29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

ah, tüy gibi çimenler, güneş gibi tenbir anahtarı olan gizliliği: sakin göğüslerinin arkasına karşılık gelen denizi. ANLAR VARDIR Anlar vardır hemen hemen ayrı kesin felaketlerden; insanların, robotların dayattığı cendereyi fark etmekten; aile içi şiddetleri, baskıları bilmekten. Anlar vardır takım yıldızlarını dengede tutan ikindi güneşini merhametle gezdirdiğim başarıdan yoksun tinsel ve tenselliğimin huzur verici krallığındaki. Anlar vardır, ara sıra, bu günlerde birkaç dakika da olsa aşka düşmediğim. AÇIKLAYICI Affınızı diliyorum, Misha Levenski, çocuksuz, dul kadını, kullanılmışkeman ve notadükkânının; Treblinka'ya giden kamyonda sığırlar gibi taşınanlar; zehirlenenler, ya da yakılanlar, topluca, 1943'de. Affınızı diliyorum, siz ki yükseldinizdi; kemanbiçiminde dumana güneşte bir çocukken ben; zaman zaman hâlâ soluduğum ölümsüz külleriniz, hapşırtıyorken beni, diyor ki şaşkınca: Çok Yaşa! Bağışlayın, susmak istemediğim için, öğrendikten sonra, kuşatmak istemediğim için kendimi bacalarla, Ziklon B gazıyla. Beceremem ustaca sır saklamayı: bu dünyanın kuşları, hayvanları üzerinde yaptığım çalışma, kendimi kollamaktır; dikenli teller, yetkiyle silahlanmış, postallar arkasında, ya uyanırsam, diye. HÜZÜNLÜ PERSONEL Yağmurlu bir gecede, on bir kat yukardan, boydan boya kent; sabahın dördünde meraklısaatakrebi çok sakin bir Kenton'la eşlik ediyor bir tek sokak lambasına köşedeki. Evet, o gitti, sıcacık yatağına. Betonsertliği veriyor zemin, tuhafça, Dışarıda duvarla çevrilmiş, temeli oyan rüzgârlara rağmen. Islanmış böcekler, park etmişler lambalar altına, kıpırtısız. Uykusuz yağmur notaları, geri getirmiyor Paris'te Nisan'ı, ne de Alabama üzerine düşen Yıldızlar'ı, yaşlı, bitkin. Bir yerde, yelken açıyor zaman kavrulmuş mevsimlerine. Bir yerde, pervaz boyunca, buzluşeker kağıdı, kıvrılmış, uçuyorken, tatil köpüğü, kabarmış kendince, diyor ki: Güneş battı. Alçalıyor gecedalgaları, uğulduyor Yüksek sesle, hükmediyor karşı konamaz şekilde, kıyılarına Güney Plajı'nın, Kuzey Plajı'nın, Country Club'ın. Hatta, beyaz İspanyol şarabıiçenler, dibine kadar uzun uzun çekiyorlar son sigarayı. Caddelerin elleri kavuşturulmuş; yıldızlar, belki de sonsuza dek, arınmışlar tamamen. BEL KEMİĞİ İlk sputnik uydusu, yansıttı ışığını üzerime on iki metre aşağıda çalıştığım yerde, tecavüze uğramış bir Zambezi'deki baraj inşaatının iki ucunda; dinliyorken ilgili haberleri o akşam, çamurlar içinde yürüyen adamı, önceki yıldız adamlara ekleyen, sırtıma bağlı bir ara kablosunu hatırladım ki düğümlenmişti eski dalgıç tüpümün altında. CUMHURİYET KİTAP SAYI 914 Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Douglas Livinstone/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç Sabahlar vardı yağmurları izleyen Güney Afrikalı şair, Douglas Livingstone, 1932 yılında Kuala Lumpur, Malezya'da doğdu. Anne ve babası İskoçyalıydı. Japonya'nın 1941'de Malezya'yı işgali sırasında, babası hapse atıldı. Ailesi, diğer üyeleriyle KwaZuluNatal'a yerleşti. Öğrenimini Kearsney College'da tamamladı. Daha sonra Salisbury'deki Pasteur Enstitüsü'nde bakteriyoloji eğitimi aldı. 1964'de Durban'daki Bilimsel ve Endüstriyel Araştırmalar Konseyi'nde deniz biyoloğu olarak işe başladı. Çok uzun yıllar burada çalıştı. Natal Üniversitesi tarafından kendisine bilimsel çalışmaları ve Güney Afrika şiirine katkıları nedeniyle iki ayrı onursal doktorluk ünvanı verildi. Şiir dışında çeviriler yaptı, oyunlar yazdı. 