25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

maz, ioğlu. com YENER k Sen erry en: Niran ınları/ 204 s./ amaya i bir eni siyon erçeğinVec li kimselerin eline geçmemesi için Beyaz Kulübe’de saklanır. Aksi halde rüyaları ele geçiren, onları dilediği gibi değiştirerek Hayaller Ülkesi’nin geleceğiyle oynayabilir. Ama bir dakika! “Herkes” değil. Ancak rüya değiştirme yeteneği olan bir rüyacı değiştirebilir rüyaları. O da yalnızca, “Rüyacı” olarak eğitilen Kalse’dir. İşte bunun için, Rüyabozan, Kalse’yi kaçırır. Onu Beyaz Kulübeye götürecek, rüyaları değiştirmeye zorlayarak Hayaller Ülkesi’ni eline geçirecektir. Hayaller Ülkesi’nde herkesin farklı bir yeteneği vardır. Kalse rüyaları değiştirebilendir. Pallom uzakları görebilirken, Siptor akıl okuyabilir, Ledna sesleri duyabilir. Ya Tulma? O, yeteneğini okurlarla birlikte keşfedecek… Dört arkadaş, kaçırılan arkadaşlarının peşinde iz sürerken, birbirinden ilgi çekici kasabalardan geçiyorlar. Fırsatlar Kasabası, ünlü olmak isteyenlerin uğrak yeri. Büyülü Orman ise, büyülü yetenekleri güçlendiren bir yer. Parlayan Kent, Kaygısızlar Kasabası derken, her gittikleri yerde insanoğlunun kolaylıkla kandırabilen farklı zaaflarıyla ilgili deneyimler yaşayan dört arkadaş, Kalse’nin izini Beyaz Kulübe’ye kadar sürerler. Ve işte, Rüyabozan içerdedir. Ne olacak şimdi? Hayaller Ülkesi ortadan kalkacak mı? Arkadaşlar/ Yazan ve Çizen: Helme Heine/ Çeviren: Eda Çizioğlu/ KelimeYayınları/ 2011/ 184 s./ 6+ “Arkadaşlar’ın en önemli özelliklerinden biri, çocuğunuzla birlikte okuyup paylaşabileceğiniz bir kitap olması,” diyor Eğitim Yöneticisi Bülent Avcı kitabın girişinde. Birlikte okuyorsunuz, sonra her öykünün sonunda yer alan “Anımsayalım... Düşünelim... Paylaşalım...” bölümünden yararlanarak çocuğunuzla okuduklarını paylaşıyor ve arkadaşlık kavramı ile ilgili tutumunu geliştirebiliyorsunuz. “Dünyada pek çok çiftlik var; ama hiçbirisi, bizim çiftliğimiz gibi değil.” Çünkü bu çiftlikte üç yakın arkadaş var: Süslü Horoz, Tüysüz Fare ve Tombalak Domuz... Bu üç arkadaşın çiftlik yaşamı konu alınıyor kısa öykülerde. Güzel resimlerle bezeli öykülerin ilkinde, üç arkadaşın çiftlik çevresinde gezileri yer alıyor. Gezinin ardından yorulurlar ve acıkırlar. Buldukları vişneleri adil paylaşıp paylaşmadıkları konusunda öykünün ardından gelen sorularla, okura da söz hakkı verilir. Bir sonraki öyküde üç arkadaş, Süslü Horoz’un çiftliktekileri çok özel bir şekilde uyandırmasını planlarlar. Süslü’nün boynuna bir ip bağlayıp uçurtma gibi gökyüzüne salarlar. Ama Süslü Horoz’un sesi çıkmaz bir türlü. Nasıl çıksın ki? Boğazındaki ip iyice sıkmış, onu nefessiz bırakmıştır. Çiftlikte ise gün çoktan başlamıştır. Bunun üzerine üç arkadaş bisikletlerine atlayıp dolaşırlar. Çöplüğün yanından geçerken çöpleri karıştırlar; Tombik bir tencere, Süslü ise bir paten bulur. Ama en cazibi, Tüysüz’ün bulduğu tahtadan çekçekli arabadır ve hepsi de bu arabaya göz koyar. Tüysüz, bulduğu hazineyi paylaşmak istemeyince, onun bu kararının doğru olup olmadığı konusunda, yine son bölümdeki sorularla, okurun düşünceleri sorulur. Üç arkadaşın çiftlikte geçirdiği günlerin ve dostluklarının bol resimli, neşeli öyküleri, çocukları bekliyor. “Ne kadar şanslıyız ki onlar var!” OKUMA Edebiyatın farklı türlerinde yapıtları bulunan Burhan Günel’in kaleminden okuduğum son çocuk kitabı 1991’de yayımlanan Penceredeki Çocuk’tu. Annesi ve babası ayrı yaşayan Ömer’le tanışmıştık o kitapta. Ömer onları birleştirmek için nasıl da çaba harcamıştı. Burhan Günel yirmi yıl sonra yeniden çocuklara yazmış; Çiçek Kokulu Kitaplar dizisinden çıkan “Yalnız Değilsin Artık”la merhabalıyor onları. Yine roman kahramanının anne ve babası ayrı, bu kez farklı bir nedenle… ? Mavisel YENER n iki yaşındaki Efe, Ankara’da Dikmen semtinin Keklik Pınarı kesiminde yaşıyor; orada gecekondular yıkılıyor, yerine apartmanlar yapılıyor. Efe’nin babası bir taşımacılık şirketinde TIR sürücüsü. Babasının öylesine uzun gidişleri oluyor ki oğlu hep özlem yüklü. Çoğu zamanını annesiyle yalnız geçiriyor. Babasının eve dönüşü bu kez sevindiremiyor Efe’yi; çünkü hastaneye yatmak için geliyor baba. Uzun yol sürücüsü Necati Sarp bir zamanlar kanlı canlı, iriyarı, sağlıklı biriyken, son iki yıldır zayıflayıp küçülmüş, gücünü yitirmiş. Annesi, bu kötü günleri atlatabilmek için Efe’den yardım istiyor. Birlikte dirençli olmalarını, üzüntü ve kaygılarını yansıtmamaları gerektiğini söylüyor. Romanın başında çizilen bu tablo aile bireylerinin sıkıntılı durumlarını başarıyla yansıtıyor. Babasının karaciğer hastalığı ve hastaneye yatmasıyla birlikte yaşamına yeni bir düzen vermek zorunda kalan Efe’nin yüreği örselenirken, küçük yaşında olumsuzluklara tanık olup da bunu önleyememenin çaresizliğini duyumsuyor. Yaz dinlencesi için Efe’ye alınan bilgisayar ve fotoğraf makinesi onun yalnızlığını giderebilecek mi? Babasının uzun sürme olasılığı yüksek görünen hastalığı sırasında yaşayacağı ağır üzüntüye katlanmasına yardımcı olabilecek mi? Efe’nin bilgisayarının özelliğini bilmeden bu sorunun yanıtını vermeyin derim! Çünkü bu, özel tasarımlı bir bilgisayar; yalnızca 1115 yaş çocukları için programlanmış. Romanın bundan sonrası düş ve gerçek arasında gidip geliyor. Bilgisayarın kapısından girip fantastik dünyaya adım attığımızda bu bilgisayarın Efe’ye öyküler anlattığını, yazdırdığını, bilgiler aktardığını okuyoruz. Bilgisayarın içindeki sesler, düşünceler, yüzler Efe’ye gülümsüyorlar. Bol sürprizli bir bilgisayar bu. Babasının çocukluğunu bile gösteriyor Efe’ye. Efe’nin ilk gördüğünde çok sevip adını Alaca koyduğu köpekle olan iletişimi romanın bir başka damarında ilerleyen hoş bir öykü. Buraya kadar anlattıklarım, 912 yaş öbeğindeki çocukların ilgi alanına giriyor. Şimdi bir başka damara açıyoruz yelkenleri. İşte bu damar, nedensellik bağları 15 yaş üstü için anlamlı olabilecek psikolojik çözümlemelerle, simgelerle bezeli. Efe’nin babasını sorgulamasına tanık olduğumuz bölümler