Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Anılara batmak değil,
anıları yaşatmak!
Zengin arka planı, lezzetli ve içten anlatımı, her anı heyecan barındıran akışıyla
“Karahindibalar ve Fısıldanan Dilekler”; hayatın yakaladığımız güzelliklerine sıkıca sarılmamızı,
ilgilerimizin arkasına düşmekten asla vazgeçmememizi, sorunlarımızı çözme becerimizin
umuda ve sevgiye açılan pencereler olduğunu unutmamamızı sakince anımsatıyor.
sonra soluğu sınıfta, “özlü gözler” panosunun anı olarak hayatıma kattıklarını anımsadım yeniden.
Y. BEKİR YURDAKUL
önünde alır. Karikatürleri inceledikçe gülümser, Yaşadığımız, sevgiyle anlattığımız bir anı; onu
sonra hepsini yeniden odasına götürür çocukların. artık anımsamak istemediğimiz, anlatmadığımız,
üneş’in parmağı çoktan yapıştı Mustafa-
Kendi hazırladıkları panolar, gazeteler, sergiler, unuttuğumuzda da hâlâ bize ait midir?
ların kapı ziline! Mustafa’nın, “Patlama,
salonlar mı sevgiyle kucaklar çocukları; onlar için Bir anı kederli, hüzünlü de olsa bir gülümseme
G geldim!”leri adımlarına eş. Koridorda koşar-
başkalarının hazırladıkları mı? sunar mı bize? Değilse söz gelimi yitirdiğimiz
ken giyiniyor üstünü. Annesi mi? Ya işyerindedir ya
Okulun yeni müdürü çocukların hevesinin, dostlarımıza dair ne varsa silip atmalı mıyız
da kaybolmuştur yine yapbozun başında.
ilgisinin, eleştirisinin farkına varacak mıdır değilse belleğimizden?
Peki, madem hazırsınız, çıkalım öyleyse. Ne-
ana babalar okulda, çocuklar doğruca disiplinde mi Şimdi bunları yazınca gözümün önüne
reye mi gidiyoruz? Mustafaların sınıfına. Güneş,
alacaklardır soluğu? sonsuzluğa uğurladığımız kim olursa olsun onu
Mustafa’nın en iyi arkadaşı. Aynı okuldalar ama
ne zaman konuşmaya durmuşsak öncelikle
derslikleri farklı.
HAYATA KÜSMEK Mİ, DİRENMEK Mİ?
ve çoğunlukla hepimizi gülümseten anılarını
Yolda kendi okulunuzu düşünün bir.
Babasını bir trafik kazasında yitirmeleri,
paylaştığımız geldi.
Yaratıcılıklarınızı, farklı tutum ve davranışlarıyla
annesinin hayata bütünüyle küsüp
öne çıkan arkadaşlarınızı ya da kendinizi...
kendisini bir yapboza kapatması, BİR YUDUM SU VERMEK GİBİ
Sonra öğretmenlerinizi; katı kuralcıları,
evde yapayalnız kalmanın Filiz Gündoğan, birlikteliğimiz ya da
cebinde cezayla gezenleri ve elbette en
kederini derinden yapıp ettikleriyle bizde yeri
küçük yaratıcılığınıza değer verip yolunuz
hisseden Mustafa’nın, olan kayıplarımızın yokluğuna
açanları da…
dayanmanın ancak anıların
tek sığınağı üst kat
Biraz eğlence, belki hak arama ya da
sıcaklığına, onları yaşatmanın
komşuları Güneş’le
karşı çıkış penceresinden bakınca hayata
sevincine sığınmakla
ancak soluk
nasıl da suçlandığınızı, bir yaftayla baş
başarılabileceğini de
alabilmesi anlatımızın
etmeye çabaladığınızı anımsayacaksınız.
inceden anımsatıyor.
öteki düğümlerini
Oysa okullar, sınıflarımız ne zaman
Anılar ormanında
oluşturuyor.
sevinçle karşılar ki bizi? Orada olup
yitip ya da acılara
Sadık Uygun Çocuk
bitenlere düşlerimizi kattığımızda,
batıp sevgimizi
Edebiyatı Yarışması’nda
yaratıcılığımızı ortaya koyduğumuzda,
esirgediklerimizle hayatımıza
birincilik ödülüne
çabalarımız değer gördüğünde elbette.
yeni gediklerin açılması,
değer görülen
sevgisi ve sevinçlerinin
yapıtında Filiz
‘ZAMAN KORSANI’NA KARŞI SANAT
uzağına savrulduğumuz
Gündoğan, bir yandan
Babasından etkilenip içindeki cevheri
en yakınlarımızın düştüğü
okul hayatımıza y/etkin
keşfeden, hayatı çizginin olanaklarıyla da
yalnızlıksa umudu da alıp gidiyor
bir eleştirel pencere
yorumlayan Mustafa, teneffüslerini “gasp”
hayatımızdan.
açarken bir yandan da
eden öğretmenini “zaman korsanı”
Desenler: SILA HEPER
Oysa “anılardan konuşmak,
zorluklarla baş etme,
olarak taşıyınca karikatürüne, bir de
susuzluktan dilimiz damağımız kuruduğunda
hayata tutunma, yaşama sevgisi
o karikatürünü sınıftaki “özlü sözler”
yakın-uzak birinin bir yudum su vermesi gibidir.
dolayısıyla sorun çözme becerimizin
panosuna asınca okul günlerinin
Solmak üzere olan bir çiçeğin, su döküldüğünde
kıymeti üzerinde de düşünmeye,
olağan ve durağan seyri bir anda
canlanması gibi hayat bulur” insan.
konuşmaya çağırıyor hepimizi.
değişir.
Zengin arka planı, lezzetli ve içten anlatımı, her
Kendi payıma ben uydum bu
Nedendir diye dönüp bir
anı heyecan barındıran akışıyla Karahindibalar
çağrıya. Öykü alıp götürüyor zaten
sormalı bence; hep ödevleri, görev
ve Fısıldanan Dilekler, hayatın yakaladığımız
sizi kendi kurgusunun yanında sizin
ve sorumluluklarını hatırlar, hatırlatırız
güzelliklerine sıkıca sarılmamızı, ilgilerimizin
için unutulmaz anlara. Her iki konumda
da haklarına bir türlü sırayı getirmeyiz
arkasına düşmekten asla vazgeçmememizi,
da yaşadıklarıma baktım yeniden
çocuklarımızın.
sorunlarımızı çözme becerimizin umuda ve sevgiye
Karahindibalar ve Fısıldanan Dilekler’in
Mustafa, başarılı karikatürleriyle arkadaşlarını
açılan pencereler olduğunu sakince anımsatıyor.
çağırdığı yerde.
kısa sürede etkiler. Tez zamanda sınıftan başka
Sıla Heper’in kapakta ve bölüm girişlerinde yer
Ve karahindibalarla kurduğum oyunlar
cevherler de çıkar. “Özlü sözler”, “özlü gözler”
alan resimlerinin bu düşsel yolculuğa kattığı sevgiyi
da çıkmadı aklımdan o gün bugündür.
panosuna dönüşür ne ki “zaman korsanı” Bekir
de anarak koyalım noktayı.
n
Sahi, bilirsiniz değil mi karahindibayı?
Hoca’ya yakalanmaları da artık an meselesidir.
Çok geçmeden kendilerini okul müdürünün İlk karşılaşmamda gelincik ya da Karahindibalar ve Fısıldanan Dilekler /
papatya gibi benimle gelmeyişine
odasında bulurlar. Filiz Gündoğan / Desenler: Sıla Heper / Sadık
Müdür, haklarındaki şikâyeti dinledikten ne çok şaşırmıştım! Hepsinin birer Uygun Yayınları / 135 s. / 10+ / 2024.
16 Ocak 2025
18