Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
“Bir insan için küçük ama insanlık için büyük bir adım” 16 Temmuz 1969’da Cape Kennedy uzay üssünden fırlatılan Apollo 11’in içindeki astronotlardan Neil Armstrong ve Edwin Aldrin 20 Temmuz’da Eagle adlı Ay Örümceği’ne geçtiler ve 21 Temmuz’da sabahın erken saatlerinde Ay’a ayak bastılar. “İki şey sonsuzdur: İnsanoğlunun aptallığı ve evren. Fakat ikincisinden o kadar emin değilim.” der Einstein. İnsanoğlu aptallık yapmaktan bıkmasa da yine onun aptallıkları, gafları ve sonsuz hayal gücü sayesinde dönmez mi dünya? Keşifler, icatlar, ütopyalar, düşler nelerin ürünüdür? Yaşasın gaflar! Yaşasın hayal gücü! Yaşasın merak duygusu!.. SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz SİHİRLİ DERGİLER Meraklı Minik (www.biltek.tubitak.gov.tr) (okulöncesi) Bilim Çocuk (www.biltek.tubitak.gov.tr/cocuk) Ebe Sobe (www.ebesobe.com) Okyanus (okyanus@saklambac.com.tr) (yetişkinler ve çocuklar için) Çoluk Çocuk (www.colukcocuk.com.tr) (yetişkinler için) Bilimsel Gaflar, Doğruya Giden Eğri Yolda Serüvenler, Billy Aronson, Tübitak Yayınları Bilimsel gaflar komik, ama komik oldukları kadar da önemlidirler. Tarihöncesi çağlardan bu yana insanların yaptığı en komik gaflar en değerli bilimsel gerçeklerin bulunmasına yol açmışlardır. Burada anlatılan gaflara gülerken kendimize de gülüyoruz aslında... Niçin Çalışmıyor? Tren David West, Optimist Yayınları, 2007, 32 sayfa, Türkçeleştiren Ekin Duru (10+ yaş) “Niçin Çalışmıyor” dizisinin yazarı David West helikopterin, uçağın, motorsikletin, yarış arabasının, tankın ve trenin nasıl çalıştığını çocuklara çizgi roman formunda anlatıyor. Teknik çizimlerle ve basit anlatımlarla makinelerin çalışma prensibini anlatan yazarı “Yeni Başlayanlar İçin Beyin Cerrahisi”, “Dünyayı Değiş tiren 53 Şey” ve “Her Zaman Sormak İstediğiniz Soruların Yanıtları” kitaplarıyla da tanıyoruz. Mert ve Meltem’in öyküleri aracılığıyla kurgulanan makinelerin öyküsü özellikle mekanik ve teknik konulara ilgi duyan kız ve erkek okurların hoşuna gideceğe benziyor. “Tren”lerin çalışma prensiplerini en ince ayrıntısına kadar anlatan kitap, büyükanneleri tarafından tren müzesine davet edilen Mert’in ve Meltem’in onarımda olan buharlı trenin ve parçaları eksik olan elektrikli trenin sırrını çözmeye çalışmaları üzerine kurgulanmış. Bir şeyin nasıl çalıştığını öğrenmenin belki de en iyi yolu onu parçalarına ayırmaktır. Mert ve Meltem trenlerin sırrını nasıl çözecek dersiniz? “Güneşe Âşık Çocuk”, TBMM Kültür ve Sanat Yayını, 2007, 23 sayfa Editör, Cevdet Çağan, Resimleyen Osman Turhan, Müzik Serkan Sönmez Cahit Sıtkı Tarancı’dan... “Camlar arkasında görünen çocuk, / Eliyle güneşi gösterir durur. / Camlar ar kasında düşünen çocuk, / Hırsından, camlara yumruk savurur. / Camlar arkasında bekleyen çocuk, / Üç mevsim, güneşin seyrine dalar; / Ve kışın güneşi özleyen çocuk, / Diliyle, buğulu camları yalar. / Güneşe kavuşabilmek ‘çin çocuk, / Gündüzün boş yere çırpınır durur. / Nihayet, nihayet geceleyin çocuk, / Koynunda güneşle beraber uyur.” İyi ki varsınız! * TÜBİTAK: 24 haziran 1963 yılında kurulan, 17 Temmuz’da kuruluş yasası kabul edilen Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu. * Jules