24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

eski püskü giysilerinin altında anlatılmaz incinmişliğinin yara izlerini seziyorum. Yaralarınla soluyorsun sen. Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Hans Raimund/ Şiirler/ Çeviren: Cevat Çapan 5. “E T’AMO, T’AMO, ED E’CONTINUO SCHIANTO!” (5) Sabahları ah şu rezil sabırsızlığım!penceredeki güvenilmez ışığı tutup saçlarından içeri çekiyorum. Öğleden sonraları vücudum bir iğne yastığı. Kabuğu sıyrılmış yaralardan kanını emiyorum. Duymadığın bir çığlığım akşamları. Bir hangarın sac duvarları dibinde bir hurda yığınıyım. Günümüz Avusturya şairlerinden Hans Raimund 1945’te Petzelsdorf’ta doğdu. Viyana Üniversitesi’nde İngilizAlman Edebiyatları okudu. Aynı yıllarda müzik eğitimi de aldı. 19711984 yıllarında aynı kentte, 19841997 yıllarında da Trieste yakınlarındaki Duino’da öğretmenlik yaptı, yazar ve çevirmen olarak çalıştı. Daha sonra Avusturya’ya dönen Raimund o dönemden beri Viyana ve Burgenland eyaletinde Hochstrass’ta yaşamaktadır. Yapıtları, İngilizce, İtalyanca, Slovence ve Bulgarca gibi birçok yabancı dile çevrilen şair, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca’dan da Almanca’ya çeviriler yapmaktadır. Aldığı ödüller arasında Georg Trakl Ödülü, Aşağı Avusturya Edebiyat Ödülü (1998), W.H. Auden Çeviri Ödülü (1991), Citta Ascoli Picena Ödülü (2003) ve Anton Wildgans Ödülü (2004) sayılabilir. Hans Raimund 2005’te Konak Belediyesi’nin düzenlediği II. Uluslararası İzmir Şiir Buluşması’na da katılmıştır. Ungaretti Dizisi 1. “SONO STANCO DI URLARE SENZA VOCE” (1) Yeryüzünün sarsılmasını istiyorum duyuların sonunda kendini açacaksınVe dilin kıymıkları için yakarıyorum. Gülüşüm senin temelini sarsıyor, yerle bir ediyor barikatlı kapılarını, şarkılarla kırıyor sisli pencerelerinin camlarını. Yürüyorum: topraktaki her yarığa kökler salıyorum. Yürüyorum, seni hapseden duvarları yıkıyorum, küreğimle özgürlüğe kavuşturuyorum seni kat kat yüzünü örten molozlardan temizleyerek. Bir sözcük patlaması başlatıyorum senin dilinden. sen havasın, diyorsun, sen olmadan, ateş olan ben, yanamam, ben ateş olduğuma göre, sen ki havasın, soğursun ben olmadan. Üst üste kule gibi yığarak battaniyeleri yatağımızı yapıyoruz, ısınma hareketleriyle yakınlaşmaya öykünüyoruz, taa ben, bedenlerimizin aklınca, bütün bu şiddetimin ve ısrarımın asla yetmeyeceğini anlayıncaya kadar. . . Sonra bir sözcükle yaralıyorsun beni, o soğuk, aldırışsız sözcüklerinden biriyle, sonra da o iğne gibi ürpertici yaralardan çilek balı yalamama izin veriyorsun. Bir Perşembe günüydü. ortak bir tanımı sessiz bir çabayla birbirine bağlamak için bedenlerimizi, sığınmak amacıyla kaçmıştık şehrin tepelerindeki bu buzdan odaya. ve bir parmağınla yokluyorsun bir yara izinin belirgin çizgilerini 6. “CHE SOLO PUOI AFFERRARE BRICIOLI DI RICORDI.” (6) Gözlerini açıyorsun: gündüz, ışıklar içinde, seslerle işlenmiş, bedenimin çınlaması için bir giysi. Ellerin: rüzgârdan yağan kuşlar, düşünceler kadar, güneşin yüzleri kadar, dokunulmaz. Yanımdan geçiyorsun: sanırım bir başka manzarayı, aynagözlü okyanusları soluyarak. 2. “VAGAMMO FORSE VITTIME DEL SONNO?” (2) Nadasa bırakılmış taşlı topraktan: Külrengi krepon kâğıdı güller solgun saplarında. Güç kalmamış dikenler için. Bak, karahindibalar filizleniyor, çiçekleri şimdiden sapsarı, bir esintiyle havada uçuşan beyaz bir toz yumağı. Saplardan süt damlıyor doygun, seyrek toprağa. 7. “IN NOI STA E LANGUE, PIAGA MISTERIOSA.” (7) Seni yitirmenin kesinliği: bir kristal. Bilmem beni senden uzaklaştıran şey o yaşanan hayat bir nefret izi de taşıyor mu, eğer taşımıyorsa, acaba ne kadar geçici de olsa, gene de sezilebilen bir yanılgı, bugünkü senle bugünkü beni bir gün nasılsa yeniden bir araya getirir mi. (1) ”Usandım sessizce haykırmaktan.” (2) “Yoksa biz başıboş dolaşan kurbanları mıydık uykunun?” (3) “Sevgilim, bir aynaymış gibi uzakta . . .” (4) “ Ve ölümden arta kalmak, yaşamak mıdır?” (5) “Seviyorum seni, seviyorum ve sonsuz bir işkence bu (6) “Yalnız anıların kırıntılarını kavrayabilirsin.” (7) “Gizemli bir yara içimizde kalır ve çürür.” SAYFA 31 4. “E’SOPRAVVIVERE ALLA MORTE, VIVERE?” (4) Yabancı bir parmakla kaşının üzerindeki yara izi üzerinde gezdiriyorum elimi: buzdan bir kristal: silinmez simgesi yaşadığın zamanların, kar fırtınası ağabeyler arasında çöl rüzgârıkızkardeş. Çekiniyorum vücuduna dokunmaktan. Aklın ipliğiyle dokunmuş 3. “CARA, LONTONA COME IN UNO SPECCHIO …” (3) ve şimdiden biliyorsun kapıyı nasıl kilitleyeceğiniOdada ayaktasın soğuktan büzülmüş, bir erkek ceketinin içinde küçülmüşsün; kızılderili şortunun püskülleri uçuşuyor çocuk dizlerinin üzerinde, ayakkabıların hiç uymuyor giysilerine CUMHURİYET KİTAP SAYI 873
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear