Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? 57 Model Chevrolet ya da Küçük Caz Şarkıları dürten; deyim yerindeyse, sizi kendinizle buluşturan değinişler mevcut. Yavaş yavaş ilerlediğimiz bölümlerde; “57 Model Chevrolet Ya da Küçük Caz Şarkıları”nda şöyle bir alıntı, dize, cümle geçiyor: “Dünya altımızda serilmiş bir yalandı bir gülün kenarına devrilen, bir akşamüstü öldürmüşlerdi içimizdeki kirlenmeyen fazla beyaz hatıralarımızı...” Bu sözüyle gözümüzü ve gönlümüzü Hrant Dink’e çevirmemizi istiyor sanki! Aynı an’a, aynı mekâna, aynı düşünceye, birden fazla konuyu konuk edince, darlaşan zaman, mekân ve derinlik sorununda, şair kendini yazının içinde mahsur bırakmış gibi gözükse de, kitap kendisini bir solukta okutturuyor ve henüz söylenmemiş sözlerin tadıyla, özellikle imgeye susamışlara bir su gibi akıp gidiyor cümleler… İMGELER “Acı ve Arzu”... “Adam, kadının kalbine nazar bocuğu takmak istiyor ama bir türlü onun kalbine ulaşamıyordu...” Şair, gündelik ve gündelik olmayan, köklü, hem ülkemize ait hem de dünyaya ait güncel sıkıntıları, durumları, çelişkileri, çözüm bekleyen konuları metinlerinde işlemeyi kendine adeta görev bilmiş. Düşünen ve düşündüğünü de söyleyen, övgüsünde cömert, fakat buna karşılık da eleştirinin olduğu yerde de naif ve ince bir zekâ parıltısıyla, en direkt şekilde sesinin derecesini ayarlayarak söylemesini iyi biliyor. “Ay ve Şarap”… “Rüyacı amca rüyahanenin kapısını açık bırak, aşkın semtine uğramam lazım...” “Boşluk ve Kırmızı”... “Kadının içi o kadar sıcaktı ki, kış ona uğramadan evine dönerdi...” “Can ve Yokluk”... “Düşünmezsen, üzülmezsin dedi kadın...” “Gar ve Tren”... “Dünya ne yazık ki gerçekti fakat bazı insanlar naylondan ve palavradan ibarettiler...” “Gece ve Koku”... “Sizin şarkılarınızdaki o ince derinlik bende yükseklik korkusu yaratıyor...” “İncelikler şarkısı ve akşam”… “Bu ülkede ‘imge gözünden vurulmuştur’ belki ama anlam sokakta kalmıştı...” “Islık ve Uçurum”... “Niye intihar edecekmişim; daha yaşayacağım onca hayal kırıklığı varken...” “Itri ve Bach”… “İyi şiirin vicdanını taşıyordu adam...” Tutkulu birinin dersine girmişsiniz gibi oluyorsunuz bazı bölümlerde: “Kahve ve Lorca”…“Rakıdandır, içinden beyaz şarkılar ve koyu bir isyan geçer!” ‘Kendinden öteye gidemezmiş insan’ sözünü anımsatıyor bu bölüm, yazarın anı defterinden bir sayfa canlanmış ve dile gelmiş sanki… “Kanlıca ve Uçurtma”... “Sıkıldım, sıkıldım kaçmak istiyorum, yalınayak yere basmak istiyorum, ne eksiğimiz var çiçekten...” Âşık atışmasına benzeyen keyifli, “...dedi adam, dedi kadın” diyalogları giderek azalmaya başlıyor. ‘Hadi kadın, hadi adam’, neredesiniz diye onları merakla daha çok görmek, duymak, okumak istiyorsunuz. Ve ilerleyen bölümlerde yine ‘kaKİTAP SAYI ? Şükran AYDIN ezen Aksu’nun “şarkı söylemek lazım”, sözüne karşılık sanki Engin Turgut da ‘durmamak gerek’ diyerek yazı hayatını sürekli sürmüş bir şair ve yazar. Yazı bahçesinden bizlere geçen yıllar içinde sunduğu ürünlerini şöyle sıralayabiliriz; Şiir: Kışkırtıcı Erguvan, İst: Şiir Atı 1987; Küs, İst: Telos, 1992; Bayan Elma, İst: No 27, 1997; Aşk: Canım Benim! Antalya İnsan Şiir Defteri, 1998; Aşkın Kırk Bir Hali, İst: Hera, 1998; Mucize Tozları, İst: Benseno, 2002; Mahcup, Ankara: Hayal Yayınları 2006; Hiçbir Zamana Sığmayan Denemeler, Ankara: Hayal Yayınları 2006 “57 Model Chevrolet Ya da Küçük Caz Şarkıları” ise Engin Turgut’un geçtiğimiz günlerde yeni çıkan kitabının adı. İçine öz yaşam öyküsünü almamasına rağmen, tablolarının siyah beyaz kopyalarından, ‘küçük caz şarkıları’ adını verdiği, şiiröykü arası kısa metin parçalarından, “57 model Chevrolet”in, Engin Turgut olduğunu anlayabiliyoruz. ‘İçindekiler’ bölümünün de yer almaması boşuna değil; hem söylemek istediklerini kendi iç satırlarıyla ortaya koymak, hem okurun merakını bir nebze gidermek, hem sözü sahibine bırakmak, hem de olabildiğince objektif olabilmek için, doğru bir yol olacağını düşünmüş. Akan bir su olan Sezen Aksu’ya, özellikle “Eksik Şiir” kitabından sonra, Engin Turgut bu kitabıyla bir armağan yollamak istemiş. Engin Turgut, bu yıl içinde yeni biten resim sergisinde yaptığı Sezen Aksu portreleriyle de yetinmeyerek, kitabını Sezen Aksu’ya ithaf etmiş. Kitaptaki bölümler daha çok bir ‘adam’ ve bir ‘kadın’ üzerinden ilerliyor. Kitaptaki diyaloglar ve hemen hemen her bölüm ‘kıssadan hisseler’ anlatıları gibi vurucu bir soru veya bir tespitle bitiyor: “ben bittim: hiç olmazsa bir başkası başlasın benim bittiğim yerden.” “şiir imgenin tekiydi ve bu konu şair tarafından çok becerilmişti.” Özellikle bu yaz sıcaklarında alınabilecek her şeyi rölantiye aldığımız, kasvetlerden uzak, derin tahlillerden beri, daha ziyade durum tespitlerine ilişkin yer yer düşündürücü, bir ‘adam’ ve bir ‘kadın’ üzerinden ve dahası bir insan üzerinden kendinizi onun yerine koyup, kendi yaşantınızın, kendi sorularınızın ve kendi cevaplarınızın ne olabileceğini düşün S ? SAYFA 20 CUMHURİYET 914