1964'de BBC Federal Broadcasting Corporation Ödülü, 1965'de Guinness Poetry Ödülü, 1970'de Cholmondeley Poetry Ödülü, 1975'de Olive Schreiner Ödülü, 1985'de CNA Ödülü'nün sahibi oldu. Livingstone, oldukça lirik bir şairdir. Hayvanlar, kuşlar üzerine çarpıcı şiirler yazdı. Bu şiirlerde, D.H. Lawrence ve Ted Huges gibi, hayvanların insanlarla yaşamlarının, yüz yüze geldikleri anların görüntülerini yansıttı. Öte yandan, insanı; özellikle bireysel insanın yalnızlığını, hayal kırıklığını, aşkını da şiirlerine taşıdı. Irk ayrımı politikasına, onun dayattığı totaliterizme karşı olmasına rağmen çok az sayıda politik şiirler kaleme aldı. Dokusal, yapısal ve tematik açıdan canlı, zengin, yaratıcı olan Livingstone şiiri, özenli, becerikli bir işçiliği açığa vurmaktadır. Her bir şiirinin kendine özgü biçemi, ritmi ve müziği vardır. Uyakları, yinelemeleri, ses benzerliklerini önemser. Livingstone'daki sözel yaşamın çoşkusu keyif vericidir; ama bir çok şiirinde sert, haşin, inancını yitirmiş, romantik olmayan bir davranış sergilemekten geri kalmaz. Bazı eleştirmenler, bu yüzden, onun sinik, alaysı, olumsuz bir tavır takınmaktan hoşlandığını söylemektedir. Onun dünyaya bakışı, karşılığı asla bozguncu olmayan, üstesinden gelinmemiş hüzünlü bir bakıştır. Kırılgan, ince, hoşnutsuz, insancıl, hayranlık uyandıran dizelerin şairidir, Douglas Livingstone. Dinsel motifler kullanmaz, bazen bir aşkınlık duygusu peşindedir. 1970'lerde, Mbuyiseni Mtshali, Mongane Wally Serote, Sipho Sepamla gibi siyah şairlerin ortaya çıkışı, ırk ayrımı karşıtı mücadelelerin yükselişiyle, edebiyat çevrelerinde politik bunalımlar döneminde nasıl bir şiir yazılması gerektiği tartışılmaya başlanmıştı. Bazı okurlara göre Livingstone'nun kendini yalnızca şiirin işçiliğine adaması yakışıksız görünüyordu. O, yeni şiir yanlılarının bu eleştirilerine, genç şairleri sözel beceriler açısından eksik bulduğunu söyleyerek karşılık verdi. 1996'da uzun yıllar çalıştığı, yaşadığı Durban'da öldü. Şiirleri: The Skull in the Mud (1960), Sjambok and Other Poems from Afrika (1964), Poems (with Thomas Kinsella and Anne Sexton1968), Eyes Closed Against the Sun (1970), A Rosary of Bone (1975), The Anvil's Undertone (1968), Selected Poems (1984), A Littoral Zone 81991), Giovanni Jacopo Meditates on the HighIQ Haiku (1995), A Ruthless Fidelity Collected Poems of Douglas Livingstone (2004) Çevirileri: Eight Shona Poems (with Phillipa Berlyn), Wilson Chivaura ( with Phillipa Berlyn ) Oyunları: The Sea My Winding Sheet (1964), A Rhino for the Boardroom (1974), The Semblance of the Real (1984) ELDE ETMEK İÇİN SENİ Nerissa için Elde etmek, sevmek için seni, işte, ufacık bir şiir kitabı, işte, bir ağaç dalı, bir kadeh (işte, bu şekilde!), bir kaçamak. Eğleşmek için seninle SAYFA 24 işte, bir avuç deniz işte, bir incir; yapraktaki neşe, işte. Seni eğlendirmek burada, şu anda, özü, özeti oldu telaşlı ömrümün. Âşık etmek için seni, eğleşmek, eğlendirmek için, canım, işte, bu şekilde: işte aşkım (oraların oraların): hayatım. BİR SABAH Sabahlar vardı yağmurları izleyen: belirgin halsizliğin sabahları, bolluk içindeki insanoğlunun yanında, çimenlerin, çalıların, güneşin dürüstlüğünce sapsarı parladığı; yayılıyorken süzülmüş dalgalar kıyılarda, denizlerin, en yakışır mavisine yöneldiği. Yüzü gölgelenmiş kıpırtısız bir kadın, görünmüyor güneşten kolları, bacakları. Yüreklerin, ivmeli, ivmesiz, bütün gücüyle vurduğu, tam da böyle bir sabah: sarsılıyor gövdeler yalnız yolculuklarından ölüme, bir solunum tepesinin uçurumunda tutulan günebakan çiçeğine doğru. Anakara tasarladı hareketini iki yüz yıl devşirdikten sonra amansız soluğunu ZÜRAFA YONTULARI Belki de vardır, bir yerlerde taç yaprak kırılganlığında kollar onunkiler kadar; vardır bir yerlerde belki de, onunkiler kadar çıtkırıldım bilekler; mümkündür elbette, onunkiler kadar narinyapraklı elleri olması birinin; parmakları, belki de yüzükten yoksun, incecik o derece. kesinlikle, yoktur hiç bir yerde böylesine bir kederi bacaların, gemi direklerinin, serenlerin, elveda sözcüğüyle örülmüş kefenleri kuşatan alacakaranlık iplerinin, zerafetle başka bir yere bakan perçinlenmiş çelik zürafaların, göğe doğru kıpırtısız boyunların. SEVİNCE Seni sevince, seviyorum usul, ağır katmanını tertemiz bir toprağın, doğuşuna biçim veren parçaları, bileşikleri. Sarınca seni, kapılıyorum, çekingen akışlı, kaçınılmaz akıntılara içinde titreyen, ama elbette duyumsanan kalçalarında. Kendime çekince seni, kavrıyorum
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear