29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kısa Kısa... Kısa Kısa... Kısa Kısa... ¥ Ë Ersan ERÇELİK zkan Mert’in Boyut Yayınları’ ndan çıkan “Yeryüzü Şarkıları”* adlı kitabı eşsiz bir külliyat. Kitap, şairin 1960’larda akmaya başlayan şiir serüveni, 2007’deki son düellosu “Gelincikya”ya kadar tüm kitaplarını içermekle kalmıyor; aynı zamanda şairin 50 yıllık okuma ve yazma serüveninin imbiğinden geçirdiği “Şiirin İlkeleri–40.5 Derste Şiir” adlı yapıtını da barındırıyor. Özkan Mert bu ilkelerde en az şiirleri kadar genç; okumalarından, anılarından, taze fikirlerinden oluşan bir okuma atlası seriyor önümüze. Bu ilkelerden ikisinde anılara dalıyor ve Cemal Süreya’nın “İkinci Yeni benim evim”, Edip Cansever’in ise genç şaire “ekonomi öğren” dediğini öğreniyoruz. Özkan Mert çok kez eleştirilerini ironiyle besleyerek bizi birçok yerde acı acı gülümsetiyor da; çete şairlerini, “Türkiye ünlü kötü şairler cenneti” sözünü kimsenin üstüne almamasını, şiiri “ruh temizliğe kliniğine” çevirenlere dersler veriyor. Şiir yazanların çoğunluğunun kendisini pilot sanan teknikerler olduğunu vurgulayarak da çok önemli bir saptamalar yapıyor. Türkiye’de şiir yazmanın esinle olduğunu sananların çok olduğunu, okuyan insanınsa şiir yazmaya korkacağını dile getiriyor. Şairleri olduğu kadar şiire meraklı okuyucuların da ilgisini çekecek bu ilke Ö Yeryüzü Şarkıları leri, şiire ve hayata ilişkin 71 aforizma takip ediyor. ‘ŞİİR BİLİMİ’ Özkan Mert, kimi zaman tek bir cümlede koca şiir bilimini özetliyor, kimi zamanda yurtdışından Türkiye’nin ve dünyanın gözden kaçırdığımız detaylarını düşündürerek bize veriyor. Şiirin İlkeleri’nde olduğu gibi bu aforizmalarda da yılların, okumaların, bunca dünya seyyahlığının bilgeliğinin izdüşümleri var. Örneğin “şiir beni her zaman kurtarır” sözünü okuduğunuzda, şiirle ilişkisinin derinliğini anlıyorsunuz. Çünkü “şairin en devrimci görevinin iyi şiir yazmak” olduğunu da kendi söylüyor. 625 sayfadan oluşan ‘Yeryüzü Şarkıları’nı ilk sayfasında bir tek tümce var: ‘Benim şiirden başka kimsem yoktur’ 2002 yılında yayınlanan toplu şiirleri ‘Nehir’ de (Boyut Yayınları) de vardı. Dünyasal kimsesizlik, Van Gölü Savunması adlı dev şiirinin ilk ve kılavuz dizesi ‘Herkes bir tanıdık arar dünyada’, Özkan Mert şiirinin felsefi ve estetik yanma noktalarıdır ve kuşkusuz üzerinde çok durulacak, incelemeler yapılacak ve tezler yazılacaktır. Şiirin İlkeleri ve aforizmalardan sonra, şairin İngilizce, Fransızca, Almanca, Danimarkaca, Kürtçe ve Rusça şiir çevirilerini ve en sonda da foto albümü var: Fidan kadar incecik liseli bir delikanlının, İzmir Namık Kemal Lisesinde 1961 yılında düzenlenen bir şiir gününde şiir okuduğunu görüyoruz. Bu delikanlı Özkan Mert mi? Evet Özkan Mert. “Yeryüzü Şarkıları” bugüne kadar yayımlanmış bütün toplu şiirlerden farklı bir kalite baskısına sahip. Şairin orijinal kitaplarını hiç görmeyenler için, kitap kapakları her kitap bölümünün başına konmuş. Ayrıca şaire yazan İlhan Berk, Dursun Akçam, Talat Halman, Adalet Ağaoğlu’nun orijinal mektuplarından küçük alıntılar, Özkan Mert şiiri üstüne yazılan yazılar kaynakçasını ve daha önce hiçbir kitabına girmemiş olan ilk şiirlerinden örnekleri de görebilisiniz. Özkan Mert UZUN BİR SERÜVEN Özkan Mert’in “Bir Elma Büyüklüğünde Sakallarım”dan, Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü alan “Gelincikya” adlı kitabına kadar gelen bu serüveni boyunca, insanı her an ateşleyen benzersiz imgeler, her zaman taze ve genç kalan, dipdiri bir söyleyiş ve her şiirde yeniden kurduğu biçimlerle insanı kalbinden yakalıyor. Mert şiirinin dinamizmi hep yarına açık olmasından geliyor ama bu şiirin beline doladığı da bugün ve geçmiş. Hepsi birbirinden heyecanlı şiirleri, yeryüzü seyyahlığı, bilgeliği ve şiir düellosunda bize düşürdüğü “Genç bir korsandım o zaman saçlarını rom’la tarayan”, “kuş sesleri kadar yumuşaktır peygamberlerin yüzü”, “bir balinanın karnında bira mı içmekteyim”, “saçlarımda uyuyan Ay ışığı olacaksın hep/ omuzbaşlarımda akan sıcak bir ırmak”, “senin tenin benim gezegenim”, “zaten en çok bayırlarda sallanır dünya”, “kırmızı dudaklarınla bir üzüm gibi ez beni”, “saksafonumdan bir İzlanda güzeli fışkırıyor”, “kanaryalar fışkırıyor öptüğüm her yerinden”, “Peki! Melekler de mi yok be kardeşim!”, “Pazartesi günleri ben dünyada yokum”, “bir bebek gibi bakıyor kalbim dünyaya”, “bir gelinciğin içinden fırlatıldım dünyaya”, “her şey bir şey eder ama ölüm yalnız kendi eder” gibi dizeleriyle şiir severlere bir okuma şöleni sağlıyor. Cumhuriyet sonrası çağdaş Türk şiirinde bir kilometre taşı olan Özkan Mert’in Yeryüzü Şarkıları benzersiz muhteşem şiirleriyle olduğu kadar, benzersiz orijinal baskısıyla da okuru şimdiye kadar hiç görmediği bir yolculuğa davet ediyor. ? Yeryüzü Şarkıları/ Özkan Mert/ Boyut Yayınları/ 603 s. Hayal Kırıklıkları Kitabı vusturyalı yazar Margit Schreiner, aldığı Alman filolojisi ve psikoloji eğitimlerinin ardından radyo için yapıtlar kaleme aldı. Bunu şiir ve makaleleri izledi. Öykülerinden oluşan ilk kitabı “Aziz Benedikt’in Gülleri” 1989 yılında yayımlanan Schreiner’in romanları arasında “Ev, Kadınlar, Seks”, “Sevmek Dedikleri”, “Meskene Tecavüz” adlı kitapları yer alıyor. Theoder Körner (1986) ve Ben Witters (2000) ödüllerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda ödüle sahip yazarın ölümden sonra yaşamı sorguladığı yapıtı “Hayal Kırıklıkları Kitabı” Metis Yayınları’ndan çıktı. Bir yandan, bir bebeğin doğumunu ve sonrasını, yaşamın tüm sıradanlığıyla ele alan; diğer yandan roman kahramanının öldüğü andan geriye doğru dönerek, ona yaşamını sorgulatan Margit Schreiner, iki yaşamı belli noktalara getirerek arada kalan boşluğu tamamlamayı okura bırakıyor. Aslında her insanın yaşamındaki asla büyük farklılıklar göstermeyen bu boşluğu doldurmak da büyük zorluk çıkarmıyor okur için. Böylece bize yaşamımızı tekrardan sorgulatan Schreiner’ın, ölümün doğuma yaklaşmak olduğuna, ölmenin ve doğmanın öneminin olmadığına ve önemli olanın ‘biz’ değil, bu döngünün tamamlanması olduğuna dikkat çektiğini anlıyoruz. HESAPLAŞMA Ölmüş bir kadının, yaşamıyla hesaplaşmasını konu alan “Hayal Kırıklıkları Kitabı”, birbirine paralel ama iki farklı yolda ilerliyor. Biri, yaşamla hesaplaşan kahramanımızın yaşadıklarını sorgulayarak, ‘boşuna’ çabaSAYFA 24 yemeyi, emeklemeyi, konuşmayı ve yürümeyi öğreten yazarın anlatımda tekdüzeliğe düştüğü düşünebilir; ancak yaşamdaki bu sıradanlığı vermenin yolu da budur. A Ë Senem ÖZCAN layışını gözler önüne sererken; diğeri, bir çocuğun daha anne karnındayken yaşamı keşfine, keşfedilen dünyanın da büyüsünü giderek kaybedişine değiniyor. Yetmiş sekiz yaşında, beyin kanamasından ölen ve ölümünün ardından düşündüklerini “(...) ölümümden sonra çıkardığım yaşam bilançom bir o kadar felaket oldu. (...) Bu dünyadan göçmemle, düşlediğim, umut ya da arzu ettiklerim şöyle dursun, istediğim, uğruna çalışıp çabalayarak, ulaşmayı denediğim hiçbir şeyi elde edemediğimi açıkça anladım. Hiçbir şeyi. Hazır bulduklarımı ve karşı çıktıklarımı, hatta nefret ettiklerimi tekrarlamış, nihayetinde atalarımın oluşturduğu uzun zincirin bir halkası olmuştum” şeklindeki ifade edişinden, bireyin yaşamda başarılı olmak, fark yaratmak, isteklerini elde etmek ve kendinden önceki nesillerin bir adım da olsa önüne geçebilmek için yaptıklarının işe yaramayışının öldükten sonra fark edilebileceğini anlıyoruz. Bilindiği gibi yapılan hataların ölümden sonra fark edilmesi anlam taşımaz. Doğumdan itibaren yaşamı ve dünyayı yeniden keşfettiğimize inanmamızın, bunu kendimize has sanmamızın aslında her bireyin yaşadığını açıkça belirten Schereiner’ın bu yapıtını okuduğumuzda, aslında doğduğumuz gün çoktan ölüme doğru yol aldığımızı hatırlıyoruz. Bir bebeğin doğduğu anı ve sonrasını son derece nesnel bir bakışla betimleyen yazar, bebeğin doğduğu andan sonraki aşamaları okurla tek tek paylaşıyor. “Kim var kim yok herkes sana uzanır. Seni sabunlar, durularlar, havaya kaldırıp yeniden yatırırlar, her yanına krem sürerler, seni giydirir ya da soyarlar, kundağa alırlar. Bu işlerin çoğu canını acıtır, çünkü her yanın yumuşak ve hassastır. Direnirsin. Henüz fazla olanağın yoktur. Tek yapabildiğin çığlık çığlığa ağlamaktır. Ertesi gün ve gece boyunca da yaptığın bu olur. Ama böylece her şeyi daha da kötüleştirirsin” gibi sade ve nesnel bir anlatımla çocuğu yavaşça büyüten, yemek YAŞLILIK... Yaşlılık dönemini ele aldığı bölümlerde ise yaşlı insanların kendinden küçük olan çocuk veya torunlarına ‘çekilmez’ gelen özelliklerinin, aslında onların elindeki son silah olduğuna ve bu silah sayesinde yaşama bağlı kaldıklarına değiniyor. Yaşamın bu yaşlarda, sevdiklerinizi kandırmak için oynanan bir oyun olduğunu; bu son günlerin, ölmek üzere olduğunuzu onlara fark ettirmemeye çalışmakla geçtiğini anlatan yazar, ölümün doğumdan daha kolay olduğunu ve daha az çaba gerektirdiğini de vurguluyor. Doğumu, bebeğin gözünden anlatarak betimleyen Schreiner, doğum sırasında içinde bulunulan ortamın darlığını, öldükten sonra içine girdiğimiz tabutun darlığına benzetiyor. Başlamak, bitirmek kadar zor değil midir zaten? Doğum ve ölüm gibi... Schreiner, son derece sıradan olan yaşamı, son derece sıradan bir dille anlatıyor. Romanı okurken, sıkıldığınızı hissettiğinizde, o an ‘yaşam’a tekrar yazarın gözüyle bakmaya çalışın, ona hak vereceksiniz. Çünkü yaşamın bu sıradanlığına yazarın kalemi de takılıyor. Bize önce yürümeyi, yemek yemeyi, konuşmayı öğreten anne babamızın, günün birinde bizi bırakıp giderek, yolun sonunda tüm bunları yapamayacak hale geldiğimizde kimsesiz kalmamıza sebep oluşlarını yazar, “Kim derdi ki, bir zamanlar tüm dünyamız olan ana babamız bir gün, işin sonuna geldiğimizde bizi böylesine ortada bırakacak?” diyerek paylaşıyor okurla. Aziz Nesin’in “Günün birinde anamız bile bizi bırakır gider, ama o yalnızlığımız, biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz” dediği gibi... Ölümden sonra yaşamı sorgulayabilmenin, yaşamın elimizde ‘trajikomik bir bilanço’dan başka bir şey bırakmayışının çağdaş bir örneği “Hayal Kırıklıkları Kitabı”. ? Hayal Kırıklıkları Kitabı/ Margit Schreiner/ Çeviren: Ogün Duman/ Metis Yayınları/ 116 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 960 ¥
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear