05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Nedret Gürcan “Şairler Yaprağı” olayını anlatırken Tarık Dursun K.’nın emeklerini de unutmuyor: “Dinar gibi bir ilçeden bunca işi kotarmak, bu adları dergi sayfalarında barındırmak olayı salt benim harcım değildi kuşkusuz, eğer Tarık Dursun K.’yı İzmir’den tanımamış olsaydım, ‘Şairler Yaprağı’nı 6 sayı bile sürdüremezdim. Tarık’ın emeğini her zaman olduğu gibi şimdi de ‘Hayal’ sayfalarında saygıyla anıyorum.” Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler Ç ehof’un oyunundaki insanlardan biri mi söylemişti? “Günlerin kısaltılmasının kokusu var havada,” Yalnızlıkla üzgünlüğün örtüştüğü bir söz. Şöyle bir söylenivermiş izlenimi bırakıyor. Şiirli bir izi kalabilir, diye düşünülmemiş bile. Taşra yalnızlığında erken inen akşamların ağırlığı vardır. Kendinde çoğalmak isteyen insan bir koltuk meyhanesine uğramayı alışkanlık haline getirmez. “Sarı zamanlara geldim” diyen Şükrü Erbaş’ın yalnızlığını duyar içinde (HAYAL, Unutma Defteri, EkimKasımAralık 2006), Günümüzde taşra anlayışı değişmiş olabilir. Taşraya uzanan yollar uzakları yakınlaştırdı. İletişim araçları ulaşılmaz görüntüleri odamıza taşıdı. Bastırılmış cinsellik eski yoğunluğunu yitirdi. Ellili yıllardan günümüze yarım yüzyıl geçmiş. Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu bir kez daha belli oldu. Bu değişimde Nedret Gürcan’ın payı nedir? ‘Şairler Yaprağı’ zamanı den kolayca gelinecek sorunlar değildir. Günümüzde İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerin dışında; köyde, kasabada, iriliufaklı kentlerde nitelikli edebiyat dergileri yayımlanıyorsa; Nedret Gürcan’ın Dinar’da verdiği savaşımın bu gelişmede yeri olmalı. Nedret Gürcan, edebiyatın, belli kişilerin, çevrelerin tekelinde olmadığını, Anadolu’nun küçük bir kasabasından da edebiyata bakılabileceğini göstermiş oldu. Ama Dinar’da yargıçlık, avukatlık yapan bir “kadıdede”, varlıklı bir aile ona destek olmasaydı, sıradan bir insan olsaydı, Nedret Gürcan bu baskılara dayanabilir miydi? Anıları arasında ağabeyim Âlim Şerif Onaran’ın onu uyarması da var. Edebiyata, sanata yakınlığıyla bilinen ağabeyim hiçbir zaman “polis anlayışı” içinde olmadı. Edebiyatın özgürlük ortamında gelişeceğine inanırdı. Gene de dar bir taşra çevresinde ne gibi baskılar altında kalabileceğini anımsatarak, Nedret Gürcan’ı uyarıyor. Yayımlanma sürecinde “Şairler Yaprağı” yalnız A. Kadir, Ahmed Arif gibi solcu ozanların şiirlerini yayımlamakla suçlanmıyor; “müstehcen resim basmaktan”, sevi şiirleri yüzünden kasabanın namusuyla oynamaktan da zor durumda kalıyor. Günümüzde de kışkırtılan gerici güçler Anadolu’daki bir aydınlanma eylemini kabaca bastırmaya girişebilir. Kafasındaki hukuku uygulamak isteyen savcılar nice aydını kovuşturma içinde yıldırabilir. Gene de Demokrat Parti’nin özgürlükleri kısıtlayan yönetiminde, Nedret Gürcan gibi savaşımcı olmak, nice dergi yönetenlere ışık tutmuştur. Nedret Gürcan diyor ki: “Taşrada olmak ve yaşamak işimiz gereği bir zorunluluktu. Ama taşrada yaşamak giderek bir zorluktu... Robinson Crusoe’nin ‘biricik acısı’ gibiydi bu bir bakıma. Ve hiç insan sesi duymamakla eş; çevren insanlarla dolu olduğu halde.” kara’ya Tarık Dursun K.’ya mektup yazıp, haber vermek oldu. Tarık o sıralarda İzmir’den Ankara’ya göçmüştü. Yazdığım mektuba hemen yanıt geldi: ‘Türkiye’nin en iyi dergisini biz çıkaracağız! Şairlerin alayı burada. Göreceksin Varlık ve Kaynak dergilerini sarsacağız! Bunu bilesin ve elini çabuk tutasın. Öpüldün...’ diyordu.” Nedret Gürcan’ın adını andığı edebiyatçılar arasında o dönemde çoktan üne kavuşanlar olduğu gibi, edebiyata ilk adımları atan, sonradan üne kavuşan ozanlar da vardı. O zaman adı öne çıkan kimi ozanlar da, zamanın eleğinden geçmiş, silinip gitmişlerdi. Nedret Gürcan “Şairler Yaprağı” olayını anlatırken Tarık Dursun K.‘nın emeklerini de unutmuyor: “Dinar gibi bir ilçeden bunca işi kotarmak, bu adları dergi sayfalarında barındırmak olayı salt benim harcım değildi kuşkusuz, eğer Tarık Dursun K.’yı İzmir’den tanımamış olsaydım, ‘Şairler Yaprağı’nı 6 sayı bile sürdüremezdim. Tarık’ın emeğini her zaman olduğu gibi şimdi de ‘Hayal’ sayfalarında saygıyla anıyorum.” ile kırılma raddesine gelmişti. Bugün çağdaş şiirde adı ustaya çıkmış ne kadar şairimiz varsa, hepsi ilk talimlerini bu dergide yapmışlardır. O nedenle ilk şiir dergimiz ‘Kaynak’tan sonra bu ‘Şairler Yaprağı’, yıllar yılı şiirimizde barometrelik etmiştir. Nerede hem? Dinar’da, Taşrada bir kasabada, el dizgisiyle ve köhnemiş pedallı bir matbaada “ (TUTKUN VE KIRGIN, Nisan 1996). Dergiciliğin ustalarından, değişik sanat alanlarından edebiyata yol açmasını bilen Turgut Çeviker de, çıkar kaygısı içinde olanların duyarsızlığına dokundurduğu sitemle bakıyor “Şairler Yaprağı”na: “Nedret Gürcan’ın 1950’lerde Dinar’da yaratmaya çalıştığı dünya, ancak tutkulu bir insanın işi olabilirdi. Mutlu oldu mu? Dinar için mutlu bir dünya yaratabildi mi? Hayır! ‘Şairler Yaprağı’ Dinar’ın umrunda olmadı. Nedret Gürcan’ın Dinar’da yaratmaya çalıştığı dünya yüzünden başı çok derde girdi. Konukların da. Hepsini sıyırtarak da olsa atlattı. Dinar’da ağırladığı kültür ve sanat adamları, ona mektuplarında nasıl teşekkür edeceklerini bilemedi... Oraya yolunu düşüremeyen sanat adamları için Dinar, hep merak halesi oluşturdu” (KİTAPLIK, KasımAralık 2001). Nedret Gürcan, varlıklı bir aileden gelmiş olmanın gösterişi içinde değildi. Hep kendinin gerisinde duran, “Şairler Yaprağı”nda kendini de eğiten bir gönül insanıydı. En küçük ayrıntıya özen gösteren, kendine gelen mektupları, kısa notları bile saklayan bir gönül insanı! İÇİMİZDEKİ TAŞRA Cemal Süreya’nın soyadı Seber’di. İkinci adından bir ‘y’ harfini attı. Belki söylemekte ayak direndiği bir sözde yanıldığı, belki yan yana iki ‘y’nin uyumsuzluğuna inandığı içindir. Bunları yeniyetmelik döneminin coşkuları olarak anımsamalı. Bir de, Arhaveli’den Dinar’a uzanan yolculukta, “kadıdede” gibi uzağı gören bir insan olmasaydı, Nedret Gürcan’ın yaşama serüveni nasıl sürecekti? Nedret Gürcan’ın Dinar’ı yurt edinmesini kolaylaştıran bir dergiydi “ŞairlerYaprağı”. Gene de anlamsız tartışmalar, hiç uğruna birbirine kırılan arkadaşlar, ilk gençliğin anıları arasında gülümseyen üzgünlüklere karışır. Artık taşra diye bir yer yok. Ama içimizdeki taşradan kurtulabilmiş değiliz. Kendimizi önemseyerek de kurtulamayız o çölden. İyi ki ozanların ilk gençlik mektuplarını saklamış Nedret Gürcan. Taşra çölünde “vaha” gibidir o mektuplar. Dolaylı olarak başka anıları da canlandırıyor. Nasıl olsa unutulmuşlara karışacağız günün birinde. Sevi ilişkisindeki yakınlıklar da soğuyacak. Cemal Süreya’nın daha ölmeden “Ölmüştük” demesindeki, Attilâ İlhan’a gülümseyen, alaylamalı şiiriyle bitirelim yazıyı: “Büyük bir ihtimalle ölmüştük Şehir kan kıyametti ayaklarımızda Gökyüzünü katlamış bir köşeye koymuştuk Yıldızlar kaldırımlara dökülmüştü bütün Hamza bütün parmaklarını ortaya dökmüştü Yirmi yıldır cebinde biriktirdiği parmaklarını Hamza son şarkıyı kırka bölmüştü Doğrusu iyi idare etmiştik Doğrusu iyi haltetmiştik Yaşayanlar unutmuştu bizi Biz ö!düğümüzle kalmıştık.” Bu şiir “Şairler Yaprağı”nın hangi sayısında çıkmıştı? Cemal Süreya hangi kitabına almıştı bu şiiri? ? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderirseniz memnun oluruz. NEDRET GÜRCAN ANLATIYOR Eski uygarlıkların anısından söz açılsa da, Dinar gibi geri bıraktırılmış bir kasabada şiir dergisi çıkarmak, bir dizi sıkıntılı serüveni göze almak demekti. Nedret Gürcan her ne kadar daha önce İzmir’de 8 sayı çıkan KERVAN dergisi deneyiminden geçmişse de, o derginin yükü daha çok Tarık Dursun K. ile Cengiz Tuncer’in üzerindeydi. DERGİCİLİK GÖNÜL İŞİDİR Dergicilik önce gönül işidir. Ama özellikle edebiyata kendine özgü bir açıdan bakmasını, ayrıntıları değerlendirmesini bilmeyen insan, edebiyatta yeri olan bir dergi çıkaramaz. Edebiyat dergileri içinde boşuna yer kaplayan bir dergiyle kendini oyalamış olur. Dergi çıkarmanın ustaları arasında Yaşar Nabi, Hüsamettin Bozok, Memet Fuat, Enis Batur, Adnan Özer, Enver Ercan aklıma ilk gelen adlar. Dergi yayımlayan kendini öne çıkarmayı, bir öfkeyi kullanmayı değil; edebiyata gereç sağlamayı, yeni bir bakış getirmeyi düşünmelidir. Hele “Varlık” gibi uzun ömürlü dergilerin, değişen edebiyat koşullarına uyarak kendini yenilemesi gerekecektir. Yaşar Nabi yaşasaydı “Varlık”ta aynı anlayışı sürdürebilir miydi? Daha önce çıkan dergilerin geçirdiği deneyim de yeni bir dergiye yol gösterebilir. Hele bu dergi “Şairler Yaprağı” gibi ilkel koşullarda çıkan bir şiir dergisiyse, daha sonraki dergiler için umut kaynağı olacaktır. Tarık Dursun K. bu ilkel koşulları şöyle açıklıyor: “Taşra kısırdöngüsü, bir vakitler, yine onun aracılığında ve ‘Şairler Yaprağı’ Tarık Dursun K. TARIK DURSUN K. Nedret Gürcan Dinar’da 1954 Mayıs’ında “Şairler Yaprağı” yayımlanmaya başladığı zaman, derginin her türlü işini sorumluluk sayan Nedret Gürcan’dı. “Şairler Yaprağı” serüvenine anılarında da değinen Nedret Gürcan (BENİM SEVGİLİ TAŞRAM, Dünya Kitap 2004), yarım yüzyıl gerilerde kalmış olan bu olayı daha ayrıntılı anlatıyor (HAYAL, Dergi Belgeliği, 19541957 Şairler Yaprağı, EkimKasımAralık 2006). Ulaşım, iletişim, basım olanaklarının çok sınırlı olduğu bir dönemde, bir kasabadan edebiyatın nabzını tutmak, ses getirmek, üstelik taşranın ağırlığı altında, nice çekişmelere karşı koymak, üstesinSAYFA 28 Nedret Gürcan Dinar’da savaşım veredursun, Ali Reis Mahallesi’nden Tarık Dursun K. olmasaydı “Şairler Yaprağı” çıkabilir miydi? (Ali Reis Mahallesi’nden olmanın ne anlama geldiğini İzmirli olmayan bilemez. Benim gibi İzmirli olup Tarık Dursun K.’yı otobüs biletçisi olduğu yıllardan tanımak gerek. Bir yandan canını verecek kadar içtenlikli, bir yandan her boyaya girip yaşamanın içinden geçmesini bilecek kadar deneyimli olmayanlar, Ali Reisli’nin gizlerine varamazlar). Nedret Gürcan, Tarık Dursun K.’nın “Şairler Yaprağı”ndaki önemini şöyle belirtiyor: “Paraya kavuşunca ilk işim An MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 873
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear