Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ZEHRA GÜNGÖR’DEN ‘PATETİK SONAT’
‘Roman yazmak da politik bir eylemdir!’
Zehra Güngör’ün yeni romanı Patetik Sonat’ın (Parma Kitap) yaşama kadının, kendi sesiyle yaşama tutunma çabası. “Aşk kadar, gülmek kadar
tutunma çabası, kaybolan hayaller, bastırılan duygular ve gölgede kalmış roman yazmak da politik bir eylemdir” diyen Zehra Güngör ile sadece
mücadelelerin yankılandığı kahramanı Bilge Sonat Arseven’in yaşamı, Bilge Sonat’ın değil, sessizliğe mahkûm edilen tüm kadınların sesi olmak
birçok kadının yaşadığı fakat çoğu zaman duyulmayan bir hikâye. Ses için yazdığı, bir kadının içsel yolculuğunda, görünmeyeni görmeye ve
kayıtları, toplumsal baskıların ve görünmez duvarların arasında sıkışmış bir duyulmayanı duymaya davet ettiği romanı Patetik Sonat’ı konuştuk.
dim. Kadınların, sosyal statüleri ne olursa olsun is-
HANDE MİR
tismara uğrayabileceklerini göstermek istedim.
n Müzik ve Beethoven ekseninden anlatılıyor ro-
‘İSTİSMAR, NARSİSİZM, KADININ
man. Neden bu yolu seçtiniz?
VAR OLMA MÜCADELESİ, IRKÇILIK
Müzik, piyano, Beethoven en iyi bildiğim konular.
GÜNÜMÜZDE ÇOK SIK KARŞIMIZA
Beethoven’in tek konsol üzerinde dört elle çalınan
ÇIKAN GERÇEKLER!’
eserini araştırmadım değil, araştırdım ve yazdım.
n Beethoven, klasik müzik, caz, istismar, kadın
Ancak en çok sevdiğim eseri Patetik Sonat’ı da ro-
mücadelesi, narsisim, Alzheimer, engelli sorunları,
manın taşıyıcı sütunu yapmak istedim. Çünkü Beet-
gençlik aşkı, ırkçılık… Bunları yeni romanınız Pa-
hoven, Patetik Sonat’ı işitme bozukluğunun başladığı
tetik Sonat’ın temaları olarak görüyoruz. Arka fon-
yıllarda bestelemişti.
da Türk ve dünya yakın tarihi de var.
Bilge Sonat’ın Beethoven ile kader birliği vardı. O
Tümünü romanın kahramanı konser piyanisti
nedenle de karaktere Sonat adını verdim.
Sonat’ın merceğinden değerlendiriyorsunuz. Neden
bütün yükü Bilge Sonat Arseven’e yüklediniz?
BEETHOVEN VE SALYANGOZ METAFORLARI!
Sonat anne ve babası tarafından “mükemmellik” ge-
n Bilge Sonat’ın yeğenine bant kayıtları bırakarak geç-
niyle yaratılmış bir proje çocuk. Ebeveynlerin mükem-
mişini kayıt altına almak istemesinİN arkasında ne var?
mel çocuk yetiştirme hırsı karşısına beklenmedik engel-
Ölümünün yaklaştığını hisseden herkes öldükten sonra ar-
ler çıkarsa ne olur diye hep sorardım. Bunu bir konser
kasında bir iz bırakmak ister. Eğer soyunu devam ettirecek
piyanistinin hayatında canlandırdım.
kimsesi yoksa bunu eserleriyle, yazdıklarıyla yapar.
İstismar, narsisizm, kadının var olma mücadelesi,
Piyanist Sonat da manevi mirasını, anılarını yeğenine bıra-
ırkçılık günümüzde çok sık karşımıza çıkan gerçek-
kıyor. Hatta bırakırken için için bu anıların yayıMlanmasını
ler. Her okuyan romanda kendisinden bir şey buluyor.
bile istiyor. Yeğeni de halasının arzusunu yerine getiriyor.
Ben de onu vermek istedim.
Romanda Beethoven metaforu gibi bir de “salyangoz” me-
Arka fonda yakın geçmiş tarihi kullanmaya özellik-
taforu var. Salyangozlar yürürken çıkardıkları sıvıyla iz bırak-
le dikkat ettim. Ne tür roman yazarsanız yazın kahra-
mak isterler. Bu da Sonat’la romanda örtüşen bir başka metafor.
dile nasıl hâkim oldunuz?
manların kendilerini sosyal çevrelerinden soyutlamaması ge-
Ayrıca yeğenine söylüyor ama okuyuculara verdiği bir
rektiğini savunurum.
‘DİLDE YENİYİ DENEMEYİ SEVİYORUM’ mesaj var. İstismara uğrasa, düşse, dibe vursa da her zaman
Duyarsız, asosyal bir karakterin bile neye duyarsız olduğu-
Önce karakter tahlili yaptım, kimlikleri oluşturdum. Kendimi, yeniden hayata tutunarak yukarıya çıkılabileceğini gösteri-
nu yazarken politika yapıyorsunuz. Aşk kadar, gülmek kadar
yazdıklarımı tekrar etmekten hep uzak durdum. İstedim ki ye- yor. Bu da birçok kadına model oluyor.
roman yazmak da politik bir eylemdir diye düşünüyorum.
ni, farklı bir anlatım olsun. Farklı yolları denemeyi seviyorum. n Gazetecilik ve akademisyenlik dili roman yazarken
Duyarlı insan Bilge Sonat’ta bunları hissediyor.
edebi dile nasıl evrildi?
Kahramanım Sonat bakım evinde, unutkanlığın eşiğinde
n İlk anı romanınız Yasak Ülke, 2000 yılında okurla bu-
Önce gazeteciydim. Haber dili edebi dilden çok farklıdır.
eski bir konser piyanisti. Anılarını, geçmişini, manevi mira-
luşmuştu. 24 yıl geçti. Neden arayı bu kadar açtınız? Nasıl
İki akademik tez yazdım. Tezlerimi yazarken haber dili kul-
sını yeğenine bırakmak üzere bant kayıtlarına karar veriyor.
bir yazma serüveniniz oldu?
lanmamam gerekiyordu. Tez danışmanım çok sabırlıydı ve
Böylece banta okuyan birinci tekil anlatıcıyı seçtim. Ölü-
İlk romanım gazetecilik yıllarımda Tibet yolculuğum ve haberci dilimi akademik dile dönüştürmek için çok çabaladı.
münden sonra yeğeni bant kayıtlarını bir yayıneviyle paylaş-
ardından Tibet’in sürgündeki ruhani lideri Dalai Lama ile rö-
Romanımı yazarken zorlanmadım. Gazetecilik dilinden
mak için editöre yazıyor. Roman da bu mektupla başlıyor.
portaj için gittiğim Hindistan’daki Daramsala yolculuğunun
akademik dile geçiş yaparak diller arasında geçişte uzman-
Öyle zamanlar oldu ki Sonat’ın ağzından romanı yazarken
bir karmasıydı. Anı romandı.
laşmıştım artık. Bu, bana bir esneklik daha kazandırdı.
Sonat’ın kimliğine bile büründüm. Bu çok şizofrenik bir du-
24 yıl aradan sonra bu kez kurgu roman kaleme aldım.
Bazı yazarlar romanlarını yazarken dillerinin başka konu-
rumdu. Sonat olarak rüya bile gördüm. Sonuçta romanı okuyan-
Araya iki akademik tez, bir dünya başkanlığı ve sayısız kon- lardan, anlatım tekniklerinden etkilenmemesi için yazma sı-
lar kim bu Sonat demeye başladılar. Gerçek bir kişi zannettiler.
ferans girdi. Artık Patetik Sonat’ın zamanı gelmişti.
rasında her şeyi okumazlar. Bende öyle bir şey olmuyor. Bi-
‘BİLGE SONAT TÜM KADINLAR, HEPİMİZİZ!’
Bu süre içerisinde hep çevremi gözlemlemişim ki yazar- rinci tekil yazarken Tanrı anlatıcı ya da çoklu anlatıcı roman-
ken hiç zorluk çekmedim. Bunda gazeteciliğin ve hâlâ gaze- n Evet, kim bu Bilge Sonat Arseven?
lar da okuyorum. Farklı üslûplardan etkilenmiyorum.
Bilge Sonat Arseven benim dilimden, anlatıcı tekniğimden
teci gibi düşünmenin rolü büyük. n Üçüncü roman için 24 yıl beklemeyeceğiz değil mi?
yola çıkarak gerçek biri zannediliyor. Roman için biyografik
Yazmaya başlamadan önce altı yedi aylık bir hazırlık dö- Yok hayır. Üçüncü romanım altı ay önce bitti. Patetik
nemim oluyor. Kafamın içinde karakterleri kurguluyorum, roman diyenler bile var. Ancak Bilge Sonat Arseven diye bi- Sonat’tan rol çalmamak için şimdilik bekletiyorum. Bekler-
olay örgüsünü biçimlendiriyorum, karnıma ağrılar giriyor. ri yok. Tamamen benim kurguladığım bir karakter ve Bilge ken boş durmuyorum, dördüncü romanımı yazma hazırlık-
Sonat tüm kadınlar, hepimiziz aslında.
n Patetik Sonat yazım tekniği olarak farklı. Anlatıcı, bant larını sürdürüyorum. Okumalarımı yapıyorum, karakterleri
kayıtları ve editöre yazdığı mektupla yola çıkıyor. Yazarken Herkesin okudukça kendisinden bir şeyler bulmasını iste- oluşturuyorum. n
JEAN-CHRISTOPHE GRANGÉ’DAN ‘KIZIL KARMA’
ayıs 1968’de Paris adeta yangın yeriyken genç kıyılarında keşfederler.
bir kadının bir yoga pozisyonunda, çıplak ve Ama karma sonlanmamış, kötülüğün son halkasıyla
M parçalanmış cesedi bulunur. Polis Jean-Louis Mersch,
yüzleşmek için gidilecek son bir durak kalmıştır.
cinayeti soruşturmaya başlar.
Jean-Christophe Grangé, dilimize Tankut Gökçe’nin
Maktulün arkadaşları Hervé ile Nicole de ona yardımcı
çevirdiği ve Doğan Kitap tarafından yayımlanan romanı Kızıl
olurlar. Bir başka kadın arkadaşları daha cinayete kurban
Karma’da cinayetlerin peşinde koşarken kendi kaderlerini de
gittiğinde, ölümün kendi çevrelerinde kol gezdiğini
değiştiren üç çarpıcı karakter ve hiç düşmeyen bir tempoyla
düşünmeye başlarlar.
bir kez daha kötülüğün sınırlarını araştırıyor.
n
Mersch, Hervé ve Nicole bu cinayetlerin Hindistan’la
Kızıl Karma / Jean-Christophe Grangé / Çeviren: Tankut
bağlantılı olduğunu anladıklarında Kalküta’dan Varanasi’ye
uzanan bir maceraya atılır ve korkunç gerçeği Ganj Nehri’nin Gökçe / Doğan Kitap / 584 s.
14 13 Şubat 2025