Verne (18051905) “Bir insanın hayal edebileceği her şeyi, başka bir gün öbür insanlar pekâlâ gerçekleştirebilir.” İcatlar, keşifler... * “Nasıl Çalışır?” Linda Angst, Steve McClure, Winson S. Price, ABC Yayınları * “Makineler”, Karen BryantMole, Tübitak (okulöncesi) * “Roket Nasıl Yapılır?”, Hazel Richardson, Çocuk ve Aile Yayınları * “Mars’a Gidiyoruz”, Clive Gifford, Çocuk ve Aile Yayınları * “Atom Nasıl Parçalanır?”, Hazel Richardson, Çocuk ve Aile Yayınları * “Gündelik Bilmeceler”, Partha Ghose, Tübitak Yayınları * “Prof. Zihni Sinir Projeler”, İrfan Sayar, Tübitak Yayınları JULES VERNE * “Ay’a Yolculuk”, “Balonla Beş Hafta”, “Seksen Günde Devrialem”... AY AY AY... * “Ay’a İniş”, Carole Stott, Tübitak Yayınları * “GohorCam Kent”, Aşkın Güngör, Bu Yayınevi * “Ayda Yaz Uykusu”, Ahmet Uysal, Bilgi Yayınevi KONUK SİHİRLİ DEĞNEK Zübeyde Seven Turan “Mağara Çiçekleri”, Cebrail Sürücü, Etki Yayınları Ne zaman bir çocuk kitabı alsam elime içimdeki çocuk öne geçer. Dışımdaki yetişkinle çatışır; söz dinlemese de söz dinletir. Önce resimlerine bakar. Kapaktan başlar bakmaya. Beğenisini ya da karşı koyuşunu perdelemeden dillendirir. Haklıdır da, öykü çocuğa yazılmıştır. Öyleyse söz söyleme sırası da onundur. Elimdeki kitap Mağara Çiçekleri, bir çocuk öykü kitabı… Yazarı Cebrail Sürücü, Etki Yayınları’ndan çıkmış. Kapağın iç kısmında öykü yazıyor ama bana kalırsa roman. İlk sözümü de böylece söylemiş oluyorum. Bütünlüklü bir yapıt! Mağara çiçekleri deyince saksıdaki çiçekler anlaşılmasın. Tozun toprağın içinde, kara soğuğa direnerek yaşamını sürdüren toprak çocuklarını anlatıyor. Çocuğun çiçeğe benzetilmesi salt saksıda büyüyenlere özgü de değil! Toprakta yetişen özgür kır çiçeklerinden, dağ yamaçlarında yaşam bulan köklerine bağlı dirençli çiçeklerden söz ediyor yazar. Mağara Çiçekleri sevgili Sürücü’nün beşinci yapıtı. Beşi de buram buram yaşam kokuyor. Bu yapıtta yaşamın çakıl taşlarına bata çıka yolunu bulan dirençli çocuklarla tanışıyoruz. Dahası yaşamla erken yüzleşen çocukların öyküsü demeliyim buna. Kapağını çok sevdim. Renkleri uyumlu. Okumaya başladığımızda bir su akışkanlığında alıp götürüyor konu bizi. Diğer yapıtlarında olduğu gibi yaşamsal olandan yola çıkıyor Sürücü. Kendinden yola koyularak başka yaşamlara dokunuyor. Yakıcı bir tat kalıyor belleğinizde okurken. İlk coşkusunu hiç yitirmiyor. Çocukların da yetişkinler gibi sevinçlerini dışa vurma biçimleri vardır. Bu daha giydirilmemiştir yetişkinlere göre. Özü sözü bir, tanımına yakın durur. Ayrıca beslendiği kaynaklarla da ilintilidir. Kitapta, Baran’la Dilân’ın sevincini halay çekerek göstermesi en çarpıcı örneği bu söylemin. Yapıta, duymak, düşünmek ve yapmak eylemleri çok titizlikle yedirilmiş. Özellikle başarmanın gönenci anlam derinliklerine çekiyor okuyanı. Günümüzde saksıda, güne güneşe özlem duyarak büyüyen onca çocuğun önüne apayrı dünyalar seriyor. Anadolu’nun iklim koşullarınca ulaşım sorunu artan yörelerinden birinde geçiyor konu. Köylerinde ilkokulun beşinci sınıfına değin okuyabilen çoCUMHURİYET KİTAP SAYI 909 cukların ilçe merkezine gidip gelmeleri anlatılıyor. Kış ayında yolda kalan çocukların verdikleri yaşam savaşı! Bu yapıtla taşımalı eğitime güçlü bir gönderme yaptığını da düşünüyorum Sürücü’nün. Bir çarpıcı yanı da bence yine küçük yerleşim yerlerinde alışılagelmiş kuralların dışına çıkanları, düz bir tanımla sıra dışı olanları deli, diye ünlerler. Yanıldıklarını gördüklerinde deliyi veliye çevirme ustasıdırlar da aynı zamanda. Anadolu insanın bu özelliğini de gün yüzüne çıkarıyor yazar. Kar da çığdan kıl payı kurtulan onca çocuğu Deli Veli kurtarıyor. Onu bu adla ünleyenleri duraklatıyor davranışlarıyla! Ayrıca kız çocuklarının erken yaşta evlendirildiği bir yörede okula gitmek isteyen kızına evet deme yürekliliğini de yine Deli Veli gösterecektir. Özellikle burada ironik bir yapı kuruyor yazar. Çocuğun özüne iniyor Sevgili Sürücü, oradaki Baran oluyor. Ne ki yaşamındaki filmi eğrisiyle doğrusuyla olduğu gibi seriyor çocuk okurun önüne. Oysa yetişkin gözlemiyle bakmalı Baran’a. Dahası nesnel olabilmeli. Olumsuzlukları da vereceğiz elbette çocuğa. Ama bunları çocuğu örselemeden vermeliyiz. 10. sayfada, “sopayı elime alacağım” tümcesindeki şiddet öğesi çocuğa göreliği zedeliyor. Kendisi hiç tanıklık etmese de yaşamın içinde bir başkasına sopa atılabileceğini duyumsamak bile, çocuğun duygusal dünyasını zedeleyebilir, diye düşünüyorum. Bugünden düne bakarken irdelediğimiz ne varsa olduğu gibi değil de ayrıcalıklı bir yöntemle işleyebiliriz. Yapıtta ki uzun tümceler ikiye, üçe bölündüğünde anlaşılır olma özelliği artacaktır. Bunu birkaçını deneyerek gördüm. “Benim tavşan, benim kız,” gibi yöresel ağızla dillendirilmiş söylemler tamamlanabilirdi. Çocuk yazınında özellikler verilse de sözcükler tamamlanmalıdır. 37. sayfadaysa güzel bir örnek var. “Onlar da çocuklarına, zihinleri daha fazla açılsın, diye; yumurtanın en sarısını, sadeyağın en tazesini, sütün koyundan en son sağılanını sundular.” Tümcesinde öğreticiliğe soyunmadan bilgilendiriyor okuyanı. Hemen oracıkta sütün en son sağılanının iyisi olduğunu öğreniveriyorum. Kitabın ayrı, dahası değişik bir teknikle resimlendiğini ayrımsadım. Soyuta yakın bir çalışma gibi duruyor. !0 yaş üstü çocuğa göre düşününce sakıncası olmasa gerek, diyebilirim. Mağara Çiçekleri özellikle kent çocuklarının okuması gereken bir yapıt, diye düşünüyorum. Onlar için yaşamın öteki yüzüne açılan özgün bir pencere olacağından kuşkum yok! (seventuran@mynet.com) ? Ay şiirlerinden... “Mavi Ay”, Mavisel Yener, Aytül Akal, Uçanbalık Yayınları “Ay Kaç Yaşında?”, Mavisel Yener, Aytül Akal, Uçanbalık Yayınları “Beni kandıramazsın Aydede! / Tutulmuş olsan / Yürüyemezdin gökyüzünde. / Ninemin ayakları tutulmuştu / kıpırdayamadı / Yerinde oturdu kaldı.’ (Mavisel Yener) “Ninem, / Çok az uyur geceleri... / Diyor ki, / Azalır uyku, / Yaşlandıkça... / Aydede sen, / Hiç uyumazsın! / Yoksa ninemden / Daha mı yaşlısın?” (Aytül Akal) “Her gün yeniden doğmuyor mu güneş? / Pasta yiyeceğiz / Bilin bakalım, / Bir yılda kaç kez?” (Mavisel Yener, Aytül Akal) “Her ay, / Doğum gününü kutluyor Ay / Söylesenize bana / Yanıp sönen yıldızlar / Pastasının mumlarıysa, / Ay kaç yaşında?” (Mavisel Yener, Aytül Akal) ? Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cd. No: 47 Bilgi Üniversitesi Dolapdere/İstanbul nilayy@bilgi.edu.tr Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 SAYFA 31