdaki yerini araştırıp anlatsın yanımızda “Kalemler” öyküsüyle büyük usta Yaşar
istiyor. Sonraki derste kimleri seçtiklerini soruyor. Kemal beliriyor. Kentlerimizin çöp sorununa içeriden
Berin Taşan’ın yanıtı Tevfik Fikret ve Nâzım Hikmet bakış ve bir çöp öyküsü ödeviyle süren öykü orada
oluyor. “Fikret” ve “Nâzım” adları öğretmenin renkten bitmiyor elbette.
renge girmesine yetiyor. Babası apartman görevlisi Güldenaz, Orhan
Büyük bir öfkeyle, “Onlar programımızda yok!” di- Kemal’in “Çikolata” öyküsü eşliğinde komşuluk halle-
yecek oluyor ama Berin Taşan’ın yanıtı çoktan hazır: rimizin rengârenk fotoğrafıyla çıkageliyor.
“Sizin programınızda olmayabilirler ama Türk edebi- Dayısının 740 kitaptan oluşan kütüphanesine “kü-
yatında varlar!” tüphanecibaşı” atanan Rüzgâr’ın arkadaşları arasın-
da Necati Cumalı, Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Nezihe
MERAK VE SEVİNÇLE…
Meriç’e rastlayınca neden şaşıralım ki?
Bütün bunları bir çırpıda anımsayıp Dila İren’i da-
Her yere koşturulan Hasan’ın öyküsünde Refik Halit
ha fazla bekletmiyor ve bir kitaba da adını veren sekiz
Karay’ın Eskici’siyle bir aradayız.
öyküsünü inanılmaz bir merak ve sevinçle okuyorum.
Kitaba adını veren öyküdeyse Aziz Nesin beliriyor
Merakımın nedeni yalnızca kitabın adı değil; İren,
kapıda. Sıla ve arkadaşları onun bir oyununu taşıyor-
genç bir yazar üstelik bu da ilk kitabı. Okurken ya da
lar sahneye çevirdikleri okul bahçesine.
yayıma hazırlarken yeni bir yazarı keşfetmenin mutlu-
Günümüzün yakıcı ne ki çocuklar lehine çözülme-
luğunu hiçbir şeye değişmem.
si gereken birçok sorununu da neşeli öykülerinin dul-
Sevincime gelince onu da tutturduğu dile, anlatım-
dasına ustaca yerleştiren, çağına tanık İren’i, ona
da yakaladığı duruluğa, toplumun her kesiminden ço-
“Pelin’in renkleri”yle ustaca eşlik eden Ayşe Deniz
cuklarımızı oyuna yerli yerince alışına, bütün öyküle-
Şahin’i kutlamak kalıyor bize.
n
rin arka planına ustaca yerleştirdiği onursal eşitlik an-
Desen: AYŞE DENİZ ŞAHİN
layışına ve çağdaş edebiyatımızın güzel adlarını usta- Müfredat Dışı / Dila İren / Resimleyen: Ayşe
ca sahneye çıkarışına bağladığımı bilmenizi isterim. Deniz Şahin / Can Çocuk / 68 s. / 10+ / 2024.
13 Şubat 2025
18