25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

İsmail Gülgeç ve Ahmet Ümit'le 'Komiser Nevzat'ı konuştuk ‘Şehir insanının çıkmazını anlatan bir öykü’ ? Erdem ÖZTOP ayın Gülgeç, nasıl başladı Ahmet Ümit'le ortak bir kitap hazırlama projesi? İsmail GÜLGEÇ Çizgi roman severler birbirini bulur. Ahmet Ümit bu konuda Doğan Yayıncılık’la diyalog kurmuş. Başkomser Nevzat'ı dizi halinde çizgi romana dönüştürme konusunda anlaşmışlar. Bana, 'yapar mısın,' dediler, ben de kabul ettim. Ahmet Ümit'le ortak ikinci çalışmanız; “Tapınak Fahişeleri”. İki yıl önceki “Çiçekçinin Ölümü”nden sonra, bu yeni çalışmaya nasıl karar verdiniz peki? Başında da belirttiğim gibi Doğan Yayıncılık’la üç kitaplık bir anlaşma yapmıştık. Üstelik üçüncü kitaptan sonra da dizi olarak devam edecekti. Anlaşma gereği ikinci kitaba başladım. Fakat burası Türkiye, hiçbir şeyin devamlılığı garanti değildir. Doğan Yayıncılık’ta yönetim değişti, projeden vazgeçtiler. Ticari görmemiş olmalılar. Dizi olacak bir çizgi roman albümünün satıp satmadığını yeni yönetim tek kitapta anladı(!). Eski yönetim çizgi roman severdi. Yeni yönetim herhalde çocukken babasından “çizgi roman okuyor,” diye dayak yiyenlerdendi. Bilmiyorum. Sanırım “Tapınak Fahişeleri”ndeki tarikat olgusu onları rahatsız etti. Bu kez yanılmıyorsam, Ahmet Ümit'in hikâyesinden yola çıkıp, onu senaryolaştırarak çizimini yaptınız? İki kitapta da aynı şeyi yaptık. Senaryoyu ben yazdım, gerektiğinde de Ahmet Ümit'ten yardım aldım. Çizgi roman senaryosunun film senaryosun S İsmail Gülgeç ve Ahmet Ümit. Yaklaşık üç yıldır ortak bir projeye imza atıyorlar. Bilirsiniz, Ahmet Ümit'in has karakteri, Başkomser Nevzat'ı! Giriştiği hummalı cinayet çözümlerine İsmail Gülgeç ortaklık ediyor, Nevzat'ı ve hikâyeyi canlandırıyor; çizgiyle onlara hayat veriyor! Serüven “Çiçekçinin Ölümü” ile başladı, “Tapınak Fahişeleri” ile devam ediyor. Bu kez hikâye ve çizim oldukça sert! Tabii anlatılan konu bunu gerektiriyor. İnsanların günümüzde ne kadar da saflaştığının ve bu açıklığı fırsat bilerek duygularının istismara maruz kaldığının tablosunu çiziyorlar/anlatıyorlar. İki sanatçı da öfkeli! Biri bunu metnine, diğeri de çizimine yansıtıyor, üzerine sohbet de daha bir anlam kazanıyor… dan farkı yoktur. Kare kare yazmak gerekir. Zor iştir. Ahmet Ümit hikâyeleriyle ilişkinizi merak ediyorum? Başkomser Nevzat'la aranız nasıldır? Ahmet Ümit yumuşak, yalın üsluplu bir polisiye yazarı. Ben çizgi romancı olduğum için mi bilmem, daha sert, daha karmaşık polisiyelerden hoşlanırım. O nedenle Ahmet Ümit'ten özür dilemem gerekli. Onun hoşgörüsüne sığınarak Başkomser Nevzat'ta bir sürü çıkıntı yaptım. Ama Başkomser Nevzat benim sevdiğim bir tip. Benim de yarattığım kahramanlar hep içe dönüktür. Anlayacağınız Ahmet Ümit'le polisiye konusunda ne kadar anlaşamıyorsam, Başkomser Nevzat ile canciğer kuzu sarmasıyım. Hadi bir kez daha aynı kalıp soru; Ahmet Ümit metinlerine çizim yapmak nasıldır? Bu konuda biraz evvel yeterince özür diledim. Herhalde Ahmet Ümit ile ideolojik olarak aynı görüşte olduğumuz için metinleriyle oynamam sorun olmadı. Bugüne kadar iki yazarla çalıştım. Suavi Sualp'in Kolombo Şaki, Gündüz İnsan Gece Hırt Behçet'i ve Yaşar Kemal'in İnce Memed'i. Bu iki yazarın eserlerinde, Ahmet Ümit'in sade anlatımının dışında laf ve olaylar yoğunluğu vardır. Onlardan bir sürü şey atmam gerekiyordu. Ahmet Ümit'e ise hoşgörüsüne sığınarak ekleme yapmam gerekti. SERT ÇİZİMLER Tapınak Fahişeleri'nde diğerine kıyasla, sert çizimler hakim! Tabii bu konu gereği gerçi ama; çizgi sınır tanımaz diyelim mi? Ben bütün çizerler gibi çizdiğim şeyin havasına girerim. Beni bir kavga çizerken seyretseniz suratımda o kavganın tüm izlerini görürsünüz. “Çiçekçinin Ölümü” nahif bir öyküydü. Dünyanın en ağır işçilerinin öyküsü. Ora daki genelev kadını Parlak Celile'nin “Orospuluğa dayanırdım ama rezilliğe dayanamazdım,” sözü tüm öyküyü anlatıyordu. İnsanın insana yaptığı eziyetti bu... renginde çizgiler kadar bu nahif acıyı vermeye çalıştım. “Tapınak Fahişeleri” ise şehir insanının çıkmazını anlatan bir öykü. O nedenle gecenin rengi ve morun tonları hâkim. Çizgiler de daha sert. Şu soruyu sorayım, kitaptan aşırarak; çıldırmış bir şehirde çıldırmış insanlarla uğraşmak ne anlama geliyor, nasıl bir serüven yaşıyorsunuz çizerken? Ve haliyle neden bu kez tarikatları tercih ettiniz? Şehir terörü beni çok ilgilendiriyor. İnsanlar, ülkeler arasındaki uçurumu azaltır, sömürge anlayışından vazgeçerse belki uluslararası terörün önüne geçebilir. Ya burnumuzun ucundaki şehir terörünü ne yapacağız? Özellikle sinema ve televizyon ile sürekli kışkırtılan şehir terörü n'olacak? Yayıncımız, Güncel Yayınları Yönetmeni Aysel Akdaş bu kitabı yayınlamayı kabul ederken nedenini şöyle açıkladı: “14 yaşında bir kızım var ve korkuyorum,” dedi. “N'olur ikinci kitabımız da uyuşturucu üzerine olsun” diye de ekledi. Çünkü tıpkı tarikatlar gibi o da şehir insanının sorunu. Doğan Yayıncılığın tersine Güncel Yayıncılığın, Aysel Hanım’ın duygusal tavrı bana “yayıncılıkta” daha doğru geliyor. Kitaplara sadece kâr amacı güderek bakmak biraz hödükçe bir bakış açısı. Böyleleri yayıncılıkta değil kabzımallıkta başarılı olurlar... Ahmet Ümit'le çalışmak zor mu, yoksa…? Benim için sorun olmadı. Öyküleriyle istediğim gibi oynamama izin verdiği için asıl ben Ahmet Ümit'e teşekkür borçluyum. *** A hmet Bey, sizinle de kitabın konusunu konuşalım; tabii sorularımızın sonu benzeyecek; İsmail Gülgeç'i soracağım size de!.. Bu kez Başkomser Nevzat'ın üstlendiği görev bir hayli karmaşık; işin içinden neler neler çıkıyor!.. Ahmet ÜMİT Başkomser Nevzat bu kez ülkemizin ve dünyanın bir başka gerçeğiyle, tarikat olgusuyla uğraşıyor. Bilindiği üzere ülkemizde bir modern toplumun yasalarla belirlenmiş kurumları var, bir de geçmişten gelen, aslında yasa dışı olan, kökenleri dinsel temelli olan tarikat ve benzeri kurumlar var. Ne yazık ki bu tür kurumlar günümüz Türkiyesi’nde oldukça etkililer. İş dünyasında etkililer, politik arenada etkililer, devlet kurumları içinde etkililer... Bir de bu tarikatları günümüze uyarlamaya çalışan kentteki tarikatlar var. Bizim başkomserimiz bu türden bir tarikatın içinde olduğu cinayetler zincirini çözmeye uğraşıyor. HAYVANİ YAN... Az önce Gülgeç'le sert çizimi konuşuyorduk! Bir o kadar da sert metin yer alıyor hikâyede!.. Büyük bir öfke ve isyan; boşaltılmaya yüz tutmuş varlığa; insana atıf… KİTAP SAYI ? SAYFA 20 CUMHURİYET 910
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear