Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OKURLARA ulaşması için önce medyanın dönüştürülmesi gerekiyordu. Bir aşamadan sonra hiç kimse direnemedi, değişimden herkes nasibini aldı. Künyeler yenilendi, köşeler boşaltıldı, insanlar işsiz bırakıldı, muhalif gazeteciler hapse atıldı. İnsanlar susturuldu, korkutuldu, sindirildi ve sonunda Türk medyası çökertildi. Aşama aşama, göstere göstere ve gözdağı ver vere. Yandaş medya nasıl yaratıldı? Tasfiye listeleri nasıl belirleniyor, kimlerin üzeri çiziliyor? Liberallerle hükümetin arası nasıl açıldı? Meslektaşlarını ihbar eden, tutuklanacak gazeteci listesi çıkaran yazarlar kim? Amerika’dan gelen gazetecilerin özel yetkileri ne? Oray Eğin’le son on yılda yaşanan en sarsıcı değişimi anlattığı ‘İmha Planı: Medya Nasıl Çökertildi?’ adlı kitabını konuştuk. Günümüz edebiyatının deneme alanında ürünler veren önde gelen yazarı Uğur Kökden’le Mehmet Serdar, Boğaz kıyısında bir kahvede günler boyu edebiyat, sanat, siyaset, doğa, zaman, yazı, okuma, yolculuk ve insan konularında konuştu. Sonra da bu kültür şölenini belleğe bırakmamak, insanlara ulaştırmak düşüncesiyle kayıt altına aldı. Bu bağlamda ‘Kanlıca’da Akan Zaman’, sadece bir kültür şöleni olmakla kalmayıp denemenin, dünyanın, fikirlerin pozitif kışkırtıcılığında çıkılan bir yolculuk. Kökden ve Serdar ‘Kanlıca’da Akan Zaman’ı anlattı. Bir özür: Geçen sayımızda Gamze Akdemir’in Cumhur Aksel’le yaptığı söyleşinin imzası yanlışlıkla İrem Adze olarak yayımlanmıştır. Düzeltir, Gamze Akdemir ve okurlarımızdan özür dileriz. Bol kitaplı günler... Propagandanın başarıya P ervasız Pertavsız EN S BATUR Deprem Yazmak H aiti’de, Endonezya’da, Yeni Zelanda’da yaşanan deprem felaketlerinin ardından söylenmemişti bu, Japonya’da yaşanan tragedya yaygın bir kanı doğurdu: “Doğanın intikamı”. Toprak, Su, Hava: Üç ana öge galeyana geldi peş peşe. 8.9 Richter ölçeğinde yerinden oynadı Toprak: Nippon evlerinden dev gökdelenlere, nükleer reaktörlere geçişin bedeli. Dev tsunami yerleşim yerlerini ve on binlerce insanı yuttu: Ton balıklarına uygulanan soykırım yanıtını verdi. Reaktörler patladı ve Hava’yı nükleer bulut kapladı: Sanayi atıklarının ve 35 milyonluk megapolisin ürettiği toplam kirliliğin faturasını kesti. Elektronik ve otomotiv devleri karanlıkta duruyor şimdi. Tablo, yaygın kanıyı doğruluyor, öyle bakıldığında. Gelgelelim, Lizbon depremi sonrası Voltaire’in çıkışı ve Rousseau’yla giriştikleri polemik “Kötülük” ve “İnayet” odaklı perspektifiyle bugün nasıl şaşırtıcı görünüyorsa, intikam alma duygusundan ya da bilincinden elbet yoksun olan Doğa’ya XXI. yüzyılın gelişmiş toplumlarının bireyleri bile böyle bir yüklemle yaklaşıyorlarsa, Felsefe ve Bilim beş bin yıldır boşa kürek çekmiştir diyebilir kimi yorumcular. Bir adım ötesine çoktan geçildi ayrıca: Yabana atılamayacak sayıda insan Maya takvimlerinden kıyamet ânına gün sayıyor yeryüzünde. Sonuçta, Japonlar daha da sağlam yapılar, daha da güvenilir reaktörler inşa etmeye yöneleceklerdir. Fakir Japon balıkçıları da daha fazla ton balığı öldürmeye. Büyük bir ekonomik enkaz olarak değerlendiriliyor tablo; bir yandan dünya piyasaları için endişe besleniyor, öte yandan ada için umut: Hiroşima / Nagasaki travmasından, Kobe faciasından sonra nasıl ayağa dikildilerse, yarın da aynısını yapabilecek güce sahip görülüyor samuraylar. İnayet, Cinayet, Doğanın İntikamı. Mistiklere göre yeryüzünün üzerinden bir an bile gözünü ayırmayan, Saramago’ya göre insanın yoluna gereksiz bir engel olarak çıkan Tanrı. Japonya’da yalnızca Toprak, Su, Hava hareke TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Oe’den (üstte) Murakami’ye (altta), farklı yazar duruşları getirmiş facia, Japonya’da. Ne olursa olsun, yazar gözüyle bakıyorlardır bugün yaşananlara. te geçmekle kalmamıştır: İnsan, dipten sallanmış olmalı. Öfke ve isyan bir yanda, boyuneğiş ve yakarı ötekinde. Sürecek bu sallantı, artçılar nasıl sürüyorsa. Böylesine ağır bir darbeler zincirinin sonucunda kimse yerinde kalamaz bana kalırsa. Herkes yerinden oynamıştır orada. Gerisin geri, aynı noktaya dönülmesi düşünülemez. Yeni bir yer arayacaklar kendilerine. Toprağı, suyu, havayı kolay kolay unutamayacaklar bundan böyle. Gaston Bachelard’ın kitaplarını getiriyorum masaya: Toprağın, Suyun, Havanın derin düşünürü. Dağlarca’yı: Toprak Ana, Asu, Havaya Çizilen Dünya. Ve Hipokrates’i: Havalar, Sular, Yerler. Sessizce, Marmara fayının iki adım ötesinde, beklerken, sayfadan sayfaya ilerliyorum. * Yer’den, yer sarsıntısından söz etmişken, ne denli çaba göstersem, elimde değildir, bir Japon yazarının yer’ine geçemem şimdi acınası bir ‘simulacre’ denemesi, girişimi olur bu. Hans Blumenberg’e özgü tematik yaklaşımla, yakından seyredilebilen bir “kaza” değil başa gelen: Ya içinden görüyorsunuz, az ya da çok kazazedesiniz, ya da uzaktan bakıyorsunuz: “Ekran”dan. Oe’den Murakami’ye, farklı yazar duruşları getirmiş facia, Japonya’da. Ne olursa olsun, yazar gözüyle bakıyorlardır bugün yaşananlara. Kaldı ki, süren, sürmekte olan, etkisi uzayıp gidecek bir tragedyanın ortasındalar. Tokyo’da, Osaka’da, Kyoto’da, “merkez”e uzaklığına yakınlığına bağlı biçimde algı ayarı değişiyor olabilir belki ama, New York’ta yaşayan bir Japon yazarının bile yerine geçebileceğimi düşünmüyorum şu an. Tıpkı, İstanbul depremini bekleyen bir yazarın yerine Londra’lı, Chicago’lu, Delhi’li bir yazarın geçemeyeceği gibi. Öte yandan, birbaşına Voltaire örneği, topografik konumun bir olguya odaklaşmak için şart koşulamayacağını göstermeye yetecektir. Shoah’dan sonra doğmuş, Avrupa sınırlarının dışında yaşayan birinin olup bitenlerden çok yaralanması, incinmesi, ezilmesi olanaksızdır diyecek olanın alnını karışlarım. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 Yerel süreli yayın Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1117 14 TEMMUZ 2011 SAYFA 3