bunlar. Babasının niçin yerleşik bir iş edinmediğini, niçin onları bırakıp hep uzaklara gittiğini öğrenmek ister Efe. Babanın çocukluğuna dönerek Efe’ye uzun uzun anlattıkları çarpıcıdır, buruktur, derindir. Böylece, babasının niçin uzaklara gitmeyi seçtiğini öğrenir Efe. Bir kez daha anlarız ki nereye gidersek gidelim, kaç yaşına gelirsek gelelim çocukluğumuzu taşırız hep içimizde. Babasına soruları bitmek bilmez, oğlunun “Neden kendine iyi bakmadın, çok içki içip hasta oldun” (s, 111) sorgulamasına babanın verdiği yanıt, üstünde düşünmeye değerdir. Tanıtım metinlerinde 1115 yaş öbeği için yazıldığı belirtilen roman için kitabın editörüne ufak bir not düşmek isterim. Çocuk ve gençlik kitaplarında pek duymak istemediğimiz “yetişkin” sesini yazarın yer yer bastıramaması doğal, çünkü Günel (çocuk kitapları olsa da) daha çok yetişkinler için üreten bir kalem. Fakat bu “yetişkin ses”e editör tarafından yazarın dikkati çekilebilirdi. Örneğin Efe, “Çakallar topluluklar halinde dolaşırlar, kendilerinden daha iri, daha güçlü, daha yırtıcı hayvanlara bile güçbirliği ederek, topluca saldırdıkları olur.” (s, 228) cümlesini duyduğu anda ürperir. “Çakal” sözcüğü onda çağrışımlar uyandırır. “Efe ürperiyor. Çakal sözcüğü çağrışımlarla insanları, kurnazlığı, hileciliği, ayak oyunlarını, acımasızlığı, kalleşliği, kural ve ahlak Yalnız Değilsin Artık tanımazlığı, her türlü alçaklığı, bayağılığı anımsatıyor.” (s, 228) On iki yaşındaki Efe’nin çakaldan korkması, ürpermesi doğal olabilir. Fakat bu sözcük ancak bir yetişkinde yukarıdaki çağrışımları uyandırır, “çakal” deyince “kalleşlik” ancak bir yetişkinin aklına gelen ilk şey olabilir. Bir çocuğun değil! Nasıl ki yetişkine ve çocuğa/gence yazmak kolay değilse, çocuk ve genç için yazılan kitapların editöryal çalışmasını yapmak da zordur. Örneğin, yetişkin bir okuru kurgudan koparmayacak sarkmalar genç okurun dikkatini dağıtabilir. S.266267’de muz ile ilgili verilen uzun bilgilendirmeler gibi, “dijital” sözcüğünün s.165’teki uzun açıklaması gibi aktarılan bilgilerin (seslenilen yaş grubu göz önüne alındığında) kurguyu sarkıttığını düşünüyorum. “Sayısal veri, dijital veri veya dijital sinyal, sayısallaştırılmış sinyal. Bir analog sinyalden belirli örnekler alınır ve analog sinyalin tam karşılığı olmayan dijital sinyaller oluşturulur. Girişteki verinin saklanma veya aktarılma şeklinin değiştirilmesiyle elde edilir. Sayısal veri ile analog veri arasındaki en büyük fark, analog verinin sürekli olan bir ölçekte, sayısal verinin ise rakamlarla sınırlı olan, sürekli olmayan bir ölçekte var olmasıdır…”(s,165) İkinci baskıda belki bu bölümlerde yeniden editoryal çalışma yapılarak sorunlar giderilir ve okurdan beklenen dönüştürüm kitap hak ettiğince sağlanır. Hedeflenen yaş grubunun algı ve ilgi seviyesine uygunluğu bağlamında bazı bölümlerde sorunlar olsa da usta bir kalemden usta bir dil işçiliği bekliyor okuru. Burhan Günel, Türkçenin varsıllığını okuruna her zamanki gibi duyumsatıyor. Bilgisunar, sürücü, devinim, dinlence gibi Türkçe sözcükleri yeğliyor. Büyük kentlerde yaşayan çocukların sorunları, doğaya özlemleri, annesi/babası hasta olan bir çocuğun içindeki gelgitler, sanal dünya ve gerçek yaşam arasında kurulmaya çalışılan dengeler başarıyla anlatılmış. Efe özlemlerle dolu bir çocuk. Yaşıtlarıyla arkadaşlık etmeyi özlüyor, sokak oyunlarını özlüyor, babasını özlüyor, doğayı özlüyor. Ama bu dünyada yalnız olmadığını kavraması ve başkalarına da kavratması umudu hep diri tutuyor. Yalnızca Efe’nin değil, babası ve annesinin de yürek kırgınlıkları arka plana ustaca yerleştirilmiş. Çiçek Kokulu Kitaplar Dizisinin bir başka kitabı: Doğa Ana ile Yolculuk. Bu kitap, Yalnız Değilsin Artık’ın kaldığı yerden devam ediyor. Efe’nin babası hastaneden çıkmıştır, ev bakımındadır. Efe’nin hasta bakmaktan başka şeyler de yapmasını isteyen babası, yine sürpriz dolu bilgisayar aracılığıyla onu yolculuklara davet eder. Efe’nin kullandığı helikopterle değişik ülkelere gideriz. Bir kez daha çevre kirliliğine, doğanın yakılıp yıkılmasına, talan edilmesine karşı çıkarız. Bu üçlemenin bir kitabının daha yazıldığını arka kapak yazısından öğreniyoruz: Doğa Ana İle Tarih Baba. Bir şiirinde “çocukluğumu sakladım sana/ savunmasız gönül yurdumu” diyen Günel’in gönül yurdunun renklerini okurlarıyla daha nice yıllar paylaşması dileğimle…? www.maviselyener.com *Yalnız Değilsin Artık, Burhan Günel, Koza Yayınları, 288s, 2011 *Doğa Ana’ya Yolculuk, Burhan Günel, Koza Yayınları, 200s, 2011 O nuyorsanun iliyorsun gemi“Teslim slim ü? Tam ee filoüzerey losunun iydi? arda! oluvenın aslıne geçirmışsınız! r asker, p yok an, anne in çevarını da p kopc, azınlık n Kirsty. e zekâsyal orfarklıyri zekâzümlerin r bilgisaolur.” abildiğini onuçları dine. nde otulnızca yor!” ar için erçek oyuna ruldukim p, evleri? Nasıl? r konu, arlığın ok oluş umut Aslı aplığı/ yaş kurgu, yecanlı, ven… müel dünya kurları ine çem, Sipbirlikte, r. Beş nin gemekteiyet Bumba Dağın Arkasını Merak Ediyor/ Cem Akaş/ Resimleyen: Reha Barış/ Can Çocuk/ 2011/ 52 s./ 79 Bumba, Afrika’da yaşayan “küçük, zarif, sevimli bir zürafa”. Bir gün arkadaşlarıyla oynarken, ilerdeki dağları görür ve merak eder. Acaba dağın ardında ne vardır? İşte bu merakla başlar öykü. Bumba, ailesiyle vedalaşıp uzun bir yolculuğa çıkar. Bumba’nın Afrika’daki küçük dünyasının ötesini keşfetme isteği, bir dizi yolculuğa dönüşür. Dağın ardında bir liman ve uçsuz bucaksız okyanus vardır. Bumba bir gemide iş bulur ve Avustralya’ya doğru yola çıkar. Bumba bir yandan çalışıp bir yandan dünyayı ve o güne kadar görmediği yeni canlıları keşfederken, sonunda eve dönme vakti gelir. Bu yolculuğunda Bumba, hayatta ne yapmak istediğini de keşfetmiştir. Ne mi yapacak? Bir akademi... Yok yok söylemeyelim, bu da sürpriz kalsın, okuyanlar keşfetsin...? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1137 1137 1 ARALIK 2011 ? SAYFA 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear