Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Günlükler’den sızan ışıkla: Selçuk Baran
Belleklerde yazarak yaşayan biri olarak iz bırakmış bir yazar Selçuk Hiç unutmuyorum, “Geride kalan her şeyi, bugüne ve yarına ‘yazarak’
Baran. O yaşarken bunun ne kadar farkında olduğumuz ise onu taşıyoruz” dediğini. Bir de “Siz de kendinizi vererek okuyor, anlıyor,
yitirdikten sonra en çok sorduğum sorulardan biri. Arjantin Tangoları anlamlandırıyor ve öyle yazıyorsunuz” sözlerini... Hele ardından
(1993) üzerine yazdığımda kendisiyle sohbet etmiştik. Mutsuz, eklediği şu cümle hâlâ aklımdadır: “Bir yazar işte böyle anlaşılmayı
kırgındı. Yazmaktan adım adım uzaklaştığından söz etmişti. bekler, o yüzden bana iyi geldi yazdıklarınız…”
GÜNLÜKLER: 1948-1989
Bugün Can Yayınları tarafından bir
araya getirilen Günlükler: 1948-1989
(**) Selçuk Baran anlatıcılığının özsel
kaynağıdır.
Katherine Mansfield’in günlüklerin-
de bulduğumuz tınıyı, yazınsal ger-
çekliği ve duygusal derinliği Baran’ın
günlüklerinde de buluruz.
Hatta daha fazlasını... Çünkü Baran
aynı zamanda, yaşadığı zamanın ru-
hunu kendi dünyasının ıssız kuytula-
rındaki kırılmaları da katarak anlatır.
Bununla birlikte Can Yayınları’nca
yayımlanan Baran günlükleri, birkaç
yılı içermediği için eksik kalmıştır.
Ülkü Uluırmak’ın hazırladığı kitaptan
(*) takip ettiğimizde bulabildiğimiz 1961,
1962, 1963 ve 1966, 1968 yıllarına ait günlükleri bura- Zamanın akışkan yüzü, Baran’ın anlatılarında çokgen sözleri, bunun en net göstergesidir.
da yer almamaktadır. biçimindedir. Duyan, hisseden, gören, algılayıp dönüş- Öyle ki okuma tutkunu bir gencin bu edebi günlüğü,
Oysa Uluırmak, kitabında Selçuk Baran defterlerin- türen bakışındaki söyleyiş, gene insanın değişkenliği- aslında bir yazarın yavaş yavaş nasıl oluştuğunun / ge-
den elde ettiği elindeki alıntıları düzenleyerek bu yazı- ne dairdir. liştiğinin ipuçlarını taşır. Adeta “yazmak için yaşamak”
Bir arada anabileceğimiz öykülerinin tamamında
ları çalışmasına dahil etmiştir. duygusunu derinden hissettirir. Bizlere onun, okuduk-
Selçuk Baran’ın kızı Ayda Baran’la konuştuğumda, o gözlenen en belirgin yanlardan biri de uzağımıza ça yazmaya, yazdıkça kendi yazma yolunu sağlam
düşen her bir şeyi yakın kılabilecek (kadar içten)
da bu durumu doğrulamıştı. Defterlerin bir kısmının kız adımlarla inşa etmeye nasıl yöneldiğini gösterir.
kardeşi Işıl Baran’da olduğunu, o nedenle Can Yayın- duygululuktur. O zaman kendisiyle konuştuğumda ise Baran içtendir, içtenliklidir; kendisiyle her türlü diya-
hissettiğim küskünlük değil, kırgınlıktı. Yaşama karşı
ları’ndaki bu kitaba yansımadığını söylemişti. Oysa ki- loğu yazma yordamıyla kurmaktadır. Günlük tutmak
kırgınlık denebilir buna.
tabın editörünün iz sürerek hem Uluırmak’ın kitabına onun için nefes almak gibidir. 1949 yılı ekiminde bu-
Öyledir de! Size bakmayanı siz de görmez, hatta ilgi-
hem de bu eksik defterlere ulaşması gerekirdi. nunla ilgili olarak şöyle yazar:
lenmezsiniz. Sizi sevmekten ve tutkuyla severek yaptı-
Çalışmanın bir başka eksik yanı ise dipnotlarda- “Demin defterimi okudum. Hep üzüntülü zaman-
ğınızdan uzaklaştıranlara, bundan sizi yoksun bırakan
ki açıklamaların yetersizliği olarak söylenebilir. Ayrıca larımda yazmışım. Biri görse hayatı keder ve karanlık
insanlara karşı gizli bir öfkenin sonucudur aslında bu
böylesi bir kitapta çok daha kapsamlı bir dizinin olma- içinde geçen bir insan olduğuma hükmedecek.
suskunluğunuz.
sı gerektiği kanaatindeyim. Halbuki hiç de değil… Hayatımın çoğu neşe içinde
O yüzden boşuna değildir, Uluırmak’ın da işaret et-
geçiyor. Neşelendiğim zaman düşünmeye ihtiyacım ol-
BARAN’IN YAZIYA, YAZIDAKİ YAŞAMINA
tiği gibi, Baran’ın “Başkaları okusun diye değil, yaşa-
muyor. Onun için o zamanlarda yazmıyorum.” (s. 77)
DAİR ‘ZAMAN TANIKLIĞI…
mın ona haklı ya da haksız öyle gelen ‘saçmalığından’,
Yine de tüm bu günlükler Baran’ın yazıya, yazıdaki ÜLKÜ ULUIRMAK: ‘SELÇUK BARAN, BU
giderek başkalarının yaşamında bulduğu ve bunalı-
yaşamına dair adeta “zaman tanıklığı” yaparak yazarlı- DÜNYAYI DUYARAK, UMURSAYARAK YAŞADI!’
mını duyduğu ‘anlamsızlık’tan kurtulması için yazması
ğının tüm aşamalarının inşa sürecini aktarıyor. Üstelik, Gene dostunun, Uluırmak’ın sözleriyle anarsak “Sel-
gerektiği”ni dile getirmesi.
ondaki yazma arzusunu, yaşama tutkusunu ve hayata çuk Baran, bu dünyayı duyarak, umursayarak yaşamıştır”.
Günlüklere yazılanlarda; kendini bilmeye ve anlamaya
bakma biçimlerini de ayrıntılı biçimde gösteriyor bize. Bunun ilk kanıtı da sanırım günlüklerine yansıyanlardır.
çalışan, öfkelenen, sızlanan, sevinen, ağlayan, çıkış yo-
Bu dönemde ilk öykülerini yazmaktadır ama henüz Baran’ın , 11 Mayıs 1966 tarihinde günlüğüne yaz-
lu arayan, okuma-yazma heveslisi bir genç kız görürüz.
kitap oluşturmamıştır. İlk kitabı Haziran için 1972 yı- dıkları bu bağlamda dikkate değerdir:
Henüz on altısındayken Cyrano de Bergerac’ı okur.
lını beklememiz gerekecektir. İlk öyküsü Odadaki ise “Söyleyecek sözüm olmalı. Onu söylemeliyim, sonra
Yaşanan trajediler sarsılır, onun acısından derinden et-
1968’de yayımlanır. Sonrası ise sökün eder adeta. bu da yetmemeli. Haykıracak sözüm olmalı. Haykırma-
kilenir ve bunun üzerine şunları yazar:
Cemal Süreya’nın “Papirüs” dergisinin kapılarını ona lıyım. Ve söyleyecek sözüm başkaları için olmalı. Ken-
“Trajediler başka türlü oluyor. Kahramanları başka
açmasının ise Selçuk Baran’ı edebiyatımıza kazandır- dim için söyleyebileceklerimi ancak çok sonra başkala-
türlü kahramanlık ve insanlık; fikirleri, düşünceleri baş-
dığı söylenebilir. rına duyurabilirim.”
ka türlü kudret, hadiseler başka türlü ulviyet taşıyor. En
Sevgili Selçuk Baran, kendin için söyleyebilecekleri-
fena kalplerinde bile bir yükseklik oluyor.
EDEBİYAT HAVARİSİ
ni tıpkı senin de öngördüğün gibi, belki çok sonradan
Okuyanları veya seyredenleri anlaşılmayan ihtişamı
Ülkü Uluırmak, onu bir “edebiyat havarisi”ne benze-
başkalarına duyurabildin ama umarım, başkaları için
ile eriyor, hiçleşiyor, Don Carlos, kraliçe, yanında ben
tir. Doğrudur da. Kendini yazmaya adayarak gizlenen-
neydim?” (s. 48) söylediklerinin bugün tek tek adreslerine ulaştığını bir
lerdendir Selçuk Baran.
yerlerden görüyor ve birçoklarının ruhuna nasıl derin-
Kozasını örerken sessiz sedasızdır. Bilir ki iyi edebiyat SELÇUK BARAN: ‘YAZACAĞIM, ÇÜNKÜ
den dokunduğunu huzur içinde izliyorsundur.
çığırtkanlık istemez. Kendi dipsuyunu böylelikle yaratır. RUHUMU TEMİZLEMEK İSTİYORUM’
Baran’ın edebiyatını özgün kılan, yazın evrenine ge- Okumanın Baran’ın ruhundaki tesiri, bir çeşit arınma (*) Selçuk Baran’dan Kalanlar: Haziran’dan
tirdiği duyarlılıktır. Dilde ve anlatımda, insanların dün- yöntemi olarak onu yazmaya yönelten itici güç olacak- Kasım’a, Ülkü Uluırmak, Eos Yayınları, 287 s., 2007.
yalarındaki kırılgan zamanları dile getirmedeki ustaca (**) Günlükler: 1948-1989, Selçuk Baran, Can Ya-
tır: “Yazacağım, çünkü ruhumu temizlemek istiyorum.
gözlemine yansıyan da budur. O, her bir şeyi öyküler. Benim ibadetim buraya yazdıklarım olacak” şeklindeki yınları, 640 s., 2024
12 13 Şubat 2025