Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? Hiçbir Yerde Hiçbir Zaman risi karanlık. Zaman geçtikçe yerde oturan korkuyu büyütüyor ve hüngür hüngür ağlamaya başlıyor. Avukat Gülşen bir yandan ona güç vermek için uğraşırken diğer yandan ölümünün ardından neler söyleneceğini, annesinin neler düşüneceğini tahmin etmeye çalışıyor. ÇIRPINIŞ “Çırpınış” kitabın en güzel öyküsü. Kadını aşağılayan, inciten çokeşlilik öyküde çok ustaca işleniyor. Kadir, yaşı küçük, korunmasız kızları kaçırıp tecavüz edip evlenmeye zorunlu bırakıyor. Eve kuma geliyor sık sık... Anadolu’da çok yaygın olarak görülen “kumalık”, erkek egemen bir toplumda kadının ne kadar büyük bir haksızlığa uğradığının bir göstergesi. Öyküde işlenen diğer bir olgu, kadına uygulanan şiddet. Yaşadığı şiddet sonucu felç olanlar, ölenler, öyküde olduğu gibi keçi derisine yatırılarak kurtarılanlar, her gün hepimizin tanık olduğu bir sürü olay.... Öykü, İslamiyette kadının yerini de sorgulatıyor insana. Birden çok kadınla evliliği onayladığı için İslamiyete sarılan bazı erkekler; kadınlara yaşamın her alanından çekilmelerini dayatıyorlar. “Kapı Duvar” öyküsünde Avrupa’da maden ocaklarında ciğerleri iflas ettiği için ülkesine dönen bir işçinin öyküsü, küçük çocuğunun ağzından anlatılıyor. Bir kapı duvar yapılacak eve açılan, ama yeri bir türlü bulunamıyor. Bulunamayan yalnızca kapı yeri değil, mevsimler, günler, geceler, insanlar... Yapıtın en uzun öykülerinden biri “Artık Yok”, Talaslı Yunan mitolojisindeki tanrılar arası çekişmelerden esinlenerek kurgulamış öyküyü. Europa ölümlü kadın, Zeus ölümsüz, aldatan, yalancı ve acımasız erkek karakterini canlandırıyor. Öyküde ölümlü Europa ile ölümsüz Zeus’un aşkları, Europa’nın gerçekleri yavaş yavaş görmesiyle başka bir mecraya sürüklenecek, Zeus kendini vuracaktır. “Cin Fili Fin Fost” adlı öyküde hiç çalışmayan ve pek konuşmayan bir dayı anlatılıyor. Dayının gençlik döneminde yaşadığı büyük aşk, hayal kırıklığıyla bitmiştir. Bu yüzden yaşama küsmüş ve her şeyden elini eteğini çekmiştir. “Bir Eski Zaman” öyküsünde Mezopotamya’ya yapılan bir gezi sırasında, tarihi bir kilise ve kilisenin hem papazı hem de bekçisi olan yaşlı bir adam anlatılıyor. Bölge yüzyıllardır çatışmaların, savaşların ortasında kalmış ve terk edilmiş. Yalnızca birkaç köy ve birkaç din adamı bekliyor oraları. Gülay Talaslı öykülerinde yalnızlığın bir karabasan gibi insanları sarıp sarmaladığını, birçok insanın farklı boyutlarla yalnızlığı yaşadığını da duyumsatıyor. ? erdalatici@gmail.com (*) Hiçbir Yerde Hiçbir Zaman, Ekim 2006, Artshop Yayıncılık, 79 s. 910 ? Erdal ATICI ülay Talaslı yazın dünyamıza yıllar önce “Siyaset Çıkmazında Kadın” adlı yapıtıyla girmişti. Ekim 2006’da “Hiçbir Yerde Hiçbir Zaman” adlı bir öykü kitabı yayımlandı. Talaslı’nın anlatımı ilk anda, Hasan Ali Toptaş anlatımını anımsatsa bile bu anımsama ilerleyen sayfalarda yok olup gidiyor. Yazar yapıtında özellikle yeni sözcükleri kullanıyor ve onlara güçlü anlamlar yükleyerek anlatıyor olayları... Kadının yalnızlığını, umarsızlığını, ezilmişliğini ön planda tutan yazar, sosyal olayları da sorguluyor öykülerinde. Kadınlar özgürce yaşayabilmek adına savaşıyorlar. Erkek egemen bir toplumda küçük bir azınlığı ayrı tutarsak, kadınların büyük çoğunluğu sevgisiz, umutsuz bir yaşamın içinde sağa sola sürüklenip duruyor. Kumalar geliyor onların üstlerine, şiddet uygulanıyor acımasızca. Sevgisiz evlilikler kuruyorlar, olanaksızlıklar içinde çocuklarını büyütüyorlar, cinsel istismara uğruyorlar. “Hiçbir Yerde Hiçbir Zaman”; An’lar ve Yaşamlar başlıkları altında toplanmış, toplam on öyküden oluşuyor. İlk öykü “Evet”. İkinci öykü “Üç Nokta”. Öyküde anlatıcı yerini haritada gördüğü bir kente atanıyor. Atandığı kente ve oradaki yaşama uzak olan anlatıcı, bir gün, bir an yanından geçen bir adamı görüyor ve ona âşık oluyor. Yüzünü bile doğru dürüst anımsamadığı bu adamı günlerce, aylarca arıyor; ama bu arayış dışarıdan çok anlatıcının iç dünyasında gerçekleşiyor. Bir yandan kendini sorgularken, diğer yandan onun nasıl biri olduğu üzerine düşünceler üretiyor. Anlatıcının iç titreşimleri sözcüklerin büyüsüyle iç dünyamıza kadar giriyor. Anlatıcının arayışı öykü sonuna kadar hep sürüyor, hayaller kuruyor, hayaller genişletiyor. Bu ayrılık ya da içeride yaşanan arayış, anlatıcının başka bir okulda görevlendirilmesiyle son buluyor. Anlatıcı göreve başlamak için gittiği okulda aylardır aradığı adamla yüz yüze geliveriyor… “İniş” kitapta yer alan üçüncü öykü; öyküde bir asansör kazası anlatılıyor. Ölümün eşiğinde kalmış iki kişi. Anlatıcı ayakta, diğeri yerde, içe G ? SAYFA 25 CUMHURİYET KİTAP SAYI