22 Şubat 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hakikat mi, gerçeklik mi? Romancının görevi hakikati yazmak mıdır? Yazmak eylemini “görev” gibi görenlerden olmasam da, günümüzde romana / romancıya ne yazık ki böyle bir misyon yüklenmektedir. Popüler edebiyat da bunu içselleştirerek “çoksatarlık” ölçüsü olarak görmekte ne yazık ki! Siz, her ne kadar, okur olarak “iyi edebiyat”ın izinde olsanız da yazılıp edilenlere baktığınızda, yazarlar arasında bir köşe kapmaca, bir vitrinde olma telaşı gözlüyorsunuz. Kuşkusuz edebiyatta yüreğe su serpen, bu kaygılardan uzak duranların hâlâ yazıyor olmasıdır. leştiri bir “mesafe”dir yapıta da O “hakikat” dediğimiz bir fotoğ- ki “inandırıcı” değildir. yazara da ve bir eleştiri metni yaz- raftır. “Gerçek/lik” ise bir imgedir, Anlatısında ne bir “büyü” ne bir “ye- E maya soyunduysanız “beğendim” yorumdur, bakıştır. Bununla har- nilikçi bakış” ne de “derin mesele”den veya “beğenmedim” şeklindeki bir öl- manlanan ise yazarın / anlatıcının söz edemeyiz. Güne, zamana hatta çütten yola çıkamazsınız. düşünsel tözüdür. “okur”una uyan bir kurguyu / anla- Kurgunun, dilin, anlamın, anlatımın ni- Yani uyaran, gösteren, duygu- tıyı öncelediğini bile söyleyebiliriz. teliğine bakarsınız öncelikle ve daha da landıran, kışkırtan, sevindirip öf- Derinlik ve yoğunluk bulamadığı- önemlisi bunu tarafsız bir gözle yapma- kelendiren, düşündürendir. Asla mız bir anlatıyı hangi hâneye taşırsı- yı kendinize şiar edinirsiniz. Hele anlatısı- yalınkat değildir, yaratıcının imge- nız? Edebi mi, iyi roman mı, yoksa na, dünyaya bakışına inandığınız yazarlar lemiyle yeniden var olandır. çağdaş popüler anlatı mı? Sanırım varsa; onların yapıtlarına yaklaşımınızda- Mario Vargas Llosa’nın Zor Za- “okur”un sorması gereken asıl so- ki ölçünüz asla ölçüsüzlük olmamalıdır. manlar’ını (*) okuyorum. Latin rular da bunlar olmalı sanki! Bir eleştirmen olarak kurmaca bir ya- Amerika gerçeğinde bir tanıklığın ‘SAVUNMASIZ KURMACA’ pıtın dokunaklı bir öyküsünün olup ol- öyküsünü anlatıyor. Kurmacanın gerçekliği üzerine madığına bakarım öncelikle. Yazarın Guatemala’nın yakın tarihine dö- düşünüp yazarken göz ardı ede- “mesele”si nedir ve bunu nasıl anlatıyor nük bu öyküde Llosa, kurmacanın meyeceğiniz bir soru vardır: “Kur- soruları dikkatimi ilk yönlendiklerimdir. gücünü / etkisini öylesine ustalıkla Kurduğu dil, geliştirdiği söylem; dünyay- maca ne anlatır?” düşüncesi. Bir işliyor ki yaşamsal hakikatle yazınsal ger- diğer deyişle okuduğunuz bir roman- la, insanla, toplumla bağı, bağıntısı nedir çekliğin birbirini nasıl bütünlediğini eserin mızda, yazılıp anlatılanın adeta bir film ona bakarım ilkten. la yazarın ne anlatmak istediği. Dayatıla- her parçasında görüyorsunuz. senaryosuvari kurgusu, 44 bölümlük ro- Bugün “gündeş yazıcı”lara baktığım- nı değil, bize iyi geleni okumayı seçeriz. Burada başat olan yazarın inandırıcılı- manı “Komser Nevzat”a yazdırırken hiç da; yazıp ortaya çıkardığı kitabını ade- Hatta düşündürüp sorgulatanı… ğı, konusuna hakimiyeti, elbette dünya- de inandırıcı olmayan “edebi donanımlı” ta bir “pazarlamacı” edasıyla yanlarında Beklentimiz bir “reçete” değildir kuş- ya bakışı ve olayları yorumlayışıdır. bir kahramanın neden komiserliği seçti- gezdirip müşteri yakalamaya çalışan bir kusuz; ancak yine de bazen, öğretip yol İşte burada da tarih bilinci, edebi bel- ğine şaşırıyorsunuz ister istemez! satıcı kimliğine büründüklerini görüyo- / yön göstereni ararız. lek, insanı kavrayış yetkinliği ön plandadır. Ahmet Ümit’in “polisiye roman” yaz- rum. Oysa iyi bir yazar, nitelikli bir yapıt Okur, iyi bir okur, bir “inanç” duygusuyla Bir kurmaca ustasının olmazsa olmazları ma heyecanını anlayabiliriz de, yazılanın eninde sonunda gerçek okurunu bulur. okur! Seçicidir de. Hem konusunda hem yani... Ve bunlar yazarın; neyi, niçin, na- iyi edebiyat olmadığını da söylememiz Siz Bilge Karasu’yu, Vüs’at O. Bener’i, de yazarında. Eğer Mario Vargas Llosa’nın sıl söylediğini de belirleyenlerdir aslında... gerekir sanırım. Gördüğü “hakikat”le, Ferit Edgü’yü, Demir Özlü’yü hiç orta- veya Coetze’nin bir romanını seçip oku- yansıttığı “gerçeklik”in nasıl olabileceği- TERSİ VE YÜZÜ OLAN larda, elinde kitabıyla gezinip dururken yorsa, yazarından bir beklentisi hatta ne- ni bir kez daha düşünebilmesi için günü- Yazarın, anlatıcının gerçekliği göster- gördünüz mü? Buna “çağımız enformas- lerden söz edeceği konusunda, engel ola- müz romancılarının Llosa gibi romancı- yon çağı” deyip geçemezsiniz. Bu “cilalı me / yansıtma biçimi hem düşünsel hem madığı bir merak duygusu vardır. ların neyi, niçin, nasıl anlattığına bakma- de duyuşsal derinlik içermelidir. Onu, imaj” devrinde herkes övgü bekliyor ne- O nedenle bir kurmaca yazarının, şu sı gerektiğini düşünüyorum. dense. Siyasette de öyle, gündelik ilişki- anlatısında inandırıcı kılan da budur. Ya- bilince sahip olması vazgeçilmezdir diye Ahmet Ümit, kendi hikâyesini anlatma- zınsal gerçeklik, ötede duran “hakikat”in lerde de edebiyatta da… düşünüyorum: Kurgu, hakikati gölgele- da / anlattırmada inandırıcıdır evet. Kurdu- Bir dostum, yakın arkadaşı olan ünlü bir ne olduğunu bir biçimde “açığa çıkarır”. yen gerçekliği de aydınlatır. n ğu “suç” dünyasına bakışı ve hikâye etti- keman sanatçımızın New York’taki konse- Yani yeni bir şey söyler ona dair. Oku- ği durumlar yaşanan ortamın birer ürünü. rinin görülmez gelindiğinden yakınıyordu. run da yansıtılan gerçeklik üzerine düşü- (*) Zor Zamanlar, Mario Vargas Llosa, Peki eksik olan ne? İnsan psikolojisi- Vasatlık pıtrak gibi her yanı öyle bir sar- nüp sorgulamasını sağlar. Llosa’nın kur- Çeviren: Süleyman Doğru, Can Yayınları, malamış ki at izi it izine karışmış durumda. macasında gördüğümüz de asıl budur. nin derinlikleri, anlatmak istediği mese- 360 s., 2024. Bir romanın bizi karşılaştırdığı “ger- Ötemizde duran, Ahmet Ümit’in Yırtı- lenin netliği, dünyaya / hayata dair ne (**) Yırtıcı Kuşlar Zamanı, Ahmet çek” birebir hayatın “hakikat”ı değildir. cı Kuşlar Zamanı (**) romanına baktığı- söylediğidir. İşte bu noktalarda ne yazık Ümit, YKY, 448 s., 2024. EMEL AKAL’DAN ‘KİM HAKİKİ KOMÜNİST? PORTRELER - POLEMİKLER: TKP (1918-1920)’ em 1908 Devrimi’ne katılan / destekleyen, hem de 1917 “Hakiki komünistler”den İttihatçı zabitlere, “muallim, müderris, Ekim Devrimi sonrasında Bolşevik olan veya Bolşeviklerle muharrir ve münevverler”den komünist subaylara, “İstanbul’dan “H iş birliği yapan bu adam ve kadınlar kimdi? (…) gelen yoldaşlar”a Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) 1918-1920 arasındaki kuruluş sürecinin canlı portreleri çiziliyor kitapta. Tek başına bir adam olarak dilini bile bilmediği bir ülke olan Rusya’da Elbette, odakta, Mustafa Suphi’nin portresi… Mustafa Suphi nasıl var oldu ve kimlerle çalıştı? Kimlerle siyaset yaptı? Ve polemikler: Kim Hakiki Komünist?, TKP’nin kuruluş Her taşın altından neden Celal Korkmazof çıkıyordu? İttihatçılarla hikâyesine ilişkin tartışmalara da yorumlar getiriyor. komünistler neden ve nasıl aynı partide bir araya geldiler? Türk Emel Akal’ın TKP’nin oluşumuyla ve Milli Mücadele döneminde komünistler arasında neden fraksiyonlar oluştu?” Türkiye solu içindeki çalkalanmalarla ilgili çalışmalarına eklenen bu Emel Akal, İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Kim Hakiki yeni halka aynı zamanda insan ve yaşam öyküleri zenginliği sunuyor. Komünist?’te bu soruların yanıtlarını arıyor. Bolşevik Devrimi’nin bütün dünyayla beraber Anadolu’yu da sarstığı ve gözleri kamaştırdığı o Kim Hakiki Komünist? Portreler - Polemikler: TKP (1918- zamanda, kim “hakiki komünist” idi, kim komünist rolü yapıyordu? 1920) / Emel Akal / İletişim Yayınları / 280 s. / 2024. 6 16 Ocak 2025
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear