Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Laia Fabregas’tan ‘Dokuz Parmaklı Kız’ Kırık kalpli kız Hollandalı genç yazar Laia Fabregas, Dokuz Parmaklı Kız adını taşıyan ilk romanında neyin yalan neyin gerçek olduğu sorusuna yanıt ararken Katalanların siyasi mücadelesinin ruhuna ve hayatına yansımasını da sorguluyor. ? Hacer YENİ aia Fabregas Katalanya doğumlu ancak kitabı Flemenkçe yazmış. Barselona’da Güzel Sanatlar okurken Erasmus değişim programıyla Hollanda’ya gitmiş. Orada bir yandan değişik kariyer denemelerinde bulunmuş, bir yandan da yazmış. 2008’de Hollanda’da yayımlanan kitap kısa süre sonra ikinci baskıyı yapmış ve Katalanca da dahil pek çok dile çevrilmiş. Kitap “Benim adım Laura. Dokuz parmağım var. Bu her zaman böyleydi. Önceleri sağ elimin serçeparmağı cennette, Tanrı’nın yanında diye düşünüyordum, sonra Tanrı’nın ve aslında serçeparmağımın da var olmadığını anladım. Farklıyım, hepsi bu” cümleleriyle başlıyor. Laura en başlıcası dokuz parmağı olan farklılıklarını normalleştirmeye çalışıyor bu cümlesiyle. Katalan bir ailenin kızı oluşu ve Katalanların verdiği özgürlük mücadelesi onun ikinci ötekiliği oluyor yaşadığı toplumda. Annesiyle babasının uydurduğu gerçek ve özgür dünya masalının getirisi olarak vaftiz edilmemiş oluşu yine “isimsiz kız” olarak farklı yapıyor Laura’yı. Ancak yaşadığı en tuhaf farklılık hiç fotoğrafının olmayışı. Öteki insanlar evlerinde içi fotoğraf dolu çerçevelerle yaşıyor ve herkes onlara bakıp geçmişi anımsarken Laura ve ailesinin tek bir fotoğrafı bile olmadığından o boş çerçevelere önemli olayların gününü ya da adını yazıp saklıyor. Bellek fotoğrafçısı Laura bizi otuz dört yaşına kadar getiriyor. Babasından öğrenerek çektiği bellek fotoğrafları artık kabına sığmıyor. Gerçek fotoğraflar istiyor Laura. Fotoğraf çekme ve çekilme yasağının üzerine gidip sorgulamaya başlıyor. Bu arayış süresince bizi sürekli çocukluğuna götürüyor Laura. Katalanların özgürlük mücadelesinde aktif olarak görev alan bir anne ve babanın kızı olduğundan oldukça siyasi bir çocukluk dönemi geçiriyor. Öyle ki darbe olduğunu annesinin saçlarını okşamayışından anlıyor. Propaganda broşürlerini zarflara koyduğu akşam “masum bir kâğıtla, ellerde çok rahatsız edici kesikler açılabileceğini” görüyor. Masallar yok böyle bir çocuklukta. Annesi ve babası masalları da yasaklıyor, zira insanların anlattıklarına körü körüne güvenmek kötü onlara göre. Hayal kırıklığına da uğramak yok böylesine gerçek bir dünyada sözüm ona. Ama Laura hep hayal kuruyor. Bellek fotoğrafları çekiyor. Hayalleriyle yaşıyor. Otuz dört yaşındaki bekâr kadınların hikâyesi hep aynı. Deli gibi aşkı arıyor. Arnau’ya âşık. Arnau kâh taksi şoförü oluyor, kâh fotoğrafçı, kâh piyano öğretmeni. Gerçekten var mı Arnau? Beyaz atlı prensler var mı? Yoksa bu da yaşamak, kusursuzca yaşamak kadar büyük bir aldatmaca mı? Serçeparmağının eksikliği kadınlığını da eksiltiyor Laura’nın. Yalnızca tek bir gün, ayak serçeparmağı eksik olan taksi şoförü Arnau’yu gördüğü günün akşamı eve geliyor ve aynaya baktığında eksik parmağına rağmen birinin onunla evlenebileceğini düşünüyor. “Sadece yalanlar yazmayı düşünüyorum” diye yazıyor geriye dönük günlüğünün ilk sayfasına. Bu arada kimden geldiği belli olmayan çocukluk fotoğrafları çıkmaya başlıyor posta kutusundan. Bunların nereden ve kimden geldiğini bulmaya çalışırken anne ve babasını da sorguluyor bir yandan. Fotoğraf çektirmek, geçmişi her istediğinde görebilmek, ona dönebilmek ve dokunabilmek neden ve nasıl yanlış olabilir? Geçmişi unutmak, bellekle hesaplaşmamak. Masallara, pembe bulutlara inanmamak. Peki, dokuz parmağı olan bir kız bununla nasıl başa çıkacak? “Bize karşı siz” duygusuyla yaşayarak. Sosyalist Katalan partisi mensubu baba ve annesinin faşist yasaklarıyla mücadele ederek. Kitabın sonunda neden hiç fotoğraflarının olmadığını anlıyor Laura. Yalanlardan kurulmuş gerçek bir dünyanın son gününü görüyor. Asla sahip olmadığını düşündüğü onuncu parmağının hikâyesini öğreniyor. Kitabın ilk bölümlerinde söylediği “On parmağım olsaydı, şimdi olduğumdan daha mutlu olamazdım” cümlesine geri döndürüyor okuyucuyu ve “İyi ki altını çizmişim okurken” dedirtiyor. ? Dokuz Parmaklı Kız/ Laia Fabregas/ Çeviren: Ufuk Güngör/ Kavis Kitap/ 170 s. 1 ARALIK 2011 ? SAYFA 9 L CUMHURİYET KİTAP SAYI 1137 Laia Fabregas