Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? disiplinken şehir de kolektif belleğiyle mimarlığın kaynağıdır. Böylece şehri istatistiklere, grafiklere, arazi kullanımına indirgeyen ve eşzamanlı mekân analizleriyle açıklamaya çalışan modern planlamanın aksine “Şehrin Mimarisi” şehrin morfolojisini eşzamanlı ve artzamanlı bir süreklilik üzerinden okumayı/anlamayı öneriyor. Bir yandan bütün dünyayı aynılaştırıp düzlerken, bir yandan da “tasarım” disiplinlerinin marifetiyle, aslında aynı olanı sözde farklarla donatarak büyük bir açgözlülükle sürekli alanını genişleten tüketim örüntülerine karşı bir direnç politikasıydı bu. Rossi tüketim mekanizmalarının bıktırıcı nakaratları –kopuş, değişim ve sözde yenilikler– yerine kalıcılık ve tekrara yoğunlaşıyor. Yine bu mekanizmaların zorlama bir yaratıcılık beklentisiyle ajite ettiği mimarı bu yükten kurtarıyor, zaten orada olanı, gizil olanı okumaya/anlamaya/ortaya çıkarmaya davet ediyor. Acı Lokma/ Fahri Erdinç/ Yordam Kitap/ 272 s. “Acı Lokma” romanı, Fahri Erdinç’in yazgı adamlığı kimliğine giden yolda, yaşamöyküsünden bir kesit. Ege’nin bir kasabasında, tütüncülük de yapan bir aile ekseninde 30 yıllık yaşam dilimini sunarken, Kurtuluş Savaşı ardından Cumhuriyetin kuruluş yıllarında oluşan toplumsal ve siyasal ortamı da eleştirel bir bakışla anlatıyor Erdinç; halkın yaşamından canlı görünümler, değişik insan portreleri eşliğinde. Romanların Dünyası/ Şemsettin Ünlü/ Dünya Kitapları/ 100 s. Masal, söylence, destan gibi anlatı türlerinin bir uzantısı olarak değerlendirilen romanların insan yaşamındaki yerini irdeliyor “Romanların Dünyası”. Gözümüzün önünden akıp giden yaşamın daha derinden kavranması için ipuçları veren; yaşamı ilk kez görüyormuşçasına sorular soran, var olan soruları türeten, çoğaltan romanlar... “Küçük Prens”ten “Zorba”ya, “Hamlet”ten “Tanrılar Susamışlardı”ya uzanan, yazarın belleğinde yaşantıya benzer izlenimler bırakan, ucu bucağı olmayan bir dünyada romanların dünyasında okunmuşlar, anılar, anımsamalar arasında bir gezi... Şu Çılgın Türkler: Bütün Oyunları 1/ Turgut Özakman/ Bilgi Yayınevi/ 62 s. Turgut Özakman, büyük yankı uyandıran Şu Çılgın Türkler adlı romanını, bütün okullarda, eğitim kurumlarında, üniversitelerde, derneklerde ve amatör tiyatrolarda oynanabilecek biçimde kurgulayıp oyunlaştırdı. Oyun ilk kez 13 Mart 2006’da Atatürk’ün Harp Okulu’na girişinin yıldönümünde, Kara Harp Okulu’nda sergilendi. Oyun teknik olanaklar bakımından yetersiz sahnelerde de sahnelenebilecek biçimde kurgulanmış; metne, sahneleyeceklere yardımcı olacak birçok açıklama, tavsiye ve uyarı eklenmiş. Labirent/ Sevil Atasoy/ Doğan Kitap/ 202 s. Napolyon’un Rusya seferine katılan 690.000 Fransız askerinin yalnızca 3000’i geri dönebildi. Tarih onların, dondurucu soğuk, açlık, dizanteri ve yüksek ateşten öldüklerini yazdı. Ama?.. Marilyn Monroe’nun ölümünün arkasında mafya, CIA veya FBI gibi örgütlerden biri olmasın sakın?.. Wolfgang Amadeus Mozart öldü mü, öldürüldü mü? Kıskanç bir kocanın mı kurbanı, yoksa yeteneğini kıskananların mı? 2006 yılında doğumunun 250. yılı kutlanan Mozart’ın ölümünün ardındaki sır perdesi, tıpkı diğerlerinde olduğu gibi aralanıyor. DNA’yla belki de tarih yeniden yazılıyor. “Suç” dünyasındaki en çapraşık olaylarda bile suçlunun ve suç aletlerinin saptanmasında, çok farklı ve kesin sonuçlara varılmasında bilimsel ve teknolojik gelişmeler önemli rol oynuyor artık. Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Labirent”te suçların ve suçluların ortaya çıkarılmasında gelişen yöntemleri, bilimin ışığında ve örneklerle gözler önüne seriyor. Dünyanın dört bir yanında, olay yeri inceleme birimlerinde ve kriminal laboratuvarlarda çalışanların labirentlerde dolaşarak suçu nasıl aydınlattıklarını, suçluyu suçsuzdan nasıl ayırdıklarını anlatıyor. ? SAYFA 36 CUMHURİYET KİTAP SAYI 875